| Komisyon Adı | : | (10 / 276, 277, 278, 279) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Diyanet İşleri eski Başkanı Ali Bardakoğlu'nun Fetullahçı terör örgütüne ilişkin bilgi vermesi |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 17 .11.2016 |
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Şimdi, insanlık tarihinin, kabaca, herhâlde üç tane şeyi var: Bir, birlikte yaşama ihtiyacı var. O birlikte yaşama ihtiyacı bir otorite problemi getiriyor. İnsanlığın bir din ihtiyacı var, insanın bir iman ihtiyacı var, aynı zamanda da insanlığın dinle bir mücadelesi var, bir de insanlığın sınıf mücadelesi var. Bu üçüne baktığınızda da insanlığın tarihi ortaya çıkıyor gibi. Ben kendi adıma anlamaya çalışıyorum ne oluyor ne bitiyor diye. Şimdi, bizim öngörülebilir tarihte başımıza ne geleceği dediğimiz... "Bizim" dediğim de şey olarak anlaşılmasın yani Orta Doğu coğrafyası, İslam coğrafyası. Bunu da böyle aman şey bir referansla söylemiyorum. Başına ne gelebileceğini anlayabilmek için tarihte bir tek bakabileceğimiz şey Avrupa coğrafyası ve Hristiyanlığın tarihi. Aslında siz buna işaret ediyorsunuz, bu sekülarizm bu topraklarda nasıl doğdu diye. Yani, o Otuz Yıl Savaşları'nı, Yüz Yıl Savaşları'nı anlamadan o sekülarizmin nasıl doğduğunu anlamak mümkün değil. Çünkü, biz şöyle bir şeye bakıyoruz: Mesela, Hristiyan bağnazlığı diye bir şey var. Kilise var, bir sürü kurumları var, ruhban sınıfı var ve onun oluk oluk akıttığı bir kan var, Fransa'da, Paris'te 90 bin Kalvenisti üç gün içinde kılıçtan geçiriyorlar, önünde Otuz Yıl Savaşları, Yüz Yıl Savaşları, en sonunda diyorlar ki "Yeter, bir yanlış var burada." Şimdi, geldiğimiz noktada İslam coğrafyası da buraya doğru götürülüyor. Aslında, biz o tarihin büyük acıları içerisinde baktığımızda küçük bir acıdır 15 Temmuz, asıl büyük acılar önümüzde, asıl bundan sonra büyük acılar yaşanacak. Bu mezhep çatışmaları üzerinden büyük acılar yaşanacağını tahmin ediyorum, her namuslu insanın engellemesi gerektiğine inanıyorum, illa dindar olması gerekmiyor.
DİYANET İŞLERİ ESKİ BAŞKANI ALİ BARDAKOĞLU - Aynen.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bunu engellemek de bir entelektüel çabadır. Bunu niye şey yaptım? Şimdi, mesela, sizin kitabınızın 24'üncü sayfası. Diyorsunuz ki "Açık görmemiz gerekirse, geleneksel İslami ilimlerin sunduğu öğretiye sadık kalındığı sürece İslam toplumlarında Batılı anlamda demokrasi yerleşmesinin, demokrasinin olmazsa olmazı özgürlüklerinin gelişmesinin önünde ciddi zorluklar vardır." Ve şunu söylüyorsunuz, Arapçası tutanaklara zor girer ama: "Gibi başlıklar altında geliştirilen İslam siyaset doktrini yani dinî kültürün tarihsel safahatı aynen korunduğunda bu neredeyse imkânsızdır. Klasik doktrinde ısrar edeceksek bilmeliyiz ki bir gönülde iki sevda olmaz." Bence bu çok önemli bir şey. Bunu biraz açıklar mısınız?
Bir de çok önemli bir tespit daha var, bulabilirsem. Bunu da bu kitabınızdan okuyayım çünkü size sadık kalarak söyleyeyim. Başında İslam ve ahlak ilişkisini yazdıktan sonra diyorsunuz ki "İslam'ın dünya hayatımıza dair temel hedeflerinden biri olan ahlakın da böyle bir toplumda en az sorunlu alan olması ahlaki tekâmülün de aynı şekilde gözle görülüyor olması şeklinde bir beklenti doğmaktadır. Peki, ticarette Müslümanlığın güvenilir olduğunu iddia edebiliyor muyuz? Kopyayla sınav kazanmayı, kazandırmayı veya torpille devlet memuru olmayı, yazmayı, torpille hacca gitmesi, hülasa, daha ehil ve hak sahibi birinin hakkını gasbederek onun yerine geçmeyi Allah rızasıyla bağdaştırabilir miyiz? Bir cemaate, siyasi gruba mensubiyet veya yakınlık bu yapılanı meşru kılabilir, hatta cihada çevirebilir mi? Kamu veya vakıf malının ya da orman arazisinin tahsisinde kamu ortak kullanımına ayrılmış alanların imar planlarında yapılan tadilatlar sonucu inşaata açılmasında veya devlet imkânlarını tahsis, hak etmede kullanılan ölçütlerin ve verilen önceliklerin ahlakiliğinden ne kadar eminiz? Kaçak veya gözden kaçan yapılar nasıl bu kadar etrafımızı sarabildi? Kök itibarıyla medeniyet kavramının türediği şehir hayatımız düzensiz ve zevksiz yapılaşma, aşırı nüfus yoğunlaşması ve bunların sonucu olan trafik yoğunluğu âdeta insanların barbarca itişip boğuştuğu, birbirimize saygımızı ve ortak değerlerimizi aşındıran bir kargaşa ortamına dönüşmedi mi? Bütün bunları biz kendi ellerimizle ürettiğimize göre, bunları yapanlar kadar buna onay, imkân verenler de sorumlu değil mi?" Bunu böyle bir referans anlamında söylemiyorum. Bunlar bir Diyanet İşleri Başkanından duyulabilecek çok önemli kelimeler. Bizim, kişisel olarak söyleyeyim, benim, "bizim" diye genellemeyeyim ama aydınlanmayla vicdanın birleştiği her yerde bizim uzlaşmamız olur, cehalet ile barbarlığın olduğu her yerde çatışmamız olur. Bunu bizim için aydınlanmayla vicdanın birleştiği bir yer olarak görüyorum. Bunu cesaretle dile getirip yükseltebilirsek, bu önümüzdeki entelektüel kısırlıktan, İslam'ın düşürüldüğü bu entelektüel kısırlığın getirdiği kanlı çatışmadan kurtulabileceğimizi düşünüyorum. Bu iki temel konu yani demokrasiyle İslam anlayışı ve ahlakla İslam anlayışı konusunda tavsiyeniz varsa onu duymak isterim.
Bir de sınırlı zamanlarımız oluyor, doğru kaynaklardan... Çok önemli bir şey söylemişsiniz, ben yoktum, İslami referanstaki İslam'la sorunlu kaynaklardan bahsetmişsiniz. Ben bu kitabınızı bir ders kitabı gibi okuyorum. Bunu şey olsun diye yani sakın... Efendim, ben de öyle bir şey yoktur, belki, birbirimizi tanımıyoruz çok fazla ama... Bize bu kalitede ve nitelikte, "İslam'ı iyi tanımak istiyorsanız şu kaynakları okumalısınız." dediğiniz önerileriniz var mıdır? Ahmet Yaşar Ocak Hoca'yı da aldım okuyorum ama bu anlamda boşuna yanlış bilgilerle dolmayalım diye. Bu iki temel anlamda, İslam ve demokrasi ve İslam ve ahlak anlamındaki tavsiyeleriniz nedir? Bir de birkaç referans kaynak vermek isterseniz ben mutlulukla bunları alıp okumayı düşünüyorum.
Teşekkür ederim.