KOMİSYON KONUŞMASI

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Sayın Başkanım, çok kıymetli Bakanım, Avrupa Birliği Bakanlığımızın çok kıymetli bürokratları, yöneticileri, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok kıymetli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, bugün Fırat Kalkanı harekâtında ve Adana'da meydana gelen hain saldırılar sonucu Hakk'a yürüyen bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Ailelerine ve milletimize sabırlar diliyorum.

Ayrıca, bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Bütün öğretmenlerimizin gününü tebrik ediyorum.

Tabii, Avrupa Parlamentosunun bugün almış olduğu tavsiye kararı bizler için, ifade edildiği gibi, yok hükmündedir, ölüdür. Zira, varlık sebepleri kan dökmek olan, varlıklarını kanla besleyen ve onlara kucak açanların almış oldukları kararlar, bu ülkelerin tarihlerine bir kara leke olarak geçmiştir. Avrupa lobiciliğinin oyuncağı hâline gelen Avrupalı devletler, bu oyunun farkına varmak durumundadırlar.

Avrupa Birlğinde Brexit'le aslında geleceğe dönük yeni bir yol haritasının başladığını görüyoruz. Avrupa'da, Sayın Bakanımızın ifade ettiği gibi, uluslararası kurumlar ile ulusal kurumlar arasında bir iletişim eksikliğinin olduğu da görülmektedir. Ciddi bir tartışma dönemindeyiz. Brexit'le İngiltere'nin Birlik içerisinden çıkması, Birliği tartışmalı hâle getirme noktasındadır. Sayın Bakanımızın da yine ifade ettiği gibi, İngiltere Birlik içerisinde imtiyazlı durumuna rağmen böyle bir karar vermiştir. Bundan sonraki süreç tabii ki yakinen takip edilecektir. Avrupa'daki aşırı sağın ırkçı bir anlayışla büyümesi, Türkiye karşıtlığı, İslamofobi dünyada ciddi bir tehlike hâline dönüşmektedir. Bu da dikkatle takip edilmesi gereken bir durumdur.

Avrupa Birliği, 15 Temmuz gecesi zaten sınıfta kalmıştır. Avrupa ülkelerinin birçoğu, âdeta Türkiye karşıtlarının, FETÖ'cülerin, PKK'lıların, sığınağı hâline gelmişlerdir. 15 Temmuz işgal girişimi sonrası Avrupa'nın bildirilerinde taraflara itidal tavsiyesi, Mısır'da Sisi darbesindeki bildiriyi hatırlatmıştır, yine Bakanımızın ifade ettiği gibi. Türkiye, Mısır değildir; Türkiye Cumhuriyeti, kurucu liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği gibi, bir çadır devleti de değildir. Bu bildiri, aslında ne ahlaki ne de vicdani bir bildiri olmaktan öteye geçememiştir; alçak bir bildiridir, bunu açıklıkla ifade etmek gerekir. Charlie Hebdo'daki tablo maalesef Türkiye'de sergilenememiştir. Fransa'da, Belçika'da, Avrupa'da herhangi bir ülkede veya Amerika'da meydana gelen terör saldırılarında ortaya konulan hassasiyet, Türkiye'de maalesef ortaya konulamamıştır. Canlı bombalarla, araçlarla yapılan bombalı saldırılarla, el yapımı bombalarla yüzlerce vatandaşımızın, güvenlik güçlerimizin şahadeti maalesef Avrupa ve Amerika'nın vicdanını bir türlü rahatsız etmemiştir.

Suriye ve Irak'tan ülkemize 3 milyonu aşan göç dalgası karşısında Avrupa devletleri kendi insanlıklarını âdeta unutmuşlardır, bu yükü paylaşmaktan hep kaçınmışlardır. Avrupa insani yardımlarının nerelere harcandığını yine Sayın Bakanımız çok güzel bir şekilde ifade etti. Oysa bizim medeniyetimiz, tarihimizden aldığımız, inancımızdan aldığımız ahlaki değerlerle bizler gittiğimiz coğrafyalara gönül köprüsü kurarak oralarda insanlık değerini yücelten anlayışımızla, bu coğrafyalarda yaşayanların kendi kendilerini idame ettirebilecekleri bilgi, beceri ve çalışmaları sağlayan anlayışımız bugüne kadar ortaya konulmuştur.

Türkiye'yi hafife alanlar, bu ülke insanının tarihini iyi okumak zorundadırlar. Avrupa Birliği de bunu iyi okumak zorundadır. Türkiye'yle ilgili cehaletlerini bir an önce gidererek aklıselimi yakalamak durumundadırlar. Aslında demokrasi anlayışlarının güçlü olduğunu iddia edenler, ABD seçimlerinde Başkan Trump'ın milyonlarca ABD'linin tercihiyle Başkanlığı kazandığını dahi görmezden gelmektedirler.

Avrupa Birliği ülkeleri, Türkiye'de meydana gelen terör eylemlerinde Türkiye'ye destek vermek yerine terör örgütlerine destek vermekten vazgeçmelidirler. Türkiye'de meydana gelen olayların yüzde 1'i dahi Avrupa'da meydana gelse Avrupa'nın alacağı tedbirlerin neler olabileceğini herkesin kendi kendisine sorması gerekir. 911 kilometre Suriye, 384 kilometre Irak sınırımızın olduğu bir coğrafyada, özellikle Suriye ve Irak'taki acı ve göz yaşının müsebbibi olan terör gruplarına medeni geçinen ülkelerin destek vermekten bir an önce vazgeçmeleri gerekmektedir. Avrupa şunu çok iyi bilmelidir ki Türkiye, kökü mazide olan, güçlü bir devlettir; hiçbir oyun, hiçbir entrika Türkiye'yi büyümekten, gelişmekten alıkoyamayacaktır. Türkiye artık üzerinde istenildiği zaman ameliyat yapılabilen bir ülke olmaktan çok öteye geçmiştir.

Kurucu liderimizle birlikte, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte bölgesinde ve dünyada Türkiye, gücünü artırmaya devam edecektir. Türkiye dünya insanlığının daha huzurlu, daha güvenli, daha barış içerisinde yaşaması için çalışmalarına devam edecektir. Fasılların açılıp arzulanan noktaya ulaşılması elbette ki faydalı olacaktır ancak gerekirse fasılların kapatılmasının da bizler için bir seçenek olduğu gözden kaçmamalıdır.

Avrupa demokrasi anlayışını yeniden revize etmek durumundadır. Terör örgütlerine kucak açmak demokrasinin o ülkeler için intiharıdır. Terör örgütleri bugün sığındıkları ülkeleri de mutlaka ısıracak ve gerçek yüzünü mutlaka göstereceklerdir. Avrupa, "keşke" dememek için aklını başına almak durumundadır.

Bu duygu ve düşüncelerle 2017 bütçemizin Bakanlığımıza, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, hazıruna saygılarımı sunuyorum.