KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakanım, değerli bürokratlar ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, öyle farklı bir konuşma yaptınız ki bir de böyle... Tabii, haklısınız, bugün Adana'ya da gitmişsiniz, bu hadiseler falan, gergin bir vaziyette; Avrupa Birliğiyle ilgili Avrupa'yla ilgili o kadar ağır eleştirilerde bulundunuz ki ben bütün bunların sonunda "Bakanlığı kapatıyoruz, biz bu işi bırakıyoruz." diyeceksiniz diye düşündüm; vallahi öyle düşündüm yani, öyleydi üslubunuz. Şimdi, bizler de katılıyoruz, bugün arkadaşlarımız da basın toplantısı yaptılar Avrupa Parlamentosunun bu kararına karşı, böyle bir karar alınmamasını istediler, yanlış olduğunu söyledik hep beraber ama Avrupa Birliği Bakanı bana göre Avrupa Birliği tarafında olandır yani siz bize "Ya, bunlar böyle böyle yaptılar ama bakmayın siz yani yine yarın döner dolaşır işler daha farklı bir boyuta gelir." diyecek konumdasınız yani Hükûmetteki Avrupa Birliği Bakanının konumu odur aşağı yukarı. Biraz Hükûmetin dışında o tarafa yani Avrupa'ya en yakın duran Bakandır aslında. Dolayısıyla, diğerleri öyle diyecekler, böyle diyecekler ama siz demeyeceksiniz; en sert demeci siz verdiniz hakikaten. Bu durumda şimdi yanınızda oturanlar, "staff"ınız, arkanızda oturanlar ne yapacaklar, nasıl görev yapacaklar bundan sonra, değil mi? Bir oksimoron durum olmadı mı Sayın Bakanım?

AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI ÖMER ÇELİK (Adana) - En önemli konu, onu uzun izah edeceğim, aslında bütün arkadaşların sorularında var bu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani etmeniz gerekir Sayın Bakan. Ben de Avrupa Birliğinde, 1992'ydi galiba, stajyer memuriyet yaptım, "DG One", Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü o zaman, ilk stajyer memur da bendim. Farkında olmadan Avrupa Birliğinin yetkililerinden bir tanesi bir gün geldi dedi ki: "Biz Avrupa Birliğini Türklere ve Ruslara karşı kurduk. Ne onları alacağız, onların işi gücü yok burada. Avrupa Birliğinde Türkler ve Ruslar olamaz, onlara karşı kurduk." Ama ona rağmen şey yapılıyor, bu, uluslararası ilişkilerdir; bu, farklı bir iş. Biz Türkler tarih boyunca hep batıya yönelmiştir hatırlıyorsunuz. Mesela Osmanlı padişahları en son 1500'lerde bir doğu seferi düzenlemişler, ondan sonra bir daha doğuya yönelmemişlerdir, hep batıya doğru yönelmişlerdir. Felsefe olarak da Batı'ya, coğrafik anlamda da batıya doğru yönelmişlerdir, kafa olarak da felsefi olarak da Batı'ya yönelmişlerdir. Bizim o anlamda batıdan vereceğimiz de, aldığımız da çok şey vardır. "İlim Çin'de olsa bile gidip alacaksın." diyor yani ilim de bu taraftaydı, bizim o taraftan almamız gereken çok şey var. Bakın, ben biraz arşivcilik de yaparım, 2013 bütçesinde sizin yerinizde oturan Bakanımız şunu söylemiş: "Türkiye AB süreciyle birlikte ciddi ekonomik kazanımlar elde etmiş ve etmektedir. Şu an içinde bulunduğu zorlu krize rağmen AB hâlâ dünyanın en büyük ekonomisi -hâlen öyledir- ve Türkiye'nin en önemli ticari ortağıdır. AB'nin içinde olduğu ekonomik sıkıntılar ticaretimizi etkilemiş olmasına rağmen ihracatımızın ve ithalatımızın yaklaşık yüzde 40'lık bölümü AB ülkeleriyle gerçekleşmektedir. Türkiye'ye giren doğrudan yabancı yatırımların yüzde 85'i, teknolojik sermayenin ise yüzde 92'si AB kaynaklıdır, hâlen de öyledir. Yani bu konuşmayı sizin yapmamanız lazım. Evet, doğrudur, ben Ömer Çelik olarak konuşmanızın altına imza atarım, kabul ediyorum. Bir politikacı olarak bu konuşmayı yapmak gerekir ama bizim yapmamız gerekir, AB Bakanı olarak sizin değil. Siz tersi konuşmalar yapacaktınız, bizler de -değerli arkadaşlarımız yaptılar- "Hayır öyle değil, artık ayrılalım buradan, kapatalım bu Bakanlığı." diyen konuşmalar yapacaktık. Şimdi, rolleri değiştirdik, biz mecburen bunları söylemek zorunda kalıyoruz. Yani papaza kızıp şey demiş işte, 2013'te "Bazı haksızlıklara aldanıp bu ilişkiyi sonlandırmak yani papaza kızıp oruç bozmak yalnızca teknik ve siyasi reform sürecini yavaşlatmakla kalmayacak Türk halkını ve ülkemizi bu avantajlardan mahrum bırakmak anlamına da gelecektir." Bunlar da AB Bakanının sunumundan alınma.

Şimdi, bu tarafları var hakikaten. Biraz önce söylediğiniz dediğim konuların hepsine katılıyorum, Marie Le Pen'in sözleri ama bunlar kendi içlerinde de var. Yani mesela İngilizler İtalyanları beğenmez, çok aşağı görürler, onları seviyesiz görürler ya da Almanların içlerinde var. Almanlar Doğu Almanları beğenmezler. Yani bizimle ilgili olarak ön yargıları vardır ama kendi içlerinde de bu vardır. Biz de beğenmeyiz onları, o ayrı bir konu. Avrupa Birliğinin bir araya gelip bir güç olamayacağı, askerî bir güç olamayacağı da ayrı bir konu, o tarafı da vardır, doğrudur ama bizim hedefimiz Avrupa Birliği içerisinde erimek değil ki, absorbe olmak değil ki. Biz o taraftan bir regülasyon, bir düzenleme almak istiyoruz, özellikle ön, asıl hedefimiz o, onunla ilgili uğraşıyoruz. Bazı şeyler söylediniz. İşte, Suriyelilerle ilgili "Para vermiyor..." Ben Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim Sayın Bakan, biz ne kadar para harcadık bütçede ben hâlâ bilmiyorum. Bunu gösteremiyoruz. Hangi kurumlar ne kadar harcamış bu Suriyeliler için biz bilmiyoruz. Bakın, 2015 kayıtlarına, bilmem ne kadar diyor, birdenbire ondan sonraki yıl 2 misline çıkıyor, ondan sonraki yıl daha da fazla oluyor. Yani biz kendimize... Biz bu parayı harcadık. Ben de biliyorum, harcanmıştır, harcamış olmak gerekir, bu kadar insan var ama bütçemizde onları gösteremiyoruz, bunları anlatamıyoruz. E bunları beceremiyorsak anlatmayı yanlış şeyler bunlar. Diyorsunuz ki: "Evet, 15 Temmuzdan sonra böyle böyle yaptılar, gelmediler, aramadılar, inanmadılar." E biz çıkardık, darbeci paşaları, subayları dayak yemiş vaziyette, kulakları falan bir tarafta, gözleri şişmiş vaziyette teşhir ettik. Ondan sonra inanırlar mı işkenceci olmadığımıza. Bu tür yanlışlıklar yaptık. En haklı olduğumuz konuları bile anlatmakta yanlışlıklar yaparak sıkıntı çektik.

Şimdi, bunlar ayrı konular, siz bunlarla ilgili cevap vereceksiniz ama ben yine de 2015 faaliyetlerinizle ilgili olarak Plan ve Bütçe Komisyonu olarak bazı şeyleri dikkatinize sunmak istiyorum. Şimdi, Sayıştay raporu şartlı görüş vermiş Bakanlığınıza; 2 bulgusu var, 4 de denetim görüşünü etkilemeyen bulgusu var. Bir tanesini önemli görüyorum: "Bulgu 3: 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'na ekli (e) cetveli kapsamında düzenlenen özel hesaba ilişkin işlemlerin mevzuatına uygun yürütülmemesi."

Şimdi, normalde harcamalarımızı 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanunu'na göre yaparız. Bu bütçe kanununun ekli cetvelleri var, bir tanesi de (e) cetvelidir. Bu özel harcamaları yani 5018'e uygun olmayan harcamaları da buradan yaparız ama sizin yaptığınız bu harcamalar ki Avrupa Birliği Bakanlığı sonuç olarak, yurt dışında harcamalar yapıyorsunuz, normaldir bunların olması ama bu harcamalar Sayıştay tarafından eleştiriliyor ve bunları kurallarına göre mevzuata uygun yürütmediğinizi söylüyor. Çok da güzel bir şekilde işlemişler. Bunun dikkate alınması gerekir bundan sonraki uygulamalarla ilgili olarak. Çok ayrıntılı bilgi vermiş, zamanımız yok, bunları okuyamayacağız. Avrupa Birliğinin bir eleştirisi de bizim gibi Plan ve Bütçe Komisyonuyla birlikte ayrı bir komisyonunun olmasıdır, kesin hesap komisyonu yani harcamalarının yapıldıktan sonra değerlendirildiği ayrı bir komisyon olması gerekiyor. O da Avrupa Birliğinin eleştirilerinden bir tanesidir, doğrudur o da. Bakın, denetim görevimizi Meclis olarak halk adına bu görevimizi yerine getiremiyoruz vakit yokluğundan çünkü bir taraftan bütçe yapacağız 2017'nin, 2015'in de denetimini yapacağız, ikisini bir arada yürütemiyoruz.

Onun için, 2017'de de benzeri şekilde (e) cetveline bazı şeyler konmuş. Bunlarla ilgili bilmiyorum 80'inci madde var, 81'inci madde var, bunlarla ilgili 79 var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

(Oturum Başkanlığına Başkan Süreyya Sadi Bilgiç geçti)

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bilgi verebilirseniz, çok memnun olurum aynı doğrultuda. Bu harcamaların da şeyde yapılması lazım.

Akreditasyon Kurumuyla ilgili olarak da önemli eleştirilerin olduğu bir rapor var, burada da şartlı görüş verilmiş Sayıştay tarafından, bunun da dikkate alınması lazım çünkü Akreditasyon Kurumu önemli bir kurum, önemli işler de yapıyor.

Ben bütçelerinizin, Bakanlık bütçenizin ve ilgili kurumlar bütçelerinin hayırlı olmasını diliyorum. Başarılar diliyorum ama son bölümde şu konuşmanızı öbür türlüye çevirmenizi de diliyorum aynı zamanda.