| Komisyon Adı | : | (10 / 276, 277, 278, 279) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Borsa İstanbul AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ'ın Fetullahçı terör örgütüne ilişkin bilgi vermesi |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 22 .12.2016 |
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Siz borsa Başkanısınız, rica ederim. Anlaşma imzalanmamış bir finansmanı "olmasaydı" diye anlatıyorsunuz. Bakın, burada bir sürü milletvekili var. Ben de ekonomistim, siz de ekonomistsiniz. Olmamış bir finansman anlaşması... Sanki bir finansman anlaşması yapıldı, sonra "İptal edildi" diyorsunuz. Eğer siz borsayı yükseltecek işlemlere bakarsanız, Türkiye'deki uygulamaların tamamına bir bakın, Gezi Parkı iki ay sonra bitti. Yazık, orada 13 milyon insan suçlanıyor. 13 milyon insan sokağa çıktı orada ya.
HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Projeksiyon yapıyor ama işte.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ama Hüseyin Bey, doğru yapmıyor. Ya bir de en teknik yerde hesap uzmanı arkadaş ya. Size bir şey söylemek istemiyorum da şunu anlatmaya çalışıyorum, mesela ben size teknik bilgi vereyim, teknik bilgi şu: Elimde borsaya giriş ve çıkışlarda yabancıların durumu var. Mesela, borsa başkanı şunu söylemeli: Bu borsanın yüzde 65'i yabancıların elinde. Bizim "millî" dediğimiz borsanın yüzde 65'i... Mesela, bu, değerlendirilebilir bir darbe riski olarak. Şimdi, ben size şeyi söyleyeyim: 23/9/2016 tarihi itibarıyla hisse senedinde 43 milyar dolar Amerikan doları var -yani küsuratını söylemiyorum- yabancıların payı, bugün 35 milyar dolara düşmüş. 15 Temmuz itibarıyla baktığınızda, daha büyük bir yabancı çıkışı söz konusu bizim ülkemizde. DİBS'e baktığınızda, 36 milyar dolardan 26 milyar dolara düşmüş. 30 milyar dolara yakın kabaca ülkemizden bir çıkış var. Şimdi, siz buna "Gezi Parkı" derseniz bu doğru olmaz. Şimdi, bizim ülkemizi yabancılar terk ediyor ve biz bunların, yabancıların finansmanına mecbur bırakılmış bir ülkeyiz.
HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Giriş ne kadar?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ya, bunu net söylüyorum, giriş yok yani. Girişi çıkışla netleştirdiğinizde durum bu, Borsa Başkanının da elinde bu rakamlar.
Şimdi biz böyle bakarsak meseleyi çözemeyiz, benim üzüldüğüm bu. Bu bizim de ülkemiz. Şimdi, biz yabancı finansmanına muhtaç bir... Soruyorum, diyorum ki: "Ekonomik riski nerede görüyorsunuz?" Borsa Başkanı diyor ki: "Banka yapımız çok sağlam." Reel sektördeki kriz, zaten herkes bunu konuşuyorken... O yüzden diyorum, biz doğru bir şeyi söyleyelim ki doğru riskleri görerek gidelim diye uğraşıyorum.
Şimdi, gelmiş, 11 Temmuz 2013'te faiz yüzde 9,59; Ağustos 2013'te yüzde 10,6; yarım puan oynamış arkadaşlar.
HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Yapmayın gözünüzü seveyim, 4,6...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Mayıs 2013'te en düşük yüzde 4,6; 11 Temmuzda 9,59, Ağustos'ta... Bir de liborları çıkarabilir miyiz, uluslararası şeyden mi etkileniyor...
HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) - Bunlar gösterge taahhüt faiz oranı.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Gösterge tabii, uluslararası faizlere bağlı olduğumuz için arkadaşlar. Bunların hepsini ben rakam olarak çıkarıp getireyim, ben kabaca baktım bunlara. Şunu anlatmaya çalışıyorum...
BAŞKAN - Peki, bu anlatımınız neticesinde soru da yöneltir misiniz?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yo, şunu önce bir netleştirelim ki biz durumu bilelim diye uğraşıyorum.
Şimdi, biz bir ekonomik darbe riskinden bahsediyoruz. Bunu doğru göremezsek yarın dolar 4 lira-4,5 lira olur. İstisnasını koyuyorum, legal fonlar dışında bilmediğimiz fonlar varsa bir şey diyemem ama şu an itibarıyla Türkiye ekonomisinin kredi yapısına, Türkiye ekonomisinin borsa yapısına, Türkiye ekonomisinin fon yapısına baktığınızda, bütün bunlara açığız. Bunu da Gezi Parkı'yla falan açmadık. Bütün liberal ekonomiyi kabul ettiğimizde, bütün piyasalarınızı yabancılara açtığınızda sonuç böyle olur.
Bakın, iki tane güç vardır; "hard power", "soft power", sert güç, yumuşak güç. Sert gücü biz Suriye'de gördük, "Rus ayı" derler. Yani, bizim ülkemizde tuhaf bir şey var, Rusya'nın diplomatik ilişkilerde adı "ayı"dır. Buna da kendileri kültürel bozulmazlar. "Ayı" Suriye'ye indi, sert gücünü gösterdi. "Uçarsan gününü gösteririm." dedi, gittik. Moskova'da imzaladığımız anlaşma içimi yaktı, hepimizin yaksın, suçlayarak söylemiyorum. Moskova ve İsrail'deki anlaşma içimi yaktı çünkü sert gücü kullandılar. Bir de yumuşak güç meselesi var. Yumuşak güç de burada. Yüzde 65'i yabancıların eline geçmiş bir borsada...
BAŞKAN - Yüzde...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yüzde 65. Yani, Türkiye Cumhuriyeti İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın yüzde 65'i yabancıların elinde. Bunu netleştirsek daha yüksek rakamlar da çıkar yani yerli görünümlü yabancılar da çıkar. Şimdi, bunlar ülkemizden çıkarken kur yükselir. Burada oturup da onu suçlayalım, bunu suçlayalım değil. Suç başka bir şey çünkü bu ülkeler niye çıkıyor, onu da söyleyeyim. "Hukuk devleti güvencesi yok." diyor, "Demokrasi yok." diyor bu not kuruluşları. Bunların altındaki finans sistemini konuşacaksak ayrı bir şey ama bundan çıkışın yolu da şu: Demokratik bir ülke, hukuk güvenliği olan bir ülke, terörü olmayan bir ülke, riski olmayan bir ülke hâline gelirsek bundan çıkarız ama biz burada tutar da "Ya, şu muhalifleri bir suçlayalım da..." "Gezi Parkı..." derseniz 13 milyon insan gidiyor, "Kürt" derseniz 7 milyon insan gidiyor, "muhafazakâr olmazsa..." Bu sefer ne oluyor? Bir ülkenin yarısından çoğu terörist hâline geliyor. O zaman bu ülke ayakta kalmaz.
BAŞKAN - Ama onları suçlama olarak değil de bir analizle o toplumsal olayı...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Şimdi, bakın, Gezi Parkı...
Bitirin siz, söyleyin, dinliyorum ben.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Yok, hani, ben Başkandan izin istedim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Hayır, ben de kestiğim için bir nezaketsizlik olmasın diyorum.
BAŞKAN - Yok, siz...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Şimdi, biz doğru yerde doğru müdahaleyi etmezsek ülke çok ağır bir ekonomik krize girecek. Benim de bu fonlardan izlediğim kadarıyla birtakım, kaynağı belli olmayan paralar bu ülkeye giriyor ama bunun sonu yok arkadaşlar, gerçekten giriyor ama bunu şöyle düşünürseniz, 220 milyar dolar senelik bizim finansman ihtiyacımız var. Ne yazık ki yabancılardan alıyoruz bunu. Keşke biz onlara 50 milyar dolar verebilseydik. Her yıl 220 milyar dolar finansmana ihtiyacımız var ve bütün yabancılarla da kendi içimizde olduğu gibi kavga edersek çok ağır bir ekonomik krize gireriz. Bu çok ağır ekonomik krizin siyasal ve sosyolojik sonuçları olur. Bir taraftan yumuşak gücü kullanırlar, bir taraftan sert gücü kullanırlar ve ondan sonra da böyle "Yüzde 50'lik partimiz." falan filan, bütün millî mutabakat hükûmeti kurulsa ki ben kendi partim için, milletvekili olarak söylüyorum, asla böyle bir şeye razı olmam kendi partimde, hele şu olanlardan sonra çünkü bu ülkede artık bir millî mutabakat kurulabileceğine de inanmıyorum ben ama başımız korkunç belaya girebilir. Ona hazırlık yapabilecek bir komisyondayız biz ama öyle bir şey yapacağımıza sırf hoşa gitsin diye "Gezi Parkı bunu yaptı." falan filan yanlış işler.
Devam edin.
BAŞKAN - Peki, teşekkür ediyorum.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Ben sorumun devamını...
BAŞKAN - Ravza Hanım bitirmedi herhâlde.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Hayır, ben soruyu sordum da cevabı alamadım.
BAŞKAN - Notlarınızı aldınız Sayın Başkan. Aykut Bey'in değerlendirmelerini de dikkate alarak Ravza Hanım'da sıra. Ondan sonra Emine Hanım...
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Hayır, hayır ben soruyu sordum. Sıra sizdeydi, buyurun lütfen.
BORSA İSTANBUL A.Ş. YÖNETİM KURULU BAŞKANI HİMMET KARADAĞ - Ben sadece cevap anlamında... Tabii, siyasi bir tartışma anlamında değil de tespit anlamında, Gezi Parkı'ndan birisi suçlu mu, suçlu değil mi; o tabii benim işim değil. Sadece Gezi Parkı sonrasında Türkiye'de borçlanma faizlerinin sermaye piyasalarına etkisi çok ciddi anlamda... Yani, sermayenin maliyeti arttı 2 katına yakın. Sadece onu söylemeye çalıştım. Burada suçlu olmayabilirsiniz de yani herhangi bir suçlu arama anlamında da değil ama ülkelerin sosyal ve siyasi görünümü risk algısını artırıyor ise uluslararası çevreler, tabii, daha yüksek reel getiriyle borç vermeye başlıyorlar. Sadece onu belirtme anlamında söylemiştim.
Şimdi, daha çok yanlış algılanan bir "Borsanın çoğu yabancıda." algısının sadece bir açıklamasını yapayım. Şu an yüzde 62,5 civarında bizde yabancı payı var. Şimdi, burada şöyle bir algı oluşuyor bazen: "Acaba Türkiye'nin büyük şirketlerinin yüzde 62'si mi yabancıların elinde?" diye. Bu yüzde 62,5, yüzde 60'larda gezen tutar, halka açık kısmın. Biz kabaca düşündüğümüzde, bizim borsada 420 civarında halka açık şirketimiz var. Bu şirketlerin tamamının yüzde 30'u halka açık. Bu yüzde 30'un yüzde 60'ı yabancılarda.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ya, Sayın Başkan, müdahale etmeyeyim diyorum ama...
BAŞKAN - Bir bitirsin Aykut Bey...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bankaların yüzde 40'ı yabancıların elinde normal hissede. Sigorta şirketlerinin yüzde 90'ı, tekel şirketlerinin yüzde 90'ı, havalimanlarının... TAV şirketine yerli mi diyorsunuz? Fransızlarda. Yani, borsada yüzde 30 var, diğer kritik sektörümüzde... Mesela, TELEKOM kimin? Hariri ailesinin. Kim? Yabancı. Borsaya açık mı? Değil. Onun için hani doğru bilgi verelim.