KOMİSYON KONUŞMASI

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın 2017 yılı bütçesini görüşmek üzere huzurlarınızdayız. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bugün 24 Kasım, bu vesileyle Hazreti Ali'nin "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum." veciz ifadesi ve Mustafa Kemal Atatürk'ün "Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır." ifadesi çerçevesinde bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyorum.

Ayrıca, bildiğiniz gibi uzunca bir süredir terör belasıyla ülkemiz karşı karşıya. Bugün yine Adana'da menfur bir saldırı gerçekleşti ve bu saldırıda hayatlarını kaybeden şehit kardeşlerimiz var, yaralılarımız var. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum. Burada hayatını kaybeden Gökhan Aygül kardeşimiz bir temizlik işçisi, Tarım Bakanlığında çalışırken geçici olarak valilik emrinde bir aydır görev yapmakta, bugün valilik giriş katını temizlerken bu saldırıyla karşı karşıya kaldı ve maalesef hayatını kaybetti. Allah'tan rahmet diliyorum.

Yine, El-Bab'ta 3 askerimiz şehit oldu. Kardeşlerimize, şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, terörü lanetlediğimizi bir kez daha ifade ediyorum.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Tarım ve hayvancılık tarih boyunca insanoğlunun varlığını sürdürmesini ve pek çok medeniyetin kurulmasını sağlayan son derece önemli bir alan. Sanayi Devrimi'nden sonra tarım her ne kadar ikinci plana itilmiş olsa da artan dünya nüfusu, tarım arazilerinin yok olması, iklim değişikliği, su kaynaklarının azalması, gıdaya erişimin zorlaşması gibi faktörler tarımın ihmal edilemeyecek stratejik bir sektör olduğunu yeniden ortaya koymaktadır.

Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 40'ının istihdam edildiği tarım sektörü, dünyadaki yoksulların yüzde 75'inin birincil geçim kaynağı konumundadır. 1 milyar insanın aşırı yoksul olduğu, 800 milyon insanın aç yaşadığı, buna mukabil 600 milyonu obez olmak üzere 1,4 milyar insanın aşırı kilolu olduğu, her yıl 1,4 milyar ton gıdanın israf edildiği, 34 ülkenin gıda, 80 ülkenin ise su sıkıntısı çektiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünya her yönüyle eşitsizlikler dünyası. Öyle ki dünyada en zengin yüzde 20'lik dilimde yer alanlar üretilen toplam gıdanın yüzde 77'sini tüketmektedir. 62 kişinin servetinin 3,5 milyar insanın yani dünya nüfusunun yarısına tekabül eden insanın servetine denk servete sahip olduğu bir dünyada sosyal adaleti ve kalıcı huzuru inşa etmek mümkün olamamaktadır. Ancak, küresel düzeyde tedbir alınmadığı sürece önümüzdeki yıllarda küresel faciaların yaşanacağı da muhakkaktır. Bugün petrol ve gaz için kopan fırtına, yarın gıda ve su için kopacaktır. Nitekim, yapılan araştırmalara göre kuraklık nedeniyle 2030 yılına kadar 700 milyon insanın, yaşadığı yeri terk edeceği tahmin edilmektedir. Bugün 3 milyon Suriyeli mültecinin dünya üzerinde oluşturduğu çalkantıya bakınca yurdunu, yuvasını terk edecek olan 700 milyon insanın dünyada nasıl bir sosyal tsunamiye sebep olabileceğini tahmin etmek zor değildir.

Yine, 2050'de 9,5 milyara ulaşacak olan dünya nüfusunu beslemek için tarımsal hasılanın yüzde 60 oranında artması gerekirken tedbir alınmadığı takdirde ürünlerden alınan verimde ise yüzde 25'lere varan oranlarda düşüş yaşanacağı ifade edilmektedir. Kısacası, insanoğlu için tehlike çanları çalmaya başlamıştır. Yeryüzünde insanlığın hizmetine sunulan kıt kaynakların daha rasyonel kullanılması için tüm dünyada ihtirasların değil, ihtiyaçların esas alınacağı bir üretim ve tüketim modelinin geliştirilmesi gerekmektedir. Küresel siyasete yön veren akıllar, nüfus-gıda dengesini çocukların katledildiği savaşlar yoluyla insan nüfusunu azaltarak değil, israfı önleyerek, hiç değilse gıdada adil bir bölüşümü sağlayarak ve en önemlisi, tarımsal üretimi artırarak sağlayabilir.

Artık, toprağa, yaprağa, suya, yağmura, kara, güneşe hasılı tabiatı oluşturan bütün unsurlara gereken saygıyı göstermek durumundayız. Unutmayalım ki toprağın ölümü, nebatın ve efradın ölümüdür. Yani, tabiatın ölümü, insanlığın ölümüdür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bin yıldır yurdumuz olan ve her karışı şehit kanlarıyla sulanan bu topraklar, tüm bereketiyle ve cömertliğiyle 80 milyonun hizmetindedir.

Türkiye, sahip olduğu coğrafi konumu, su kaynakları, bitki deseni, mera alanları ve mevsimsel etkenler sayesinde tarım ve hayvancılık alanında pek çok ülkeden daha avantajlı bir konumdadır. 24 milyon hektar tarım alanımız, 14,6 milyon hektar mera varlığımız, 1 milyon hektar su alanımız, ÇKS'ye kayıtlı 2 milyonun üzerinde çiftçimizle 115 milyon ton bitkisel üretim, 24 milyon ton hayvansal üretim, 147 milyar TL tarımsal hasıla, 16,7 milyar dolar tarımsal ihracat gerçekleştirmekteyiz. Buğday unu ihracatında dünya 1'incisi, makarna ihracatında dünya 2'ncisiyiz. 2015'te yüzde 7 büyüyen tarım sektöründe, Rusya'yla yaşanan uçak krizi, terörle mücadele, 15 Temmuz darbe girişimi, Orta Doğu'daki durum gibi içerde ve dışarda meydana gelen son derece önemli hadiselere rağmen, ilk altı aylık süreçte yüzde 0,3 büyüme sağlanmıştır.

Hükûmetimiz, tarım sektörünün büyümesi ve gelişmesi için daima çiftçimizin yanında yer almış, devletin mali imkânlarını bu doğrultuda seferber etmiştir. 2003-2016 döneminde 20,7 milyar TL'si hayvancılık desteği olmak üzere, çiftçilerimize, üreticilerimize verdiğimiz nakit hibe destek miktarı 90 milyar TL'ye ulaşmıştır.

Özellikle, 2016 yılı, çiftçilerimizin belini büken girdi maliyetleri konusunda önemli kararların alındığı bir yıl oldu. İlk önce, gübre ve yemdeki KDV tamamen kaldırıldı. Mazot desteği uygulamasını başlatan Hükûmet olarak şimdi de mazot tüketiminin yarısını karşılayacağız. Sertifikalı fidan üretimini, zeytin bahçelerinin rehabilitasyonunu, tarımsal arazisi 5 dekar altında olan meyve ve sebze yetiştiriciliği yapan işletmeleri ilk kez 2016 yılında destek kapsamına aldık. Fındık üreticilerine dekar başına 170 TL destek ödemesi yapıyoruz. Genç Çiftçilere Hibe Projesi kapsamında 2016 yılında 15 bin proje destek kapsamına alınmıştır. Bu kapsamda, çiftçilerimize 450 milyon TL hibe desteği ödüyoruz. 2017'de çiftçilerimize toplam 12,8 milyar TL tarımsal destek vereceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarımsal kredilerde -2016 yılında faaliyete göre değişmekle birlikte- yüzde 25 ile yüzde 100 arasında faiz indirimi uygulanmıştır. Çiftçilerimiz sübvansiyonlu tarımsal kredileri yüzde 0 ile yüzde 8,25 aralığında cari faiz oranıyla kullanabilmektedir. Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatifleri tarafından 2016 yılının ilk on ayında toplam 26,1 milyar TL tarımsal kredi kullandırılmıştır. Hayvancılık sektöründe sıfır faizli kredi uygulamasının başladığı 2010 Ağustos ayından 2016 Ekim ayına kadar 408 bin üreticiye toplam 9,9 milyar TL faizsiz kredi kullandırılmıştır.

Değerli milletvekilleri, Bakanlık olarak gıda arz güvenliği kadar gıdaların güvenilirliğini de son derece önemsiyoruz. Bu kapsamda, kamu ve özel olmak üzere 136 laboratuvarla vatandaşlarımızın hizmetindeyiz.

Milletimizin güvenilir gıda tüketimi ve sağlıklı beslenmesi amacıyla 2016'nın ilk dokuz ayında 661 bin denetim gerçekleştirdik. Bu ülkenin geleceği olan çocuklarımızın sağlıklı beslenmeleri için okul, kantin, yemekhane gibi ortamlarda sadece 2015-2016 eğitim öğretim döneminde 31.765 denetim gerçekleştirdik, 221 işletmeye yaptırım uyguladık. 2012-2016 yılları arasında sağlığa zararlı gıda üreten, taklit ya da tağşiş yapan 586 firmanın 1.173 farklı parti ürününü kamuoyuna ifşa ettik. Hazırladığımız yasa tasarısıyla da vatandaşlarımızın sağlığını tehdit eden ürünleri üreten firmalara dönük para cezalarını artırıyor, kapatma dâhil her türlü yaptırımı hayata geçiriyoruz.

Değerli milletvekilleri, çiftçiyi kalkındırmanın ve tarımı geliştirmenin ilk basamağı toprakları korumaktır. Tarım topraklarının korunması ve geliştirilmesi çalışmalarımız hızla devam etmektedir. Sınırları belirlenmiş 184 ovamızı tarımsal sit alanı ilan ederek bu alanların amaç dışı kullanımına izin vermeyeceğiz. 136 ovanın sınırları kesinleşmiş bulunmaktadır ve Bakanlar Kurulu kararı için imzaya açılmış bulunmaktadır.

1961'den bu yana yaklaşık 5,3 milyon hektar alanda arazi toplulaştırması tamamlandı. 1,6 milyon hektar alanda toplulaştırma çalışmaları devam etmektedir. 2023 yılına kadar 7 milyon hektar arazinin toplulaştırmasını daha gerçekleştireceğiz.

Daha fazla tarım arazisini suyla buluşturmak için yasal ve idari tüm tedbirler alınıyor. Toplulaştırma ve sulamanın tek elden yürütülmesini sağlayacak idari yapılandırmayı gerçekleştireceğiz.

Mülkiyet sorunu, göç, çiftçilikten vazgeçme gibi sebeplerle kullanılamayan tarım arazilerinin üretime kazandırılması için kiraya verilmesini sağlayacak yasal düzenlemeyi yakın zamanda komisyonda ve Genel Kurulda görüşeceğiz.

Toprağın sonsuz ve ölümsüz bir kaynak olmadığını, tıpkı bizler gibi can taşıdığını bilerek hareket etmek durumundayız. Toprağı âdeta kimyasalların bağımlısı hâline getiren uygulamalar, insanlığın geleceğini tehdit etmektedir. Bu sebeple, toprağımızı ve sağlığımızı etkileyen gübre ve ilaç gibi kimyasallarla ilgili gerekli tedbirleri alarak bitkinin ihtiyaç duyduğu formatta organik, mikrobiyal ve kimyasal gübre kullanımına ilişkin çalışmalarımız son aşamaya gelmiş bulunmaktadır. Ayrıca, organik tarım, iyi tarım ve çevre dostu doğal üretim tekniklerini desteklemeye de devam edeceğiz.

Öte yandan, bitki sağlığını korumaya yönelik olarak da eğitim ve yayın, entegre mücadele, biyolojik ve biyoteknik mücadele, hasat öncesi pestisit denetim programları, bitki koruma ürünlerinin uygulanması ve kayıtlarının tutulması, bitki karantina, süne, çekirge ve Akdeniz meyve sineği mücadele çalışmalarımız aksamadan devam ettirilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son on üç yılda AR-GE faaliyetlerine toplam 1 milyar 750 milyon TL kaynak ayrılmıştır. Tohumculuk sektörü, tohumluk üretimi ve sertifikalı tohum kullanımına sağlanan desteklerle büyümeye ve gelişmeye devam etmektedir.

Tohumculuk sektörümüz uluslararası sistemlerle entegrasyonunu sağlamış olup, Türkiye uluslararası normlarda tohum üretim ve sertifikasyon sistemine sahip bir konuma ulaşmıştır. 2015 yılında tohumluk üretimi 896 bin ton olarak gerçekleşmiştir. 2016 yılı Kasım ayı itibariyle sertifikalı tohum kullanımı kapsamında çiftçilerimize 147 milyon TL, sertifikalı tohum üretimi yapan üreticilerimize ise 53 milyon TL destek ödenmiştir.

Sertifikalı tohum kullanımı, hububatta yüzde 25, mısırda yüzde 300, ayçiçeğinde ise yüzde 80'lere varan verim artışı sağlamaktadır.

İşte, bundan dolayı 2018 yılında sertifikalı tohum kullanım zorunluğu kararını aldık. Özel sektörle birlikte sertifikalı tohum temini için 2017 yılında çalışmalar yoğunlaştırılacaktır. 2015'te 70 ülkeye yaklaşık 27 bin ton tohum ihracatı gerçekleştirdik. Önümüzdeki dönemde sertifikalı tohum kullanımını yaygınlaştırıp başta sebze ve yem bitkileri olmak üzere, tohum geliştirme araştırmalarına desteğimizi 10 kat artıracağız. Böylece ülkemizi tohumculuk alanında dünyanın ilk 5 ülkesinden biri hâline getirme hedefi konusunda hızlı bir şekilde yol almaktayız.

Beyaz ette, etçil anaç tavuk için ana-baba hatlarında dışa bağımlı durumda iken bu alanda yürüttüğümüz çalışmalarda son aşamaya gelmiş bulunmaktayız. 2017'de ilk yerli anaç tavuğumuzu piyasaya süreceğiz. Böylece, tamamen yerli ve millî üretime geçmiş olacağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ürünlerin risklere karşı güvenceye kavuşturulması, çiftçilerimizin en önemli teminatıdır. Bu kapsamda, üreticileri tüm doğal afetlere karşı güvence altına alan ve çiftçilerin kara gün dostu olan TARSİM'le son on yıl içinde 7,2 milyon adet poliçe düzenlenmiş, 91 milyar TL değerinde tarımsal varlık sigortalanmış, 2,6 milyar TL prim desteği ve 2,9 milyar TL hasar tazminatı ödenmiştir.

2017 yılında TARSİM kapsamını genişletiyoruz. 81 ilin 81 ilçesinde buğday ürününde kuraklık verim sigortasına geçilecektir. Meyvecilikte ürünün yanında ağaçlar da sigorta kapsamına alınacaktır. Hayvan hayat sigortalarında hırsızlık riski teminat altına alınacaktır. Ayrıca, 1/1/2016 ile 31/12/2016 tarihleri arasında meydana gelen doğal afetlerden dolayı zarara uğrayan çiftçilerimizin Ziraat Bankasına ve tarım kredi kooperatiflerine olan kredi borçları bir yıl ertelenmiştir.

Hayvancılık konusunda da önemli gelişmeler yapılmış, önemli mesafeler katedilmiştir. Yaptığımız çalışmalar, verdiğimiz destekler ve üreticimizin gayretiyle süt üretimimiz 18 milyon 600 bin tona, kırmızı et üretimimiz 1 milyon 150 bin tona, tavuk eti üretimimiz 1 milyon 900 bin tona, yumurta üretimimiz 16 milyar 700 milyon adede, bal üretimimiz 107 bin tona, su ürünleri yetiştiriciliğimiz ise 240 bin tona ulaşmıştır.

Değerli milletvekilleri, her ülkenin, sahip olduğu potansiyeli iyi değerlendirerek her açıdan rekabeti, etkinliği, verimliliği ve sürdürülebilirliği gözeten, çevreyle de uyumlu rasyonel tarım politikaları geliştirmesi gerekmektedir. Bu anlayışla, tarımın sorunlarını ve geleceğini sektörün aktörleriyle konuşmak üzere 15 Ocak 2016'da Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nden başlayarak 7 bölgede ortak akıl toplantıları düzenledik. Bu toplantılardan elde ettiğimiz birikimi ve ülkemizin potansiyelini göz önünde bulundurarak gıda arz güvenliğinin garantilenmesi, çiftçilerimizin alın terinin hakkını alabilmesi, kaynakların ülke ihtiyaçları doğrultusunda etkin kullanılabilmesi, ülkemizde üretim planlaması yapılabilmesi, Türkiye'nin 2023'te 150 milyar dolar tarımsal hasıla ve 40 milyar dolar tarımsal ihracat hedefine ulaşabilmesi için Millî Tarım Projesi'ni hazırladık.

Bu projenin "Havza Bazlı Tarımsal Üretimi Destekleme Modeli", "Hayvancılıkta Yerli Üretimi Destekleme Modeli" olmak üzere iki temel ayağı bulunmaktadır. Havza Bazlı Tarımsal Üretimi Destekleme Modeli'nde tarımsal faaliyet yapılan her ilçe bir tarım havzası olarak kabul edilmiş ve 941 tarım havzası belirlenmiştir. Stratejik veya arz açığı olan 19 üründen her havzada en uygun ve en verimli olanları destekleyeceğiz. Buğday ve yem bitkilerini ise tüm havzalarda, 941 havzada destekleyeceğimizi ifade etmek istiyorum.

941 havzanın her birinde hangi ürünlerin destekleneceğini belirlerken iklim, toprak, topografya, verim, su kısıtı, ekim nöbeti, arz açığı gibi faktörler dikkate alınmıştır. Bu modelle birlikte artık çiftçilerimiz nerede ne ekeceğini, ne kadar destek alacağını önceden bilecek. Destekleme başvurusunda bürokratik işlemler azaltılarak, nisan-mayıs ve eylül-ekim dönemlerinde olmak üzere yılda 2 kez toplu ödeme yapılacak.

Millî Tarım Projesi'yle tarımsal destekleri sadeleştiriyor ve etkinliğini artırıyoruz. Desteklerin sadeleştirilmesine yönelik çalışmalarımız devam edecektir.

Et konusunda da sorunlar yaşadığımız muhakkak. 1 milyon 150 bin ton et üretiyor olmamıza rağmen, 1 milyon 300 bin tonun üzerinde et tüketiyoruz. Bu ihtiyacımızı karşılamak için yaklaşık 500 bin büyükbaş hayvan ithal etmek durumundayız.

Diğer yandan ise her yıl 400 bin buzağımız çeşitli nedenlerle ölüyor. Bu çelişkili durumu ortadan kaldırmak için dört aylık ve aşıları tamamlanmış her buzağı için 750 TL'ye kadar destek vereceğiz.

Bunun yanında, artan kırmızı et talebini yerli üretimimizle karşılamak, hayvancılıkta kendimize yeter hâle gelmek için, süt üretiminde sürdürülebilirliği sağlayarak ihracat odaklı büyümek için Millî Tarım Projesi'nin ikinci ayağını oluşturan Hayvancılıkta Yerli Üretimi Destekleme Modeli'ni hayata geçiriyoruz. Bu modelle ülkemizin mera varlığının yüzde 56'sını ve büyükbaş hayvan varlığımızın yüzde 36'sını barındıran 30 ilimizi "mera hayvancılığı yetiştirici bölgeleri" olarak belirledik. 32 ilimizde en az 500 baş kapasiteli damızlık gebe düve üretim merkezleri, 26 ilde en az 500 baş kapasiteli damızlık koç-teke üretim merkezleri, 11 ilde de en az 150 baş kapasiteli damızlık manda üretim merkezleri kuracağız. Önce Samsun-Adana hattının batısını, ardından da tüm yurt sathını aşılı ari bölge hâline getireceğiz. Meralarımızı, ıslah etmeleri şartıyla, hayvancılık yapmak isteyenlere tahsis edeceğiz. Nadas alanlarının azaltılması ve üretime kazandırılması için yem bitkisi ekimi teşvik edilecektir. Ayrıca, tarımsal işletmeleri bir ziraat mühendisi veya veterinere zimmetleyerek tarımda işletme bazlı danışmanlık dönemini başlattık. İnanıyorum ki Millî Tarım Projesi tüm bileşenleriyle tam manasıyla hayata geçtiğinde Türkiye gıda arz sorunu yaşamayacak ve gelecek kuşaklara daha üretken ve daha müreffeh bir ülke bırakmış olacağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında tarımsal faaliyetlere ilişkin yatırımlara yüzde 50 hibe sağlanmaktadır. Ulusal bütçeyle 81 ilimizde yürütülen bu projeyle toplam 6.863 projeye 1,5 milyar TL hibe desteği sağlanmıştır. IPARD-1 programı kapsamında 42 ilimizde uygulanan projeler için AB ve ulusal katkı olmak üzere toplam 1 milyar avrodan fazla fon yatırımcıların kullanımına sunulmuştur. 2016 yılı itibarıyla 2020 yılına kadar sürecek IPARD programının ikinci döneminde yaklaşık 1 milyar 45 milyon avro hibe yatırımcılara sunulacaktır. IPARD-2 kapsamında ilk başvuru çağrısına 18 Aralık 2015'te çıkılmış olup 8.789 proje başvurusu alınmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin ilk EXPO'su olan "Çiçek ve Çocuk" temalı Uluslararası Bahçecilik Sergisi EXPO 2016 Antalya'ya 57 ülke katılmış, açık olduğu altı ay zarfında 4,7 milyon ziyaretçi çekmiştir. 1990'da Japonya'da yapılan Botanik EXPO'sundan sonra en fazla katılım EXPO 2016 Antalya'ya olmuştur. EXPO 2016 alanı bundan sonra da Antalya'ya ve ülkemiz turizmine katkı sağlamaya devam edecektir.

Konuşmamın bu bölümünde Bakanlığımızın bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarının faaliyetlerine ilişkin bilgileri kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum.

TİGEM tarafından üreticilerimizin kaliteli tohumluk ve damızlık hayvan ihtiyacının karşılanması amacıyla önemli çalışmalar yapılmaktadır. TİGEM vasıtasıyla üreticilerimize 2017'de 215 bin ton hububat, 3 bin ton yem bitkileri tohumu temin etmeyi hedefliyoruz. TİGEM vasıtasıyla son on beş yılda 51 bin baş damızlık sığır üretimi gerçekleşti. 2017'de de 3 bin baş damızlık üretimi hedeflenmektedir.

TMO, klasik depoculuk faaliyetlerinden çıkarak piyasa regülasyonu görevine odaklanmaktadır. TMO tarafından buğday alım fiyatı 28 Haziran 2016'da açıklandı. Bu kapsamda 2,6 milyon ton buğday alımı karşılığında 2,3 milyar TL ödeme gerçekleştirildi.

Mısır için müdahale alım fiyatı 26 Ağustos 2016'da 740 TL/ton olarak açıklandı. Kasım ayı itibarıyla 1 milyon 677 bin ton peşin mısır alımı gerçekleştirildi ve üreticilere 1,2 milyar TL ödeme gerçekleşti.

60 randıman Osmancık çeşidi çeltik alım fiyatı 7 Ekim 2016'da 1.675 TL/ton olarak açıklandı, Kasım ayı itibarıyla da 74 bin ton çeltiğin peşin alımı gerçekleşti, üreticilere 113 milyon TL ödendi. Ayrıca, Bakanlar Kurulu kararıyla Pakistan, Filistin, Somali ve Suriye için toplam 167 bin ton un Kızılaya teslim edilmiştir.

Diğer piyasa regülatörümüz Et ve Süt Kurumu, 2016'nın ilk dokuz ayında 86.932 adet büyükbaş, 85.469 küçükbaş hayvan alımı ve 28.461 ton kırmızı et üretmiş ve üreticilerimize toplam 554 milyon TL ödeme yapmıştır. Kırmızı et arzımızdaki açığı kapatmak üzere orta ve uzun dönemli önlemleri alırken, diğer yandan da ESK yurt dışından hayvan ithalatı konusunda münhasıran yetkili kılınmıştır. ESK ilk kez Mart 2016'da sütte müdahaleyi gerçekleştirerek süt alımına başlamış, üreticilerimize destek olmuştur. Ekim 2016 itibarıyla üretici birlikleri ve kooperatifler aracılığıyla yağsız süt tozu yaptırılmak üzere 214 bin ton çiğ süt alınmıştır. Müdahale öncesi 0,70 kuruşlara kadar gerileyen süt fiyatları, müdahale sonrası alım yapılan bölgelerde referans fiyat olarak 1,15 TL seviyelerinde dengelenmiş ve dişi hayvanların kesime gitmesi önlenmiştir. Bu süreçte, Avrupa'da süt fiyatlarının yüzde 20'nin üzerinde bir düşüşü gösterdiğini de belirtmek istiyorum. Ayrıca, laktasyon döneminde ortaya çıkan arz fazlasını da kullanarak Okul Sütü Programı ve yine Okul Üzümü Programı'yla öğrencilerimizin gelişimine katkıda bulunuyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hububat, fındık, üzüm gibi ürünlerin rekolteleri tek elden açıklanacaktır. Böylece, kamuoyunda bu ürünlere yönelik spekülatif açıklamalar önlenecektir.

Ülkemizde üretilen yaş çayın yaklaşık yüzde 55'i ÇAYKUR'un 45 fabrikasında işlenmektedir. 2016 yaş çay alım kampanyasında ekim ayı itibariyle 688 bin ton yaş çay alımı yapılmıştır. Yaş çay alım bedeli olarak üreticilere 2015'te 1,1 milyar TL, bu yılın ilk on ayında ise 1 milyar 255 milyon TL ödeme yapılmıştır. ÇAYKUR çay satışından 2015'te 2 milyar 53 milyon, bu yılın ilk on ayında ise 1 milyar 490 milyon TL gelir elde etmiştir.

Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun milletimizi bilgilendirme ve Dünya Sağlık Örgütüyle tütün mamullerinin yasa dışı ticaretinin önlenmesine yönelik çalışmaları devam etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımızın faaliyet alanlarına ilişkin özet olarak sunduğum bilgilerin detaylarını sizlere dağıttığımız kitapçıkta bulabilirsiniz.

Bakanlığımızın 2017 yılı bütçesi 19 milyar 537 milyon 920 bin TL olarak öngörülmüştür. Bunun 12 milyar 838 milyon TL'si, yani bütçemizin yüzde 66,7'si tarımsal desteklemeler olarak çiftçilerimize, üreticilerimize ayrılmıştır.

Bakanlığımız bütçesine vereceğiniz desteklerden dolayı şimdiden teşekkür ediyorum. Sayın Başkan, şahsınızda bütün Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine saygılarımı sunuyorum.