| Komisyon Adı | : | (10 / 276, 277, 278, 279) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | YÖK Üyesi Abdullah Çavuşoğlu'nun Fetullahçı terör örgütüne ilişkin bilgi vermesi |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 16 .11.2016 |
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hoş geldiniz Hocam.
YÖK ÜYESİ ABDULLAH ÇAVUŞOĞLU - Hoş bulduk.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bütün bu dinlediklerimizden bizim bilim adamlarının bilim dışında her şeyle meşgul olduklarını anladım. Sizi tenzih ederek söylüyorum tabii ama gerçekten Hocam...
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Genelleştirmeyin...
AYTUN ÇIRAY (İzmir) -Şu söylediğiniz birfelaket. Adam gidiyor geliyor şimdi fotoğraflarını görüyoruz. İzlemişler ha, bir de öyle bir garabet var. Yani Adil Öksüz izlenmiş, öyle kendi keyfine de gidip gelmemiş. Devletin bazı kurumları bunu izlemiş. İzlenmiyor olsa o gidiş geliş şeyleri bu kadar net çıkmazdı piyasaya şimdi.
YÖK ÜYESİ ABDULLAH ÇAVUŞOĞLU - Onunla ilgili bir şey söyleyebilir miyim? Hani, sözünüzü kesmek gibi olmasın da.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Tabii, buyurun.
YÖK ÜYESİ ABDULLAH ÇAVUŞOĞLU - Ben mesela, biraz önce şey dedim, YÖK'ün denklik biriminden sorumluyum dedim. Biz mesela, YÖK'ün denklik biriminde şöyle bir şey yapıyoruz. Siz diyelim ki diyorsunuz ki: "Ben gittim, İtalya'da şu üniversiteyi okudum geldim." Biz diyoruz ki, yurt dışına giriş çıkış kayıtlarını git emniyetten al gel bakalım. Yani 1990'lı yılların sonundan itibaren muntazam tutuluyor bu veriler. Şunu al gel bakalım diyoruz. Siz getiriyorsunuz. Biz diyoruz ki, ha, sen dört sene değil de orada bir buçuk sene kalmışsın, senin bu okuman çok düzgün değil veyahut da evet, tam dört sene kalmışsın diye teyit edebiliyoruz. Yani o mekanizma biraz farklı işliyor. Adil Öksüz değil 2000 yılından sonra kim ne kadar çıktıysa hepsinin dökümünü alabilirsiniz. Yani öyle bir şey var.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Öyle çıkış değil, fotoğraflarıyla, kamera kayıtlarıyla izlenmiş yani bir istihbarat kurumu bu adamı izlemiş, o anlaşılıyor, şimdi görüyoruz. Yani bunu size bir soru olarak sormuyorum bunu, sizi ilgilendiren bir şey değil.
YÖK ÜYESİ ABDULLAH ÇAVUŞOĞLU - Tamam.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Beni üzen şey şu: Hakikaten bu ülkenin pırıl pırıl bilim adamları var ve bunlar kenarda köşede itilip kakılırken böyle kumpaslar, komplolar, 29 yaşında profesör olmalar, bilmem 15 yaşında... Bu nasıl bir bilim dünyası hâline gelmiş ve Akit gazetesinin haberine göre Türkiye dünyadaki bilimsel yayınların çok altında. Yani bütün bunları tartışan bilim adamları... Bilim adamları rejimle meşgul, bilim adamları, tabii, profesyonel, doğrudur, devletin sorunlarıyla ilgilenecekler ama bir tek işleriyle ilgilenmemişler yani Türkiye'de bilimsel seviyede geldiğimiz yer konusunda üzüntülerimi ifade etmek için söylüyorum bu vesileyle Hocam.
Şimdi, burada konuşma yaparken Sayın Gülerce "Bu FETÖ denilen örgüt üçayak üzerine duruyor, birisi taban. Tabanı çözmenin yolu sınav yolsuzluklarının üzerine gitmektir." demişti. Çünkü bu millet kul hakkı üzerine çok hassas. Hakikaten yani Akşam gazetesinde Levent Albayrak'ın haberi muazzam bir haber. Her yıl onlarca yolsuzluk, sınav yolsuzluğunun haberini yapmışlar. Bu ne demektir? Memleketin bir evladının hakkını yiyip haksız yere bir başkasını onun yerine ikame etmek demektir. Bu hakikaten en büyük kul hakkı çünkü istikbalini yok ediyor, bir ümit, bir mücadele, bir kavga... Çalışıyor, sınava gidiyor, sınav sorusunu çalan birisi gelmiş onu geçmiş.
Şimdi, bu da az buz değil, "2006, 2007, 2008, 2009, 2010, 2011" diye Akşam gazetesi vermiş.Haber 10'da var, Akitte var, bütün gazetelerde bununla ilgili haberler var Hocam.
YÖK ÜYESİ ABDULLAH ÇAVUŞOĞLU - Bugün mü çıkmış?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Her zaman çıkmış. Keşke bugün çıksa, derdik ki, dünden haberimiz yoktu ama çoktan beri çıkmış bunlar.
Şimdi, dolayısıyla, sınav yolsuzluklarının tüm kamu kurum ve kuruluşları itibarıyla hangi tarihlerde yapıldığı ve kapsamları ortaya çıkarılsa, bugün aynı zamanda devlete girmiş olan bu FETÖ elemanlarını veya onlarla başka türlü bağı olanları da tespit etmiş olmaz mıyız?
YÖK ÜYESİ ABDULLAH ÇAVUŞOĞLU - Olur.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Onun için, Sayın Başkanım -biz daha sonra bu önergemizi size arz edeceğiz- bakınız, bir teknik şahıs da, bir hocamız da diyor ki: "Bu sınav sonuçlarında yapılan işler çok şeyi ortaya çıkarır...
YÖK ÜYESİ ABDULLAH ÇAVUŞOĞLU - Ama onlarla ilgili yürüyen soruşturmalar var.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Şimdi, Hocam, bir başka mesele şu: Sanki 2 tane devlet var. Burada hep bunu yaşıyoruz, arkadaşlarımız da bundan şikâyetçi. Geliyor herkes, sanki biz devletin içinde görev almışız, onlar hiç görev almamış, o hatalı, bu hatalı, şu hatalı, biz hatasız... Yani bu nasıl olacak, ben anlayabilmiş değilim. Yani herkes sorumluluğu bir dönem başkasının üzerine atmış, ister korku deyin -sizi kastetmiyorum, tenzih ederim- ister çıkar ilişkisi ister mevki, makam isterseniz başka şey deyin, ama Türkiye'de olağanüstü, devleti bugün yıkılacak noktaya getiren birçok konu göz ardı edilmiş, ortalık ayağa kaldırılmamış, kıyamet koparılmamış. Kim ne derse desin, ben, bu denli büyük yolsuzluklar meselesinde zamanın Başbakanının önüne gidilseydi, bunlarla ilgileneceğini düşünüyorum, kimse gidip yakasına yapışmamış. Söylemiştir, ama söylemekle olmaz, gidip kapısına bunları... Bürokrasiden geldik, geçtik hepimiz, ısrarla anlatacaksınız, ona anlatamıyorsanız Ravza Hanımı bulacaksınız, "Ben çıkamıyorum, siz çıkın." diyeceksiniz, yani meselenin sahibi olmak gerekiyormuş. Buraya gelen bürokrat ya da siyasi, oraya oturan herkes "Ben elimden geleni yaptım ama başka hiç kimse bir şey yapmadı." demekle... Ama bunu kim yapmış, şeyi bulamıyoruz.
Şimdi, bir başka sorum şu...
YÖK ÜYESİ ABDULLAH ÇAVUŞOĞLU -Şu ana kadar soru yoktu değil mi?
(Oturum Başkanlığına Sözcü Mihrimah Belma Satır geçti)
BAŞKAN - Evet, şimdi soru geliyor.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Evet, soru yoktu, görüşlerimi söyledim.
Hocam, tabii, TÜBİTAK gibi bir kurumla ilgili anlattıklarınız içimi acıtıyor, yani gerçekten. Çünkü neden? Yazık, günah bu ülkeye, bu ülkenin evlatlarına günah.
Şimdi, konuşmanızın bir yerinde -yanlış söylüyorsam düzeltin, ben o sırada yoktum- 17-25 Aralık konuşmalarının montaj olduğu kanaati mi var sizde?
YÖK ÜYESİ ABDULLAH ÇAVUŞOĞLU - Evet.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Tamam.
Şimdi, bu olabilir, olmayabilir. O zaman ne yapmak lazım? Bir kere Türk milletinin... Ben bunu içtenlikle söylüyorum, o şeyler ilk İnternet'e düştüğünde, içimden "Bunun gerçek olduğuna inanmak istemiyorum." dedim, çünkü benim ülkem bunu hak etmez, ama birtakım insanların da bakanlıkları, siyasi hayatları, aile hayatları mahvoldu bu işten. Dolayısıyla, bunun çok netlikle ortaya konulması gerektiği kanaatindeyim ben. Neden? Çünkü hâlâ eşit sayıda çok güçlü farklı görüşler var. Bunun için, bir zamanlar -rahmetli oldu şimdi- Türkiye'nin önemli ses uzmanlarından Atilla Özdemiroğlu'nun iddiaları vardı. Bir başka yabancı, uluslararası şirketin raporu var.
YÖK ÜYESİ ABDULLAH ÇAVUŞOĞLU - O raporu ben okudum.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Yani demek istediğim şey şu: "Doğru" diyen raporlar var, "Hayır, bu yok." diyen raporlar var. Bu iş bu hâldeyse, hâlâ muallaktaysa, hâlâ tartışmalıysa, uluslararası kabul görmüş...
TÜBİTAK'tan birileri çıkmış, konuşmuş, demiş ki: "Bu vardır, biz aksi rapor vermeyiz." Bir başka grup çıkmış, "Hayır, bu montajdır, biz böyle rapor veririz." demiş.
YÖK ÜYESİ ABDULLAH ÇAVUŞOĞLU - Öyle bir grup yok yalnız.
BAŞKAN - Sorunuzu sorarsanız cevabı alalım.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Diyorum ki: "Bize öyle bir uluslararası kuruluş gösterin ki dünyada hiç kimsenin onun objektifliğine, bilimsel meselesine itirazı olmasın, bana bunu Türkiye'den söylemeyin, çünkü Türkiye'de bilimin siyasallaştığını görüyorum ben artık, ben ona güvenemem."
HASAN TURAN (İstanbul) - Dünyanın her yerinde böyle, bütün kuruluşlar siyasidir.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Vardır.
Yani objektif, bize düşman olmayan... Yani değil mi? Türkiye üzerinde her şirketin siyasi hesabı yok ya dünyada. Türkiye üzerinde böyle bir hesabı olmayan bir grup vardır, bunu araştırın, bu konunun gönderilmesini uygun görür müsünüz?
BAŞKAN - Tamam, bitti mi, başka sorunuz var mı?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Yok, başka sorum yok.