Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
Konu | : | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/775) (S.Sayısı: 438) (Geçici madde 1) |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 23 .11.2016 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
BAŞKAN - Yukarıdan bir ses "Sıdeuw wuşıta" diyor.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Şimdi, muhatapları maalesef şu anda burada değiller ama hem Sayın Bakan...
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Sayın Başkan, bu "Sıdeuw wuşıta"ten bir şey anlayamadık.
BAŞKAN - Kendisi biliyor, özeldir, aile dili, "nasılsınız" demek.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Şimdi, muhatapları burada değil maalesef, hem Hakkı Bey hem de Sayın Bakan ayrıldılar sanıyorum. Ama, bir tarih anlattı Sayın Bakan, ben de çok kısaca o tarihi başka bir açıdan anlatmak isterim. Çünkü, hayat öyle "Biz yaptık."larla tecelli eden bir şey değil. Tıpkı bugün bu yasanın, tasarının durdurulması, vazgeçilmesi bundan nasıl gerçekleştiyse, kadın mücadelesiyle olduysa aynı şekilde 745 sayılı Yasa'nın değiştirilmesi de o 2004'teki Ceza Kanunu değişikliği de kadınların mücadelesi sonucu olmuştur. Bunun madde gerekçelerini dahi yazmak için uğraşan insanlardan biri olarak söylüyorum bunu. Sizler de gayet iyi bilirsiniz yani Canan Arın'ların, Hülya Gülbahar'ların kalkıp da nasıl tartıştıklarını, TCK Kadın Platformu diye bir platformun altında bütün kadın örgütlerinin bir araya geldiğini ve Ceza Kanunu değişiklikleri için, Sevgili Şenal Sarıhan da aynı şekilde buna tanıktır bunların yaşandığına. Suç olmayan evlilikte tecavüzün suç hâline geldiğini, o eski profesörlerimizin, çok akıllı profesörlerimizin, Sayın Dönmezer gibi, ama şimdi "Bu kızcağızları ne yapacağız tecavüzcüleriyle evlendirmezsek?" dedikleri maddeleri değiştirmek için ne kadar çaba harcadığımızı biz biliyoruz. O yüzden kimse tarihi öyle kendinden başlatmasın. Tarih kadınların mücadelesiyle başlar Ceza Kanunu'yla ilgili olarak, Medeni Kanun'la ilgili olarak da aynı şekildedir. Nitekim, bugün de eğer kadınlar sokağa çıkmasalardı, eğer onlar sürekli mücadele etmeselerdi "Bu tecavüzcüyle evlendirme yasası geri geliyor. Biz bunları gördük daha önceden, bu filmleri izledik." diye, bugün aynı şekilde ne Cumhurbaşkanının açıklaması olurdu ne de bu geriye alınırdı. Çünkü çok açık bir şekilde bu aslında -diyecek kelime bulamıyorum gerçekten- vicdansız tasarının önümüze getirilmesi, üç gündür, dört gündür toplumun bununla uğraştırılıyor olması kadar üzüntücü verici bir şey olamaz.
Şimdi, "Ne yapabilirdik?" diyorlar, "On bir yıldır ne yapabilirdik?" On bir yıldır ne yapabilirdiniz biliyor musunuz? Çocuk İstismarını Önleme Komisyonunda "Ne yapabilirdik?"i biz çok iyi konuştuk. Dün, sağ olsun, Yılmaz Bey teşekkür etmiş bana, ben de teşekkür etmek isterdim. Önerilerimizi aldığınız için tabii ki teşekkür ediyorum ama onun dışında bir teşekkür... Eğer on bir yıldır çocukların hemen burnunun dibinde ulaşabileceği bir hat olsaydı, onların diliyle onlara karşılık veren bir hat olsaydı çocuk istismarında; çocuk evliliklerini yasaklayan, çocuk evliliklerinin suç olduğuyla ilgili -ki bugün yapılanlar aslında hukukçuların, birçok hukukçunun söylediği gibi suçu ve suçluyu övmektir, çocuk istismarını övmek aslında suçu ve suçluyu övmektir- billboardlarda afişler olsaydı yıllardır; bununla ilgili Cumhurbaşkanının, bakanların, başbakanların açıklamaları olsaydı çocuklar için yapılan ya da "Kadın ile erkek fıtratında eşitlik yoktur." yerine "eşittir" denilseydi; kız çocukları sürekli evlendirilmesi gereken, tecavüz edilmesi gereken -tırnak içerisinde- bir varlık olarak değil, eşit bireyler olarak görülseydi; çocuk hakları daimî komisyonu kurulmuş olsaydı bu Mecliste on bir yıldır başka bir şey olurdu. Bunların yapılması gerekirdi.
Bir de, çok sanal bir şey aslında tartışılıyor. Bence açık açık toplumda başka bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Şu anda -Ali Bey çıktı mı?- ben de Ali Bey'e bir mektup okumak istiyorum kendimden: "İyi günler Ali Bey, 12 yaşında defalarca tecavüze uğradım. Aileme para teklif ettiler, onların baskısıyla yaşadım ve hiçbir merciye ulaşamadım. Şimdi, bir ev hapishanesinde her gün tecavüze uğruyorum. Koca 50 yaşında. Şimdi de evlenmemi istiyorlar." Ali Bey bu mektuba ne derdi acaba?
Hiç yaştan bahsedilmiyor. Akranlar arasındaki cinsel ilişki başka bir şeydir ama...
BAŞKAN - Komisyonlar diyalektik sorguya yani karşıtlık sorguya değil, soyut sorguya zemin hazırlayan platformlar. Ali Bey yok burada tabii.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Hayır, yok, böyle bir mektup da yok zaten.
BAŞKAN - Yok, biliyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Ben Ali Bey konuşurken yazdım bu mektubu, senaryo yani. Sonuçta öyle bir senaryo varsa "Çok üzgünüm, kocam içeride." diye, böyle bir senaryo da var ve bizim karşı çıkmamız gereken, mücadele etmemiz gereken bu senaryodur aslında, başka bir senaryo değil. O nedenle evet, yani o algıyı o şekilde kimse yaratmasın. Bu kanunda yaştan söz edilmiyor, akranlar arası evlilikten söz edilmiyor. 50 yaşındaki adamın, 70 yaşındaki adamın tecavüzü de aynı şekilde cezasız kalacak. Buna bir şey diyor musunuz? Var mı bununla ilgili bir düzenleme? Yok. Yokken bizi kandırmayın, toplumu kandırmayın, kimse kandırmasın. "Efendim, çok mağdurlar o yüzden, gençler arasında böyle evlilik çok var." Varsa hiç mi kimsenin aklına gelmiyor "Mesela arada 3 yaş, 5 yaş olanları yeni bir düzenleme yapalım." diye. Kaç kere biz bunları komisyonlarda konuştuk? Yargıtay Başkanı geldi, onunla da tartıştık. Şu anda da aynı şekilde bu düzenlemeleri yapmak mümkün.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Bu, bugünün konusu değil ama.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Evet değil ama bugünün konusuymuş gibi aktarılan şey bu.
Evet, yani o nedenle gerçekten bugün yapılması gereken; 103'üncü madde de önemlidir, buna zaman var, o zamanı kaçırmamamız gerekiyor. Onda kesinlikle herhâlde herkes hemfikir, istismarcıların cezasız kalmaması için. Ama bu düzenlemeyi yapmak için bundan daha önemli bir iş yok. Gerekirse bir hafta bu Komisyon çalışabilir. Ben bir ziyaretçi olarak müdahale etmek istemem, nezaket sınırlarını aşmak istemem.
BAŞKAN - Peki, Genel Kurul bir noktaya getirmiş olayı, çekilme de yok. Komisyon o zaman nasıl çalışacak Filiz Hanım?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Nasıl çekilme yok?
BAŞKAN - Şu anda çekilen madde.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Evet. 103'ten bahsediyorum.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Ama tasarı henüz oylanmadı.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Oylanmadı. 103'üncü maddeden...
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Tasarının tamamı oylanmadı.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - 13'üncü madde...
BAŞKAN - Tümü oylandı, bir bütünü...
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Hayır, tümü oylanmadı.
BAŞKAN - Son maddedeyiz, yürütme, yürürlükte.
Neyse, tamam, anlaşıldı.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Tümü oylanmadığı için yasalaşmıyor Sayın Başkan.
BAŞKAN - Yok, yok, genel oylama yapılmadı, anladım.
Peki, teşekkür ediyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Yani bununla ilgili o zaman yapılabilir bir şeyler, o 103'le ilgili de yapılabilir.
BAŞKAN - Peki, efendim, çok teşekkür ediyorum. İşaret ettiniz zaten, tutanağa geçti.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Tamam, teşekkürler.
BAŞKAN - Filiz Hanım, merak ediyorum; siz bu kadın hakları konusunda ben avukatken de genç avukattınız, zaman zaman incelemeler yapıyordunuz. Osmanlıda bu sorunun fitilini yakan hanımefendi konusunda Komisyonumuzu bilgilendirir misiniz? Var mı tarih bilgisi?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Kadın haklarıyla ilgili mi diyorsunuz? Ama tek bir kadın...
BAŞKAN - Bir bay, bir bayan var.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Ben Nezihe Muhiddin'i bilirim.