KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Değerli arkadaşlar, bu tasarı bize hafta sonu geldi, cuma akşamı geldi biliyorsunuz, hiçbirimizin -herhâlde hafta sonu programlarımız vardır- üzerinde çalışma imkânımız olmamıştır. Benim parti meclisim vardı cumartesi, pazar günü de epey toplantılar vardı; dün, öyle Ankara dışına gitmem gerekti. Geldik, alelacele getirilmiş, mümkün olduğunca öğrenmeye çalışıyoruz, katkımız olsun istiyoruz Sayın Başkan, uğraşıyoruz. 20'den fazla farklı kanun var. İlgili komisyonlara gitmemiş. Etki analizi gelmedi, biraz önce getirildi. Yürütme ve yürürlüğü çıkarıyorum, 28 maddenin 15'inci hiçbir şey yok etki analiziyle ilgili. Burada sivil toplum kuruluşları da yok, ilgili sivil toplum kuruluşları, emekli dernekleri vesaire onlar da yok. Şimdi, böyle bir durumda kendi başımıza bir şeyler yapmaya, katkı sunmaya çalışıyoruz ama bunları yapıp da ilgililere soru sorduğumuzda ya da konuyu gündeme getirdiğimizde de bir sıkıntıyla karşılaşıyoruz. Eğer sizleri rahatsız eden bir durum varsa Sayın Başkan, demin söylediğiniz gibi rahatsız oluyorsanız hiçbir maddede konuşmayalım, hiçbir katkımız olmasın. Yani bunu anlamam mümkün değil. Nedir yani burada bir arkadaşa bir şeyler sormaya ve konuyu anlamaya çalışmanın ne zararı vardır, onu anlayamıyorum. Nedir bundan duyulan rahatsızlık, bunu anlayamıyorum. Şu şartlar altında başka türlü nasıl bir çalışma yapılabilir? Lütfen biriniz söyleyin. Sayın Başkan, "Niye sıkıştırıyorsunuz arkadaşı?" diyorsunuz. Ya, ne sıkıştırması? Bir şeyleri anlamaya çalışıyoruz, bu kadar basit. Yani bundan neden rahatsız oluyoruz? İstiyorsanız gerçekten ben kendi adıma bırakayım, hiçbir maddede de konuşmayayım, çıksın bir an önce.

BAŞKAN - Olur mu Sayın Kuşoğlu, sizin katkılarınıza her zaman biz önem verdik ve ihtiyaç duyduk.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim ama yani bu söylenecek söz müydü Sayın Başkan? Nedir bunun rahatsızlığı? Ya, şu şartlara bakın? Şu şartlar altında bir şeyler üretmeye çalışıyoruz.

BAŞKAN - Yani Sayın Kuşoğlu, sadece söylemek istediğim, bürokrat arkadaşlarımızın en azından söylemek istediklerini söylemeleri ya da kendi teknik açıklamalarını yapmalarına müsaade edip ondan sonra sorularımızı soralım anlamındaydı. Bundan da rahatsızlık duymamanız lazım.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yok, yok, yok, hayır; benim anladığımda "Siz art niyetli olarak soruyorsunuz." şeklindeydi yorumunuz. Hatırlarsanız, tutanaklara bakın.

BAŞKAN - Yok, estağfurullah, "Art niyetlisiniz." asla demedim ben.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Olmaz ama böyle bir yorum olmaz, doğru değildir.

BAŞKAN - Ben niyet hiç okumam burada, siz gördünüz mü yani?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ama okudunuz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, hem siz fırça atıyorsunuz hem Sayın Bakan çok gergin fırça atıyor, kırıcı oluyorsunuz. Onu ileteyim, kayıtlara geçsin.

BAŞKAN - Kayıtlara geçsin tabii.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kırıcı oluyorsunuz yani gerek yok.

BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, yani...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bunlar üzerinden ben siyaset yapmadım. Siyaset yaparsam daha farklı konuları gündeme getireceğimi biliyorsunuz.

BAŞKAN - Biliyoruz, sorun yok.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hayır, sorun var. Burası teknik bir Komisyon. Gereği gibi mümkün olduğunca iş yapmaya çalışıyoruz ama bundan bile rahatsızlık duyuluyorsa -dediğim gibi- hiçbir şekilde detayına girmeyelim, uğraşmayalım. Olmaz böyle bir şey.

BAŞKAN - Estağfurullah.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.