| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 28 .12.2016 |
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, bugün Roboski katliamının yıldönümü ve dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan aynen şöyle demişti: "Bu katliam, kesinlikle devletin karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak, aydınlatılacak." Fakat kayboldu, gitti, dosya kapandı. O katliamda gerçekten küçücük çocuklar yaşamını yitirmişti.
Şimdi, tabii, Sayın Adalet Bakanı hep aynı şeyi yapıyor, konuşuyor ve gidiyor. Keşke kalsa, bizim de tezlerimizi cevaplarımızı dinlese iyi olurdu ama olsun, değerli Komisyon üyelerinin, milletvekillerini dinlemesi de önemli. Öncelikle şunu söyleyeyim: Anayasalar, iktidarı, gücü sınırlandıran belgelerdir. Tabii ki Meclis anayasa değişikliği yapabilir. 1983 yılından beri Türkiye Büyük Millet Meclisi yani seçilen hemen hemen tüm parlamentolar demokratikleşme yönünde değişiklikler yaptılar, toplam 18 kez. Ama demokratikleşme yönünde. İlk defa, bir anayasal kötü niyetle karşı karşıyayız. Neden anayasal kötü niyet diyorum? Ki bunu anayasa hukukçuları söylüyor. Çünkü şeklen, legal gözüken bir anayasa değişikliğiyle demokratik sistemi ortadan kaldırıyorsunuz. Bakın, burada gerçek kuvvetler ayrılığı değil kuvvetler birliği. Zaten Sayın Erdoğan ne demişti: "Yasama ve yargı bize ayak bağı." Yasama ve yargıyı ayak bağı olarak gören bir zihniyetin hazırlattığı bir paketle karşı karşıyayız.
4'üncü madde, Anayasa'nın 77'nci maddesinde değişiklik yapan 4'üncü madde kabul edildi Komisyonda. Farkında bile değiliz o maddenin ne olduğunun. Maddede, Türkiye Büyük Millet Meclisi yani yasama organı ile yürütmenin başı yapmak istediğiniz Cumhurbaşkanının seçimi birlikte düzenleniyor. Olabilir mi böyle bir şey Osman Bey?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Olur, niye olmasın ya?
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Bakın, bir şey söylüyorum. Hayır, başını salladı da onun için.
BAŞKAN - Sayın Erkek, normalde sataşma, biliyorsunuz konuşmacıya olur; siz sataşıyorsunuz, bu hakkın kötüye kullanılmasıdır, lütfen devam edin.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Bakın, Anayasa'da, yasama organı yasama bölümünde, yürütme yürütme bölümünde düzenlenir. Onu dahi birleştirmişsiniz. 77'nci maddenin üçüncü fıkrası: "Cumhurbaşkanlığı seçiminde birinci oylamada gerekli çoğunluğun sağlanamaması hâlinde 101'inci maddedeki usule göre ikinci oylama yapılır." Birinci fıkrada da "Yasama organı ve cumhurbaşkanı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır." diyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi? Yasama ile yürütmeyi aynı maddede... 77'nci madde, Anayasa'nın "Yasama" başlığı altında düzenlenen bir madde. Bunu dahi ayırmıyorsunuz, yani bu bir arka planda, kuvvetler birliğinin açık bir göstergesi.
Bakın, bizim söylemek istediğimiz şu: Siz, yasa ile kararnameyi yarıştırmak istiyorsunuz. Yarıştıramazsınız, kararname her zaman galip gelir. Sayın Cumhurbaşkanı, yürütme alanında -ki çok geniş bir alan- devleti istediği gibi başından sonuna şekillendirecek, artı birçok yetkiyi kararnameyle halledecek. Kararnameyi çıkartacak, Resmî Gazete'de yayımlanacak, yürürlüğe girecek, aynı günde. Parlamentonun yasa yapması çok uzun bir süreç, bir de veto yetkisi var üstüne üstlük. Parlamentoda Cumhurbaşkanının partisinin aynı çoğunluğunun olması tam bir felaket, tiranlık; farklı bir çoğunluğun olması da tam bir çatışma bu pakette. Bu paket kuvvetler ayrılığını temelinden sarsan... Yani kuvvetler ayrılığı, biliyorsunuz, demokrasinin olmazsa olmazıdır, bizim derdimiz bu. Yani Sayın Bakan, bakın, 2010 yılında -Grup Başkan Vekilimiz vurguladı, çok önemli bir vurgu yaptı- millete sunulan değişiklik paketi bir soğana benzetildi, soğana. Soğanın cücüğü Anayasa Mahkemesi ile HSYK idi ve o zaman da Sayın Adalet Bakanı büyük bir hararetle o paketi savundu ve memleket ne hâle geldi, yargı bir terör örgütüne teslim edildi. Yine aynı felaketi yaşamayalım, bizim derdimiz bu.
BAŞKAN - Sayın Erkek, toparlar mısınız.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Toparlıyorum.
Bakın, Sayın Bakan 116'ncı maddeyi okuyor, diyor ki: "Mevcut Anayasa'da da şarta bağlı fesih yetkisi var." Zaten parlamenter sistemlerde fesih yetkisi olur şarta bağlı. Bize inanmıyorsunuz, Profesör Doktor Sayın Burhan Kuzu'nun kitabını okuyun. Ne diyor Sayın Burhan Kuzu? "Başkanlık sisteminde seçilen başkan, yasama organını feshedemez." Böyle bir yetki veremezsiniz. Bu yetki zaten parlamenter sistemlere özgü, o da şarta bağlı. "Hükûmet kurulamazsa", e, zaten hükûmet kurulamazsa ne yapacağız? Tabii ki seçime gideceğiz. Burada hiçbir şarta bağlı olmadan bir kişiye millî iradenin tecelli ettiği Parlamentoyu fesih yetkisi veriyorsunuz, Parlamento da beşte 3 çoğunlukla karşı bir fesih; dehşet dengesi, bu çok sakıncalı.
Bakın, bu sunulan sistem, "Cumhurbaşkanlığı sistemi" adı altında sunulan sistem, ne demokratik bir başkanlık sistemi ne yarı başkanlık sistemi ne başka bir sistem. Otoriter bir tek adam rejimi yaratmak üzeresiniz. Sayın Bakan diyor ki: "Anayasa'da yasayla düzenlenmesi gereken şeylerde kararname çıkaramayacak." E, o zaman, 126 son ne? 126 sonu okuyorum ve bitiriyorum. Ne diyor bakın 126 son. 126'nın başlığı "Merkezî idare" yani devlet demek, her şey demek. 126 son: "Merkezî idare kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının; kuruluş, görev, yetki ve sorumlulukları Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenir." Yani devleti ve bütün kurumlarını ilga, yenileme, kapatma, açma, teşkilat, görev; yepyeni bir bürokratik oligarşi yaratılacak. Hani idare bir bütündü ve yasayla düzenlenirdi Anayasa'mıza göre, böyle bir şey olabilir mi? Sayın Bakan, Sayın Adalet Bakanı bir hukukçu. Gerçekleri kesinlikle saptırmamak gerekir.
Bakın, genel görüşmelerde Meclis devletin faaliyetleriyle ilgili konularda genel görüşme yapamayacaktı pakete göre, şimdi önergeyle onu değiştirmek istiyorsunuz. Sayın hatip o konuya vâkıf değil herhâlde ki konuşmasında "Artık yasama organında, Parlamentoda değil, yürütme organında -yani sarayda- konuşulacak devletin faaliyetleri." dedi. Devletin, egemenliğin şahsileşmesi, bu paketin özü bu.
Şimdi, bunu getirerek... Bunu tekrar getiriyorsunuz. Meclis tamamen işlevsiz hâle geldikten sonra, Parlamento bir tek kişi karşısında bu kadar güçsüzleştirildikten sonra bu maddeyi tartışmanın hiçbir anlamı yok ki.
Teşekkür ediyorum.