| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 28 .12.2016 |
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, şimdi, burada zaman zaman ifade edildi "Burası önemli bir mutfak, burada her şey tartışılır, konuşulur, teklifte değişiklikler yapılabilir çünkü burası mutfak." dendi. Ama bizim gördüğümüz, herhâlde bu mutfak dışında küçük bir mutfak daha var. Herhâlde -bilmiyorum- Sayın Şentop'un odası olabilir.
BURCU ÇELİK (Muş) - Orası daha büyük.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Daha büyükse Parlamentonun iradesinden daha büyük demek ki. Herhâlde o mutfakta arada bazı şeyler şekilleniyor, burada tartışılmıyor, görüşülmüyor. Aynı, Komisyon görüşmelerinin canlı yayınlanması talebimizin reddedilmesi gibi, tamamen katılımcılıktan, şeffaflıktan uzak bir yapı. Herhâlde o küçük mutfakta şekillendikten sonra buraya geliyor.
Şimdi, bu madde niye çok önemli? Bu madde bize neyi anlatıyor biliyor musunuz? Bu madde "Ben gidersem devlet çöker." cümlesindeki şahsileşmiş devleti gösteriyor bize. Egemenliğin şahsileşmesi, devletin şahsileşmesinin yeniden sahneye çıkışı var bu maddede. Çünkü bu maddeye göre örneğin mevcut Anayasa'da "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil etmek" varken şimdi bu "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına" çıkartılmış ne diyor: "Cumhurbaşkanı Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil eder." Meclis adına temsil edilmesi niye rahatsız etti birilerini? İşte, devletin şahsileşmesi, işte bu.
Bakın, yıllarca atanmışlar-seçilmişler tartışması yaptınız. Evet, seçilmişler her zaman çok daha önemlidir ama tekrar, atanmışların vesayetini, belki de çok daha sorunlu bir bürokratik oligarşiyi getiriyorsunuz çünkü Cumhurbaşkanı yardımcıları seçilmiş olmayacak, bakanlar seçilmiş olmayacak ve bu kişilerin Parlamentoya karşı yani millete karşı da bir sorumlulukları olmayacak. Hani başkanlık sisteminde seçilen başkanın atadığı... Sayın Burhan Kuzu'nun kitabında da yazıyor, bütün anayasa hukuku hocaları da bunu söylüyor, bütün demokratik sistemler de bize bunu gösteriyor. Hani seçilmiş başkanın veya devlet başkanının veya Cumhurbaşkanının -sistem değiştiriyoruz ya- atadığı bütün bakanların, üst düzey kamu görevlilerinin yasama organının onayına tabi olması gerekmez mi? Ama burada öyle bir şey yok. Yani fren-denge mekanizması yok. Bakın, ne diyor: "Bakanları atar, Cumhurbaşkanı yardımcılarını atar, üst düzey kamu yöneticilerini atar." Peki, onaya tabi mi? Hayır, değil ama Burhan Kuzu Hoca ne diyor: "Onaya tabi olmak zorundadır." Ama burada öyle bir şey yok.
Bakın, ne diyor: "Milletlerarası anlaşmaları akdeder ve yayımlar." Lütfen 90'ncı maddeyi okuyun. Milletlerarası anlaşmaları uygun bulmayla ilgili olan madde. "Meclis onaylar ve bir kanunla uygun bulur." Peki, biz bunu ne zaman yapacağız Meclis olarak? Akdedildikten ve yayımlandıktan sonra mı yapacağız? Anayasa madde 90 orada dururken tam bir çelişki arz ediliyor.
"Millî güvenlik politikalarını belirler." diyor. Millî Güvenlik Kurulunu kaldırıyor muyuz bu pakette biz değerli arkadaşlar, Sayın Başkan, Sayın Hükûmet temsilcileri? Millî Güvenlik Kurulu duruyor. Millî Güvenlik Kurulu politikalarını kurul belirlemez mi? Millî Güvenlik Kurulunun gündemini belirlemek ayrı bir şey ama burada Millî Güvenlik Kurulu politikalarını demek ki tek başına belirleyecek. Egemenliğin, devletin şahsileşmesi derken işte bütün delilleri burada.
BAŞKAN - Sayın Erkek, toparlayalım lütfen.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Toparlayacağım. Ben Komisyon üyesiyim, biraz lütfen müsaade edin.
Yürütme yetkisi o kadar geniş bir yetki, o kadar geniş bir alan ki -siz diyorsunuz ki "Fiilî durum var."- mevcut Cumhurbaşkanı Anayasa'ya uymuyor, Anayasa'daki yetkilerini yeterli bulmuyor, parlamenter sistemi fiilen ortadan kaldırıyor. Peki, bu paketten sonra seçilecek Cumhurbaşkanı da aynı şekilde bir fiilî durum yaratırsa ne yapacağız, Anayasa'ya uymazsa? Bu sizin getirdiğiniz değişikliklere, hükümlere aykırı hareket ederse, kararnamelerle birçok düzenlemeyi yapmaya kalkarsa ne yapacağız? Bakın, bizim sorunumuz hukuk devleti, demokrasi ve özgürlük sorunu. Biz hukuk devleti hiçbir zaman olamadık. Burada herkes hukukçu, Cumhurbaşkanının atayacağı yardımcılar, bakanlar, üst düzey kamu görevlileri sizce Cumhurbaşkanının emir ve talimatlarını mı dinler, kanunların hükmünü mü dinler? Bu pakete göre Cumhurbaşkanını dinler, kanunları dinlemez ve biz hukuk devleti olmaktan hızla uzaklaşırız.
Bir de yönetmelikler çıkaracak Sayın Cumhurbaşkanı, kanunları da kararnameleri de o yorumlayacak ve ondan sonra diyoruz ki "Yürütme tekleşiyor, devlet tekelleşiyor." Siz de diyorsunuz ki "Hayır." Biz diyoruz ki "Bir tek fren-denge kontrol mekanizması yok." Siz seçim bildirgenizde ne demiştiniz, milletin huzuruna nasıl çıkmıştınız? "Evet, biz başkanlık sistemi istiyoruz ama denge-fren kontrol mekanizmaları olan bir sistem." Sizin seçim bildirgenizde yazıyor. Burada bana tek bir tane gösterin, atamalar mı onaya tabi? Bir tek ataması onaya tabi değil, bir de üstüne üstlük, ileride de göreceğiz, fesih yetkisini de veriyorsunuz. Bakın, fiilî durumu, bugün yaşadığımız fiilî durumu seçilen bir Cumhurbaşkanı tekrar yaratmaya kalkarsa Türkiye'yi felakete sürüklersiniz. Bizim tarihe not düşmek, bu tutanaklara düşüncelerimizi geçirmek ve sizi uyarmak görevimiz. Şimdi duyuyoruz ki CNN TÜRK'te televizyonlardan duyuyoruz, altyazı geçiyor, 15'inci madde paketten çıkartılacakmış. Zaten 126'ncı maddeye eklediğiniz o son fıkra (123/1) dururken yani "idare yasayla düzenlenir" maddesi dururken zaten uygulamanız mümkün değildi. Ama, bütün yürütme yetkisini kararnamelere bırakırsanız ve Parlamentoyu kararnamelerle yarışır bir şekilde sanki kanun-kararname yarışına sokarsanız burada galip bellidir, Cumhurbaşkanı çıkar. Ama, milletin iradesi nerede tecelli eder? Parlamentoda. Yani millet egemenliğinin oluştuğu yer, daha güçlü oluştuğu yer diyeyim, Parlamentodur. Bakın, bugün Parlamentoda bütün siyasi partilerin aldıkları oyları toplayın yüzde 100'e yakın bir milletin iradesi vardır. Ama Sayın Cumhurbaşkanı yüzde 40'la da seçilebilir bu pakete göre, yüzde 30'la da, yüzde 50'yle de, yüzde 60'la da seçilebilir. Ama millet iradesinin yoğun olarak tecelli ettiği yer Parlamentodur. Siz Parlamentoyu yürütmenin başı karşısında o kadar güçsüz hâle getiriyorsunuz, o kadar işlevsizleştiriyorsunuz ki aslında bu paketin ruhu bu madde, devleti şahsileştiren bu madde. Bizim görevimiz, bir kişiye bu kadar sonsuz güç, mutlak güç vermek değil, bizim görevimiz demokrasiyi, özgürlükleri savunmaktır diyorum.
Teşekkür ediyorum.