KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Bakanlık, kurum ve basınımızın değerli temsilcileri; öncelikle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Ben de gerek Suriye'de gerekse Adana'daki şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum, ailelerine başsağlığı diliyorum. Türk milletinin başı sağ olsun diyorum.

Yine, hepimizin üzerinde büyük emeği olan öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyorum.

Sayın Bakanım, tarım sektörünün içinde bulunduğu durumu görmek açısından ben öncelikle resmî istatistiklerde nasıl bir durum var onları gündeme getireceğim.

Şimdi, baktığımız zaman, millî gelir içindeki tarımın payı 2002 yılında yüzde 12,2 iken AKP döneminde yıldan yıla azalmış, 2015 yılı itibarıyla yüzde 9'a gerilemiştir. 2016 yılında da yüzde 8'e gerilemesi beklenmektedir.

2016 yılında büyüme yavaşladı ki tarım sektöründe ilk çeyrekte yüzde 2,4 büyüme var iken ikinci çeyrekte yüzde 1 küçülme var ki altı aylık büyümeye baktığımız zaman 0,3 düzeyinde. 2016 yılının toplamına bakarsak -ki OVP'de yıllık programda da yer alan rakamlar, yani iyimser rakamlar bunlar aslında- ekonomide yüzde 3,2 büyüme beklenirken bu oran tarımda yüzde 0,5 düzeyinde.

İstihdam yönüyle baktığımız zaman, tarımda istihdamın yıldan yıla azaldığını görüyoruz. 2002 yılında yüzde 34,9'lardayken yine bu oran -her yıl düşmüş baktığımız zaman son duruma- 2012'de 24'lere düşmüş, 2015'te yüzde 20,6'ya kadar gerilemiş, ağustos-ağustos baktığımız zaman da yüzde 21, son dönem itibarıyla tarımsal istihdamda düşme görülüyor.

Tarım alanlarına baktığımız zaman, burada da önemli bir, hatta hep ifade ediliyor, neredeyse Hollanda kadar bir toprağımızı, tarımsal alanımızı kaybettiğimiz görülüyor. 2002 yılında -çayırı, merayı dikkate almazsak- tarımsal alan 26,5 milyon hektar iken bu 23 milyon 934 bin hektara inmiş. Yani yüzde 10 tarımsal alanda da daralma görülüyor.

Yani bunlar, tabii, iyi göstergeler değil Sayın Bakanım. Yani tarım sektöründe yaşanan sıkıntıların bir anlamda resmî göstergelerde görünümü.

İhracat-ithalat olarak baktığımız zaman da, her ne kadar siz gıdayı da tarımsal ihracat içerisine alıyorsunuz ama direkt tarımsal üretim anlamında baktığımız zaman, 2002 yılında ithalat-ihracat birbirini karşılar hâldeyken bugün dış açık veren tarımsal üretimde bir yapımız var.

Sizin bir ifadeniz var, gerçi bunu 2023 hedefleri bu Millî Tarım Projesi'nin takdiminde de ifade etmişsiniz, "Tarım hasılayı 2023'te 150 milyar dolara, tarımsal ihracatı 40 milyar dolara çıkaracağız." demişsiniz. Kabaca baktığımız zaman sizin hesabınıza göre, yani ihracat 3,7 milyar dolardan 16,7 milyar dolara gelmiş on üç yılda. Geriye kaldı sekiz yıl. Yani sekiz yılda 23 milyar dolar artırmamız gerekiyor Sayın Bakanım. Yani bunu genel ekonomik hedeflerle ilgili de hep dile getirdik. Maalesef 2023 hedeflerini ulaşılamaz hâle getirdiniz bu on dört yıllık süreçte. Bu rakamlara ulaşmamız artık hayal. Yani şu an 17 milyar dolar ihracatımız var diye bakarsak... Yani bir nal tamam da geriye kaldı üç nal ve bir at. Yani buna ulaşmak gerçekten şu an için mümkün değil. Bu da uygulanan ekonomi politikalarının olumsuz neticesi.

Tarımsal desteklere bakıyorum Sayın Bakanım, 2015 yılında millî gelirin yüzde 0,5'i, binde 51'i diyeyim. 2016 yılında millî gelirin yine binde 54'ü yani yüzde 5,4'ü...

MEHMET GÖKER (Burdur) - Binde 5'i.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Binde 5'i. Doğru diyorsunuz.

0,54. 2017 için öngörülen de 0,53 daha iyi anlaşılması için söyleyeyim. Biliyorsunuz, sizin döneminizde çıkan Tarım Kanunu'nda millî gelirin yüzde 1'inin tarımsal destekleme olarak verilmesi öngörülmüştü. Bu duruma göre son üç yıla bile baktığımızda çiftçinin kabaca yılda 10 milyar lira alacağı var. 2017 yılı için öngördüğünüz tarımsal destek 12 milyar 838 milyon, baktığımız zaman çiftçiye millî gelirin yüzde 1'i verilmesi gerektiği rakam 24 milyar Sayın Bakanım.

Şimdi, mazot desteğiyle ilgili Millî Tarım Projesi'nde yine önemli bir vaadiniz var, ki gerek haziran seçimleri gerek 1 Kasım seçimleri öncesinde Milliyetçi Hareket Partisi olarak çiftçimizin en temel sorununun girdilerin çok pahalı olması, dünyanın en pahalı mazotunu kullanması hasebiyle bu konuda gerek KDV gerekse ÖTV'nin kaldırılmasını vadettik. Ama o dönem Adalet ve Kalkınma Partisinden, Başbakandan bakanlara, tüm siyasilere kadar "Efendim, bu çok popülist bir vaat. Kaynağı nereden bulacaksınız?" gibi çok ağır eleştirilerdi ama bizim dediğimiz noktaya geldiniz.

Şimdi, Sayın Başbakanımız diyor ki: "Deponun yarısı bizden." Ama 2017 desteklerinde bunu göremiyorum Sayın Bakan. 2017 desteklerinin ayrıntısına da baktığımız zaman, "Kullanılan mazotun yarısı devletten."in karşılığını göremiyoruz.

Şöyle anlıyorum ben bunu: Çiftçiye 2017 yılında herhangi bir ödeme yapılmayacak, 2017 yılında kullandığı mazotun bedelinin yarısını 2018'de alacak. Herhâlde öyle bir öngörü var çünkü mevcut bütçede bu rakam yer almıyor.

Çiftçimizin borçlarına baktığımız zaman, gerçekten bankacıların, tefecilerin kıskacına düştüğünü görüyoruz. Daha önceki Tarım Bakanımız hep şunu söylerdi -ben dikkat ettim, taradım da, söylemediniz- çiftçiye verdiğimiz krediler şuralara çıkardık diye. Yani çiftçiyi daha çok borçlandırmayı bir başarı olarak sunuyorlardı. Sizde bunu görmedik. Çiftçinin borcunu değil üretimini artırmamız lazım. Yani bu anlamda sizin sunumunuzu daha doğru olarak gördüğümü ifade etmek istiyorum.

Şimdi, çiftçimizin kredi borçlarına baktığımız zaman, BDDK verilerine göre 2002 yılında sadece 530 milyon lirayken 2016 Eylül ayı itibarıyla 68,5 milyar liraya çıkmış. Yani yaklaşık 130 kat çiftçinin kredi borçlarında artış var. Sadece 2015 yılında yüzde 34 artış var Sayın Bakanım. Bu, gerçekten, çiftçimizin şu an ne durumda olduğunu açık bir şekilde gösteriyor. Zaten tarım bölgelerine gittiğimizde -ki Konya'da da bunu görüyoruz- yani çiftçimiz bankadan bankaya kredi kuyruklarında maalesef kredi alma çabası içerisinde ya da destek yattı mı, o parayı almanın peşinde. Borçlu olmadığı kesim çiftçimizin yok.

İpoteksiz arazi kalmadı. Yani bankalara...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

(Oturum Başkanlığına Sözcü Abdullah Nejat Koçer geçti)

BAŞKAN - Sayın Kalaycı, ek süre veriyorum. Lütfen, toparlayınız.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Tamam Sayın Başkanım.

Yani kısa kısa geçeyim.

Çiftçimizin bu duruma düşmesini, belki şunu söyleyebilirsiniz: "Efendim, traktör alıyor, işte söküm makinesi alıyor, borçlanıyor." Ama orada da şunu görüyoruz Sayın Bakanım: Bir atıl kapasite oluşuyor, bir kaynak israfı var. Yani baktığınız zaman, 100 dekar arazisi olan çiftçinin 100 beygirlik traktörü var. Yani biraz da gösterişe gitti, "Mehmet Ağanın var, benim niye yok? Onun var, benim niye yok?" diye bir yarışa gitti.

Recep Başkanım da duymuştur. Mesela Konya'yla ilgili, bir kasabamızla ilgili şunu söylerler: 10 pancar söküm makinesi alınmış, devasa pancar söküm makinesi. Alman üretici firma "Ya, demek ki çok büyük bir yer, tarım bayağı ileri." diye gelmiş. Bakmışlar ki çiftçi kayıt sisteminde 500 civarında çiftçi var. Yani 1 makine aslında o bölgenin ihtiyacını karşılayacak, hatta 10 makine belki Konya'nın tüm üretimini karşılayacak. Yani böylesi bir durum var. Maalesef, bir gösteriş mi diyelim artık, yani yeni makinelere mevcut traktörünü vererek, borçlanarak traktör alıyor, diğer tarım makinelerini alıyor ama borçlar da artık çiftçimizin dayanamayacağı boyutlara yükselmiş durumda.

Ben borçlardan bahsetmişken tarım kredi kooperatiflerinin rakamlarını alabilirsem Sayın Bakanım aklıma gelmişken, onu burada ifade edeyim, ne kadar tarım kredi kooperatiflerinin çiftçilerimize kullandırdığı kredi tutarı.

Bir iki konuya kısa kısa değineceğim. Bu genç çiftçilere 30 bin liralık hibe desteği maalesef hayal kırıklığı yarattı. Şöyle ki: Sizin açıklamanıza göre 397 bin çiftçimiz başvurdu buna, 14.970 çiftçi hibe almaya hak kazandı. Yani 382 bin genç çiftçimizin maalesef umutları söndü ki büyük bir umutla bunlar, projeler hazırlanmıştı. Bu rakamı artırmanızı yani bizim de destek verdiğimiz bir konu olduğunu burada ifade etmek istiyorum.

Millî Tarım Projesi'yle ilgili de, Sayın Bakanım, önemsiyoruz. Tabii, tarıma yönelik bir projenin ortaya konmuş olması, havza bazlı destekleme sistemi, hayvancılıkla ilgili destekleme sistemi gerçekten bizim de savunduğumuz, gündeme getirdiğimiz konular.

Buğdayla ilgili şunu söyleyeceğim: Her tarafa hububat vermişsiniz. Yani verimliliği çok düşük olan yerlere de verimliliği yüksek olan yerlere de hububat ekimi desteklemesi öngörülmüş. Yani bilmiyorum, bu, bize göre tam doğru değil. Yani en yüksek verimi nerede alıyorsak o bölgelerde olması daha doğru olurdu.

Bir de, Konya'mızla ilgili mısır desteği sadece Kadınhanı, Yunak, Çeltik için öngörülmüş, hâlbuki Konya mısır üretiminde çok önemli bir oranı yakaladı, özellikle Karapınar, Çumra, o bölgede. Bizim mısır desteğiyle ilgili talebimiz var. Yani sadece Karapınar yüzde 10'unu falan karşılıyor Sayın Bakan. Niye Karapınar bölgesine bu şekil destek öngörülmedi, bilemiyorum.

Yine, damızlık düve üretim merkezleri, manda üretim merkezleri, bu iller arasında Konya yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kalaycı, toparlar mısınız lütfen.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Konya çok önemli potansiyeli olmasına rağmen bu hayvancılık sektöründe maalesef Hükûmetten gerekli desteği alamıyor.

Son olarak şunu söyleyeyim: Konya tarımın başkenti diyoruz. Ama tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgeleri Konya'da yok. Bakıyorum, nerede var? Bakanlığın listesi... Diyarbakır'da var, Amasya Suluova'da var, Ankara Çubuk'ta var, Şanlıurfa'da var, Eskişehir Beylikova'da var, Yalova'da, Kars'ta, Denizli'de, Antep'te, Elâzığ'da, Karaman'da, Hatay'da, Ağrı'da var ama Konya'da maalesef tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgesi oluşturulmadı. Yani bu konuda Sayın Bakanım, desteklerinizi bekliyoruz.

Ben, Bakanlık ve kurumlarımızın bütçelerinin hayırlı sonuçlar getirmesini temenni ediyorum.

Tekrar teşekkür ediyorum.