Komisyon Adı | : | (10 / 276, 277, 278, 279) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Komisyonun çalışma takvimine ilişkin görüşmeler |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 15 .12.2016 |
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Değerli Başkanım, çok değerli Komisyon üyeleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Âcizane birkaç hususu belirtmek istiyorum, onlar da şunlar: Şimdi, maalesef bizim Komisyonumuzda şöyle bir şey var, yani, bizim Komisyonumuzun bütün çalışmalarının Aykut Bey'in bir süzgecinden geçmesi gerekiyor. Bunu buradaki samimiyet ortamına binaen söylüyorum.
BAŞKAN - Onay alınmazsa tu kaka oluyor yani.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Yani, Aykut Bey, eğer onun şeyine uyarsa bu doğrudur. Mihenk taşı olarak burada bulunuyor.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - CHP'nin...
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Yok, çünkü bir ikinci şey daha var: Allah vergisi ses yüksekliği var. Yani Komisyonda böyle bir durum var.
Şimdi, değerli arkadaşlar, espri bir tarafa ama bakın, biz bir Komisyon hâlinde çalışıyoruz. Bu bir araştırma Komisyonu. Neyin önemli, neyin önemsiz olduğuna sadece muhalefetteki arkadaşlarımız ya da Aykut Bey ya da Sezgin Bey ya da Ravza Hanım karar veremez. Burada neyin önemli, neyin önemsiz olduğuna hep birlikte karar veriyoruz. Bakın, "Biz karar veriyoruz." diye bir şey yok.
Bakın, demokrasi, çoğunluğun aynı zamanda söylediğinin de olduğu bir rejim sistemidir. Eğer azınlığın olmuş olsaydı bu oligarşi olurdu.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Uzlaşmasız demokrasi...
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Aykut Bey, bakın, uzlaşma demek "Benim dediğim olursa uzlaşma, benim dediğim olmazsa uzlaşma değildir." diye bir şey yok.
Bakın arkadaşlar, ben başından beri söylüyorum, ilk gün de söyledim, bir darbe var, bu Komisyonda 4 partinin şeyiyle darbeyi araştırıyoruz biz ve bu Komisyonda dinlenmesi gereken şehit yakınları, gazilerimiz, bu olayın asıl mağdurları var. Bu Komisyon aynı zamanda tarihe bir not düşüyor. Tabii, bizim, Komisyon olarak yapıp kendilerinin katılmadığı bir şeyi farklı bir şekilde eleştiri hakkı olabilir ama ben şunu söyleyeyim: Ben İstanbul'daydım ve eğer biz o gün o köprüye gitmeseydik... O köprüde askerlere karşı direnen kadının da yaralanan hacının da ve özellikle de Çengelköy'deki bir bekçinin, "Gerçekten biz karar aldık, 4 kişiydik, sabaha kadar direnecektik ama asla bu alçaklara teslim olmayacaktık. Kafama kurşun sıkacaktım." diyen bekçinin şeyinin de önemli olduğunu biliyorum.
Şimdi, bir diğer nokta şu: Arkadaşlar, bakın, talebinizi iletirsiniz, bunu kabul ederiz ya da etmeyiz. Biz bir Başkan seçtik, bu devam eder ama sosyal psikolojide bir olay var, eğer bir fikri etkisiz hâle getirmek istiyorsanız önce duymazlıktan gelirsiniz, sonra kişiselleştirirsiniz, sonra alaya alırsınız. Yani, bakın, burada, lütfen, bir şey yapmaya çalışıyoruz. Sizin dedikleriniz doğrudur diye bir iddiam yok ya da yanlıştır diye de iddiam yok. Bunun ne olduğuna, rapor çıkar, Meclise sunarız, halkımız karar verir, tarih karar verir.
Şimdi, tutuklu olan sanıklarla ilgili olan görüşme talebinin ben tamamen... Siz de hukukçusunuz, Zeynel Bey de hukukçu, burada Belma Hanım da var, diğer hukukçu arkadaşlar da var, ya, bu adamlar sanık, mücrim, suç işlemişler ve o istinatla orada yargılanıyorlar. Ben baştan da söyledim, itirafçıların da, eğer sanıklarsa itirafçıların da bunların da...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - 28 Şubat sanıklarını niye dinledik?
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Bakın, yanlış yapmış olabilirler, beni ilgilendirmiyor. Ama ikinci bir şey daha var, bakın, arkadaşlar, yargılaması devam ediyor bu adamların. Ha, ama kendince kurgulanmış başka bir formül için ya da başka bir hedefe varmak için şeyse buna da saygı duyarım, ayrı bir konu. Yani, muhalefet milletvekili arkadaş benim gibi düşünmek zorunda değil. Ama biz bir Komisyonuz, bir Komisyonun idaresini seçmişiz. Başkan var, başkan yardımcısı var, sözcüsü var, kâtibi var. Şimdi, sizin talebiniz yerine gelmeyince "Olmaz, işte, şöyle oluyor, böyle oluyor." Bu ayrı bir olay.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hayır, siz diyorsunuz ki karar...
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Bakın, ikinci bir nokta: Arkadaşlar, her yorulduğunuz yere han yapmak zorunda değil bu Komisyon.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ya, İç Tüzük öyle diyor, "Teklif eder, komisyon karar verir." Niye?
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Bakın, Başkanım, diğer bir nokta: Taleplerini versin arkadaşlar çünkü ben her seferinde tartışmaktan yoruldum. Yani, benim Aykut Bey kadar sesim çıkmıyor, gerçekten çıkmıyor yani bağırsam da çıkmıyor, ben yoruldum.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Ya, Zekeriya Bey, hep öyle diyorsun da sağa sola sataşıyorsun, iki saat konuşuyorsun ondan sonra.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Hayır, inanın, bir saat konuşmuyorum.
Diğer bir nokta Başkanım, bunun çalışma şeyiyle alakalı benim de talebim şu: Lütfen, siz Komisyon idaresi olarak toplanın, arkadaşlarımızın, komisyon üyelerimizin talepleri var. Soru, sorulacak olan... O konuda ne yapıldığını bilmiyorum -çünkü ben geçen hafta, babam da rahatsızdı, gündemden biraz koptum- o anlamda şey yapmadım ama ne yapacaksak kalan süreyi de planlayarak "Süre uzatımı olacak mı, olmayacak mı; gerek var mı, yok mu?" bunları da netleştirelim, bu şeyimizi tamamlayalım.
Ama, lütfen, mesela, harcırah noktasına gelince, Allah'a şükür, hiçbir tane milletvekili arkadaşımızın burada kimsenin harcırahına şeyi yok ama eğer bu Komisyon için çalışılıyorsa -usulü neyse- onun da bu Komisyonun hakkı olduğunu düşünüyorum. Ama, bunu kalkıp da küçümsemenin, şey yapmanın ben doğru olmadığını düşünüyorum.
BAŞKAN - Her şey yasalara ve ahlaki kurallara uygun arkadaşlar.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Ama, ben bu samimiyetine inanıyorum yani "Harcırah var mı, yok mu?" diye ben de sormadım açıkçası kendi dönüşünde, şeyde. Ama, lütfen burada birbirimizi rencide etmeden Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine...
BAŞKAN - Yani, "Aralığın 20'sinde Marmaris'e tatile gitti." diyemez kimse.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - ...yakışır bir şekilde yaparsak konuşmalarımızı ve taleplerimizi iletirsek bunun doğru olacağı kanaatindeyim.
Ben teşekkür ediyorum dinlediğiniz için.