| Komisyon Adı | : | (10 / 276, 277, 278, 279) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Diyanet İşleri eski Başkanı Ali Bardakoğlu'nun Fetullahçı terör örgütüne ilişkin bilgi vermesi |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 17 .11.2016 |
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Çok Değerli Başkanım, değerli Komisyon üyeleri; ben tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok Değerli Hocam, öncelikle hoş geldiniz diyorum. Vermiş olduğunuz bilgiler, tabii tarihî süreç içinde yapmış olduğunuz çalışmalar için de ayrıca teşekkür ediyorum. Sizi aynı zamanda da tebrik ediyorum yani Diyanetteyken özellikle ben takip ettim bu "Diyanet Ansiklopedisi" gibi uzun süreli çıkan bir yayın gerçekten Türkiye'de yazılmış olan devasa eserlerden bir tanesi. Bunu şu anda pek bilmiyoruz ama bizim tahminim Cumhuriyet Dönemi'nde yapabildiğimiz en önemli, sürekliliği olan...
DİYANET İŞLERİ ESKİ BAŞKANI ALİ BARDAKOĞLU - En ciddi dinî yayınlardan biri, evet.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Evet. Tebrik ediyorum.
Yine, siz tabii, sadece bilgi sahibi olan bir âlim, bir Hocamız değil aynı zamanda da gerçekten analiz yapan entelektüel birisiniz. Özellikle bu faizsiz bankacılık konusundaki söylediklerinizi ben çok önemsiyorum, bu konuda da daha önce birçok tartışmanın içinde bulunan birisiyim. Çünkü, gerçekten bizim hocalarımızın, profesörlerimizin, ilahiyatçılarımızın almış olduğu eğitim ve kültürün ekonomiyle ilgili, dünyadaki piyasa ekonomisiyle ilgili ve onun enstrümanlarıyla alakalı çok yeterli olduğunu düşünmüyorum. Eğer ilahiyattan çıkan hocalarımız ekonomi konusunda da hem dini hem ekonomiyi birleştirip bu konuda şey yaparlarsa daha iyi olacağı kanaatindeyim. Aynı zamanda da Diyanetin bu konuda kolayca fetva vermesini de çok doğru bulmuyorum çünkü bu fetvalar devam edecek olan fetvalar.
Ben tabii şunu sormak istiyorum: Şimdi hiçbir şey durup dururken olmuyor. Hiçbir cemaat, bugün örgüt diye insanlarımızı alçakça öldüren bu yapı durup dururken ortaya çıkmıyor. Bunun mutlaka sosyolojik ve tarihsel bir arka planı olduğu kanaatindeyim.
Sayın Başkanım, özellikle bu tarihsel arka plan noktasında ben Ahmet Yaşar Ocak'ın mutlaka Komisyonumuza çağrılması gerektiği kanaatindeyim çünkü Türkiye'de -ben aynı zamanda da hayranıyım- uzman bu konuda, gerçekten uzman. Son Osmanlı...
DİYANET İŞLERİ ESKİ BAŞKANI ALİ BARDAKOĞLU - 1 numara.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Evet, 1 numara.
BAŞKAN - Hacettepede profesör dedik.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Şey var yani böyle laf olsun ya da şifahi değil gerçekten söylediğini de hep alt yazıyla bilimsel bir şeye dayandıran bir hocamız. Ben Komisyonumuza çağrılması gerektiğini düşünüyorum Ahmet Yaşar Ocak'ın.
Şimdi, Hocam, Osmanlı İmparatorluğu'nda da, işte biliyorsunuz siz o yapıyı, bir şeyhülislamlık makamı var ve ulemalar üzerinde, âlimler üzerinde aynı zamanda bir kontrol, aynı zamanda tarikatlar üzerinde de bir kontrol ve az önce de verdiğiniz örnek gibi, dairenin dışına çıkanlarla ilgili önlem alan bir yapı. Hatta bu mülhitleri yani dairenin dışına çıkanları normal bir mahkemede değil aynı zamanda içinde âlimlerin olduğu bir mahkemede yargılayan özel bir yapı. Yani, bu ne demek istiyor diye Molla Kâbız'ı, Molla Lütfi'yi, Melami şeyhlerini dairenin içinde yargılayan, gerçekten özel ve ihtiramla yargılayan bir yapı var. Tabii bu devam etti. Cumhuriyete geldiğimizde ve özellikle de tek parti döneminde irticayla ve bu mülhit olan yani dairenin dışına çıkmışlarla yapılan mücadele dinle ve dindarlarla olan bir mücadeleye döndü. Ben tabii bunun detayına çok girmeyeceğim, bu, vesikalarımızda kayıtlıdır. Dinin öğretilmesinin yasaklanması, ezanın yasaklanması, camilerle ilgili olan birçok yasaklama ve sonunda da İnönü döneminde biliyorsunuz ilk imam hatibin açılmasına kadar gidiyor. Tabii, bütün bu yasaklamalar ve arkasından Diyanet Kurumunun -yeni kurulmuş bir kurum değil, yirmi yıllık değil yani şeyhülislamlıktan tevarüs cumhuriyetle beraber gelen bir kurum- bu özerk yapısını korumaktan çok bu yasaklamalara cevaz veren bir yapıya bürünmesi... Mesela, çok ilginçtir, benim çok dikkatimi çekmiştir, Din İşleri Yüksek Kurulunun 1980 yılında baş örtüsüyle ilgili vermiş olduğu bir görüş var. Bunun İslam'ın bir emri olduğunu söylemiş olmasına rağmen ama ne hikmetse Türkiye'de bu yasaklamalar ve 28 Şubat sürecinde din üzerindeki baskılar devam etmesine rağmen Diyanetten bir ses çıkmamıştır. Çıkmıştır, cılız bir ses çıkmıştır, güçlü bir ses çıkmamıştır. Kurban bir ibadet olmasına rağmen, kurban derilerimizin zorla bir kuruma verilmesi yönünde devletin o dönemdeki baskısına yine Diyanetimiz cevap verememiştir.
Tabii ben burada şunu anlatmak istiyorum: Din üzerindeki baskı, dinin yasaklanması, dinin... Ben katılmıyorum Aytun Bey'e çünkü uluslararası her belgede de bu var, ebeveynlerin kendi çocuklarına dinini öğretme hakları var, bu bir haktır yani. Bunu hiç kimse baş örtüsünün...
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Çocuk Hakları Sözleşmesi.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Evet, Çocuk Hakları Sözleşmesi, şeyi hatırlayamadığım için söylemedim.
Bir haktır bu. Yani, insanlarımızın çocuklarına dinini öğretememesi, sahih kaynaklardan öğrenememesi... Özellikle geçen MİT eski Müsteşarımız Emre Taner'in yaptığı konuşmada "Bırakın çocuklara dinini öğretsinler." diye bir cümlesi vardı çünkü bu yapıya çocukları giden ailelerin çoğu dinle ilgili kaygılarından dolayı gittiğini söyledi. Tabii, bütün bu yasaklamaların bu örgütü ve buna benzer örgütleri çıkardığını düşünüyor musunuz? Bir, bunu sormak istiyorum, özellikle din üzerindeki baskının.
Bir diğer nokta da din eğitimi çok önemli bir eğitim. Yani bir matematik öğretimi gibi değildir Değerli Hocam, bunu siz de biliyorsunuz, ben ukalalık anlamında söylemiyorum. Yani, devletin memurlarının ellerine bırakılamayacak kadar önemli bir eğitim çünkü bir şefkat gerektiren bir eğitim.
Şimdi, biz son yıllarda, hamdolsun yani şükrediyoruz, özellikle muhalefetimizin de destekleriyle, Türkiye'deki birçok toplumsal destekle, artık gün ışığına çıkacak şekilde dinin şeffaf bir şekilde, doğru bir şekilde okullarımızda öğretilmesi noktasında, Diyanetin de bu konudaki çalışmalarıyla, siyer dersleri, Kur'an-ı Kerim dersleri de koyduk. Bunları yeterli buluyor musunuz?
Bir daha insanların böylesine baskı ve karanlık ortamında bu ve buna benzer örgütlerin çıkmaması için bu eğitim, yasaklama ve bundan sonra ne yapmamız gerektiği noktasında sizin engin tecrübeleriniz ve bilginizi de kısaca, tabii zamanı da dikkate alarak paylaşırsak çok memnun olurum.
Ben tekrar,verdiğiniz bilgiler ve katılımınız için teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum.