BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Tabii, konuyla ilgili daha önce de genel bir değerlendirmeyi dile getirdik ama tabii biraz önce "millî" kavramı üzerinden değerlendirildiğinde millîliğe sadece bir sektör ve şirket açısından bakmayalım. O zaman bu kanuni düzenlemeyi yaptığımız sigorta şirketlerinin millilik oranını da hep beraber bir de gözden geçirelim. Yani Türkiye'deki bir gerçektir, kaçtır millilik oranı diye baktığınızda herhâlde yüzde 70'lerin üzerinde yabancı ortaklıklı bir yapıyla karşı karşıyayız. Zaten, orada o sektör bu sektör, yabancı yerli diye bir bakış açısıyla kanuni düzenlemeyi değerlendirmek gibi bir niyetimiz de hiçbirimizin olamaz. Burada önemli olan, vatandaşa en uygun, en düşük maliyetli ve bu sene açısından baktığınızda, kasko, zorunlu sigortayla ilgili prim yüksekliğinden kaynaklanan büyük mağduriyetlerin ortaya koyduğu şikâyetlerle ilgili çözümün nasıl bulunacağı noktasında bir çalışma gerçekleştirdik. Bunun da amacı, baştan itibaren, bugünkü gelen düzenlemenin de temelinde bu olmalıdır.

Şimdi, bir kere burada bizim yaptığımız değerlendirmeyi Türkiye'deki otomotiv olsun diğer sanayilerin yan mamullerini, ara mamullerini üreten firmalarla ilgili değerlendirmelerle yanlış bir anlama taşımanın çok doğru bir söylem olduğunu düşünmüyorum. Hepimiz, gerek organize sanayi bölgelerinde gerek Türkiye'nin birçok yerinde, teşvikler hazırlanması, bu teşviklerin yapıcı olması, daha çok rekabetçi olması konusunda burada hep beraber çaba ortaya koyuyoruz, beraberce teklifler ortaya çıkarıyoruz. Sizin yerli yan sanayiye karşıymışsınız gibi bir söylem içinde olunmasının bile, ne anlatmak istediğimizi tamamen değiştirerek yorumlamaktan öteye gitmeyen bir değerlendirme olarak görüyorum. Çünkü, biz eğer gerçekten bu yan sanayinin ki birçok uluslararası küresel markanın parçalarını, işte farından tutun sinyal işaretlerini verdikleri kola kadar Türkiye'de yapan pek çok firma var ve bunların da başarısı övünç kaynağı. Olay bu değil. Burada önemli olan, kullanıcı açısından, biraz önce açıklanan yöntem.

Denmekte ki bunu netleştirelim. Ben zorunlu trafik sigortası yaptırıyorum. Bir prim ödüyorum ve bu primin dahilinde yan sanayi veya orijinal parça olarak değil yan sanayiye bağlı da bir tercih göstererek primimi belirliyorum ve ödedim. Ama karşımda vatandaş A, başına benim gidip de kaza açacağımın hiç beklentisi yok, hiçbir şey yok. Ben gidiyorum, vatandaş A'nın arabasına çarpıyorum ama o, önceden, bakın "Benim arabama gelir de Bihlun Tamaylıgil çarparsa, o, yan sanayi takılması için prim ödemişti ama ben orijinal istiyorum, onun için bir daha fark vereyim." diye bir önlem alarak ki böyle dediniz anladığım kadarıyla... Yani üçüncü şahıs olası tehlikeye karşı kendisi daha yüksek prim ödeyerek burada kendisi istediği parçayı taktırmak üzere tercih bildirecek; böyle bir açıklama yapmadınız mı, ben yanlış mı anladım yani bu bağlantıda?

O zaman, ben burada sigorta şirketi veya onun maliyetlerini düşürmek ki burada çok önemli "Yüzde 80, yüzde 20 yan sanayi, orijinal." dediniz. Bu oran yüzde tam tersine döndüğü zaman ortaya çıkacak olan maliyet farkı ve bunun primlere yansımasıyla beraber bir analizinin yapılmasının ve yapmış olduğunuzun da var olduğunu düşünüyorum. Eğer böyle bir yasal düzenleme yaptıysanız bunun vatandaş lehine etki analizini yapıp burada bir rakam çıkarmanızı da hazinenin ilgili birimindeki arkadaşımızdan beklerim. O zaman sadece deriz ki Danıştayın aldığı karara göre, oradan çıkan kararın uygulamasını daha rahatlatmak için yasa maddesi oluşturdunuz. Şimdi bize onu çıkartın. 2,5-2,6 milyarlık bir yedek parçayla ilgili veya parçayla ilgili oluşan pazardan yapacağınız düzenlemeyle vatandaşa ne kadar pozitif yansıyacağının etki rakamını da çıkarın, söyleyin, biz de ona göre yasamanın doğru olduğunun kararını hep beraber verelim.

Teşekkür ederim.