KOMİSYON KONUŞMASI

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Temizel'in de, Sayın Bakanımızın açıkladığı gibi, sonuçta Türkiye'de herhangi bir şekilde önümüzdeki dönemde, dünya ve Türkiye ve bölge risklerini dikkate alarak, olmamasını arzu ettiğimiz gelişmelere karşı birbirimizle doğruyu paylaşmayı burada oturmuş olmanın getirdiği görev olarak düşünüp, ona göre de belli başlıkları dile getiriyoruz.

Şimdi, biraz önce "9,90 faizle kredi" dediniz değil mi, ben yanlış algılamadım? "Bankalarla görüştük." dediniz. Siz Kredi Garanti Fonu olarak da bankalarla bu görüşmelerde bulundunuz. Bugün devlet iç borçlanma senetlerinin faizi yüzde 11,5 civarında ve böyle bir 9,90'lık kredi faizine razı olurken ayrı, farklı bir kefaletle ilgili uygulama mı dile getirdiniz? Nasıl bankalar buna yani...

GARO PAYLAN (İstanbul) - 11'le mevduat topluyor...

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - 11,5'la devlete verirken 9,90'la niye böyle bir tercih içinde oluyorlar? Bir o soru kafama takıldı açıkçası. Yani ben bunun bir ticari açıklamasını ve şeyini de bulamadım, böyle, eğer kefaletin getirdiği, sağladığı ek bir imkân yok ise ki finansta var olan bir bakış açısıyla. Ha, riskimiz bizim...

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Odalar 500 milyon TL para koyuyor.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Hayır, işte, "Farklı bir uygulama mı var?" diye onu soruyorum, o söylensin. Yani devletle, baktığınızda...

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Odalar 500 koyuyor, bankalar 2,5 milyar koyuyor...

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Ben bankacıyım, devlete 11,5'la vereceğime gidip 9,90'a veriyorsam arada benim kârımı artıracak veya iş yaptıracak bir şey olması lazım, onu soruyorum, onun açıklaması... Neyse, bitireyim, ondan sonra onu da söylersiniz.

Şimdi, devamına gelince, tabii, bu torba kanunun içeriğine baktığınız zaman, 18 ayrı kanunda bir düzenleme olduğunda, özellikle yine reel sektörü teşvik edecek olan belli düzenlemeler de işte, vergi istisnaları, vergiyle ilgili imkânlar, kaynaklar yaratıyor.

Önce teşekkür ederim -daha önce de söylemiştim- Vergi Harcamaları Raporu'nun yayınlanması ve onun üzerinde daha sağlıklı çalışma yapma imkânının ortaya konulması gerçekten çok önemli oldu. Çünkü daha önceki yıllardaki rakamlarla baktığım zaman, gerçekten buna ihtiyacımız varmış. Bu ihtiyacın en önemli kaynağı da bugün açısından bakıldığında, yine teşvik ve bu teşvik sistemlerinin, yine vergisel düzenlemelerle ortaya koyan teşvik sistemlerinin ön plana çıkmasıyla değerlendirildiğinde, gerçekten, bu konuda, geçtiğimiz yıllarda, işte, yıllar itibarıyla 2017, 2018, 2019 tahmini olduğunda bu rakam 30, 35, 36 milyarlardan sizin bu sene yaptığınız çalışmayla "102 milyar, 2017" diye başlıyor, 90 milyar sanırım 2016'yla ilgili, o civarda bir rakam ve ondan sonra yükselerek gidiyor. Ki en büyük pay yine KDV'yle ilgili tanınan istisnalarla kendini gösteriyor. Yani raporun ayrıntısını...

Niye bunu anlatıyorum? Çünkü yine biz teşvik babında vergiyle ilgili düzenlemeler yaptığımız zaman, yapılan, bu vazgeçilen gelirlerin tekrar hazine açısından, ekonomi açısından, verimlilik açısından geriye dönüşünün ne derece yüksek olduğunun önemiyle ortaya çıkıyor. Çünkü -bilmiyorum arkadaşlarımız, Komisyondaki arkadaşlarımız inceleyebildi mi- benim gördüğüm kadarıyla şu anda 142 kalemde vergi istisnası ve muafiyeti uygulanıyor. Yani bu 140 civarında bir kalem ve bunun içerisinde de Gelir Vergisi Kanunu'nda indirim, muafiyet, istisnalar önemli bir pay alıyor. Arkasından katma değer vergisi ve kurumlar vergisiyle ilgili harcamalar kendini gösteriyor ve Gelir Vergisi Kanunu'nda ücretlilerdeki esnaf muafiyeti ve asgari geçim indirimi, yatırım indirimi, hizmet erbabının AR-GE desteği, yatırım teşvik belgeli gelir vergisi stopajı diye baktığınızda 57 tane ayrı istisna var, Gelir Vergisi Kanunu'nda. Onun yanında, kurumlar vergisinde 33, katma değer vergisinde 34, ÖTV'de 18; aşağı yukarı 142 kalemde şu ana kadar uygulanan istisna var.

Peki, bu kadar istisnanın yıllar içerisinde ülkenin ekonomik genel yapısına yarattığı katma değer ne oldu? Ya da bu yapılan veya tespit edilen istisnalar doğru şekilde, doğru başlıkta ve uygulama neticesinde dönüşünde bize ne kazandırdı? Ve sistem yine, hâlâ teşvik edilme ihtiyacı duyuyorsa bu mevcuttakilerin sonuçlarının bir test edilme, bununla ilgili bir sonuç analizi ortaya konuldu mu? Yani bunu da yapmak gerektiğine inanıyorum açıkçası çünkü hadi 142'yi 150 yapalım, 160 yapalım ama işte, "PISA oranı çıktı." diyoruz, toplumda eğitim seviyesi veya okuma yazmayla ilgili seviye... Veya yine, OECD'nin veya TÜİK'in yapmış olduğu bir araştırma var -yine TÜİK'ten çıktı bu- gençlerin eğitimine bağlı veya iş hayatında var olanların eğitim seviyesiyle ilgili. O zaman, biz belli konuları, yani ölçek olarak baktığınızda sektörel değerlendirme ve teşvik ettiğimiz gibi, belli hedef konularda da teşvikin uygulamasında tercihler ortaya koymalıyız. Çünkü var bir şey ki birtakım yanlışlıklar, teşvik teşviki doğuruyor, bu "Kazan kazanı doğuruyor." gibi bir sonuca varıyoruz.

O yüzden, bu tür düzenlemeleri yaparken hele hele böyle hassas ve bugün için baktığınızda... Bu, sadece Türkiye için geçerli değil. Türkiye'nin, tabii, kendi içinde baktığınızda özel faktörleri var. Yani dünyada diyelim ki yüzde 7 kendi ülke para birimleri kaybediyorsa diğer ülkelerde, bizde yüzde 14'e çıkıyorsa demek ki bizim arada bir riskimiz var. O riskimizle ilgili gelişmeleri de doğru görmek lazım. Yani eğer bizde, yine, hukuk devleti konusunda veyahut işte, burada iş yapma sıralamasında bile geriye gidiyorsak ortada yanlışlarımız vardır. O yanlışları göreceğiz ki doğrularını yaparak sıralamalarda ortalamamızı yükseltelim. Veya, işte, demokratik uygulamalarda veya işte, olağanüstü hâl ve ona bağlı olarak bir gecede çıkan ekonomiyle ilgili kararlarda... Bunları görmezden gelerek bir değerlendirme yapmamızın doğru olduğuna inanmıyorum. O yüzden, özellikle bu tür vergi ve buna bağlı olarak ortaya konulan teşviklerde geçmiş dönemdekilerin, istisnaların yarattığı verimliliği iyi ölçmek gerekir diye düşünüyorum.

İkincisi: Bir düzenleme yapıyoruz, bunu yanlış mı anlıyorum bilmiyorum. "Kaldıraçlı işlemler yani borsa genelindeki kaldıraçlı işlemler bu BSMV'den muaf tutuluyor." deyip bundan hariç yurt dışı piyasalarda da "türev ürünler" dediğimiz opsiyon ve "future" işlemler için de gerçekleştirildiğinde burada vergi oranını kaldırıyoruz değil mi, yanlış anlamıyorum, buradaki yapılan işlemde? Yani bu, "hedge" işlemleri için bir imkân tanıyor. Tamam, "hedge" işlemleri için amenna. Yani nedir? İşte, bir ithalatçı veya ihracatçı şirket, girdisini aldığı ülke ile malını sattığı ülke arasındaki kur riskini "hedge" etmek için veya sigortalamak diyeyim, neyse, bunu kapatmak için bu tür işlemler yapabilir; buna amenna ama bir de "foreks" dediğimiz bir işlem var, bu onu da kapsıyor herhâlde.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Foreks hariç.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - O da nedir? Hepimizin, yani bilemiyorum, işte, çoğu kişinin de vâkıf olduğu, uluslararası bir kumardır aslında. Yani kur üzerine oynanır, emtia üzerine işlem yapılır ve burada da zannederim, yurt dışı piyasalarda iş yapıldığında bununla ilgili vergilendirme noktasında bir muafiyet getiriyoruz. O zaman, işte, getiriyor muyuz, getirmiyor muyuz? Getirmiyorsak, yani bu uluslararası piyasalarda bireysel yatırımcı işlemlerine getirilmiyorsa veya ikisi beraber getiriliyorsa sadece ticari işletmelerin bu "hedge" amaçlı yapacaklarına tamam, onlar için işletme sermayesiyle ilgili bir kaynaktır ama gidip o "foreks" üzerinden veya kaldıraç işlem, türev işlem... Ama bunu ayıramazsınız ki. Şimdi, "Muhakkak bunu biz özel kuruma veriyoruz veya kişiye, bireysele veriyoruz." diye nasıl ayırıyorsunuz? O ayrımınızı da merak ettim. Yani gidip NASDAQ'ta veya New York borsasında vadeli işlem, türev piyasası işlemi yaptı, "future" için işlem yaptı veya opsiyon için kontrat aldı; nasıl bireysel ile şirketi ayıracaksınız? Onu da açıkçası merak ediyorum, o konuda da eğer kısa bir bilgi verilirse sevineceğim.

Tabii, bu, emeklilik ve emeklilikle ilgili olarak yapılan düzenlemelere baktığınızda, gerçekten, Türkiye'deki emeklilerin maaş açısından yaşadıkları o sorunlu süreç, yani açlık sınırına baktığınızda, en düşük emekli aylığıyla değerlendirdiğinizde emeklilerin aldığı aylığın aylık masrafının yüzde kaçını karşıladığını hesap etmeye kalksak, gerçekten, karşımıza çıkan tablo BAĞ-KUR'dan emekli olmuş olanlar içerisinde veyahut emekçiler içerisinde de gerçekten çok düşük. O rakamlarla zamanı uzatmak istemiyorum. Ama eğer bu emekli ikramiyeleriyle ilgili yapılacak bir düzenleme varsa bunun da gerçek anlamda onların refah düzeyini artıracak veya bir şey yapılacaksa daha doğru yöntemlerle veya daha artırıcı yöntemlerle olmasında fayda var diye düşünüyorum.

Şimdi, bunlar içinde bana bu 18'inci, 19'uncu maddeler çok tehlikeli göründü Sayın Bakan. Hadi, 18'inci maddeye baktığınızda, bu yurt ve yurt eksiği içerisindeki ülkemizde, maalesef, bakıldığında farklı illerde çok gencecik, küçücük çocuklarımızın hayatlarını kaybettiği bu yurt olayından ve denetimsizlikten kaynaklanan sorunlarla... Hatta, hatta bildiğim kadarıyla bugün yarın Meclis bünyesinde bununla ilgili bir araştırma komisyonu da oluşturulacak. Şimdi, biz gidiyoruz, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı tarafından müşterek şartları sağlayanlar lehine kuruluş amaçlarına uygun olmak üzere mülkiyeti hazine ve kamu kuruluşlarına ait taşınmazları kırk dokuz yıllığına veriyoruz. Verdiğimiz zaman bundan önce bu yerlerden bir de destek gelir elde ediliyordu. Burada, baktığımız zaman, bundan da vazgeçiyoruz yani devlet pay da almaktan vazgeçiyor. Yanlış mıyım bu vakıflarla ilgili?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Doğru.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Ve diyoruz ki: Tapuda da bunu şerh düşeceğiz. Yani bugün böyle şerh düştük. Şu anda zaten var olan bir Yeşilayla ilgili Yeşilay Vakfını kurduk, 15 trilyon da ona para veriliyor herhâlde hazineden değil mi? Geçen sene bir kanun çıkarmıştık, 15 trilyon da bir rakam, para veriliyor. Hadi şimdi de kırk dokuz yıllığına veriyoruz ama bunun içinde tabii diğer gündeme gelen Ensardı, TÜRGEV'di, bu tür vakıflar veya diğerleri de, hepsine bu tür yerler verilecek ve bunlardan da bir katkı payı alınmayacak veya içerisinden gelir payı alınmayacak. 18'inci maddede bunu görüyoruz. Türkiye gerçekleriyle karşılaştırma...

Peki, 19'uncu maddeye geldiğimiz zaman burada da yine, devletin, hazinenin kamu kuruluşlarına bedelli olarak yine bir yerlere tesis edilen irtifak hakları ve kullanma izinleri... Bu 19'uncu maddedekiler kimler Sayın Bakanım?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 18'inci maddedeki şartları taşıyanlar.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Yine aynı şekilde mi?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Evet.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Peki, niye 2 madde hâlinde düzenleme ihtiyacı duydunuz?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Birisi geçici madde ya, geçmişe dönük.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Hem geçmiştekileri bugüne uzatıyorsunuz, kırk dokuz, bir de kapsamı mı genişletiyorsunuz?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Kızılayda da aynı şeyi yaptık ya. Kızılayda ileriye dönük bedelsiz yaptık. Kızılayın mevcut kullandıklarını da bedelsiz hâle getirdik ki eşit olsun diye. Yeni bir sisteme geçiyorsunuz. Burada da geleceğe dönük olarak getirdiğiniz yeni sistem çerçevesinde yararlanma hakkını elde edecekler hâlihazırda kullanmış oldukları yerler bakımından da aynı imkânlardan yararlanacak.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Peki, bunu baz alarak yurt kullanımı dışında yani 19'uncu maddeyi dikkate alarak daha önce yirmi yıllığına, yirmi dokuz yıllığına diyelim ki tahsis ettiğiniz yerler, hazine yerleri bunlar da kendilerine bunu baz alıp "Kırk dokuz yıllığa çıkarın." diye bir iddiayla karşınıza çıkamazlar mı?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok şöyle...

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sadece eğitim ve yurt bazında söylemiyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, sadece eğitim ve yurt olmak zorunda.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Bu 19'uncu maddeyi münhasıran dikkate alanlar onun için gelemezler karşınıza?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok gelemezler. Sadece eğitim ve yurt faaliyetinde olup yukarıdaki maddedeki şartları taşıması koşuluyla o hükümlerden yararlanabilecekler, yoksa genel değil yani.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Yani çünkü bu da çok dikkatimi çekti. Ama bununla beraber bakıldığında da gerçekten, biz, devletin elinde ne kadar yer varsa "Artık buyurun, alın, elli yıllığına kullanın." başlığında bunları da vermiş oluyoruz.

Bence devletin, devletliğini yaparak denetimiyle, hizmetiyle ve sosyal devlet yükümlülüğüyle üzerine düşeni tam anlamıyla yerine getirmiş olması gerekir diye düşünüyorum. Maddelerde daha detaylı değerlendirmek üzere teşekkür ediyorum, sağ olun.