KOMİSYON KONUŞMASI

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hoş geldiniz Sayın Müdürüm.

Gıyabınızda sizin iyi, başarılı bir devlet memuru olduğunuzu duyuyoruz. Burada da çok önemli görevler yapmışsınız. Tabii, bizim atalarımız -bizim için şehitlik çok önemli bir mertebe ama- bize şunu öğretiyorlardı, Şeyh Edebali'nin dediği gibi: "Milletini yaşat ki devlet yaşasın." Yani, yönetenlerin görevi insanların huzur içinde, mutlu, refah zenginlik içinde yaşayacağı bir ortamı yaratmak. Şimdi, Sayın İçişleri Bakanının, Efkan Bey'in bir beyanı vardı, demişti ki: "81 emniyet müdüründen 74'ü FETÖ'cü, daire başkanlarının tamamı öyle." Bu durumda bir sızmadan söz edebilir miyiz? Bir sızma mıdır yoksa bilinçli bir yerleştirme olmuş mu?

ANKARA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ ORGANİZE SUÇLARLA MÜCADELE ŞUBE MÜDÜRÜ NECATİ ÇEVİK - Bu sorunun cevabını verebilecek olan mevki ve makamda değilim. Bu sorunun aslında muhatabına sorulması daha uygun olur diye düşünüyorum.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hayır yani bir mesleki deneyim olarak yani istihbaratı bilen bir insansınız, devlette nasıl atamalar yapılır, nasıl yapılmaz bilen bir devlet memuru olarak görüşünüzü almak istedim.

ANKARA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ ORGANİZE SUÇLARLA MÜCADELE ŞUBE MÜDÜRÜ NECATİ ÇEVİK - Şöyle ki: O dönem, onların bulunmuş olduğu dönemler, birileri sizin danışmanınızdır, işte yanınızdaki en yakın mesai arkadaşınızdır, sizi bir konu hakkında nasıl yönlendirirse eminim ki sizin o yönde karar vermenizde etkin olacaktır diye düşünüyordum. Sürekli aynı şeyler gündeme gelirse de sizin üzerinizde etki derecesini... Şimdi, Sayın Bakanımızın o dönemde çalışmış oldukları mevcutlar, onların da doğru brife edilmeyip yanlış brife edilmesi... Komuta tabii, hassasiyet edilmesi gereken bir konu olduğu için beyanatın sahibine bunu sormak daha uygun olsa gerek diye düşünüyorum.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Tamam.

Teşekkür ederim.

Şimdi, Fuat Uğur Beyefendi, belki onu da çağırırız Başkanım.

BAŞKAN - Fuat Uğur, gazeteci mi? Gazeteci Fuat Uğur.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Türkiye gazetesinin değerli bir yazarı.

Bu, haber kaynağını da yazdı. 2 Nisanda yazdığı makalenin başlığı "Cemaatin hususileri darbe yapmak için Ankara'da toplanıyor." Makale dikkatinizi çekti mi, bilmiyorum? Daha sonra birkaç makalesi var böyle arka arkaya.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - "Tavuk tarda sayılır."

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - 21 Nisanda "Tavuk tarda sayılır." diye bir şey tarif ediyor sanki. Tabii, bir köşe yazarının dahi bu haberi aldığı bir yerde... Devletin biliyorsunuz, bir açık istihbaratı vardır, bir de kapalı istihbaratı. Tabii, o kısmını bilmeyiz biz ama artık 21'inci yüzyılda çoğu istihbarat açık istihbarat hâline geldi, bu iletişim çağında. Yani, herkesin şaşırdığı şeyi 2 Nisanda uyarmış. Hiçbir devlet memuru, hiçbir yetkili mi bunu göz önüne alıp da bir amirinin önüne götürüp koymadı? Ya, tehlikeden söz ediyor. Zaten, 17-25 Aralıkta bir hadise oldu. Yani 17-25 Aralığın mahiyeti bu Komisyonun tartışma konusu değil ama 17-25 Aralıkta -yine Oslo'nun mahiyeti bu Komisyonun konusu değil ama- Oslo'da filan değil mi, birtakım girişimler oldu. Bu biliniyor, siz bahsettiniz, 17-25 Aralıktan sonra polis teşkilatında büyük bir temizlik yapılmaya başlandı ve bu tür açık, aleni istihbaratlar var. Artı, sizin de ifade ettiğiniz ve Sayın Cumhurbaşkanının ifadelerinde yer aldığı gibi Yüksek Askerî Şûra'da bir tasfiye hareketi olacağı belli, bunu bilenlerin de harekete geçeceği aşağı yukarı tahmin edilebilecek bir şey çünkü ya var olacakları ya yok olacakları tarih. Bir de İzmir'deki değerli savcımız Okan Bato Bey'in ciddi mücadelesi var -2 amiralin tutuklanma kararı filan- ve konuşmalara da yansıyan, dinlemelere de yansıyan birtakım şeyler var. Onun için, sizce, hakikaten bu kadar sürpriz mi bu iş Sayın Müdürüm? Ona cevap verdikten sonra mı diğer soruyu sorayım, unutmamanız için?

ANKARA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ ORGANİZE SUÇLARLA MÜCADELE ŞUBE MÜDÜRÜ NECATİ ÇEVİK - Ben istihbarat birimlerinde görev yapmadım. Benim 17-25 sürecinden sonra geldiğim süreçte bizim bu örgütle ilgili olarak mücadelemizde yapmış olduğumuz operasyonlarımız var, tahkikatlarımız da var. İstihbaratın alınması konusunda, onu ilgili birimlerle mütalaa etmenizde fayda vardır diye düşünüyorum.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Yani, bu ciddiye alınması gereken bir makale değil mi sizce?

ANKARA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ ORGANİZE SUÇLARLA MÜCADELE ŞUBE MÜDÜRÜ NECATİ ÇEVİK - Muhakkak.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Teşekkür ederim.

Sizin izlenimlerinize göre halkın direnişi sırasında -Allah onlardan razı olsun- bunun içine radikal unsurlar karıştı mı? Öyle bir bilgi geldi mi size?

ANKARA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ ORGANİZE SUÇLARLA MÜCADELE ŞUBE MÜDÜRÜ NECATİ ÇEVİK - Hayır, o tür bilgiler almadım ama halk hep bizimleydi. Yani, o anda kimin ne olduğunu kestirmeniz veya öngörmeniz veya kişilerin niteliğine, vasıflarına, sıfatına bakamazsınız efendim. Yani orada sadece halktan...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hayır yani, sonrasında gelmiş olabilir mi?

ANKARA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ ORGANİZE SUÇLARLA MÜCADELE ŞUBE MÜDÜRÜ NECATİ ÇEVİK - Yok, zaten, sonrasında, efendim, bizim adli kovuşturmalarımız başladı o süreçten sonra. Biz sürekli kovuşturmalar, soruşturmalar yaptığımız için, dışarıya da, aslına bakarsanız kendimizi kapatmıştık. Sadece tahkikatlarımızla ilgileniyorduk biz.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Şimdi, tabii, tekrar sizin de ifade ettiğiniz gibi, çağlar boyunca kendi ülkesini, devletini, milletini savunmak için bu millet hakikaten şehit olmaktan kaçınmamış, Çanakkale'de bir bölüğün tamamını şehit vermiş bir millet ama keşke Osmanlı'yı Çanakkale'ye getirmeselerdi, şu altı yüz yıllık imparatorluğumuzda bugün de yaşıyor olsaydık modern dünya içerisinde, değil mi, iyi olurdu.

Bugüne geldiğimizde -yani bu bizim Komisyonumuzun görevi- bütün bunları aydınlatmak, Türk milletinin vicdanını, şehit olduğu konuda vicdanını rahatlatmak, devletine ve milletine sarsılmış olan güvenini tekrar inşa etmek anlamında bu Komisyonun bir önemi var. Ama işte son bir aya yaklaştık, çok önemli noktaları hâlâ aydınlatabilmiş değiliz. Mesela Orgeneral Sayın Akar'la Sayın MİT Müsteşarı ne konuştular? Niçin Sayın Cumhurbaşkanına ve Sayın Başbakana bunlar hiç haber verilmedi? Bu akıllara durgunluk veren bir şey. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanının katledilmesinin hedeflendiği bir kalkışmada onun özel koruma altına alınmaması akıllara durgunluk veren bir şey. Yani Akın Öztürk o üsse nasıl gitti? Birisi diyor "Ben gönderdim.", birisi "Kendim gittim.", birisi "Çay içmeye gittim." Değil mi? Herkesin karmakarışık ifadeleri var. Yani bütün bunları açıklayabilirsek bu Komisyonda, bütün bunları kamuoyuna söylersek, sizin gibi hayatını tehlikeye atmış insanlara karşı görevimizi yapmış olmanın rahatlığı içinde oluruz diye düşünüyorum.

Buraya geldiğiniz için de size teşekkür ediyorum.