KOMİSYON KONUŞMASI

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli vekillerimiz, değerli bürokratlar; yarın geneli üzerinde ayrıntılı değerlendirme yapacağımız için Anayasa'ya aykırılıkla ilgili düşüncemi kısaca paylaşmak istiyorum.

Şimdi, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakan dedi ki: "Sistem tartışmaları her zaman yapılıyordu zaten ülkemizde." Evet, yapılıyordu, doğal da yapılması ama bize sunulan Anayasa değişikliği paketi hangi sistemi öngörüyor, gerçekten anlamak çok zor. Yani parlamenter sistem değil, başkanlık sistemi değil, Meclis hükûmeti sistemi değil, yarı başkanlık değil, dünyada da şu anda demokratik başka bir sistem yok. Neden başkanlık değil? Sayın Parsak gülüyor, Sayın Parsak'ın geçen gün röportajını okudum gazetede Sayın Parsak'a soruyor gazeteci: "Yani niye Meclisi fesih yetkisini veriyorsunuz?" Diyor ki Sayın Parsak: "Zaten var mevcut Anayasa'da da." diyor. 116'ncı maddeyi okumasını istiyorum Sayın Parsak'ın, hükûmetin kurulamaması hâlinde Meclisi feshedebilir, şarta bağlı. Zaten başkanlık sistemlerinde kuvvetler ayrılığı prensibi gereği çok temel bir ilke vardır, bunu bütün Anayasa hukukçuları bilir. Nedir o? Ne yasama yürütmeyi azledebilir ne de yürütme yasama organını feshedebilir, ikisi de mümkün değildir.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Not alayım hemen.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Lütfen not alın, bakın siz kilit noktadasınız Sayın Parsak, MHP kilit noktada, bakın siz çok kilit noktadasınız. Amerikan başkanı senatoyu feshedebiliyor mu Sayın Parsak? Edemiyor. Başkanlık sisteminde hiçbir zaman yürütmenin başı olan kişiye, başkana fesih yetkisi verilmez, neden veriyorsunuz bunu? Niye söylüyorum bunu? Demokratik devlet düzenini yok ediyorsunuz, Anayasa'nın 2'nci maddesi, yok ediyorsunuz. Bakın, neden başkanlık sistemi değil? Başkanlık sisteminde başkanın yaptığı bütün atamalar onaya tabidir. Şimdi, seçilen cumhurbaşkanı yürütmenin başı olarak valileri atayacak, kaymakamları atayacak, rektörleri atayacak, yüksek yargıçların bir bölümünü atayacak, atayacak oğlu atayacak. Bunlar onamaya tabi mi yani Meclisin onamasına tabi mi pakette? Değil. Peki, bir organa danışması gerekiyor mu? Yok, hiçbir danışması gerekmiyor. 18'inci yüzyılın sonunda Osmanlı'da yanılmıyorsam III. Selim veya II. Mahmut döneminde Meclisi Meşveret kuruldu, danışma organı, padişah danışıyordu bir karar vermeden önce.

BÜLENT TEZCAN (Aydın) - III. Selim.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - "III. Selim", teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bir danışması gereken bir organ var mı? Yok. İkna etmesi gereken bir organ var mı? Yok. Amerikan başkanı yargıç atayamaz, aday gösterir, Senato didik didik eder, Senato atar. Bunları paylaşıyorum çok samimi olarak, birbirimize bildiklerimizi anlatmalıyız çünkü bizim çocuklarımızın, ülkemizin geleceği söz konusu.

Egemenliği tek elde topluyoruz, egemenliği şahsileştiriyoruz. Biraz önce Sayın Yılmaztekin'le tartışmamıza sebep olan konu, mevcut Anayasa'mız diyor ki: "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına başkomutanlığı temsil eder." Doğrusu da budur, Meclis adına temsil etmesi gerekir ama pakette "Türkiye Büyük Millet Meclisi adına"yı çıkartıyorsunuz.

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) - Öyle bir madde var ama 117'nci maddede.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - 117 duruyor, duruyor, o zaman niye "Meclis adına"yı çıkartıyorsunuz, neden çıkartıyorsunuz?

BAŞKAN - O da var.

BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Onu yarın konuşacağız, sonra 117... Ben biliyorum.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Neden çıkartıyorsunuz?

BAŞKAN - Çıkmıyor.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Neden çıkartıyorsunuz yani egemenliğin şahsileşmesi var burada o zaman. Bakın, biz Anayasa'nın metnine ve ruhuna uygun mu, değil mi, şimdi onu tartışıyoruz İç Tüzük 38'e göre. Biliyorsunuz, Anayasa'mızın 176'ncı maddesi olması lazım, evet, ona göre Anayasa'nın başlangıç kısımları da Anayasa metninden kabul edilir.

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) - Zaten püf noktası ne biliyor musunuz?

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Buyurun.

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) - Bu milletin oyuyla seçilmiş yüzde 52 oyla gelmiş...

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Evet, şu anda da milletin oyuyla seçilmiş...

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) - Bir saniye... Bu yetki diğer cumhurbaşkanlarında varken milletin direkt oyuyla gelmiş birisine bunun fazla görülmesinin kabulü mümkün değildir.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Fazla görülmüyor. Sayın Yılmaztekin, Meclis adına, diğer cumhurbaşkanları da Meclis adına kullanıyordu, lütfen. Bakın, Sayın Parsak beni anladı tahmin ederim.

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) - "Başkomutan" derken niye zoruna gidiyor insanların?

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Yahu, bakın, ya anlamak istemiyorsunuz, ya anlamakta güçlük çekiyorsunuz. Başkomutanlığı temsil eder Cumhurbaşkanı, hiçbir tereddüt yok ama Meclis adına temsil eder.

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) - Tamam.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - "Tamam" diyorsunuz, niye "Meclis adına"yı çıkarttınız? Neden çıkarttınız "Meclis adına"yı Sayın Yılmaztekin?

BAŞKAN - Karşılıklı olmasın.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Teşekkür ederim efendim.

Şimdi, bakın Anayasa'nın başlangıç kısmı, Anayasa metni o da. Ne diyor? "Millet iradesinin mutlak üstünlüğü." Peki, millet iradesi nerede tecelli eder? Parlamentoda. Cumhurbaşkanı yüzde 50 oy alabilir, yüzde 40 alabilir yüzde 60 alabilir ama Parlamentoda yüzde 100 vardır. Bugün toplayın 4 patinin oylarını toplamı yüzde 100'dür. Parlamentodur mutlak irade, millî irade Parlamentodur. Cumhurbaşkanı değil seçilen. Bakın, Avrupa'da cumhurbaşkanını halkın seçtiği parlamenter sistemler yok mu? Var. İşte Avusturya, İrlanda, İzlanda, Bulgaristan, Slovenya oralarda da halk seçiyor cumhurbaşkanını ama oralarda seçilen cumhurbaşkanları parlamenter sistemin ruhuna uygun hareket ediyor. Temsil yetkisi kullanıyor, yönetme yetkisi kullanmıyor çünkü cumhurbaşkanını halk siyasi güç kullansın diye seçmez, temsil etsin ulusal birliği diye seçer. Parlamentodur siyasi güç merkezi. Onun için büyük bir hata yapılıyor.

Bakın, Milliyetçi Hareket Partisi 7 Haziran ve 1 Kasım seçim bildirgesi, çok doğru bir tespit var burada. Hepsini okumayacağım, bir bölümü okuyacağım, diyor ki: "Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter millî devlet yapısını esas alan parlamenter sistemi, demokratik siyasi sistemin sürdürülebilmesi bakımından gerekli görüyor ve Türk milletine en uygun yönetim şekli olarak değerlendiriyoruz." Parlamenter sistem. "Sistemin işleyişinden kaynaklanan sorunların yine parlamenter sistem içinde çözülmesini mümkün görüyoruz." Bakın, burası çok önemli. "Bu sebeple iktidarın kişiselleşmesi suretiyle temel hak ve özgürlükler bakımından tehlikeli bir otoriterleşmenin önünü açabilecek, Türkiye Cumhuriyeti devletini kuruluş esaslarından kopararak devleti ve milleti farklı siyasi ve idari yapılanmalara götürecek altyapı oluşturmayı hedef alan, başta Başkanlık olmak üzere yarı başkanlık ve benzeri sistemleri reddediyoruz." Sizin seçim bildirgeniz Sayın Parsak. Siz bu seçim bildirgesiyle milletin önüne çıktınız ve 6 milyona yakın oy aldınız. Size 6 milyona yakın insan oy verdi. Bu seçmen iradesinin hiç önemi yok mu? Bugün yaptığınız ne?

BAŞKAN - Muharrem Bey, özür dilerim, bir şey için...

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Bakın ama Anayasa'ya aykırılıkla ilgili konuşuyorum.

BAŞKAN - Doğru.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Burada Anayasa'ya aykırılık...

BAŞKAN - Hayır hayır ona bir şey demeyeceğim, 117'yle ilgili söylüyorum da onun için. Özellikle değişiklik yok.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - 117'yi ben biliyorum. 117'de değişiklik olmadı.

BAŞKAN - Olmadı.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - 117'de değişiklik olmadıysa niye "Meclis adına"yı çıkartıyorsunuz? Öbür tarafta diyorum.

BAŞKAN - Burada "Meclis adına"yı çıkarmadık burada, nerede çıkartıyor?

MUSTAFA KÖSE (Antalya) - Ya Cumhurbaşkanını direkt millet seçiyor diye çıktı. Daha önce Meclis seçiyordu Cumhurbaşkanını, şimdi millet seçiyor; ondan çıkıyor.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Sayın Erdoğan'ı millet seçmedi mi?

MUSTAFA KÖSE (Antalya) - Millet doğrudan veriyor.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Ya bakın, Cumhurbaşkanını halkın seçmesi ile sistemi karıştırmayın lütfen.

MUSTAFA KÖSE (Antalya) - Ama, Anayasa değişikliklerini şimdi yapıyoruz.

MURAT EMİR (Ankara) - Meclisi kim seçiyor?

BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Lütfen, 117'yi de değiştirin o zaman.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - O zaman 117'yi de değiştirmeniz lazım. Bakın, demek ki dersinize iyi çalışmamışsınız. Bak çalışmamışsınız o gözüküyor.

MUSTAFA KÖSE (Antalya) - Bakın...

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Bakın, ben size bir şey söyleyeceğim. 126'ncı maddenin son fıkrası. Bütün merkezi idari teşkilatının kuruluşunu, görevlerini, sorumluluklarını, teşkilat yapısını kararnamelere bırakıyorsunuz. Yani bütün devleti tek bir kişi, tek imzayla şekillendirebilecek devletin tekelleşmesi, bir elde bütün yetkileri toplamak. Hâlbuki idare bir bütündür ve yasayla düzenlenir. Bu temel kuraldır, bütün sistemlerde. Neden yapıyorsunuz bunu, bunun bir izahı olmalı? Bu demokratik devlet düzenini yok eder.

Bakın, kısa kısa geçiyorum, yarın uzun uzun konuşacağımız için. AKP'nin seçim bildirgesinde de önemli hususlar var, onları da yarın konuşuruz. Şimdi, yürütmede tekleşme yaratıyorsunuz. Yürütmede tekleşme ki Cumhurbaşkanını halkın seçmesi böyle bir sonucu doğurmayabilir, böyle bir zorunluluk yok dünyada, böyle bir zorunluluk yok. İşte Avrupa'dan örnekler verdim. İrlanda Cumhurbaşkanı halkın seçtiği Cumhurbaşkanıdır, İrlanda Anayasası'nda hüküm var. Senatonun onayı olmadan, başkent Dubli'nin dışına çıkamıyor İrlanda Cumhurbaşkanı, halkın seçtiği bir adam bu. Neden? Çünkü, parlamentodur her şey, parlamento. Siz burada Parlamentoyu işlevsizleştiriyorsunuz. Kararnamelere bırakıyorsunuz her şeyi. Diyorsunuz ki: "Ya yasa yaparsa Meclis, kararname hükümsüz kalır." Yapamazsa ne olacak veya yapmazsa? Burayı da geçiyorum hızlı hızlı.

Bakın, yargı... Hukuk devletini yok ediyorsunuz, Anayasa 2'nci madde. Neden? HSYK'nın yarısını Cumhurbaşkanı belirliyor ve onaya tabi değil, hiçbir onaya tabi değil, belirlediği kişiler. Anayasa Mahkemesi 15 kişi, 12'sini Cumhurbaşkanı belirliyor. Nasıl bağımsız yargı? Nasıl hukuk devleti olacağız? Nasıl olacağız? Cumhurbaşkanının veya bakanların yargılanıp yargılanmaması benim için önemli değil -bakanlar önemli de- Cumhurbaşkanı isterse hiç yargılanmasın çünkü fren denge mekanizmasıyla hiçbir ilgisi yoktur onun. Fren denge mekanizması dediğiniz atamaların onayıyla ilgilidir, başka denetimlerle ilgilidir.

Meclisin bütün denetimini yok etmişsiniz. Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin en temel görevi nedir? Kararname çıkartma yetkisi vermek yürütmeye. Onu da kaldırıyorsunuz. Cumhurbaşkanlık kararnamelerinin anayasada bile belirlenmemiş, pakette bile belirlenmemiş, konusu kapsamı şekli, o kadar geniş ki! Bakın, bir çok anayasa hukuku uzmanı makale yazdı lütfen okuyun, diyorlar ki: "Monokrasi" geliyor cumhuriyet bitiyor çünkü bütün egemenliği sarayda topluyorsunuz, bir kişide topluyorsunuz. Bu kişi kim olursa olsun hiç önemli değil zaten hepimiz faniyiz, bugün olacağız yarın olmayacağız. "Monokrasi" bu, cumhuriyet değil. Ki Milliyetçi Hareket Partisinin biz cumhuriyet konusunda ve devletin nitelikleri konusunda hassasiyetini çok iyi biliyoruz. Böyle bir pakete çok mutluyuz teklife imza atmadı Milliyetçi Hareket Partisi; konuşmuş olabilir, tartışmış olabilir ama teklife imza atmadı, bu çok önemli, bu gerçekten çok önemli çünkü şu anda hukuki bir sorumluluğu yok, imza atsaydı farklı bir noktada olacaktı. Onun için, bu teklifin mutlaka ve mutlaka çok sağlıklı bir şekilde yeniden değerlendirilip... Hatta, Anayasa Komisyonu bunu yapmalı.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani geri çekebilirler mi diyorsun?

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Açıkça Anayasa'ya aykırılıklar var Sayın Başkanım, çok açık. Bunu bizzat Türkiye'nin en değerli anayasa hukukçuları söylüyor. Bizim Komisyon olarak görevimiz bunları tartışmak ve doğru tespit etmek. Bu geri gönderilmeli ve üzerinde ciddi tartışıldıktan sonra Komisyona gelmeli. Yoksa biz, demokratik hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni maalesef, bilinçli ya da bilinçsiz olarak yok edebiliriz.

"Genel görüşme..." Sayın Bakan dedi ki: "Genel görüşme yapılabilecek yine." Nasıl yapılacak ama mevcut Anayasa'ya göre: Toplumun ve devletin faaliyetlerini ilgilendiren konularda yapılabiliyordu değil mi? Şimdi devletin faaliyetlerini çıkartmışsınız. Yani yalnızca "toplumu ilgilendiren..." Devlet faaliyetleriyle ilgili Parlamento genel görüşme yapamayacaksa Parlamentonun bir anlamı kalır mi sizce? Veya devletin faaliyetleriyle ilgili neden Parlamentoda bir görüşme yapılamayacak? Bu XIV. Louis'in "Devlet benim" anlayışıdır. Yani "Devlet benim; sen Parlamentoda devletin faaliyetini görüşemezsin, sen beni denetleyemezsin, sen bana kararname yetkisi veremezsin. Ben kararnameyi de direkt çıkartırım tek imzayla, ben Saray'da devletin faaliyetlerini görüşürüm arkadaşlarımla, atadığım kişilerle." Hani atanmışlar, seçilmişler tartışması ne oldu? Cumhurbaşkanı yardımcıları, bakanın hepsi atanıyor, seçilmiş değiller. Cumhurbaşkanına bir hastalık geldi, Cumhurbaşkanı yardımcısı vekâleten Cumhurbaşkanın bütün yetkilerini kullanacak, atanmış bir kişi. Hiçbir kriteri de yok pakette. İstediği bir kişi seçebilir. O kadar, her yönüyle, A'dan Z'ye anayasa hukukuna, demokrasiye aykırılıklar dolu... Bak bunu samimi söylüyorum, bunu muhalefet olarak söylemiyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bir Cemaat lideri de seçilebilir yani.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Bakın, Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bunu kesinlikle siyaseten söylemiyorum, inanarak söylüyorum, bir hukukçu olarak. Onun için buna biz dur demeliyiz, üzerinde ciddi... Bakın siz diyorsunuz ki: "Tartışalım." Siz bir sistem sunmuyorsunuz ki. Gerçekten bir Meclis hükûmeti sistemi, demokratik bir başkanlık sistemi sunsanız, biz parlamenter sistemi savunuyoruz, oturup tartışalım. Dünyada parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçen bir tek ülke yok, demokratik ülke olarak bir tane. Onun için MHP'nin seçim bildirgesi çok doğru. Bugün, Latin Amerika ülkeleri parlamenter sisteme geçmeyi tartışıyor çünkü başkanlık sistemi çok sorunlu bir sistem. Amerika'da başarılı olmasının sebebi eyalet sisteminden kaynaklanıyor çünkü yetki eyaletlerde. Amerika'da başkan istese dahi otoriterleşemez, kimi seçerseniz seçin çünkü yetki eyaletlerde ve oradaki 2 parti arasında bizdeki gibi ideolojik farklılıklar yok. Çok farklı kıyaslamak bile doğru değil. Latin Amerika ülkelerinde dahi başkana, seçilen kişiye kararname yetkisi nasıl verilmiş biliyor musunuz? Ya parlamento veriyor - mevcut Anayasa'mızda olduğu gibi- ya da anayasada çerçevesi belirlenmiş, fesih yetkisi de yok. Neden veriyorsunuz fesih ve kararname yetkisini, neden? Bunları yarın geneli üzerinde ayrıntılı tartışırız. Ama, bu Anayasa'ya aykırılık iddiası çok haklı bir iddia, bu reddedilirse çok tehlikeli bir sürece biz cumhuriyetimizi ve ülkemizi sürekleriz diyorum.

Teşekkür ediyorum.