KOMİSYON KONUŞMASI

ABDURRAHMAN ÖZ (Aydın) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; gecenin bu saatinde öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Çalışmalarımızın neticelerinin memleketimize, milletimize hayırlar getirmesini diliyorum. Ve akşamüstü öğrendiğimiz şehit haberi yine bizi üzdü. Şehitlerimize de Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Değerli arkadaşlar, 12 Eylül 1980 tarihinde ben 9 yaşındaydım. Sabah kalktığımda, tabii, sokağa çıkacağız, oynamaya gideceğiz, küçük bir ilçe olduğu için Kuyucak -ben Aydın'ın Kuyucak ilçesindenim- belediye hoparlöründen Hasan Mutlucan çalıyor. Tabii, babam dedi ki: "Çıkamazsın." "Niye çıkamayız?" "Darbe oldu, ihtilal oldu." Tabii, bilemiyoruz, o zaman çocuğuz. Daha sonra, bir bekçi, yazı getirdi babama. Benim babam imam olduğu için, ezan okumaya izin belgesi getirmişti. Hâlbuki cami de bizim eve çok yakındır, yani 100-150 metre yoktur. O belgeyle sokağa çıktı, ezan okudu geldi falan. Akşam üstüne doğru, işte, sokakta askerler geziyor. Ben darbeyi böyle hatırlıyorum.

Bu darbecilerin hazırlamış olduğu, iki sene içerisinde hazırlamış olduğu, "Danışma Meclisi" diye kurdukları bir meclisle hazırlamış oldukları 82 Anayasası olarak bilinen Anayasa da biliyorsunuz yüzde 91 gibi, o zamanın şartlarında çok yüksek bir oy alarak kabul edilmiş olmasına rağmen, 1983 yılında yapılan ilk seçimden sonra biliyorsunuz bu Anayasa devamlı ülkemizin gündeminde tartışma konusu oldu. İşte, rahmetli Özal iktidara geldiğinde Nazilli'ye gelmişti, çok büyük bir kalabalıkla karşılaşmıştı, karşılamıştık. Ben o zaman ortaokul sonda falandım, lise 1'deydim. O zaman Anayasa değişikliğinden, Anayasa'nın değişmesi gerektiğinden bahsetmişti ve bugünlere kadar devamlı Anayasa'nın değişmesi gerektiğinden hep bahsedildi ve Anayasa bu 82 Anayasası olarak bildiğimiz ve birçok maddesi değişmiş olmasına rağmen 82 Anayasası olarak ifade ettiğimiz Anayasa, değişiklikler yapıla yapıla bugüne kadar geldi.

En son, 7 Haziranda ve 1 Kasımda AK PARTİ olarak bizler de ve Mecliste grubu olan HDP, CHP ve Milliyetçi Hareket Partisi de topluma yeni Anayasa vadetti. Ben onu şöyle ifade edeyim: Seçim bölgemde seçim çalışması yaparken, 10 haneli bir köyden geçerken bir amcayı yoldan almıştık. İşte, bizim milletvekili olduğumuzu öğrenince oradan buradan konuştuktan sonra bana dedi ki: "Ne olacak bu yen anayasa? Bu yeni anayasa yapılacak mı?" Tabii, biz hep yeni anayasa yapılacaktan bahsediyoruz. Ben o zaman gördüm ki yani bir dağ köyünde yaşayan, geçimini çiftçilikle sağlayan insanımız dahi gündemine bir milletvekilini, bir milletvekili adayını gördüğünde gündemine anayasayı alabiliyorsa biz bu anayasa konusunda toplumda ciddi bir beklenti oluşturmuşuz; tüm partiler ama bu beklentiyi oluştururken. Daha sonra, biliyorsunuz 24'üncü Dönemde dört parti bir araya gelerek bir çalışma yapıldı, neticelenemedi. Daha sonra, 1 Kasımdan sonraki süreçte üç parti bir araya geldi, yine bir kısım çalışmalar yapıldı, neticelendirilemedi. En son, 15 Temmuzdan sonra yaşanan süreçte iki parti; AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisi bir araya gelerek şu an üzerinde görüşmüş olduğumuz Anayasa Değişikliği Teklifi'ni beraber çalıştıktan sonra 21 maddeyi AK PARTİ'nin teklifi olarak 316 milletvekilimizin imzasıyla Meclis Başkanlığına sunduk ve bugün bunu görüşüyoruz.

Ben, daha çok bu teklifimizle ilgili konuşacağım için, bir de gecenin bu saati olduğu için daha kısa konuşacağım.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Bugün en uzun gece olduğu için...

ABDURRAHMAN ÖZ (Aydın) - Konuşabiliriz, sorun yok. Bunu herhangi bir kinaye kastıyla söylemedim, sadece bilgilendirmek için söyledim.

Evet, arkadaşlar, yapılan teklif değişikliğini incelediğimde toplam 70 maddede değişiklik öngörüldüğünü tespit ettim; bunun 21 tanesi yürürlükten kaldırma şeklinde, 49 maddede ise maddede ekleme, çıkarma, bazen maddenin tümünü değiştirme şeklinde değişiklik yapıldığını gördüm. Yapılan değişikliklerin 10 tanesi değişikliklerin Resmî Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlüğe girecek, diğerleri ise yapılacak ilk seçimde, Cumhurbaşkanlığıyla milletvekilliği seçiminin yapılacağı ilk tarihte; bir kısmı seçim tarihinde, bir kısmı seçimin takibinin başlamasıyla birlikte yürürlüğe girecek. Anayasa Değişiklik Teklifi'ni incelediğimde askerî yargının kaldırılması, Adalet Bakanı müsteşarının HSYK üyeliğinden dolaylı olarak çıkarılması, HSYK üyeliği sayısının azaltılarak seçim sisteminin değiştirilmesi, isminden "yüksek" ifadesinin çıkarılması gibi değişiklikleri hukuk fakültesinde öğrenci olduğumuz dönemden beri hukuk camiasının devamlı tartıştığı ve olmasını beklediği değişiklikler olduğunu gördüğümden, kanaatimce yapılmak istenen bu değişikliklerin olumlu değişiklikler olduğunu ifade etmek istiyorum. Milletvekili sayısının artırılması, biliyorsunuz 550'den 600'e çıkarılıyor, seçilme yaşının 18'e indirilmesi, 25'ten 18'e indiriliyor ki bizim seçim vaatlerimize de uygundu, yedek milletvekilliği, milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı görev sürelerinin beş yıla çıkarılması gibi hususlar siyasi tercih olarak ön plana çıkmıştır, biz de bunları meydanlarda insanımıza anlatacağız.

Kanaatimce kamuoyunda en çok seçilme yaşının 18'e indirilmesi ve yedek milletvekilliğine ilişkin düzenlemelerin önümüzdeki günlerde tartışılacağını ifade etmek istiyorum. Seçilme yaşının 18'e indiriliyor olması bu yaşın toplumun yani en azından biz yaş grubundaki olanlar açısından çok erken bulunmasından kaynaklanıyor çünkü ben bir hafta on gündür kısmen konuşuyorum, genelde bu ifade ediliyor. Yedek milletvekilliği ifadesi de insanımız açısından alışkın olmadığımız... "Kim kimdir, ne nedir, nasıl olacak, işte, kim kimin yedeği olacak?" bu tartışmaların yapılacağını ben öngörüyorum arkadaşlar.

MHP'yle yapılan müzakereler sonucu oluşturulan cumhurbaşkanlığı sisteminin AK PARTİ olarak bizim seçim vaadimize uygun olduğu kanaatindeyim. Öngörülen yönetim sisteminde, Başbakanlık kurumu ile Cumhurbaşkanlığı kurumunun yetkileri yönünden bu iki kurum birleştirildiğinden, haddizatında, yürütme organı açısından yeni bir yetki verilmediğini gördüm. Önceden üçlü kararname veya Bakanlar Kurulu kararıyla yapılan birçok işlemin şimdi Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılacak olması, yine, yeni ve alışık olmadığımız bir model ve uygulama olarak karşımıza çıkmakta. Ancak, fiilî durumda, 2007 yılında yapılan Anayasa değişikliği sonucu Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve ikinci kez seçilme hakkı verilmiş olması... Ki ben ikinci kez seçilme hakkı verilmiş olmasını önemsiyorum. Niye? Şimdiye kadarki anayasalarda Cumhurbaşkanına bir kez seçilme hakkı veriliyordu. Dönemi bittiğinde siyasi hayattan çekiliyordu, en azından Cumhurbaşkanı olarak çekiliyordu ama ikinci kez seçilme hakkı verilmiş olması... Zaten Sayın Cumhurbaşkanımızın Cumhurbaşkanı seçildiğinde de ifade ettiği üzere "Ben farklı Cumhurbaşkanı olacağım." demesinin dayanağı da buydu. Tekrar aday olacak bir kişinin icraat yapması, yüzde 50 gibi yüksek oranda bir oy alması gerektiğinden icraatçı bir Cumhurbaşkanı ve yürütmede bir baş olarak ortaya çıkarıyor.

Yine, fiilî durumda, mevcut durumda Başbakanlık müessesesinin de devam etmesi, iki başlı bir yönetim oluşturduğundan bu anayasa teklifiyle iki başlılığın giderilmesinin amaçlanmış olması, bence olumlu bir değişikliktir.

Yasama ve yürütme organlarının ayrılıyor olması, hem siyasi istikrar hem de ekonomik istikrar getirmesi açısından önemlidir diye düşünüyorum.

Yapacak olduğumuz, şu an üzerinde çalışmış olduğumuz bu değişiklik, halk oyundan da geçtikten sonra yürürlüğe girdiğinde, inşallah, geçmiş yıllarda yaşamış olduğumuz koalisyon pazarlıkları, milletvekili transferleri, teknokrat hükûmet arayışları, siyasetçiler için "Onlar bu işi bilmezler, bu işten anlamazlar." anlayışının tarihçilerin doktora tezlerinde inceleyeceği konular olduğunu ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, yasama ile yürütme organları arasındaki denge mekanizmalarının kurulup kurulmadığı, uygulamada ileride sorunlar çıkıp çıkmayacağı gibi sorular ve bu soruların cevapları kişilerin bakış açısına göre değişmektedir. Önümüzdeki günlerde en çok tartışılacak konulardan birinin de bunlar olacağını düşünüyorum. Yürütme organı olarak Cumhurbaşkanının sorumluluğunun belirlenmesinde Meclisin yetkili olması yani Yüce Divana sevk de değişik oranlar da olsa yetkinin Mecliste olması ve Cumhurbaşkanının görev süresi bittikten sonra da sorumluluğunun devam ediyor olması -Yüce Divan yönünden- denge mekanizması açısından önemli bir nokta olduğunu ifade etmek istiyorum.

Ben inanıyorum ki, inancım odur ki Meclis, yaptığımız bu düzenlemeden sonra mevcut gücünden daha az güçlü olmayacaktır. Bunu ifade etmek istiyorum. Cumhurbaşkanı ile Meclis çoğunluğunun aynı görüşte olmama ihtimali. Şimdi, muhalefet partisi milletvekili arkadaşlarımız -tabii, onlar da haklı on dört senedir hep alıştıkları için- aynı olma ihtimali üzerine konuşuyorlar ama hukukçu olarak söylediğimizde aynı olmama ihtimali de bulunmakta. Meclisin güçsüz olacağını iddia etmenin yersiz olduğunu düşünüyorum. Kanun tekliflerinin milletvekillerinin vermesi, Cumhurbaşkanı kararnamesinin belirli konularda yanılabiliyor olması ve hukuk hiyerarşisinde kanundan sonra gelmesi, aynı konuda kanun yayımlandığında Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümsüz kalması karşısında ortada uzlaşma mecburiyetinin olacağının tartışmasız olduğunu düşünüyorum.

Yine, seçim kararında yasama ve yürütmeden birinin seçim kararı alması durumunda diğerinin de seçime gidiyor olması kanaatimce önemli bir denge mekanizmasıdır. Cumhurbaşkanı için en fazla iki kez seçilme hakkı verilmişken milletvekilleri yönünden Anayasa'da -bizim kendi parti tüzüğümüzde var ama- böyle bir sınırın getirilmemiş olması da önemli diye düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, maalesef bugün de -biraz önce ifade ettim- şehitler yaşıyoruz, terör olayları yaşıyoruz. Bunlar hepimizi üzüyor ama yapmak istediğimiz, yapılmak istenen bu anayasa değişikliğini yaşanan terör olaylarına, yapmak istediğimiz anayasa değişikliği sürecinin sebebi veya sonucu olarak görmenin tarihî bir yanlışlık olduğunu da ifade etmek istiyorum. Yapılacak olan anayasa değişikliğinin hedefi ekonomik ve siyasi istikrardır, güven ortamını artırmaktır diye düşünüyorum. MHP ile yürütülen müzakereler sonucunda hazırlanan ortak metin, bugün 21 madde olarak karşınızda ama şunu ifade etmek istiyorum: Bu ortak metnin 5-6 tane düzenlemesi Cumhuriyet Halk Partisi, MHP, AK PARTİ ortak çalışmasından alınmış hükümler de taşımaktadır. Şahsi görüşüm...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - BDP de var. Onu unutmayın.

ABDURRAHMAN ÖZ (Aydın) - Evet, BDP de var, teşekkür ediyorum.

Şahsi görüşüm, bu teklifin lehinde olduğumu ifade etmek istiyorum. Komisyonda ve Genel Kurulda yapılacak çalışmalar sonucunda oluşacak olan bu metnin son olarak referanduma sunulacak olmasının başlangıçtan beri partimizin bir ilkesi olduğunu, insanımızın, halkımızın onayı alındıktan sonra yürürlüğe girecek bir anayasa teklifini sunmuş olduğumuzu ifade ediyorum. Anayasa değişikliği teklifimizin memleketimize, insanımıza güzel günler getireceğine olan inancımı ifade ediyor, emeği geçen tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum.