| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı (1/796) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 22 .12.2016 |
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, öncelikle bu "yerlilik" ve millilik" tartışmasını ben çok önemserim, gerçekten çok önemlidir Türkiye ekonomisi açısından. Konuştuğumuz sektördeki yani bu maddeyle korumaya çalıştığımız sektördeki yabancılaşma oranı borsa dâhil yüzde 85 civarındadır. Yani yabancılara ait sigorta şirketleri bizim yurttaşlarımızı sigortalıyor. Şimdi, yerlilik ve millik tartışması yapacaksak ilk buradan başlayalım.
Şimdi gelelim devamına bu işin. Diyor ki: "Eş değeri parça kullanılabilir." Bu eş değeri parçanın yüksek ihtimalle yerli üretim olduğunu düşünüyoruz, yan sanayi olduğunu düşünüyoruz, bunu korumayı da doğru buluyorum, onu da söyleyeyim. Ama önce bir sisteme bakalım. Bir sigorta şirketi var, bir sigortalı var, bir de millî sektör diye söyleyeceğimiz -bazen ithali de oluyor yan sanayinin de- otomotiv sektörü var. şimdi, sigorta şirketi diyelim ki benim arabamı 2 bin liraya sigortaladı. 2 bin liraya sigortalarken şöyle bir risk hesabı yapıyor: Bu ne kadar kaza yapmış, dikkatli bir sürücü mü, arabası ne kadar ediyor, kaza yapma ihtimali ne, kaza yapma ihtimalinde hasar riski ne kadar, gerçekleşme ihtimali... Bunun bir risk hesabı vardır. Bunda iyi şirketler simülasyon yaparlar ama bizdeki şirketlerin simülasyon yapmasına gerek yok arkadaşlar. Mesela Batı medeniyetinde bunun simülasyonları vardır, risk tabanlı simülasyonları. Bizde simülasyona gerek yok. Hazineye gidip hazineyi ikna edip, hazine de gelip bakanı ikna edip o Meclisten geçirdikten sonra zaten kâr ediyor. Bu tip risk tabanlı hesaplamalara gerek yok, uzun yıllar da yapmadılar zaten.
Şimdi, bu hesabı yaptı diyelim. 2 bin lira benim aracıma kasko primi çıkardı. Bunu neye göre çıkarıyor? O sözleşmenin yapıldığı sıradaki şartlara göre çıkarıyor. Yani, diyelim ki benim arabam bilmem ne Japon arabası. Onun orijinal parasına göre çıkarıp 18 milyon araçtan para aldı mı? Aldı. Şimdi yaptığımız yasal düzenlemeyle ne yapacak? Bu en önemli hasar kaleminde yüzde 51 masraf düşüklüğü olacak değil mi? Peki, prim düşüklüğü var mı? Bu yasa maddesinde, bu madde uygulamaya geçtikten sonra bu maddeyi uygulayan sigorta şirketleri bu kadar primi iade eder diye bir madde var mı?
İkinci mesele, biz... Bakın, birinci demek ki böyle bir şey, diğer maddelerde var mı bilmiyorum, yukarıda Darbe Komisyonuyla uğraştığım için, şimdi bu şeye geldim.
BAŞKAN - Eğer müsaadeniz olursa, primle ilgili konuyu az önce açıklarken poliçeyi yaparken başta müşteriye soracaklar orijinal parça mı, eş değer parça mı...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yanlış anladınız Başkanım, öyle bir şey yok.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Onu soracaklarını tahmin ediyorlardır.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hayır, yok öyle bir şey.
BAŞKAN - Hayır, öyle söylediler. "Soracağız, onun üzerinden..."
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yanlış anlamışsınız.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bakın, eğer siz yasayla tüketiciye bunu soruyor şey yapıyorsanız, bu yasa sokuluyorsa o zaman sigorta şirketlerinin ekine de koyarsınız bunu. "Bunu uyguluyorsan primini de iade edersin." dersin. Yani diyelim ki benim arabama yerli parçayı takacaksan, orijinal parçadan prim alıp yerli parça takamazsın. Yerli parçayı takacaksan ya farkını kullanıcıya ödeyeceksin... Çünkü diyelim ki hasara gitti, benim arabam 8 bin liralık bir hasar yaptı, orijinal parçaları taksalar 8 bin lira, yerli parçaları taksalar 5 bin lira. Aradaki 3 bin lira kimin cebinde, benim cebimde mi? Sigorta şirketinin. Bu sigorta şirketini zengin etme yoludur. Yerli otomotiv sektörünü korumak istiyorsanız ithal parçalardaki gümrük vergilerini artırırsınız. Ha, yok orada dış ticaret bilmem ne bir sürü gatı matı konuşacaksak onu da konuşurum ve teknik detaya girmek istemiyorum. Onun için, bir düzenlemenin, bakın, burada bir sürü milletvekili var, iktidarda da var, muhalefet de var. Bunu dediğinizde biz yanıltıyoruz arkadaşlar. Yanıltıldığımız zaman da doğru karar veremiyoruz. Şimdi, 18 milyon araç. Vallahi sigorta primi ödemek çok zor. Bir sürü insanın hakkını yemiş olabiliriz. O zaman gidin, ara verin, buna bu sigorta şirketlerindeki bu haksız kazancı giderecek bir hükmü de koyun çünkü kanunu okuyan da bunu görsün. Hâkim bilemez ki bu tartışmalarda ne olduğunu. Ama hâkim baktığında "Sigorta şirketleri bu kapsamda yapılacak değişikler karşısındaki risk primi düşüklüğünü sigortalıya iade eder." hükmünü görürse hâkim de böyle karar verir. Şimdiye kadar biz ne yapıyoruz? Mahkemeler sigortalı lehine yerli, millî, Türk vatandaşı sigortalılar lehine karar veriyor, tak Parlamento yabancı şirketler lehine bir kanun çıkarıyor, daha önce de böyle yaptık, ondan sonra biz yerliyiz, milliyiz olmuyor arkadaşlar, demekle olmuyor, yapmakla oluyor. Ve doğru bilgi verilmesi...
Dün mesela burada... Hiç böyle Komisyon üyelerinden çok da şeyim vardır, hani birbirimize saygılı konuştuğumuz arkadaşlar vardır. Dün işte beyefendi de geldi, bana dedi ki: "Biz sana üzüldük."
Şimdi, bugün tutanakları aldım geldim, dünkü tartışmada ne olmuş diye, ki bundan sonra doğru bilgilenelim. Ben demişim ki konut işi buna dâhil mi? Bakan "Hayır" demiş. Sonra belediye teşkilatından adam gelmiş, demiş ki: "Konut işi buna dâhil." Arkadaşlar, olur mu? Ben konut işi dâhil mi diyorum, Bakan "Hayır." diyor, oradan öbürü geliyor, "Evet, bu dâhil." diyor. Bu mesele de aynı mesele. Onun için, Sayın Başkan, sizden rica ediyorum, elbette ki bu kanunu çıkarabilirsiniz, iktidar sorumlu ama günahı vebali de sizin boynunuza olur. Yani o insanlar çocuğunun masrafından düşüp de sigorta şirketlerine parası gitme ihtimali varsa sizin boynunuza ama en azından bilerek şey yapalım diye uğraşıyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tutanağı da getirdim, dün için bana kızan arkadaşlara tutanağı da getirdim neler konuşulduğunu görün diye.