AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ben sizin fahri üyenizim, başhekimliğim dönemimde katkılarımdan dolayı Kızılay fahri üyesiyim.

Kızılay, Türk Hava Kurumu gibi kurumlar çok önemli kurumlar. Aslında, demokrasi kültürünün de orada bir miktar geliştiği, seçimlerin yapıldığı -değil mi- ve yardımseverliğin demokrasiyle harman hâline getirildiği çok önemli kurumlar. Bu süreçleri yaşarken zaman zaman 12 Eylül darbe rejiminin bazı buralara bağış yapmaya yönlendirmelerinden gelen tepkilerle yara da aldı bu kurumlar. Ama 1868'den bu yana çok önemli işler, dünya çapında hatta zaman zaman görevler yaptığını biliyoruz.

Birinci sorum şu: Size bağış yapanlar vergiden yüzde kaçını düşebiliyorlar bağışlarının? Hatırlıyor musunuz?

TÜRK KIZILAYI GENEL BAŞKANI KEREM KINIK - Sanırım toplam vergi matrahının yüzde 5'ine kadar, kamu yararını haiz derneklere yapmış oldukları yardımları düşebiliyorlar.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ama yine de bir yüzde 5...

TÜRK KIZILAYI GENEL BAŞKANI KEREM KINIK - Kendi matrahlarının yüzde 5'i kadar.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - "Gıda bankacılığı" diye bir şey var, duydunuz mu?

TÜRK KIZILAYI GENEL BAŞKANI KEREM KINIK - Tabii...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Tamamını düşüyorlar.

TÜRK KIZILAYI GENEL BAŞKANI KEREM KINIK - Ama ondaki oran da vergi matrahının şeyini geçmemek kaydıyla.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ama büyük rakam.

TÜRK KIZILAYI GENEL BAŞKANI KEREM KINIK - Tabii...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sahte faturalarla büyük paraları kaçırabilirsiniz ve 5-6 milyar dolardan söz ediyorsunuz.

Benim sizden ricam şu: Görevinizi ciddiye alıyorsunuz, değerli bir hekimsiniz, lütfen bu haksız rekabeti önleyecek, vergi kaçakçılığını önleyecek bu kanunla ilgili Hükûmet nezdinde girişimlerde bulunmanızı rica ediyorum. Hem Kızılaya haksızlık hem de çok büyük paraların döndüğü karanlık bir yer orası. Yani bir dönem onunla ilgili makaleler de yazmıştım. Ama madem bu işi gönüllü ve bu kadar iyi yapıyorsunuz, sizden rica ediyorum, bu konuya, Hükûmetin ilgili bakanlarıyla, yetkilileriyle, burada da temsilcileri var, bunu halledin çünkü bu günah. Yani hem hukuksuz emin olun, hem de yardımseverlik anlayışına uymayan, yardımseverlik yaparken para kazanılan bir hâl hâline gelmiş. Bunu sizden rica ediyorum.

İkincisi: Kızılayın birçok konuda bahsettiğiniz -depremler- birtakım stratejileri olsun ama demokratik ülkelerde hiçbir kurumun görev tanımına "darbelere karşı tedbir" koyamayız. Böyle bir şey koyarsak biz dünya çapında çok küçük düşmüş oluruz yani bu hukuken olamaz. Bu bir demokrasi terbiyesidir. Yani demokrasi terbiyemiz geliştikçe, darbeyi yapmaya niyetliler de acemileştikçe işimiz daha kolay olacak. Milletin genel şuuruyla ilgili bir şey.

Diğer taraftan, sizin de ifade ettiğiniz, eski adıyla Seferberlik Tetkik Kurulu, yeni adını bilmiyorum, bu kozmik odadan bunu bu örgüte verdirenlerden birisi Necdet Özel, bunların yargılanmasını bu Komisyonun tutanaklarına geçiriyorum, yargılanmasını talep ediyorum. Şu anda devletin, Allah korusun, başına bir şey gelse, olmaz ya, bir işgal, bir bilmem ne, iç savaş hâli, tedbirimiz yok, bütün bu listeler başkasının ellerinde. Muhtemelen çoğu iptal edildi bunların artık, bildikleri için.

Ve Sayın Başkanım, bu kısmı kayıtlara geçsin diye söylüyorum. Geçen hani sefer soruyu yanlışlıkla, zamanlama hatasıyla Emre Taner Bey'e sormuştum. Şimdi, hakikaten çok güvendiğim devlet memurları bana şunu söylüyorlar: "Sayın Sönmez Köksal MİT Müsteşarlığı döneminde çağırıyor üst düzey yöneticileri, diyor ki: 'Bundan sonra biz bu örgütü istihbaratta kullanacağız. Bunu şeyle de konuştuk, danıştık, Amerika'yla filan, birlikte bir iş birliğiyle istihbaratta kullanacağız.'" Bu bir iddia. Buraya çağırırsınız, bunu sorarız çünkü bu konu da millî istihbarat içerisinde derin tartışmalar oluşturuyor ve buna karşı çıkan birçok kişiyi de ya görevinden alıp ya da tayin ettiklerini iddia ediyorlar.

Sönmez Bey'e bir şey söyleyecek hâlim yok, aynı dönemde görev yaptık, saygım da kendisine büyüktür. Dostluk derecesinde olmasa bile arkadaşlığımız vardır, birçok toplantıda da beraber olduk ama bu hani geçmişle ilgili önemli soru işaretlerinden bir tanesidir.

Sizden ricam şu: Kan fabrikası -halkın anlayacağı deyimle konuşuyorum- kan fraksinasyon meselesi ne oldu?

TÜRK KIZILAYI GENEL BAŞKANI KEREM KINIK - Plazma fraksinasyon ve kan ürünleri projesi ihale safhasına geldi. Sosyal Güvenlik Kurumu Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü bunun ihalesini yapıyor. Şartnamesi aşağı yukarı tanımlandı, belirlendi. Kızılay plazma ana tedarikçisi olarak plazma tedarik edecek, Sağlık Bakanlığı düzenleme kurumu olarak, denetleme kurulu olarak denetim yapacak, özel sektör yatırım yapacak, Sosyal Güvenlik Kurumu GSS de satın alan kurum olacak. Böyle bir modelle ihalesi sanırım bir iki ay içerisinde yapılacak.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bu çok stratejik bir olay. O kadar çok gecikti ki, hakikaten başaramadı. Yüksek Sağlık Şûrası kararı çıkarttık herkese etki etsin diye, ta bu yıllara kadar yani 1994'lü yıllardan bu yıllara kadar başarılamadı. Bunun nedenlerinden birisi buradan rant kapma heveslisi olanlardır. Eninde sonunda bu ihaleleri bozarlar, sabote ederler, başka hesaplar döner. Yine burada iktidar partisinin temsilcileri huzurunda sizden rica ediyorum. Bunu Kızılaya versinler kardeşim. Bu, barışta savaşta çok önemli bir şey. Devlet her yere para harcıyor, kaynak ayırıyor. Gerekiyorsa devlet sizin bütçenize parasını koysun. Kızılayı ben aynı zamanda bir geleneksel devlet kurumu olarak görüyorum. Öyle özel sektör, genel sektörle değil, bunu doğrudan doğruya Kızılay ve Sağlık Bakanlığıyla yapmak lazım. İki kurum. Sosyal Güvenlik Bakanlığı yine alıcı olsun çünkü bu aynı zamanda Kafkaslara, şuraya buraya da gerekirse fraksinasyon ürünleri gönderebileceğimiz ama bir savaş ya da başka bir şeyde de hayati önemi olan... Barışta da hâlâ tam kan verilen bir ülkeyiz yani bir sürü alerjik reaksiyonların ortaya çıktığı değil mi...

TÜRK KIZILAYI GENEL BAŞKANI KEREM KINIK - Çok kısıtlandı yani çok az sayıda...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Onun için, benim sizden ricam, bunu bu şekilde yaparsanız daha hayırlı olacak. Deneyim olarak aktarmak istedim size.

Sorum yok.