| Komisyon Adı | : | (10 / 276, 277, 278, 279) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Adana İl Emniyet Müdürü Osman Ak'ın 15 Temmuz gecesi yaşananlara ve Fetullahçı terör örgütüne ilişkin bilgi vermesi |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 08 .12.2016 |
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Çok teşekkür ederiz verdiğiniz bilgilerden dolayı ve açık yüreklilikle ifade ettiğiniz için.
Geçmiş olsun diyelim, mesleğini seven bir insanın bu kadar sene mesleğinden uzak kalmış olması çok üzücü tabii.
"Haşhaşi" tabirini ilk siz kullanmışsınız, sizinle alakalı şöyle bir bilgilere bakarken ben bunu okudum, şimdi de dinledik, onunla alakalı olacaktı sorum. Onun için, onu sormuyorum, ona cevap verdiniz.
Ancak, telekulak davasıyla alakalı, o dönemin Başsavcısı Nuh Mete Yüksel sonradan kitabında özür dilemiş. Kendisi başka...
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Evet, örgüt tarafından kullanılıyordu o.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Evet.
1999 senesinde hukuk dışı tavırlarına aynen, yakinen şahit olmuş birisi olarak ben de bunu nasıl değerlendirirsiniz diye merak ettim.
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Şimdi, Sayın Başkanım hukukçu oldukları için çok daha rahat anlarlar. Biz görevden alındık efendim, açıktayız, aradan iki ay geçmiş, Sayın Yüksel bizim Emniyet Müdürlüğünün -o zaman "8'inci kat çetesi" diye basına lanse edildi- 8'inci katına çıkıyor. Orada, yan tarafta istihbaratın dinleme birimlerinin olduğu yer var ama o dinleme birimlerinin yan tarafında bir tuvalet var, tuvaletin yan tarafında depolar var yani hurdalık. Yanında, şu anda içeride olan, şeyden hatırlarsınız, Erzincan'daki şeylerde, orada da birtakım şeyleri bulunan bir istihbarat müdürü vardı, o. Onunla beraber, oradaki şube müdürünün haberi yok, emniyet müdürünün haberi yok, Emniyet Müdürlüğüne geliyor, 8'inci kata geliyor, içeri yürüyor, diyor ki: "Ben şuraya gireceğim." Oradaki görevli komiser diyor ki: "Efendim, yardımcı olayım." "Yok, siz dışarıda bekleyin." diyor. O tosuncukla beraber içeri giriyorlar, biraz sonra elinde bir kasetle çıkıyor, "Aha da buldum." diyor, "Sen de bilirkişisin, sana verdim, bunu incele." diyor. Gidiyorlar, aradan bir zaman geçiyor, bir tane kaset, hurdalıkta bulunan kaset. Kasette o dönemin 8. Daire Başkanı Sayın Naci Ünver'in telefon konuşmalarına ilişkin şeyler. Yalnız, şimdi, kaset itibarıyla, bir kere orada öyle bir kasetin olması mümkün değil, eğer öyle bir kaset olsa bile o birimde, böyle düzenlenmiş, ayıklanmış... Eski zaman telefonlarını düşünün, sabit telefonları, cep telefonlarının zaten dinlenmesi teknik olarak o zaman mümkün değildi. Önceden, işte, bir çevir sesi gelir, ondan sonra çevirme sesleri gelir, peşinden devreye girer, kapanır; bunlar yok. Güzel ayıklanmış, belli özel konuşmalar peş peşe konulmuş, değişik konuşmalar yani değişik telefonlardan böyle hazırlanmış, özel bir kaset. Bu yanda güya buldular. E, siz bir yerde arama yapacaksanız orada hazırun birisi de olması lazım.
BAŞKAN - Bunu Nuh Mete Yüksel...
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Yaptı.
Biz tabii, o şeyi başlatınca... Bizim tabii, burada bir şeye karşı duruşumuz... Ki şunu arz edeyim: Bizimle ilgili oradaki toplanan, delil olduğu iddia edilen o düzmece belgeleri -22 klasör belge vardı düzmece yani hazırlanmış alelacele- bilirkişiyle ilgili özel birilerine de göndermek istediler, çok direndik, tarafsız bir bilirkişi olsun diye. Sonunda, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilgisayar Anabilim Dalı Başkanlığına gitti onlar. Sekiz ay oradaki mühendisler, hocalar inceledi, o bilirkişi raporuyla biz aklandık zaten. Daha sonra, gel zaman git zaman, Nuh Mete Yüksel bu kumpasın içerisinde yer aldığını kabul etmiş olmalı ki bizden özür diledi. Ki onun neden dolayı yer aldığını da hepimiz biliyoruz.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Nuh Mete Yüksel'in konusu açılmışken -burada tabii, tarihe tanıklık yapıyoruz- ben de kişisel tarihimizden bir örnek vereyim. 21'inci Dönem Milletvekili Sayın Merve Kavakcı'yı tutuklamaya, gözaltına almaya geldiği zaman Nuh Mete Yüksel, daha kendisi gelmeden canlı yayın araçları gelmişti ve canlı yayında "Gözaltına alınmıştır." bilgisi geçmişti. Bu kadar da ilginç bir -tırnak içerisinde- "hukuk insanı." Onu da bu vesileyle...
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - O bizim konumuz... Takdir sizde efendim, biz karışamayız ona.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Ben burada tutanaklarda bulunsun diye onu ifade etmek istedim.
Şöyle bir ifade kullandınız: "Hâlâ kripto unsurlar var." dediniz.
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Bence var.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Bunu, FETÖ'cü olup ayrılanlar için mi kullandınız, yoksa, bunun dışında da düşünmemiz lazım mı bunu? Ondan emin olmak istiyorum.
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - FETÖ'cü olup hâlâ ayrıldığı imajını yaratarak alternatif olarak hazırlanmış unsurlar. Karşımızda planlı, uluslararası bir istihbarat organizasyonu var. Bu istihbarat organizasyonları bir hedef koyarlar, buradaki bir sistemi ortaya koydukları zaman eğer sistem deşifre olursa, ajan deşifre olursa veya operasyon deşifre olursa B planını, ondan sonra C planını devreye sokarlar. O hâlde, bu faaliyet zaten 2010'larda deşifre olmaya başlamaya yüz tutmuştu zaten. Sayın Cumhurbaşkanımızın beyanlarında, orada netleşmeye başlamıştı. Örgütün yüzü de 2010'da o Anayasa referandumundan sonra zaten tamamen deşifre olmuştu. Onu demek istiyorum.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Diğerini hemen çabucak sorayım. PKK'yla mücadeleyle alakalı da bir cümle geçti. Tabii, PKK'yla mücadeleye de bu örgütün faaliyetlerinin engel olduğunu... Ya da şöyle de ifade edebilirim: PKK için alan açtığını düşünüyor musunuz?
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Kesinlikle. Yani, siz bugün Menbiç'te Fırat Kalkanı'yla bizim önlemeye çalıştığımız bu bölücü faaliyetin dayanağının bugün olduğunu mu düşünüyorsunuz? Kesinlikle o zamandan hazırlanan bir altyapı vardı. Ben Adana'ya gittim, şu anda Adana Emniyet Müdürüyüm, Adana'da şu anda 5 tane Silopi var belki ve o bölgeye, güneydoğudan gelen insanlarımızın olduğu bölgeye polis yıllardır sokulmamış. Son iki yıldır arkadaşlarımız orada operasyonel çalışmalar yapmaya başlamışlar. Özellikle oradaki görevlilerimiz sokulmamış o bölgeye. Bir müzahir kesim yaratılmak için özel çaba sarf edilmiş. Aynı şekilde güneydoğuda. Biz "Çözüm süreci var." şeklinde Ankara'da yanıltılırken orada örgüt, örgütlü bir şekilde hazırlık yapmış, sistemli bir şekilde organize olmuş ve bunu sonrasında Kobani olaylarında gördük, hendek savaşlarında gördük. Hâlâ da yaşıyoruz.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Hendek yerine biz de "çukur savaşları" tabirini kullanıyoruz, onu da bir hatırlatayım.
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Aynı şey.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Bu yaptığınız araştırmada ortaya çıkan çok kıymetli bir rapor ve o dönem için, özellikle, daha bu örgütün tehlikesinin boyutları bilinmediği bir zaman için çok kıymetli bir rapor. O dönem Emniyet Müdürü Necati Bilican mı görevlendirdi sizi, yoksa Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral mı görevlendirmişti bu raporun yazılması için?
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Necati Bilican bizim karşımızda yer aldı o dönemde. Şöyle yani orada böyle bir görevlendirme o müfettişler tarafından geldiğinde o müfettişler bu mücadelede, bu çalışmada, bu örgütlenme yapısını tek başlarına yapamayacaklarını, İstihbarat Daire Başkanlığındaki o zamanki daire başkanı ve etrafındaki ekibiyle bu mücadelenin oluşmayacağını, anca bu mücadelenin -ki ben o zaman Ankara'da İstihbarattan Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısıyım, ben istihbarat dışında da önemli şeyler yaptığımı zanneden insanlardan biriyim, bunu bizim meslektaşlarımız bilirler- benimle beraber, benim ekibimle beraber, daha doğrusu Ankara Emniyet Müdürlüğüyle beraber, Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesiyle beraber bir şeyler yapabileceklerini dile getirdiklerinde, biz yazılı olarak bunun görevlendirmeyle olabileceğini söyledik ve başladık. Tabii ki İl Emniyet Müdürü Cevdet Saral, sistemdeki o zamanki daire başkanı işte ilgili arkadaş mecburen görevlendirme yaptı.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Bir de yine Sayın Cevdet Saral'ın bir röportajındaki ifadeyle alakalı size bir şey sormak istiyorum son olarak. Diyor ki: "Raporun 2'nci bölümünü müfettişlere ve İstihbarat Daire Başkanlığına 18 Martta gönderdik, 21 Martta Fetullah Gülen'i yurt dışına kaçırdılar."
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Kaçtı, doğru.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Bununla alakalı bizi, siz neler düşünüyorsunuz, biraz daha aydınlatabilir misiniz?
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Şimdi, biz o zaman çalışmayı başlattığımızda 2 tane nüans vardı. Birincisi, bir örgütün yapısıyla... Bize işte bir liste gönderdiler, dediler ki: "Bu adamlar Fetullahçı mı, değil mi?" Şimdi, bu adamın "Fetullahçı mı, değil mi?" demeden önce Fetullahçının ne olduğunu, kim olduğunu, örgütsel tanımlamasının yapılması gerekir. Böyle bir yazı gelince biz dedik ki: Ha, tamam, ciddi anlamda bir görevlendirme. Şimdi, dönem hassas, kritik bir dönem. Şimdi, yazıyı yazarsınız "Fetullahçıdır, değildir." Fetullahçıdır." dediğiniz zaman birtakım grupları karşınıza alıyorsunuz, "Değildir." dediğiniz zaman yine birtakım grupları... Bak, bunlar böyle, irticacı, mirticacı gibi, o zamanın şartlarında o koşulları söylüyorum size. Ha, o zaman koşullarında herkesin anlayacağı lisanla bir yazı yazılması lazım, bir çalışma yapılması lazım düşüncesinden hareket ettik. Buradaki bizim söylemlerimizin de oradaki rapor içeriğinin de o günün koşullarına göre değerlendirilmesini ben arzu ediyorum. Ha, o koşullarda biz oturduk, çalıştık, bir çalışmayı başlattığımız anda örgütten zaten karşımızda bir paralel gelişti. O zaman, biz, tabii, örgütsel yapıyı tespit edememiştik. 1992 dosyasını o zaman bulduğumuzda dönemin İstihbarat Daire Başkanının Özel Kalem Amirinin 1992 soruşturmasında soruşturma geçiren adamlardan biri olduğunu tespit ettik. İstihbarat Daire Başkanı Özel Kalem Amiri en kozmik evraklara, Daire Başkanının bildiği en kozmik evraklara hâkim olan adamdı çünkü İstihbarat Daire Başkanının bütün yazışmaları gizlidir. Bu gizli yazışmalar çok gizlidir. Onun özel kalem amiri de başkana bunların analizini yaparak sunar. Biz, güya İstihbarat Daire Başkanına çok gizli yazı yazıyoruz "daire başkanına, kişiye özel" yazıyoruz. Biz yazıyı yazıyoruz, o da yazıyor, cevap yazıyor, "Kişiye özel, 'Sayın Osman Ak Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Vekili." O bana kişisel yazıyor, ben ona kişisel yazıyorum, "çok gizli" yazıyoruz. O bana yazıyor "Osman Ak şunu yap, Emniyet Müdürünün imzasıyla bana gönder, usule aykırı da davranma." diyor. E, ben de ona gönderiyorum, daire başkanına gönderiyorum, meğer özel kalem amiri...
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Siz 1999 soruşturmasını yaparken bu 1992'deki ve 1994'teki rapora ulaşamadınız mı?
ADANA İL EMNİYET MÜDÜRÜ OSMAN AK - Önceden haberimiz yoktu. Ne zaman ki haberimiz oldu, dosyayı aldık, dosyanın içerisine bir baktık ki o zaman şu anda devlette, bizim istihbaratta önemli görevlerde olan birçok ismi orada gördük ki bunlardan bir tanesi İstihbarat Daire Başkanı Özel Kalem Müdürüydü. Bütün sızmanın oradan geliştiğini fark ettik.
Bir de o dönemde o zamanki İstihbarat Şube Müdürümüz şöyle bir taktik yaratmıştı, hâlâ diyorlar ya birileri diyor işte: 1999 raporunu hazırlayanlardan da Fetullahçı, şu anda içeride filan gibi tabir var, birileri kullanıyor onu, o kripto unsurlar bunu kullanıyor bilinçli olarak. Şimdi, o dönemde biz bu çalışmayı yaparken bir taraftan da bu listeler üzerinde bir çalışma yapılıyordu taktiksel olarak. Şimdi, istihbarat şubesinde bildiğimiz, Fetullahçı olduğunu değerlendirdiğimiz birtakım personel de vardı. O zamanki İstihbarat Şube Müdürümüz ki Ersan Dalman -o da benimle beraber uzun yıllar çile çekti o çocuk, şu anda Polis Başmüfettişi- bir çalışma grubu oluşturdu 6 kişilik. Grubun içerisine 2 tane de o Fetullahçı bilinen adamları yazdı. Hatta personel geldi bana dedi ki: "Ya, Müdürüm, Ersan Müdürümüz bu Fetullahçıları da Fetullahçı çalışma grubuna koydu." Sorduğumda Ersan'a, dedi ki bana: "Müdürüm, bakalım bu adamlar ne diyecekler, kendi arkadaşlarını ne derecede ele verecekler?" Biz onları biliyorduk zaten. Herkes kendi mutfağını bilir. Herkes kendi mutfağının içerisindeki buzdolabının içindeki peyniri ne zaman aldığını da bilir. Biz Emniyet teşkilatında, polis kolejinde, polis akademisinde meslek içindeki yıllarda kimin ne olduğunu çok iyi biliriz. Aynı şekilde, diğer kurumlarda da bu böyledir, herkes birbirini üç aşağı beş yukarı bilir. Böyle bir çalışma ortamında bu, bu şekilde gelişmiştir. Yalnız bu personel bizden çok çok alt devredeydi yani bizim hatırlamamız mümkün olmayan, özel çalışma grubunun dışında, bu bilinince zaten ortaya çıktı. Ya 18 madde ya da 20 madde, biz raporu gönderdiğimizin 3'üncü gününde Fetullah Amerika'ya kaçtı.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) - Peki, çok teşekkür ederim. Bu arada tekrar şahsınızda da Adana'ya geçmiş olsun, başsağlığı diliyorum.