KOMİSYON KONUŞMASI

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de bütçemiz hakkında değerlendirme yapan bütün arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum.

Tabii, burası yüce Meclis, siyasi değerlendirmeler olacak, politik değerlendirmeler olacak, işin aslına, esasına uygun değerlendirmeler olacak; hepsine saygı duyuyoruz, hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bunlardan yararlanacağımızı da özellikle belirtmek istiyorum.

Tarımın geleceğimiz olduğunu hepimiz söylüyoruz. Geleceğimiz olan tarımla ilgili eleştirilerden rahatsız olmayacağımızı da burada söylüyorum. Olmadık, olmayacağımızı da söylüyorum çünkü bu, beni ilgilendiren, sizi ilgilendiren bir şey değil, 79-80 milyonun geleceğini ilgilendiren konularla ilgili. Yanlış yapma lüksümüzün olmadığı inancı içerisindeyim. Bu anlayışla meseleye yaklaştığımızın özellikle bilinmesinde yarar var diye ifade ediyorum.

Doğruları söyleyeceğiz. Yani, şimdi, bu çağda, bu devirde, iletişimin bu derece yaygınlaştığı bir ortamda doğruyu söylemeyip de ne yapacaksınız? Doğruları söyleyeceğiz karşılıklı ve o doğruların neticesinde gelen öneriler çerçevesinde de en doğru çözümü birlikte üretme gayreti içerisinde olacağız.

Şimdi, burada, tabii, ayrıntılı olarak bütün görüşmelerdeki soru mahiyetindeki bütün konuları tarafımızdan, arkadaşlar vasıtasıyla ve bizzat ben kendim de not aldığımı belirtmek istiyorum.

Şimdi, hedeflerimiz var, gerçekleşen tarımsal üretim var, tarımsal hasıla var. "36 milyar TL'den 147 milyara geldik." diyoruz. "3,5 milyar dolar ihracattan 17 milyar ihracata geldik." diyoruz. Yeni büyük hedefler var, gerçekten büyük hedefler. 2023 yılında 150 milyar dolar tarımsal hasıla, 40 milyar dolar ihracata gelmek kolay bir hadise değil. Bunun için alt yapının, eksiklerimizin iyi bir şekilde elimine edilip ele alınmasında büyük yarar var.

Onun için, arkadaşlarımız ifade ettiler, çok teşekkür ediyorum, evet, ben sanki yeni Bakan olmuş gibi heyecanlıyım çünkü bu alan gerçekten heyecan duyulacak olan bir alan. "Hepimiz aslında topraktan geldik." derken Musa Bey, doğrudur, topraktan geldik, çoğumuz da köylü çocuğuyuz yani bu hayatın içinden gelerek nelerin olup bittiğini de biliyoruz. Ama bu büyük hedefleri yakalama adına da üzerimize düşen büyük sorumluluk olduğu bilinciyle bunun başlangıcının heyecandan kaynaklandığını, bu heyecanı duymaktan kaynaklandığını, çözüme endeksli bu heyecanın önemli olduğu inancı içerisindeyim.

Şimdi, biz bayrağı devraldığımızda buraya kadar getiren arkadaşların burada hepsine çok teşekkür ediyorum. Herkes samimiyetle, iyi niyetle gayret gösterdi ve hem bürokraside olanlar hem siyasi sorumluluk alanlar dünden bugüne Türk tarımının bu noktaya gelmesini sağladılar.

Eksikler var mı? Var, yarın da olacak, her zaman olacak, hayat devam ettikçe eksikler olacak. Aslolan zamanında, yerinde bunlara çözüm üretebilmektir.

İşte, bu bayrağı devralınca işin temel noktalarına odaklandığımızı bilmenizi istiyorum. Bunlardan bir tanesi toprak. Toprağımızın kalitesinin ne olduğu noktasında çok ciddi bir çalışma ve bu noktada geldiğimiz önemli bir nokta var: Toprağın yalnız suyla değil, gübreyle buluşmasında yaşanan sorunlar nelerdir; kimyasallarla buluşmasında toprak neler kaybetmiş, neler kazanmış, bunları değerlendirdik ve gübrelerin durumuyla ilgili yaptığımız çalışmada son aşamaya gelmiş bulunuyoruz. Burada, toprağı daha verimli... Yani, bitkinin topraktan alması gerekeni alabilmesiyle ilgili yaşanan sorunlarda gübrenin negatif konumunu ortadan kaldıracak ve organik maddelerle takviye edilecek bir sürecin hemen başındayız. İnşallah bu geçişi sağlayacağız.

941 havza dedik. 941 havza, şu anda tek tek bütün havzaların toprak analizi gerçekleştiriliyor. Şu an itibarıyla yaptığımız çalışmayla 73 havzanın toprak analizi bitti. Hızlı bir şekilde 941 havzadaki toprak analizini gerçekleştirip burada hangi oranda yani hangi formatta gübrenin kullanılacağını gübre kılavuzuyla ortaya çıkaracağız, yani 941 gübre kılavuzu olacak ve vatandaşımız kendi havzasında o gübreyi kullanmaya başlayacak.

Topraklarımıza bakıyoruz, organik madde olarak yüzde 20'sinde 1'in altında, yüzde 30 civarında 2'yle 3 arasında; diğerlerine, iyi olan kesime bakıyorsunuz, yani "iyi" dediğimiz, organik maddenin 3 civarında olduğu toprağa bakıyoruz, oran çok düşük. O hâlde, toprak sorunu diye bir sorunumuz var. Bu sorunu aşmamız gerekiyor ve bu konunun gübreyle de ilişkilendirilmesi noktasında iyi bir noktaya gelmiş bulunuyoruz.

Tohumla ilgili gelinen nokta var. Özellikle sebze, meyve noktasındaki açığımızı bir an önce giderecek çalışmaları yapmaya endekslenmiş bulunuyoruz. TİGEM'in şu anda 2 önemli görevi var: Damızlık üretimi ve tohum üretimiyle ilgili, özel sektörle birlikte yoğun bir çalışma içerisinde. 22 Aralıkta, tohumla ilgili sektör temsilcileriyle bir araya geliyoruz ayrıntılı bir şekilde. Önümüzdeki dönem yani 2018 yılında sertifikasız tohumun kullanılmayacağı bir Türkiye tarımından bahsediyoruz. Yani, 2017'de özel sektörle birlikte, tohumla ilgili açığımızı giderip hızlı bir şekilde sertifikalı tohum kullanımına geçen bir tarım anlayışıyla yolumuza devam edeceğiz.

Meralar için... "14,6 milyon hektar meramız var. Bu meraları ıslah edelim." Nasıl ıslah edeceksiniz? Meraları siz kamu olarak ıslah edersiniz ama sahipsiz yani birine vereceksiniz, yine mera sorunuyla karşı karşıya kalacaksınız yani niteliksiz merayla karşı karşıya kalacaksınız. Eğer meralarımız verimli olacaksa, iyi mera olacaksa yani hayvancılığımızla bütünleşmesi hâlinde bunun mümkün olabileceği anlayışıyla bir yasal düzenleme ihtiyacı var, getireceğiz. Hayvancılık yapmak kaydıyla, merayı ıslah etmek kaydıyla, tüm, 14,6 milyon hektarlık meralarımızın vatandaşın emrine verilmesi yani hayvancılık yapacakların emrine sunulması şeklinde bir düzenlemeyi yapmak durumundayız. Yoksa, merayı ıslah edelim; ne ederseniz edin bir yıl sonra yine aynı merayla, vasıfsız merayla karşı karşıya kalacaksınız.

Toplulaştırma, Bakanlığımızın önemli görev alanlarından bir tanesi. Burada idari bir sorumluluğumuz var. İdare sorumluluk şu: Reform Genel Müdürlüğümüz çok büyük bir genel müdürlük ama toprak ve su başlı başına bir alan. Onun için, Reform Genel Müdürlüğünü ikiye bölerek bir toplulaştırma, Devlet Su İşlerinden işini alacağımız sulama; tarla içi sulamalarını Bakanlığımıza alacağız ve sulama ile toplulaştırmayı bir genel müdürlükte... Yalnız, işi gücü toplulaştırma ve sulama olacak. Biliyorsunuz, 5 milyon hektar arazinin toplulaştırması gerçekleşmiş; 1,9 milyon hektar arazinin şu anda toplulaştırması devam ediyor ve önümüzdeki dönem içerisinde de 7 milyon hektarın toplulaştırılması hedefimiz var. Bunları hızlı bir şekilde, çok dağınık vaziyette değil, bin hektar vererek, ihalesini bin hektar yaparak toplulaştırmada, hızlı bir şekilde, bir buçuk iki yıl içerisinde netice alacak şekilde bir toplulaştırma anlayışını ikame etme çabası içerisindeyiz. Bu ihaleyi yaparken aynı zamanda, tarla içi sulama ihalesini de birlikte yaparak "Su var, toplulaştırma yok.", "Toplulaştırma var, su yok." gibi bir anlayıştan çıkıp su ile toplulaştırmayı aynı anda gerçekleştirdiğimiz bir süreci inşallah hızlı bir şekilde oturtmaya çalışıyoruz.

Hayvancılıkta açığımız var, bunu açıkça söylüyoruz. Yani, biz bu yıl 400 bin ile 500 bin arasında bir büyükbaş hayvan ithalatı gerçekleştireceğiz, bu her yıl artacak. Yani, 1 milyon 150 bin ton bizim kırmızı et üretimimiz var, 1 milyon 300 bin tonun üzerinde et tüketimimiz var. 150 bin tonu neyle karşılayacaksınız? Bunun karşılığı, 300 kilo hayvan alırsanız, 500 bin baş hayvan ithal edeceksiniz ki bu et açığınızı karşılayabilesiniz. Nereden kaynaklanıyor? 3 milyon misafirimiz var. Turizm bu yıl istediğimiz ölçekte değildi ama 30 milyon, 35 milyon turist bu ülkeye geliyor. Ayrıca, bizim tüketimimiz de şimdi, bakın, kişi başına 14,6 kilograma geldi et tüketimimiz, o da artıyor. Avrupa'yla ilgili mukayese etti bazı arkadaşlarımız, Avrupa'da yüzde 70 dolaylarında domuz eti tüketiliyor. Onu çıkardığınız zaman Avrupa da yüzde 16,5; 17'lerde kişi başına kırmızı et tüketimi. Dolayısıyla, bizdeki bu 14,6 civarındaki et tüketiminin de düne göre 12'den 14,6'ya geldiğine dikkat ederseniz bu et açığı karşısında tabii ki hayvancılık projelerimizde de bir değişikliğe gitmemiz gerekiyordu. Şimdi, bizim, yaygın bir şekilde küçük işletmeler şeklinde üretilen hayvanları yani üç beş baş şeklinde, bir anlamda aileye dönük işletme diyebileceğimiz yaygın işletmelerden çıkıp biraz daha profesyonelce, biraz daha ölçeği büyüttüğümüz işletmelere dönmek durumundayız.

Bunu gerçekleştirirken de yeni bir bakış açısı gerçekleştirdik; merayla bütünleştirdiğimiz bir işletme anlayışı var. Bu anlayıştaki 27 ilimizde çok ciddi destekler var. Ne gibi destekler var? O mera bölgesinde yani o illerde, o 27 ilde büyükbaş hayvan aldığınızda yüzde 30 destek alacaksınız, hayvan başı yüzde 30 destek alacaksınız. Yani 3 bin liraya aldıysanız 2 bin lirasını ödeyeceksiniz, bin lirasını kamu olarak biz karşılayacağız. Bu hayvanın anacına destek veriyorduk bugüne kadar, anaç desteğini kaldırdık, buzağıya destek veriyoruz. Neden? Buzağı ölümleri var. Eğer biz buzağıyı dört ay yaşatabilirsek -ki dört ay şartını getirdik- dört aylık olunca buzağı, aşılarını yaptırmak kaydıyla, ta doğumundan... Aynen bebek gibi, çocukların ölümünü engellemek için nasıl bir mücadele verdiysek hayvan ölümlerinin, buzağıların ölümünü de engelleyecek o çalışmayı yapmak durumundayız. Onun için, aşı şartlarını yerine getirerek, kurallara uygun bir şekilde buzağıyı dördüncü ayına kadar getirenler bu yetiştirici bölgelerde buzağı başına 750 TL destek alacaklardır ki bu, son derece önemli bir teşvik edici unsur. Ayrıca, bu yetiştirici bölgelerde meralar vatandaşlara bir anlamda bedelsiz, çok düşük ücretlerle tahsis edilecek hayvancılık gelişsin diye, meralar hayvancılığa hizmet etsin diye.

Bir diğer açıdan, düve merkezleri kurduk 30 ilimizde. Bu illerimizdeki amacımız da şu: 500 baştan aşağı olmayacak, kültür ırkı olacak, ırkı belli olacak. Etçi midir, süt ırkı mıdır, neyse, bu 30 ilde, 500'den aşağı olmamak üzere bu düve merkezlerinde bu hayvanları yetiştireceğiz. Hayvancılık yapmak isteyen vatandaşlar gelip bu merkezlerden dilediği kadar hayvanı alıp kendi köyünde, kırsalında hayvancılığı yapacak. Ama, kimden aldığını, kaça aldığını, kaça satacağını... Aracısız bir şekilde hayvan temin imkânı bulacak. Bugün nasıl oluyor? Bugün Kars'ından, Ardahan'ından, Türkiye'nin dört bir tarafından eğer biri hayvancılık yapacaksa farklı farklı ırklardan hayvan temin ederek hayvancılık yapma çabası içindeler. Buradan çıkıyoruz.

Aynı şekilde, bizim coğrafyamız küçük hayvan ırkına çok daha uygun. Bu çerçevede, belirlediğimiz illerde de damızlık koç, teke merkezleri kurarak küçükbaş hayvancılığın yaygınlaştırılmasını sağlayacağız.

11 ilimizde manda damızlık merkezi kuruyoruz. Burada da manda eti, manda sütü özellikle... Genelde bizim kendi, yerel ırklarımız 3 kilo, 5 kilo manda sütü verirken şimdi kuracağımız merkezlerde asgari 10-15 kilo arasında manda sütünün alındığı manda üretim merkezleriyle mandacılığın da yaygınlaştırılmasını istiyoruz. Yani, şu anda 135 bin civarında olan Türkiye'deki toplam manda sayısını 500 binlere taşıyacak bir altyapıyı bizim oluşturmamız gerekiyor.

Bu genel bilgileri ifade ettikten sonra tabii ki desteklemeler, evet, dağınık. Desteklemeleri biz yılda iki şeye topladık, tek müracaat ve iki ödemeye dönüştürdük şimdi; nisan-mayıs ayı, eylül-ekim ayı şeklinde desteklemeleri derli toplu bir hâle getirdik. Ama şu anda bir çalışmamız daha var. Acaba temel üretim girdileri olarak gübreye, mazota... Mazota yüzde 50 destek veriyoruz, gübreye de benzer bir destek verilip sertifikalı tohum olarak -sertifikalı tohum şartı getiriyoruz- ona da destek verdiğiniz an, bu temel üç girdiye destek vererek acaba daha da derli toplu hâle getirebilir miyiz diye teknik düzeyde şu anda çalışmalarımız devam ediyor. Ama, geneli itibarıyla desteklemelerin derlenip toplandığını rahat bir şekilde ifade edebilirim.

Evet, birçok konu var ama geneli itibarıyla ben bunlara değindikten sonra, kusura bakmayın, gönül arzu eder ki bunlara tek tek cevap vereyim ama birkaç hususa değinmek istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, yazılı isteyeceğiz zaten geri kalanını sizden.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - evet, birkaç hususa değindikten sonra tabii.

Mezbahalarla ilgili, 1 Ocak 2017'de son, uzatmayacağız. Çünkü defalarca söyledik, artık gayrisıhhi durum arz eden bazı yerlerin kapatılması da gerekiyor. Bir taraftan, gıdaya erişim; bir taraftan, sağlıklı gıdaya erişim diyoruz ama bir de sağlıksız bir ortama da müsaade edilmemesi gerekiyor. Gerekli düzenlemeleri, iyileştirmeleri yapacaklarını ifade etmişlerdi.

Yine, daha önce de soru sorulmuştu konuşma esnasında, TİGEM'in yurt dışından arazi kiralaması. Bütün gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler yurt dışındaki tarım arazilerine göz dikmiş bulunmaktadırlar. Çünkü gelecekte gıda savaşlarının olacağını artık herkes görüyor. Bundan dolayı, kendi kendine yeterli olmayanlar, olup da geleceğe daha farklı bakanlar bu anlamda, özellikle, Afrika coğrafyası üzerinde yaygın bir şekilde tarım alanlarını değerlendirme noktasına girmiş bulunuyorlar. Biz TİGEM olarak çok cüzi bir alanı, henüz 120 bin dekar -yanılmıyorsam- işletme merkezi olabilecek bir yerle bir anlaşma yapıldı ama çok daha geniş bir alan düşünülüyor. Tabii ki devlet olarak biz orada üretme değil, özel sektörü oraya taşıyıp orada Türkiye'nin -belki az önce bahsettiğimiz- bitkisel üretimdeki, yağlı tohumlardaki açığı olan ürünlerle ilgili o coğrafyalardaki arazileri devreye sokma konusunda bir bakışımız var, yaklaşımımız var; bu konuyu değerlendiriyoruz. Yarın bir heyetimiz Ukrayna'ya gidiyor. Ukrayna'da da bu şekilde, ciddi imkânlar var, potansiyeller var. Tüm bu potansiyelleri, önce kendi iç potansiyellerimizi milimetrik olarak değerlendirmek ama aynı zamanda, dışa dönük olan imkânları da değerlendirecek bir yaklaşım içerisinde olduğumuzu da ifade etmek için söylüyorum.

Efendim, mühendisler, mimarlar, personel alımıyla ilgili olarak... Yaşadığımız süreçten dolayı şu an itibarıyla Tarım Kredinin -yanılmıyorsam- 170 civarında bir ziraat mühendisi alımı var. Ama bunun dışında tüm kamu kurumlarında şu anda netleşmiş bir tablonun olmadığını... Personel alımıyla ilgili bir söz söylememizle şu anda ilgili arkadaşlara, iş arayan, kamuya yerleşmek isteyen arkadaşlara yanlış bir yol göstermiş oluruz. Onun için, bu konuyla ilgili olumlu bir gelişme olursa... Geçen yıl söyledik, söylediğimiz gibi 1.700 değil 2 binin üzerinde, 2.200 civarında teknik eleman, mühendis, gıda mühendisi, veteriner arkadaşımızı istihdam etme imkânımız oldu geçtiğimiz yıl. Bu yıl farklı bir gelişme olursa bakanlıklar arası ve Bakanlar Kurulundaki gelişme neticesinde bununla ilgili değerlendirme yaparız. Ama Bakanlığımızla ilgili kuruluşlarda, işte, Tarım Kredide 170'e yakın ziraat mühendisi alacağımızı rahatlıkla...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "Alacağız ama sayı belli değil." diye mi anlayalım biz bunu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Yani, ihtiyaçlar da var tabii bir taraftan. Şu anda personel çıkışları da oldu, normal emekli olan personel de var. Bakanlığımızın personel ihtiyacı olduğu kesin ama bu, Hükûmet nezdinde değerlendirildikten sonra bir açıklama yapmanın doğru olacağını söylemeye çalışıyorum.

Bazı konular var, Mehmet Bey, sizin sorduğunuz, bunlara yazılı olarak cevap verelim diyorum.

Faruk Bey, "Kırsal kalkınmayla ilgili nerede, hangi projelere destek veriliyor?" dediniz, bunlarla ilgili önümde not var, size takdim edeceğiz biraz sonra.

Pancarla ilgili konu... Arkadaşlar, bu, tarım ürünü olduğu için bizimle karıştırılıyor ama bizimle ilgili değil, Sanayi ve Maliye Bakanları arasındaki bir konu. Büyük ihtimalle onlara da sormuşsunuzdur, bence o boyutuyla cevaplandırılması doğrudur ama bizim bakışımız şudur: Pancarın kotası ve ekiminin havza bazlı üretime geçtiğimiz için Tarım Bakanlığında olmasını doğru buluyoruz, bununla ilgili çalışmayı sürdürüyoruz. Sanayi boyutu ayrı bir şey ama şu anda, madem Türkiye 941 havzaya ayrıldı, nereye ne ekileceği noktası direkt Tarım Bakanlığıyla ilgili bir alandır. Böyle bir gelişme olursa o zaman pancar fiyatını biz size söyleriz efendim, gerekli açıklamayı yaparız.

Muğla'yla ilgili Sayın Demir'in taleplerine tabii, her zaman destek olmaya hazırız.

Sayın Sarıbal, sulama borçları, Ziraat Bankası borçları... Tabii, bu talepler sürekli var, borçların ertelenmesi. Ertelendi; kooperatif borçları beş yıla yayıldı ve ertelendi, diğer borçlar da bir yıl ertelendi. Bu konuda talepler sınırsız ve sonsuz, ne şekilde bir düzenleme getirirseniz getirin yeni taleplerle karşılaşıyorsunuz.

Arkadaşlar, hayvan ithalatıyla ilgili çok rahatız, soru soran arkadaşlar var, yazılı sorular var; ben size bütün dokümanları en geç on beş gün içerisinde bütün arkadaşlara ulaştıracağımızı ifade etmek istiyorum. Hayvan ithalatı zorunlu ve bunun Et ve Süt Kurumu tarafından yapılması noktasında biz karar aldık ve bunu gerçekleştirdik. Dışarıda rekabeti engellediğimiz için fiyatlarda çok ciddi, çok olumlu bir seyir var. Bunlarla ilgili, ayrıntılı bir şekilde, kim ne yapıyor, nasıl alınıyor, bunları yazılı olarak sizlere takdim edeceğiz. Daha geniş bir zamanda da lütfederseniz, Bakanlığa gelirseniz de ayrıntılı bir şekilde bütün talep eden arkadaşlara her türlü bilgiyi sunmaya hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum.

Bir şey daha ifade edeyim: Tabii ki siyaset bizim anlayışımıza göre tek yüzlü bir iştir. Allah insanı tek yüzlü yaratmıştır, bu yüzünüzle insanlarla muhatap olacaksınız, yüzünüzün de hep aydınlık olması gerekiyor. Biz siyaseti böyle öğrendik, böyle yapıyoruz, böyle yapmaya da devam edeceğiz. Onun için, hesap vermekten çekinmeyiz; tenkitten, eleştiriden çekinmeyeceğimizi bütün arkadaşların bilmesinde yarar var diye ifade ediyorum.

Efendim, TARSİM'le ilgili önemli bir konu... TARSİM genişliyor tabii ama şöyle bir noktaya varalım diyoruz: Tüm tarım ürünleriyle ilgili TARSİM daha kucaklayıcı, daha kapsamlı bir şekilde bir yaklaşım içerisinde olsun, başka kaynaklardan doğal afetlere aktarılan imkânlar değil, direkt TARSİM'in... TARSİM'deyseniz yani ürün sigortasını yapmışsanız, sigortaya dâhil olmuşsanız, eğer bir zayiat varsa bedelini alın. Eğer girmemişseniz -araç sigortası gibi- bundan yararlanamayacaksınız demektir. Onun için, TARSİM'i daha bütüncül bir şekle sokmak için çalışmamız var. 2017 yılında 81 ilin 81 ilçesinde buğday ve kuraklıkla ilgili bir deneme geçişimiz var, 2018'de de tümden kuraklığı kapsam içine alacağız. Konuşmamda hangi alanları ilave edeceğimizi söyledik. Bu konuda da hızlı hareket etmemiz gerektiği inancı içerisindeyim.

Bu nitratlı gübrelerle ilgili 33, 26 kesinlikle kullanılmayacak. Türkiye'nin yaşadığı bir süreç var ama 21'le ilgili iki deneme yapıldı, patlayıcı özelliği yok. Onun için, üçüncü denemesi şu anda ilgili güvenlik birimleri tarafından yapılıyor. 21'i devreye koyup, diğer gübrelerle birlikte, az önce bahsettiğim havza bazlı uygulanacak organik maddeleri de dikkate alarak gübrede yeni bir süreç yaşayacağız.

Efendim, Bülent Bey'in bu Sayıştay raporuyla ilgili olarak bahsettiği son derece önemli tespitlere aynen katılıyoruz. Bunların bazılarını biliyorsunuz, muhasebe kayıt sistemiyle ilgili olanları var ama bazıları da mesela halk elinde genetik kaynaklarla ilgili tespit var. Mesela, bununla ilgili konu Sayıştay önerisine uygun olarak 2016 yılında icra edildi, yerine getirildi ve bundan sonra hiçbir sorun yaşamadan süreç yönetilecek. Son derece önemli tabii, bu raporları dikkate aldığımızı belirtmek istiyorum ve burada en ufak bir... Bihlun Hanım da ifade etmişlerdi, bu konudaki hassasiyetimizi bilmenizi istiyorum ve orada gerek teknik boyutuyla gerekse idari boyutuyla varsa bir eksiklik bunları giderici bir noktada son derece olumlu bir diyalog içerisinde olduğumuzu belirtmek istiyorum.

Yine, Negmar ihalesini söylediniz, orada çok ciddi sorunlar var. Arkadaşlar Tarım Kredinin yanılmıyorsam 17 şirketi vardı, bunun 8 veya 9'unu lağvettik. Tarım Kredide de ücretlerde de uçuk ücretler vardı, bunları da çok ciddi şekilde aşağıya indirdik. Tarım Kredi daha derli toplu bir hâle geldi. Şimdi, bahsettiğimiz Tarım Kredinin iştiraklerinden olan, işte, GÜBRETAŞ'ın orada da bir sürü şirketler var. Biz bu kadar şirketle uğraşmak... İş mi yapacağız, şirketler, yönetim kurulu üyelikleri... Bunları hızlı bir şekilde derli toplu hâle getirip ihtiyaç noktasına taşımak istiyoruz. Mesela şu anda Tarım Kredi de aldığımız bu önlemler neticesinde 45 yönetim kurulu üyeliği ortadan kalktı, yaklaşık 9 tane de, 8 tane de genel müdürlük ortadan kalktı. Böylece, daha işlevsel bir hâl aldığını söyleyebilirim. Şimdi GÜBRETAŞ'a yaklaşımımız bu. Buradaki bilgiler çok daha farklı. Henüz satış olmamış, onu da söyleyelim size; ihale yapılmış ama satışla ilgili bir karar verilmiş değil. Bunu çok açık, şeffaf bir şekilde -nasıl ihale- satışı olur veya olmazsa rahat açıklayacağımız bir pozisyon olduğunu bilmenizi istiyorum ama böyle bir satışın olmadığını ifade edeyim efendim.

Efendim, burada Zekeriya Bey son derece önemli konulara temas etti ilk konuşmacı olarak. Aslında her defasında katkı sunma anlayışı çerçevesindeki yaklaşımlarından dolayı çok teşekkür ediyorum. Üretimde bir karış toprağın zayi edilmemesi noktasında bir yaklaşımımız var. Yasal bir düzenleme getiriyoruz; ekilmeyen, biçilmeyen, ihtilaflardan dolayı, terk edildiğinden dolayı, ne ise, hangi sebeple olursa olsun kişinin kendi mülkü olan arazinin ekilmesiyle ilgili bir yasal düzenleme getiriyoruz; "Ya ekeceksin, ekmiyorsan 79 milyonunu hukukuna tecavüz etme. O zaman biz ekeceğiz, kiranızı da banka hesabına yatıracağız." diyoruz. Bu yaklaşım içerisindeyiz. Onun için burada bir taraftan "Ekilmesi, biçilmesi gereken bir karış toprak kalmasın." yaklaşımı içerisinde bütün coğrafyamızı en rasyonel şekilde değerlendirmeye çalışırken "Burada hangi ürün stratejik olarak çok daha uygun?" noktasında da çalışmalarımız var. Onun için, hiç yılmadan, çekinmeden bu tavsiyelerinizi dikkate alarak, haşhaş, kenevir ve fındık gibi ürünlerle ve türevleriyle ilgili olarak adımlarımızı atacağımızı burada ifade etmek istiyorum. Bu konuda eğer ilave şeyleriniz olur ise buna da açık olduğumuzu belirtmek istiyorum.

Personel istihdamıyla ilgili... Yani, şimdi, tabii ki bizim bünyemizde çalışan -yanılmıyorsam- taşrada şu anda 16 bin mühendis var, teknik elemanlar var. E, bunlara havza bazlı üretim ve işletme bazlı sorumluluk getirdik. Diyelim 9 bin veteriner var; e, şimdi, 9 bin veterinere biz bütün işletmeleri taksim etmişiz; sayısal olarak biraz fazla. Onun için, özel sektörden de ve sivil toplum kuruluşlarından da yararlanacağımızı zaten deklare ettik. Gerek hayvan aşılamalarıyla ilgili, gerek küpeyle ilgili serbest meslek erbabından da yararlanacağımızı belirtmek istiyorum.

Bu, gıdalardaki etiketlendirmeyle ilgili konu da önemli. Bununla ilgili bir yönetmelik hazırladık, kısa zaman içerisinde yayınlanacak. Çok büyük tevafuk oldu bu söylediğiniz. Kısa zaman içerisinde bunun yayınlanacağını belirtmek istiyorum. Umarım bu yıl içerisinde yayınlanır. Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliği, birincisi bu. Beslenme ve Sağlık Beyanları Yönetmeliği... Yeni uygulamayla enerji ve besin öğelerinin miktarı, nitelikleri etikette yer alacak. 204 adet sağlık beyanı etikette yer alabilecek.

Ayrıca, bu endikasyon beyanı ise Sağlık Bakanlığıyla ilgili ilaç durumu olabilir düşüncesiyle, ilaç algısından dolayı Sağlık Bakanlığının uygun bulmadığı bir yaklaşım olduğunu da belirtmek istiyorum.

Bu, Tütün ve Alkol Piyasası... Burada, "Bu transfer nedir?" diye sordunuz. İşte, Emniyet Genel Müdürlüğüne, Yeşilay'a ve benzer kurumlara aktarılıyor, artan ise Hazine Müsteşarlığına iade ediliyor. Mesela, bugün malum Emniyet Genel Müdürlüğüne -tütün, alkolle ilgili ciddi bir mücadelesi var Emniyet Genel Müdürlüğünün ilgili birimlerinin- aktarılan meblağlar var. Artan bir durum olur ise bunların hazineye iade edildiğini kısaca belirtmiş olalım.

Yine, bir diğer konu... Bu keten konusunda Edirne Tarımsal Araştırma Enstitüsü çalışmalarını sürdürüyor. Haşhaş konusunda da TAGEM ve TMO birlikte bir çalışma programlıyorlar. 700 bin dekar niye ekilmedi? 500 bin dekarın üzerinde bir alan ekildi haşhaşla ilgili olarak ama sebebi son yıllarda ortaya çıkan olumsuz iklim koşullarıyla birlikte daha cazip ürünlere kayma, mısıra kayma şeklinde bir izahat yapma imkânımız var.

Şimdi, serbest veterinerden istifadeyi söyledik.

Bu arilik çalışmaları Trakya bölgesi... Şimdi, Samsun'dan Adana'ya bir hatla batı bölgesini ari bölge olarak ilan ettik ve çalışmalarımız şu an devam ediyor. Amaç, tüm Türkiye'de, batı bölgesinde yaptığımız işlemlerin aynısını doğuda da yaparak Türkiye'nin ari bölge olması noktasında bir seferberlik içerisindeyiz. Burada bütün teknik elemanlardan yararlanacağımızı belirtmek istiyorum.

Sayın Kalaycı, bize Tarım Kredi Kooperatiflerinden 2016 yılında ne kadar kredi kullandırılmıştır diye sordu. 2016 yılında 403 bin ortağa yaklaşık 5 milyar 757 milyon kredi kullandırıldığını ifade edeyim.

Yine Konya'yla ilgili...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Son iki dakikayla toparlayacağım, çok soru var çünkü.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım, kalanları yazılı alacağız efendim.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Mısırla ilgili Konya'da damlama sulama yapma şartıyla... Çünkü Konya'da -geçen de ben ziyaret ettim- damlama sulama yapıldığı ifade edildi. Bizim de aslında sulamadan amacımız bu, vahşi sulamayla... Su getiriyorsunuz topraklar elden gidiyor, susuz topraklar elden gidiyor. O şekilde de bu yanlıştan çıkmak için damlama sulama olan yerlerde de mısır ekimiyle ilgili bir sorunun olmadığını belirtmek istiyorum.

Hububatta her yere destek vermiyoruz, buğdaya her yere destek veriyoruz. Hububat değil, buğdaya, Türkiye'nin her tarafında yem bitkilerine destek verdiğimizi belirtmek istiyorum.

Bir de tarımsal alanlar yıllar itibarıyla... Bakınız, 1989'la 2002 arasında 1 milyon 457 bin hektar elden çıkmış tarım arazisi. Efendim, 2002-2016'da da 1 milyon 200 milyar. "Bizim dönemde şu çıktı, eski dönemde..." Bunların bir faydası yok. Bizim arazimiz çıktı, hepimizin arazisi elden çıktı.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sonuçta tedbir almamız lazım.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Onun için bu önemli yani. Yıllar itibarıyla baktığımız zaman, bütün iktidarların bu şekilde bu konuda kayıp kaçağı var; herkesin. Onun için, tarım arazilerine sahip çıkalım. Ne yapalım? Şimdi 136 ovayı tescilledik, görüştük, bakanlıklar arasında çalıştık; çok kısa zaman içerisinde yayınlanıyor ama 184 ovayı belirlemiştik, diğerlerinin teknik çalışması devam ediyor. 200-250-300, nerede, sizlerin de varsa böyle bulguları, ne kadar ovayı kurtarabilirsek tarımsal sit alanı olarak... Bir seferberlik hâlinde çalıştığımız bilin; muhalefeti, iktidarı ayrım yapmadan tarım arazilerini tarımsal sit ilan etme noktasında bir çalışmaya katkınızı bekliyoruz diyorum.

BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Başkanım, ben de çok teşekkür ediyorum. Çok önemli konular var.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - O zaman üretim reform paketini lütfen ele alın Sayın Bakanım.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - İnşallah efendim.

Son cümlem de şu: Bu Genç Çiftçi Projesi başvuru sayısı... Biliyorsunuz, işte 14.900-15 bin kişi, 2017'de 16.100, 2018'de 17 bin; dolayısıyla 48 bin kişiye -üç yıllık bir program bu- 48 bin genç çiftçimize burada hibe desteği vereceğiz. Bu yıl bunun 11 bini hayvancılıkla ilgili ve yüzde 80'lere varan da bayanlar. Bayanlara bir pozitif ayrımcılık yaptık ve bayan çiftçilerin çok avantajlı olduğu bir süreci yaşıyoruz. Çok da büyük ilgi var, ben kendilerine de teşekkür ediyorum.

MUSA ÇAM (İzmir) - Ama hiç kadın görevli yok Sayın Bakanım.

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Birçok soruya da yazılı cevap vereceğimizi ifade ediyorum.

Katkılarınızdan dolayı tekrar çok teşekkür ediyorum efendim.