KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Adalet Bakanlığının çok değerli bürokratları, Komisyonumuzun saygıdeğer milletvekilleri, hepinizi sözlerimin başında saygıyla selamlıyorum.

Tabii ki bu Plan ve Bütçe Komisyonu çerçevesinde bize tanınan beş dakikalık süre içerisinde adalete dair öyle her şeyi söyleyemeyiz ama özellikle önemsediğimiz başlıklar etrafında ben de biraz önce bizim adımıza, grubumuz adına konuşan Sayın Günal'ın da kaldığı yerden devam etmek suretiyle bütçeyle ilgili sözlerimi, düşüncelerimi paylaşmak isterim.

Saygıdeğer milletvekilleri, adalet ve özellikle adalete güven öyle tahmin ediyorum sabahtan beri de bu konuşmaların hep en merkezinde olan bir kavram ve bildiğim kadarıyla en son Sayın Bakanın da Genel Kurulda paylaştığı çerçevede, henüz yüzde 30'ları dahi yakalayamadığımız bir gerçeklikle karşı karşıyayız ve Adalet Bakanlığının bütçesi görüşülürken bizim en fazla önemsediğimiz kısmı burası. Yani, evet, herkesten toplanan vergilerle adaleti tesis ettirmeye yönelik olarak Adalet Bakanlığına bu bütçeden belli bir pay artıracağız, ayıracağız ve bunun üzerinden adliye sarayları yapılacak, iş yurtları yapılacak, personele giderler ödenecek, bu bütçe harcanacak ama hepsinin aslında en önemli amacı, bu adalete güven endeksini artırmak ve bildiğim kadarıyla yine, bu yüzde 30'ları bile bulamamış rakam, kimi istatistiklerde de yüzde 11'lere kadar düşmekte. Öyle ki Türkiye'de Başbakanın asıldığı 1960'lı yıllarda bile yüzde 50'lerin altına düşmemiş olan bir endeksten söz ediyoruz ama bugün ne yazık ki çeşitli ama hepimizin bildiği sebepler çerçevesinde, bu adalete güven endeksi ne yazık ki yüzde 30'lara dahi varamamış durumda.

İşte, 15 Temmuzda milletimiz tarihinin en büyük ihanetlerinden birini gördü ki bu ihanetin merkezinde yer alan, esasen bu adaletsizliğe yol açan o hain yapılanmanın, özellikle AKP iktidarının bu son dört-beş yılında daha da fazla etkisini artırmak suretiyle katettiği mesafeydi. Yani, biz ne yazık ki Türk devleti olarak adalet mekanizmasını özellikle o son birkaç yıl içerisinde bir paralel yapılanmaya teslim ettik Türk devleti olarak ve o yargının geneliyle alakalı olarak çok ciddi yanlışlıklarla, hukuksuzluklarla adalete güven endeksini buralara kadar düşürecek bir imkân kendisine tanındığı için buralara kadar düşürdü. Bizim her yıl olduğu gibi bu yıl da Adalet Bakanlığı bütçesini görüşürken, bu bütçeyi taksim ederken, buradan yapılacak çalışmaları yürütürken en fazla bu hususu gözden kaçırmamamız gerekiyor. Böyle bir yükümlülüğün hepimizin üzerinde bir vazife, bir borç olduğunu düşünüyorum aziz Türk milleti adına. Dolayısıyla, bu çerçevede değerlendirmek lazım. Bu ana konsepti tespit ettikten, kabul ettikten sonra, tabii ki personelle ilgili, fiziki koşullarla ilgili pek çok şey söylemek mümkün ama zamanımızın da sınırlı olduğunu biliyorum. Bu ana vurguyu yaptıktan sonra belli başlı bazı başlıklarla ilgili de yaklaşımlarımızı ifade etmek isterim.

Özellikle de 15 Temmuzdan sonra yapılan yargı çalışmaları kapsamında savcılarımızın, hâkimlerimizin insan üstü gayretlerle günün yirmi dört saat olduğu gerçeğini âdeta sorgulatırcasına çalışmalar yaptığını biliyoruz. Buna rağmen, özellikle binlerce hâkimin, savcının bu kapsamda ihraç edilmesinden dolayı da yüklerinin daha da artmış olduğunu biliyoruz ve o yüklere rağmen o çalışmaları yürüten hâkimlerimizin, savcılarımızın pek çok ilde lojman problemiyle, her yerde özlük bakımından, ücretler bakımından son derece kısıtlı imkânlarla -yani toplumumuzun genelinin ve memurların genelinin aldığı maaşlar değerlendirildiğinde elbette ki ondan daha fazla ama- yaptıkları işlerle hiç de mütenasip olmayan ücretlerle çalıştıklarını görüyoruz bir defa.

İki, bunlara yardım etmek üzere, Adalet Bakanlığımızın personeli olarak çalışan personelimizin ciddi anlamda özlük sıkıntılarının olduğunu, maaş problemlerinin olduğunu biliyoruz ki onlar da hâkimlerimizle savcılarımızla birlikte gecesini gündüzüne katarak, özellikle 15 Temmuzdan sonra daha yoğun olarak ama öncesinde de her zaman diğer emsal kamu görevlilerinden daha farklı bir çalışma rejimi içerisinde büyük bir gayretle çalıştıklarını da yeniden hatırlatarak ifade ediyorum.

Bunların içinde, söz gelimi mübaşirlerimizin özlük hakları kapsamında genel idare hizmetleri sınıfında sayılmadıklarını, bu zorluklar içinde çalışan bu personellerimizin... Bu noktada bizim kanun teklifimiz de var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Lütfen tamamlar mısınız.

MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Kanun teklifimiz de değerlendirildiğinde -çok da büyük bir beklenti değil- hâlen birkaç yıldır, özellikle yoğunlaşan taleplerle bu beklentilerin devam ettiğiniz biliyoruz. Hâkimlerimizin, savcılarımızın, kamu avukatlarımızın, genel anlamda personelimizin haklı beklentilerinin olduğu bakanlımızın kıymetli bürokratlarının da benim söylediklerimden çok daha kapsamlı bir şekilde bilgileri dâhilinde olduğunu biliyorum. Özellikle bu hususları da nazara alarak ama en başta söylediğim gibi, adalete güven endeksini olması gerektiği gibi 90'lara, 100'lere çıkarma gayesine uygun şekilde Adalet Bakanlığı bütçesinin hayırlı olmasını ve milletimiz için o amaç doğrultusunda değerlendirilmesini sizlerin dikkatlerine sunuyor, saygılarımı ifade ediyorum.

Teşekkür ederim.