KOMİSYON KONUŞMASI

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Benim hesabıma yazıyor da Başkan onu.

Şeyi söyleyeyim, son sorudan önce bir şey söyleyeyim: Ben de muhafazakâr bir ailede yetişmiş ve daha sonra sol felsefeyi okumuş biri olarak, ben bunları okudum. Temel, şöyle bir hata yapılıyor: Öfkeyle diyor ya "Salya sümük... İşte, ilkokul mezunu vaiz." şimdi böyle diyorlar veya PKK'ya "Üç beş baldırı çıplak meselesi" denildi ya. Buradan başlayarak, asıl önemli sorun bu; bu tartışılabilir, bizim de söyleyeceğimiz var ama tabii, laik bir kafayla okuduğunuzda daha farklı bir gözle de okuyorsunuz bazı şeyleri. Bunu da başka bir zaman özel sohbetlerde size ve Sayın Müsteşara anlatırım.

Son sorum şu: Sizin bu kadar önemli, kırk küsur yıllık bir istihbarat tecrübeniz var ve bu tecrübenizle 15 Temmuza baktığınızda sizce 15 Temmuzda kafaları karıştıran noktalar nedir? Bu Komisyona şu konu üzerinde durmanızı memleket adına tavsiye ederim dediğiniz şeyler nelerdir efendim?

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Erdoğdu.

MİT ESKİ MÜSTEŞARI EMRE TANER - Efendim, 15 Temmuz, öncesinde bilinmese de oluş tarzı itibarıyla, sonuçları itibarıyla bir büyük faciadır. 15 Temmuz, sadece ve sadece FETÖ'nün ve grubunun anlayışıyla realize edilmiş bir faaliyet olamaz. FETÖ'nün boyu kısa kalır, FETÖ'nün boyu kısa kalır. Bakın, çok açık ifade ediyorum, 2'nci, 3'üncü, 4'üncü darbeden endişe ediliyorsa FETÖ'nün boyu çık kısa kalır. Arkasındaki ortak aklın, arkasındaki küresel aklın mutlaka göz ardı edilmemesi gerekir. O itibarla, büyük bir faciadır. İlker Paşa'mın tabiriyle "Büyük bir beladan, köşebaşından dönülmüştür." Çok büyük sıkıntılar olabilirdi. Olmaması için biraz evvel yaptığımız bütün konuşmaların özeti, her türlü tedbirin alınması gerekiyor. Tabii ki, böyle şiddetli bir kalkışma çok şiddetli tedbirlerle engellenir; onu da yadırgamamanız lazım. Evet, kurunun yanında yaş da yanıyor bazı ifadeler böyledir, doğrudur, kabul ediyorum ama böyle bir şiddetli hareket ancak çok kapsamlı bir karşı koymayla giderilebilir o yapılıyor. Hatalar, eksikler, yanlışlar olabilir bunlar düzeltiliyor; itiraf ediliyor, söyleniyor, Sayın Başbakan bunları açıklıyor. Çok samimiyetle bir faaliyet yürütülüyor. Bir daha olmaması için herkesin kendi özeleştirisini yapması, kurumsal sorumluluklarını yerine getirmesi... Ben haber toplayacağım, siz icra edeceksiniz, öteki iyi yönetecek; bir helva olacağız, topyekûn bir araya geleceğiz bütün mesele budur. Ayrışmayla olmaz, kavgayla olmaz, deklarasyonla olmaz.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sorumu açacağım çünkü Başkandan da izin aldım. Bu sorum çünkü buradaki Komisyonun faaliyetini de ilgilendiriyor. Şu anlamda soruyorum; bir 2'nci, 3'üncü, 4'üncü darbeden, hatta darbenin devam ettiğinden bahseden bir endişe var. Buna iktidar başka muhalefet başka bakıyor. Şu anlamda, benim kişisel endişem, bu darbe artık bir iç savaş darbesi olacaktır. Zaten bunun da ilk amacı odur ve bu iç savaşın en makul olacak... Bu ülkeye kötülük yapmak isteyen bir melon şapkalı baksa şunu söyler: "Bu ülkede Kürtlerle Türkleri, Alevilerle Sünnileri birbirine kırdırırsam bu ülke uzun zaman beli kırık bir hâlde kalır." Orta Doğu'daki plan. Bunun da şöyle işleme konulduğunu -ben kendi adıma söylüyorum, sizin düşüncenizi de soracağım- HDP operasyonuyla başlayan, muhtemelen CHP operasyonuyla devam edecek, yargısal süreçle başlayıp toplumsal çatışma zeminine doğru götürülen bu süreçte ben bir darbe kokusu alıyorum. Bunu bu anlamda size sormak istedim.

Bir de şuna da cevap verirseniz, son bu soruyla ilgili olarak: O gece Hakan Fidan'a Sayın Cumhurbaşkanının ulaşamaması kurum kültürü açısından baktığınızda normal bir durum mudur?