KOMİSYON KONUŞMASI

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce Fırat Kalkanı operasyonunda bugün şehit olan Yozgat Çayıralan Evciler köyümüzden Oktay Durak kardeşimize Rabb'imden rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun. Değerli milletvekilleri; AK PARTİ olarak terör ve teröristlerle mücadelemiz değil Türkiye'de bir kişi, dünyada bir kişi kalmayıncaya kadar sonuna kadar devam edecek.

İkinci olarak, Türkiye'de bir Kürt meselesi yok, Türkiye'de terör meselesi vardır ve onu sona erdirmek de tüm milletvekillerinin, tüm siyasi partilerin boynunun borcudur. Biz de o sorumluluk anlayışı içerisinde yolumuza devam edeceğiz, onun bilinmesini istiyorum.

Anayasalar birey ile devlet arasında imzalanan akittir. Devletin yetkilerini, bireylerin hak ve özgürlüklerini belirleyen metinlerdir. Anayasalar o anlamda yasama, yürütme ve yargı erkiyle birlikte devletin üzerinde hâkimiyet kurduğu insanların hür iradesinin yansıması olmalıdır. Onun içindir ki biz AK PARTİ olarak yasama organından 367'nin üzerinde bir milletvekili oyuyla anayasa değişikliği çıkmış olsa dahi 79 milyon vatandaşımızın hür iradesinin yansıması olmasını istediğimiz için AK PARTİ olarak anayasa değişikliğini halk oylaması sonucu yürürlüğe girmesini arzu ettik. Anayasa kuralları ve anayasal sistemiyle devletin amacı vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin korunduğu ve yaşanabilir bir ortamı tesis etmektir. İşte Anayasa değişikliğiyle yapılmak istenen şeyin esası da budur.

Tanzimat'tan bu tarafa baktığımız zaman ülkemizde 1876 yılında anayasayla tanışıyoruz. Ardından, 1921 ve 1924 anayasalarımız var ama 1961'e geldiğimizde değerli arkadaşlar anayasa yapmak için önce darbe yapılmış, ardından Başbakan ve arkadaşları idam edilmiş, onun üzerine tırnak içinde söylüyorum "özgürlük anayasası" yapılmış, darbe anayasası. Ardından, muhtıralar olmuş, 1982 Anayasası'na geldiğimiz zaman ise yine aynı şekilde Türkiye bir kaos ortamına sürüklenmiş, ardından darbe gelmiş ve darbenin ürünü neticesi 1982 Anayasası Türkiye'nin gündemine girmiş, otuz yılı aşkın süredir de darbe anayasasıyla yaşamış olmaktan dolayı da bir hukukçu olarak, bir vatandaş olarak da hicap duyduğumu belirtmek istiyorum. İşte bizim amacımız tam da darbe anayasasından Türkiye'yi kurtarmak, aziz milletimizi kurtarmak için böyle bir değişiklik teklifinde bulunduk.

Değerli arkadaşlar, ülkemiz parlamenter sistemden bugünlere kadar geldi ancak, baktığımızda 1876 yılından çok partili hayata geçtiğimiz 1950 yıllarına kadar ki 1921 ile 1950 arasındaki dönem içerisinde Türkiye'nin sistemi parlamenter sistem, tek parti iktidarı var, uygulamaları ise nevi şahsına münhasır bir sistem ama bu sistemin adı "parlamenter sistem" olmadığı kesin, ne olduğu belli değil ama tek kişinin yönetmiş olduğu bir sistem. Değerli arkadaşlar, 1950 yılından bugüne kadar geldiğimiz dönem içerisinde parlamenter sistemle yönetilmişiz ve altmış altı yılda 45 tane hükûmet değiştirmişiz. Onun yanında, başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerde ve devletlerde ise örneğin, Amerika Birleşik Devletlerinde iki yüz yıllık bir dönem içerisinde sadece 45 tane başkan belirlenmiş, bizim Anayasa değişikliği yapmak istediğimiz şey Türkiye'de istikrarı sağlamak ve güveni sağlamaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1982 Anayasamız bürokratik vesayet odaklı bir anayasadır. Onun içindir ki seçilmiş iradenin, millet iradesinin âdeta yok sayıldığı anayasadır. Anayasa'mızın 6'ncı maddesinde "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." denmekle beraber ardından sınırlamalar gelmiş. Türk milleti egemenliğini Anayasa'nın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanır." demiş, bunun içerisine YÖK'ünden tutun, RTÜK'ünü dâhil edin, herkes millî egemenlik hakkını kullanıyor ama kullanmayan bir kesim var, o da siyasi irade, o da milletin iradesi.

Önceki Cumhurbaşkanımız, hatırlayın, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı süresi içerisinde bizzat Anayasa'ya ve Meclis İçtüzüğü'ne aykırı olarak Anayasa Mahkemesince 367 garabeti sebebiyle Meclis Cumhurbaşkanını seçememiştir. Bu sebeple AK PARTİ olarak Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi hususunda Anayasa değişikliğini aziz milletimize götürdük, halk oylamasında aziz milletimiz de "Evet, söz de milletin, karar da milletindir." dercesine âdeta "Ben Cumhurbaşkanını da kendim seçeceğim." diye kanaat belirtmiştir ve ilk defa da 2014 yılında halkın oyuyla seçilmiş olan Kurucu Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız ve o dönem içerisinde Başbakanımız olan Recep Tayyip Erdoğan'ı aziz milletimiz halk tarafından seçilmiş olan ilk Cumhurbaşkanı olarak tarihe not düşmüştür.

Değerli arkadaşlar, bu aşamadan sonra aslında Türkiye'de Cumhurbaşkanının halk oyuyla seçildiği andan itibaren Türkiye de fiilen parlamenter sistemden ayrılmıştır çünkü şu an uygulamada halk oyuyla seçilen bir Cumhurbaşkanı var ama yine aynı zamanda halkın oyuyla seçilen ve yasama organı içerisinden çıkan AK PARTİ Hükûmeti var. Dolayısıyla, şu an yürütmede çift başlılık var. Bizim Anayasa değişikliğiyle yapmak istediğimiz şey, yürütmedeki çift başlılığı sona erdirmek istemekteyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle, 2010 Anayasa değişikliğinden sonra tüm siyasi partiler, bugün Mecliste olan 3 siyasi parti, AK PARTİ'yle beraber 4 siyasi parti ve Meclis dışında olan siyasi partiler, tüm STK'lar, dernekler, vakıfların Meclisten bir isteği var yasama organından: "Biz artık, darbe anayasasıyla yürütülmek, yönetilmek istemiyoruz." "Ama"ların olmadığı, "ancak"ların olmadığı ve hiç kimsenin ötekileştirilmediği bir anayasayla yönetilmek isteniyor. Biz onun içindir ki değerli arkadaşlar, akşam da kısmen belirtmiştim, 2011 seçimlerinden sonra sırf AK PARTİ olarak milletimize vermiş olduğumuz sözün gereği de olarak -çünkü bizim siyasi anlayışımızda aldatmak yoktur, aldanmak yoktur- milletimize neyi vadetmişsek, neyi söylemişsek onu yerine getirmek görevimizdir. Mecliste 320'nin altında milletvekili olmamıza rağmen Anayasa Uzlaşma Komisyonuna AK PARTİ'den 3 arkadaşımızı seçtik. Aynı şekilde, o zaman ne kadar milletvekili olduğunu tam şu an hatırlamıyorum, 100'ün üzerinde milletvekili olan CHP'den de 3 kişi seçtik, HDP'den de 3 kişi seçtik, MHP'den de 3 kişi seçmek suretiyle bizim buradaki amacımız çoğunluğun azınlığa tahakkümü söz konusu değil, azınlığın da çoğunluğa tahakkümünü önlemekçesine âdeta tamamen aziz milletimizi bölünmekten ziyade birleştiren bir anayasa çıksın diye onunla ilgili bize vermiş olan 20 milyon vatandaşımızın da belki bize o noktada kızmışlardır, onu da bilmiyorum, ama sırf bu milletimize vermiş olduğumuz vadi yerine getirmek amacıyla böyle bir Anayasa Uzlaşma Komisyonuna biz bu hususu getirmiş olduk. Netice itibarıyla 60 tane maddelerde anlaşılmasına rağmen ve bu maddelerin altında diğer muhalefet partilerin de imzası olmasına rağmen o zamanki Başbakanımız olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın da "Haydi buyurun, anlaşmış olduğumuz 60 tane maddeyi çıkaralım." demesine rağmen, ne hikmetse, o anlaşmış olduğumuz maddeler dahi gerçekleşmedi. Ardından geçen dönem içerisinde AK PARTİ, MHP ve CHP'yle beraber yine Anayasa değişikliği hususunda ortak mutabakata varıldı ve 7 madde civarında anlaşılmış olmasına rağmen bu Anayasa değişikliğimiz de hayata geçmedi maalesef. Son olarak Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de "Haydi buyurun, Türkiye'de mademki iki başlılık var, bunu ortadan kaldırmak için Anayasa değişikliği yapalım." diye teklifte bulunduğu zaman da Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım da bu teklife "evet" yanıtı vermek suretiyle bugün, işte, 21 maddeden müteşekkil Anayasa değişikliğini gündemimize almış olduk. Kaldı ki bu getirmiş olduğumuz düzenlemeler içerisinde biraz önce bahsetmiş olduğum 3 tane siyasi partinin de anlaşmış olduğu maddelerin tamamına yakını da bu maddeler içerisine, değişiklik içerisine dercedilmiş bir metindir.

Değerli milletvekilleri, bizim amacımız uygulamadaki sıkıntıları gidermek, Türkiye'nin gündeminden istikrarsızlığın kaldırıldığı, parlamenter sistem ile Cumhurbaşkanlığı sistemi arasında sıkışan sistem değişikliğinin ortadan kaldırıldığı, güvenin, istikrarın sağlanacağı Cumhurbaşkanlığı sistemiyle önümüzdeki dönem içerisinde eğer milletvekilleri tarafından 330 ve üzerinde çıkarsa veya 367'nin üzerinde çıkmış olsa dahi bu son kararı, egemenliğin asıl kaynağı olan milletin huzuruna götüreceğiz. Milletimiz o noktada neyi istemişse, neyi arzu etmişse o noktada onlardan gelen emir ve talimata göre hareket edeceğiz. Biz millet dışında da dün olduğu gibi bugün de başka bir güç tanımadık, bundan sonra da tanımayacağız.

Değerli milletvekilleri, darbelerle oluşan ve beslenen vesayetçi anlayış zaman zaman kapalı veya üstü açık şekilde, milletin seçtiği iktidara müdahalede bulunmuştur. Kendini iktidarın asıl sahibi görmüştür. En son 15 Temmuz darbe girişimiyle millet iradesiyle oluşan iktidarı hazmedemeyen bu anlayış başka bir kisve altında başkaldırmış, iktidarı, devleti ve vatanı işgal etmek için harekete geçmiş ancak Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde asil milletimizle beraber sokağa çıkmak suretiyle tüm diğer milletvekilleri ve siyasi partilerle beraber darbe girişimine dur demiştir. Aziz milletimizin bizden istemiş olduğu şey Türkiye'nin hükûmet sistemini millete ve onun iradesine güveni esas alan düzenleme beklemektedir. Yapılmak istenen şey milletin taleplerini yerine getirmektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; akşam yine bir cümle olarak söylemiştim. Anayasal metinler kutsal metinler değildir. Devletin ve milletin ihtiyaçları ve sorunlarını çözme noktasında yine Anayasa'da belirtilen esaslar içerisinde değiştirilmesi mümkün metinlerdir. Bizim de teklifimizle ortaya koymuş olduğumuz şey Anayasa'da yazılı olan, Meclis İçtüzüğümüzde yazılı olan kurallar çerçevesinde ve hukuk içerisinde bu değişiklik teklifini milletimizin onayına sunmaktır. Bizim amacımız bu değişiklikle beraber devletin Anayasa'sından milletin anayasasına geçmek için Anayasa değişikliği teklifinde bulunduk. Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama organını daha da güçlendirmek için Anayasa değişikliği teklifinde bulunduk. Millî iradeyi tastamam gerçekleştirmek için bu teklifte bulunduk. Demokratik düzeni daha da muhkem hâle getirmek için Anayasa değişikliği teklifinde bulunduk. Vesayet odaklarına son vermek için, Türkiye'yi bölmek değil aksine 79 milyon vatandaşımızı birleştirmek için bu Anayasa değişikliği teklifinde bulunduk. Türkiye'de istikrarı sağlamak için bu Anayasa değişikliği teklifinde bulunduk.

Yine biraz önce bahsedilmişti değerli milletvekilleri, ben şuna inanıyorum bir hukukçu olarak: Hiç kimsenin ama hiç kimsenin suç işleme özgürlüğünün olmadığını düşünüyoruz. Maalesef, biraz önce basından bahsedildi, değişik kişilerden bahsedildi. O noktada herkes Anayasa'da yazılı olan ve yasalarımızda yazılı olan hukuk çerçevesinde, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde hareket etmek durumunda. Dolayısıyla, bizim Anayasa değişikliğinde istediğimiz şey de tastamam olarak hiç kimsenin suç işleme özgürlüğünün olmadığı bir metin sunmak için Anayasa değişikliği teklifinde bulunduk. Yasama ve yürütmenin ayrı ayrı ve doğrudan millet tarafından seçildiği, ülkemizin şartlarına ve ihtiyaçlarına göre daha uygun olduğu için Anayasa değişikliği teklifinde bulunduk. Umuyor ve ümit ediyorum ki önce bu teklifimiz Meclisi Genel Kurulunda ve ardından da halk oylamasıyla beraber inşallah milletimizle beraber yeni dönem içerisinde Cumhurbaşkanlığı sistemiyle beraber yönetilmeyi arzu ediyoruz. Arzumuz ve düşüncemiz budur.

Bu duygu ve düşüncelerle ben tekrar değişikliğin hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.