KOMİSYON KONUŞMASI

KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarımız ve devletimizin kurum kuruluşlarının da değerli yöneticileri; tabii, bugün bir torba yasanın bir maddeleşmesi, yenileştirilmesi yapılıyor burada. Bu torba yasada değiştirilmesi gereken bir hususa ben de değinmek istiyorum.

"31/12/2003 tarihinden önce hazineye ait taşınmazlar üzerinde bina yapanlara hazine arsasının satışı" diye çıkarmışsınız, doğrudur, yapılması gerekiyor. Çünkü tapusu olmayan o gecekonduda mağdur olan insanlarımızın zor koşullarda yapmış olduğu yerlerin, bir şekilde, belediyelerce onlara satışının yapılması öngörülmüş; doğru bir madde, doğru, halktan tarafa olan bir kanun düzenlemesi. Bu 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi Kanunu'ndaki düzenleme 31/12/2000 tarihine kadar öngörülmüştü. Bu yasa 19/7/2003 tarihinde yapıldığı için bunun 19/7/2003 tarihinden öncesinin de, o günden öncesinin de şu anda satışlarının belediyelerce yapılmasını öngörüyor; doğru bir satış söz konusu. Ama, ben de bu konuda toplumdan almış olduğum, gezdiğim, halkla görüştüğüm yerlerde bir sürü eleştiri, bir sürü sorunlarla karşılaştım. Bizim Samsun da, Samsun'a benzer 14 ilimiz de 2013 yılında Bütünşehir Yasası'yla bütünşehir oldular. Nihayetinde köylerimiz mahalle durumuna geldi. Bu mahalle durumuna gelen köylerimizin de şu anda genelinde sokak yok, yani giriş çıkışları sorunlu, imar yok, her türlü sorunlarla karşılaşan vatandaşlarımız var. Burada da köylerinde bulundukları yerlerde de sanki kendi tapulu yerleri gibi bir ormanın kenarında, dağın kenarında veyahut işte böyle gelişigüzel yerler sanki kendisine atasından, dedesinden kalan, orada büyümesinden dolayı, orada yerleşmesinden dolayı orayı sahiplenmiş, orada ahır yapmış, samanlık yapmış, ev yapmış, orayı kendisine yurt edinmiş. Ama bu Bütünşehir Yasası'yla şu anda tüm belediyeler, bütünşehir belediyeleri bu yerlerin satışını söz konusu yapıyor ama bu haktan bu vatandaşlarımız yararlanamayacak. Ben de şöyle bir kanun teklifi vermiştim: Bu kanundaki "31/12" ibaresinin 2014'teki yerel seçimlerdeki "29/3/2014 tarihi olarak değiştirilmesi" olarak vermiştim. Komisyon üyesi arkadaşlarım, Sayın Bakanımız burada; bu şekilde düzeltilirse bunun daha doğru olacağını düşünüyorum. Gerek belediyelerin gerekse hazinenin kazanç sağlaması açısından gerekse de vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi açısından bunun doğru olacağını düşünüyorum. Bizim vatandaşlarımız nereden bilirdi ki 2014'ün 29 Martında buranın bütünşehir olacağını, kendilerinin köyden mahalleye dönüşeceğini, yerlerinin belediyeye geçeceğini, bilemezlerdi. Onun içindir ki bu yerlerin... Özellikle sizden arz ediyoruz çünkü biz bunu söylemek zorundayız yani kabul ederseniz bunun "29/3/2014" olarak değiştirilmesini arz ediyoruz. Bunun doğru olacağını da bu şekilde huzurlarınızda teyit etmiş oluyoruz.

Şimdi, Sayın Bakanım, biz tabii, vatandaşımız çok zor koşullarda ticaret yapıyor, esnafımız zor durumda. 27/2/2003 tarihindeki vergi barışında vatandaşlarımızın, esnafımızın çoğu bu vergi barışından faydalanmak için veyahut devletimize, Hükûmetimize destekçi olmak ve katkı sağlamak için, ben biliyorum ki o günkü koşullarda tüm insanların, çoğunluklu insanların yani vergi barışını... Kendisinin ticaretinde bir yanlışlığı olmasa bile, vergi incelemesinde bir zorluk çekmese bile gittiler başvurdular; buna destekçi... Şahsen ben de o günkü koşullarda defterlerimde, yapmış olduğum ticarette hiçbir yanlışım olmadığı hâlde... Ama şunu biliyorum: Biz 2001 krizinde servetimizin yüzde 50'sini kaybettik. Dedik ki: Ya servetin yüzde 50'sini kaybetmektense biz devletimize, hükûmetimize böyle bir destek sağlarsak biz de kazanacağız, devletimiz de kazanacak düşüncesiyle bunu yaptık. Doğru da oldu. Ama ondan sonra tabii, defalarca aflar geldi. Daha sonraki aflarda insanlar bunu pek fazla şey görmedi çünkü biz 2008-2009 krizini de yaşadık. Bir yüzde 50, yüzde 60 da orada kayba uğradı vatandaşımızın serveti. Nihayetinde, geçen yılki 2015 yarısından bugüne kadar da ülkemizde insanlarımız şunun farkında değiller: Servetlerinin yine yüzde 50'sini kaybettiler. Çünkü dolar 2,35 liradan bugün 3,50 liraya gelmiş durumdadır. Şimdi, siz her ne kadar bu ülkede "Benim servetim yerinde duruyor, gerek mamullerim, gerekse tapulu arazilerim yerinde duruyor." deseniz de servetinin yüzde 50'sini kaybetmiştir, bu bir gerçektir.

Bizim bunu görerek ne yapmamız gerekiyor? Burada yine de vatandaşımızın geleceğini düşünerek son anda siz şöyle bir esnafımıza bir destek yani kredi desteği sağladınız, öyle açıkladınız. Tabii, bu neden böyle oldu diye sormuyoruz yani bu KOSGEB'in hazırladığı 50 bin TL'lik... Ama şu bir gerçektir Sayın Bakanım: Umut vermek çok kötüdür yani insanlara umut dağıtmak çok iyidir ama umutlarını yok edip onları zor durumda bırakmak da kötüdür. Şimdi, Türkiye'de, siz, bugün 15 bin civarında esnafımıza destek vereceksiniz ama ben biliyorum ki 1,5 milyon insanın üzerinde insan krediye başvuracak. Yazık değil midir, yüzde 1 insanımıza dahi ancak destek verilebilecek? Siz yüzde 1 insana destek vereceksiniz yani 50 bin lira kullandıracaksınız, diğer taraftan, yüzde 99 insanımızın umudunu yok edeceksiniz. Bunlar KOSGEB'e başvuruyorlar, günlerini harcıyorlar, zaman veriyorlar, yeniden oradaki, KOSGEB'deki güncellemelerini yaptırıyorlar. Bunların doğru olmadığı ortada. Ben şahsen... Şöyle olabilir: "Yani Türkiye'de biz 15 bin değil de 30 bin veya 5 bin kullandıracağız ama şu kriterdeki esnaflarımıza kullandıracağız." diye bir şekilde yapılandırma yapılırsa ve bu da esnafımız bankaya gittiği zaman önüne çıktığı zaman "Sen bu yapılandırmaya uymuyorsun.", dendiği zaman o da bunu hoş karşılar; siz de, devletimiz de, Hükûmetimiz de zor durumda kalmaz.

Yani bakıyorum şimdi, tabii, ülkemizin ekonomik koşullarının zor olduğunu biz biliyoruz zaten, zor durumdayız yani şimdi, borcu borçla ödeyen esnafla, borcu borçla ödeyen devletin bir farkı var mıdır? Yoktur. Şimdi, önümüzdeki günlerde gerek turizmle uğraşan gerekse üretim sanayisinde uğraşan tüm esnafımızın zorluklarını görerek, onların gerek yaşamlarındaki gerekse ekonomilerindeki düzenlemelerin iyi bir şekilde yapılacağını düşünüyoruz. Çünkü yönetimde bulunan her yönetim, halkına, devletine zulmetmek için, yanlış yapmak için bir uygulama yapmaz ama elinde olmayan olanaklarla belki zor durumda, belki bu kaçamakları az önceki dediğim umutları umutsuz hâle getirebilir. Ben şunu söylüyorum kamudaki tüm yönetici arkadaşlarımıza, devletimizde yönetici, Maliyede bu işleri götüren değerli arkadaşlarımıza: Bundan sonraki dönemlerde bu tür şeyler dikkate alınarak yapılmasını temenni ediyorum, saygılar sunuyorum.