BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Evet, Musa Bey'in anlattığı yerden tamamlayıcı olarak birkaç şey daha söylemek istiyorum ben de, tabii, bu balık çiftliklerinin kurulu olduğu yerler ve bu mil hesabı açısından baktığınızda ortaya çıkan problemlerle ilgili. Özellikle bizim Ege Denizi'nde bu çiftliklerin daha yoğun olarak yapılandığı ve ada açısından da baktığınızda, adalarla bu mil ölçümü yapıldığında tamamen neredeyse diplerinde, ki buranın turistik amaçlı kullanılan adalar olduğu, karadan hesapta birbirine girdiğini görüyoruz. Şimdi, turizm açısından düşündüğünüzde, turizmin en önemli, ki deniz yapısı açısından da Ege girintili çıkıntılı yapısıyla çok farklı bir coğrafi şeye sahip. Artı, Ege'de akıntı yok yani denizin akıntısı yok, Akdeniz'de de akıntı yok. Akıntı olmadığı zaman ve bu çiftlikler de oraya yoğunlaştığı zaman maalesef, biraz önce Musa Bey'in dile getirdiği sorunlarla karşı karşıya kalınıyor hem deniz kirliliği açısından hem de gelecekle ilgili olarak bakıldığında yarattığı problemler açısından. Ben de tabii, halkın işte, çipuraymış, levrekmiş her neyse... Bir zamanlar da orkinos işi vardı, bu da önemli yani, orkinosun da tamam, getirisi yüksek ama onun da yapılan çiftlik balıkçılığının uygun yerlerde, özellikle denizin uygun olduğu yerlerde yapılmasının gerekliliğine inanıyorum. Ve bunun yanında da biz balıkçılık konusunda da tamam, bu süreleri uzatıyoruz, bununla ilgili kanun çıkarıyoruz ama kendi öz balıkçılığımızın geldiği hâl de ortada Türkiye açısından bakıldığında. Dönem dönem işte, gelecek olan akına göre, bu sene, ne güzel, hamsi çok, lüfer çok, palamut çok diyoruz ama temelde balıkçılıkla ilgili sorunlarımızın da çok fazla olduğu gerçeğinden uzaklaşmamamız lazım. Balıkçılığımızı ilerletmeliyiz, tamam, bu çiftlik balıkçılığıyla ilgili düzenlemeler de yapılmalı ama bunun içerisinde en önemlisi böyle bir akıntı imkânı olmayan bir denizde bu tür işlemleri, işte, sadece metraja bakılarak yapılmasının da sağlıklı olmadığını burada belirtmek isterim.