Buyurun İlhan Bey.

İLHAN CİHANER (Denizli) - Ya aslında söylenecek hemen hemen her şey söylendi ama ben bir başka konuşmayı, konuşmaları örnek vereceğim. Örneğin cumhurbaşkanının Meclisteki geleneksel konuşması, örneğin akademik yıl açılışında yapılan konuşmalar...

BAŞKAN - O Anayasa'da bizatihi yazıyor.

İLHAN CİHANER (Denizli) - Evet, bu da Yasa'da yazıyordu. Eğer bunların hepsi gerçekten yani çünkü böyle bir gelenek fetişi de belki yapmak doğru değil ama hepsi bir bütün olarak ele alınsaydı Ramazan Bey'in argümanı doğru olabilirdi. Yani işte "Kaldırıyoruz bunları." Ama şimdi bunu buradan kaldırdığınız zaman yani aynı yöntemsel hata içindesiniz. Sorun başka bir sorun ve o sorunu şimdi sanki sahiden protokole ilişkin, yok işte orada bakanlar... Yani siz burada çok daha ağır sözlere muhatap oluyorsunuz. Nasıl dinliyorsanız başbakan da dinlesin. Başbakanlar, siyasiler en ağır eleştirileri yargıçlardan daha fazla bir şekilde -yani uluslararası hukuk kuralları da böyle, teamüller de böyle kabul eder- sindirmek zorundadır. Kaldı ki hakaret denildi Metin Feyzioğlu'nun konuşmasıyla ilgili. Bildiğim kadarıyla her şeye dava açan dönemin Başbakanı bu konuşmayla ilgili bir dava falan da açmadı, şikâyetçi falan da olmadı, orada hakaret falan da yoktu zaten, bir eleştiri vardı. Sayın üyemizin dediği gibi "Bu ayrıca değerlendirebilir farklı bakış açılarıyla." ama bunu tarih de bilsin herkes de bilsin ki, bilmeli ki bu Metin Feyzioğlu'nun konuşmasıyla ilgili bir değişiklik. Dolayısıyla bize "Ya, işte şöyle oluyor, böyle oluyor, geçmişte şu oldu, bu oldu..." Geçmişte hiç kimse rahatsız olmadı, burada size de, bakanlara da, Başbakana da çok daha ağır laflar da ediliyor her yerde. O zaman Cumhurbaşkanının yaptığı konuşmayı da iptal edelim, o zaman akademik yıl açılışlarındaki konuşmaları da iptal edelim, o zaman anlayalım ki sahiden bu tarz bir yönteme karşıymış. Dolayısıyla yani kabul edilebilir bir şey olarak görmüyorum ben bunu ama ısrarcısınız.

BAŞKAN - Peki, İlhan Bey, teşekkür ediyorum.