| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Toplu Konut İdaresi Başkanlığının (TOKİ) 2013 ve 2014 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 16 .11.2016 |
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum.
Gerçekten cari olarak baktığımızda büyük bir, dev bir şirket TOKİ ve o nedenle de iyi denetlenmesi gereken bir şirket ama bir baktığımızda şirketin kuruluş şeyine, bir iç denetim mekanizmasının olmadığını da görüyoruz. Bir defa, bu eksikliği belirterek başlamak istiyorum. Mutlaka ve mutlaka bir iç denetim mekanizmasının kurulması lazım bu kadar yüksek meblağ parayı kullanan bir şirkette. Eğer bunu yapmaz isek sürekli de bu tür -biraz sonra konuşacağım veya konuştuğumuz- şeylere muhatap olmaya devam ederiz çünkü gerçekten de sıkıntılı.
Şimdi, TOKİ'nin yerine baktığımızda, TOKİ evet, dar gelirli insanlara, yoksullara konut üretme için kurulmuş bir kuruluş ama bu kuruluş 2001-2003 yıllarında kurulmadı, bu kuruluşun geçmiş yılları da var. Bir baktığımızda, toplamında TOKİ'nin 1984'ten bu yana 1 milyon 750 bin konut ürettiği görülüyor kuruluş tarihinden bu yana -bilmiyorum, raporlarda öyle geçiyor- ve bunun son on üç yıl diye bahsedilen yılda da 750 bini üretilmiş. Şimdiki yıl bazında baktığınız zaman TOKİ Türkiye'deki konut ihtiyacının yüzde 10'unu üretmek için kendisine bir hedef koymuş.
REŞİT POLAT (Kilis) - 2001'den önce 1 milyon konut mu üretilmiş?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Öyle raporlar.
TOKİ BAŞKANI M. ERGÜN TURAN - Ben bilgi arz edeceğim efendim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tamam, siz düzeltirsiniz. Siz de biliyorsanız ayrıca konuşursunuz, söylersiniz. Ben okuduğumdan yola çıkarak söylüyorum.
Nerede kaldık? TOKİ'nin konut üretmesi yüzde 10'luk bir piyasayı karşılamayı hedefliyor; dar gelirlilere, yetimlere, şehit ailelerine gibi sosyal tarafı da var işin. Şimdi, burada en çok şey geçiyor yüzdesel olarak sosyal ve dar gelirlilere hitap edecek konutlar üretildiği ifade ediliyor. Dar gelirliler için bu sosyal konutlardan ne anlıyoruz, önce buna bakalım; "dar ve orta gelirli" büyük bir kısmı bu deniyor. Örneğin Ataşehir'de inşa edilen konutlar dar gelirli ve orta gelirlilere hitap etmiyor. TOKİ'nin kendisinin ürettiği mi dar gelirli, orta gelirlilere hitap ediyor? Peki, dar gelir olarak hangi ücret skalasını alıyorsunuz? Orta gelir olarak hangi ücret skalasını alıyorsunuz?
Şimdi, ben kendi kentimden örnek vereceğim. Yani Kocaeli Türkiye'nin sanayisinin başkenti değil mi baktığınız zaman? Ama insanların yüzde 44'ü... Zengin bir kent gibi görünür, fert başına düşen millî hasılanın yüksekliğiyle övünülür ama fert başına düşen millî hasıla Kocaeli'de yaşayan insanlara asla yansımaz, yani o rakam Kocaeli'de yaşayan insanlara yansımaz çünkü Kocaeli'de çalışan insanların yüzde 44'ü asgari ücretle çalışıyor. Şimdi 1.300 lira asgari ücretli bir vatandaşın alabileceği konut yüzdesi nedir sizde? Veya şöyle sorayım, tersten sorayım: Sattığınız konutlarda asgari ücretle geçinenlerin -dar gelirli dediklerimiz bunlardır diye düşünüyorum- oranı yüzde kaçtır? Bunların ödeyemediği için el değiştiren konutlar ya da icra ya da kurumun el koyduğu konut sayısı nedir? Bunu da bir soru olarak soruyorum ama bunların tabii, toparlanması gerekiyor, varsa hazırda cevap verirsiniz yoksa daha sonra verirsiniz bize bu soruların cevaplarını.
Şimdi, ben şuna inanıyorum ki TOKİ şu anda böyle yüzde 60 falan dar gelirliye, yoksula, emekliye falan konut yapmıyor. Gerçekten TOKİ'nin yaptığı konutları biraz daha orta gelirlinin üzerindekilerin satın alabileceği konutlar olarak düşünüyorum, istisnalar hariç böyle, yüzdesel olarak da böyle olduğunu düşünüyorum, baktığınız zaman, incelediğiniz zaman böyle.
Ömer arkadaşım söyledi, TOKİ konutlarıyla ilgili yapılan anket çalışmalarını söyledi. Gerçekten de sıkıntılı bir süreç var TOKİ'de. Umarım, bu işi düzeltirsiniz. Şimdi -davalara biraz sonra geleceğim- baktığınız zaman davaların çoğu geç teslimden kaynaklanıyor ama TOKİ konutlarındaki sıkıntılardan da kaynaklanan birçok davanın olduğunu görüyoruz. TOKİ; evet, devletten yardım almıyor ama TOKİ, devletin bütün arazilerini alıp satabiliyor veya üzerinde hisse paylaşımı yöntemiyle ihaleler yapıp konutlar üretebiliyor arkadaşlar. Sizden son beş yılda devletten aldığınız hazine arazilerinin yıl bazında ölçümlerini, ne kadar olduğunu istiyorum. Bir de, bunlardan her yıl sattığınız rakam ne kadardır, yüzölçümü olarak ne kadardır, ne kadar gelir elde ettiniz? Bunları bir tablo hâlinde istiyorum.
Şimdi, son, 2014'e baktığımızda arazi satışlarından 2,7 milyar lira alınmış, gelir kaydedilmiş; 3,3 milyar kurumlardan alınmış, konut satışlarından sadece 1,8 milyar. Yani konut üretip konut sattığı zaman kârlı bir şirket değil ama araziyi devletten bedava alıp sattığı zaman kârlı bir şirket hâline dönüşebiliyor. Bu kadar kolay olmamalı diye düşünüyorum, kendisini konut satışıyla amorti edebilen bir şirket hâline dönüştürülmesi gerekir. Yani evet, "Para lazım. Hazine, ver şu araziyi satalım. Para lazım. Hazine ver şu araziyi konut yapalım." değil, sattığı konutlardan da kazanarak bu işe devam etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Evet, arkadaşlar, şöyle de bakacağım arada çünkü... Sayıştay -demin iç kontrole geldim- niye bunu bir öneri şeklinde yazmadınız da "...yapılması önemli görülmektedir." diye yazdınız, onu merak ediyorum, yani bir öneriye taşımadınız bunu Sayıştay olarak. Siz not alın isterseniz bunu, benim size sorduklarımla...
SAYIŞTAY TEMSİLCİSİ - Sayın Başkanım, hazine tarafından bu iş kategorize edildi. Yani Türkiye'deki bu kamu kuruluşlarının hangi tarihlerde iç denetime geçecekleri bazı kurumlarda zorunlu, bazı kurumlarda ihtiyari. Dolayısıyla TOKİ'nin böyle bir zorunluluğu olmadığı için...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bu yasayla mı zorunluluk yok yoksa Hazinenin yönetmeliğiyle falan mı?
SAYIŞTAY TEMSİLCİSİ - Yasayla ilgili bir zorunluluğu yok. O yüzden biz bir tavsiye niteliğinde bunu getirdik, ihtiyaç da var orada ama...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Aslında öneri getirseydiniz daha iyiydi. Yasal bir düzenleme yapılması konusunda öneri daha güzel bir öneri olur, yani bu şekilde getirseydiniz daha iyi olurdu diye düşünüyorum.
SAYIŞTAY TEMSİLCİSİ - Olabilir ama biz dikkat çekmesi adına zorunlu olmadıkları için bu şekilde getirdik Başkanım, arz ediyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Şimdi, davalara baktığımızda çok ciddi davalar var. Sonuçlanan davalardan 4 bini lehte, 23 bini aleyhte. Yani kurum demek ki hatalı davranıyor veya eksik davranıyor veya yanlış bir şeyler yapıyor ki bu kadar davalar aleyhte sonuçlanıyor. Ben bir de davaların aktüel durumunu, 2016'nın son üç çeyreğindeki aktüel durumları dâhil olmak üzere, bir dağılımını verirseniz sevinirim. Ve bu şeyde de ne kadar dava kaybetmişsiniz? Burada sadece 2013-2014 rakamlarını görüyoruz. Ne kadar ödeme yaptığınız bugüne kadar, onları da görmek istiyorum davalarla ilgili.
Şimdi, bir de yabancı kaynaklardan da para kullanıyorsunuz, borçlanıyorsunuz, doğru mu?
TOKİ BAŞKANI M. ERGÜN TURAN - Yok.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Burada "İdare bilançosunun pasiflerinin yüzde 26'sını oluşturan uzun vadeli yabancı kaynakların toplamı 12,9 milyar TL olarak gerçekleşmiştir." 12,9 milyar.
TOKİ BAŞKANI M. ERGÜN TURAN - Yok efendim, bir borcumuz yok. Ne müteahhit ne kimseye borcumuz yok.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - İyi, çok güzel.
TOKİ BAŞKANI M. ERGÜN TURAN - Kaynak kullanmıyoruz, ne banka ne hiçbir şey, hiçbir şey kullanmıyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - O zaman, ben mi anlayamadım acaba, yabancı kaynak?
SAYIŞTAY TEMSİLCİSİ - Başkanım, bakıyoruz, müsaadenizle.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tamam, ben size söyleyeyim; 21'inci sayfada, 5'inci paragrafta, 2014 Raporu: "İdare bilançosunun pasiflerinin yüzde 26'sını oluşturan uzun vadeli yabancı kaynakların toplamı 12,9 milyar TL olarak gerçekleşmiştir."
Ben siz bakarken şunu söyleyeyim: Bir de yurt dışı pul uygulaması var. Size gelir kaydediliyor değil mi yurt dışı pulları?
TOKİ BAŞKANI M. ERGÜN TURAN - Nasıl efendim?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Harç alıyorlar ya, 15 TL.
TOKİ BAŞKANI M. ERGÜN TURAN - Evet, efendim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bu, yıl bazında 90 milyon falan tutuyor. TOKİ'nin kullandığı rakam için de 90 milyonun çok büyük bir önemi yok, milyarlardan bahsediyoruz ve çok da ayıp bir şey yani yurt dışına her çıkandan... Eskiden 100 liraydı, 15 liraya düşürüldü. Biz de salonda karşılaşıyoruz. Orada polisler eskiden gidip pul alıyorlardı, şimdi pulun yok diye koştura koştura adam yollayıp pul aldırıyoruz falan, böyle bir hikâye. Size önerim, bunu Hükûmete getirin de şu pulu kaldırsın arkadaşlar. Yani başka yerden bir 15 liralık kaynak bulabilir çok rahatlıkla. TOKİ'nin de bu 15 liralık kaynağa ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum.
Şimdi, 2014 dışında nasıl bilmiyorum ama tedarik işlerinde giderlerinizde ciddi bir artım var, yüzde 62'lik. Bunu kırtasiye, bilgi işlem malzemeleri, diğer malzemeler... Burada önemli tespit şu: 4734 sayılı Kanun sizlere ne kadarını doğrudan alım yöntemiyle temin edeceğinizi söylüyor ama yaptığınız uygulama... Bir örnek vermiş Sayıştay burada. Örneğin; kâğıt, kartuş, toner gibi alımları, çok kısa bir zamanda, ikiye bölerek kırkar bin lirası... Çünkü sizin limitiniz 47.370 olarak tespit edilmiş, 40 bin liraya denk getirerek, bunları bölerek, yani ihaleyle değil bölerek... Ama burada başka bir tavsiyede bulunmak istiyorum: Eğer gerçekten bu işlerden tasarruf etmek istiyorsanız hizmet alımı yöntemiyle yapın. Büyük şirketlerin, özel şirketlerin tümü bu işi hizmet alım yöntemiyle yapıyorlar. Kâğıdını, kâğıt başı bastığınız kağıdın parasını ödüyorsunuz. Tonerini, kartuşunu kendileri değiştiriyor, makinesini kendisi koyuyor ve inanın bundan daha ucuza mal oluyor. Büyük şirketler var, HP yapıyor bu işi, Xerox yapıyor bu işi, diğer şirketler yapıyor Türkiye'de bu işi. Ve büyük kurumların tümü bu şekilde yapıyor. Ben burada da öneriyorum bu işi ama bence, baktığınız zaman gider kalemlerine bu kiralama yönteminin veya hizmet alımı yönteminin daha doğru olacağını düşünüyorum. Bunu da bir değerlendirirseniz sevinirim.
Yine, baktığımız zaman...
BAŞKAN - Sayın Akar, bir cevap versin Sayıştayımız, Soru sormuştunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Evet, onu sorduk, onun cevabını alalım.
SAYIŞTAY TEMSİLCİSİ - Sayın Başkanım, raporumuzun, 2014 yılı Raporu 165'inci sayfada bunun açıklaması var -iki cümle- okuyorum: "İdare, yapımı devam etmekte iken satılan taşınmazlar ile inşası sona ermekle birlikte satışı gerçekleştirilen ancak henüz faturası düzenlenmeyen taşınmaz satışlarına ait tahsilat tutarları ile vadeli satışlardaki dönemsel artışlardan kaynaklanan tutarları satışa konu taşınmazın teslimine kadar bu hesapta izlemektedir." Yani muhasebe tekniği açısından kullanılan bir ifade, dış kredi kullandığı anlamında değil bu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - "Dış kaynak" deyince ben onu anlıyorum. Muhasebeci değilim yani. Muhasebeci dışında biri "dış kaynak" diye okursa böyle anlar.
Yine, size de söylüyorum burada, Sayıştaya: 25'inci sayfada bir tablo yapmışsınız. Tablolarınız da böyle. Yani, ilk sayfada da -2014'te- bir tablo yapmışsınız, altta toplamları yazmamışsınız. Oturdum, tek tek toplamak zorunda kaldım. Zaten bunu bir Excel formatında yapıyorsunuz, otomatik toplatın bari, biz de rahatlayalım.
SAYIŞTAY TEMSİLCİSİ - 25'inci sayfada mı?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Romen rakamı II'de, ilk sayfada var, orada toplamlar verilmemiş, sonra da 25'inci sayfada.
Bakıyorum, şimdi, gerçekleşen ne? 2014'te program ödeneğiyle karşılaştırıyorsunuz ve yüzdesel olarak yanına koyuyorsunuz. Bir önceki yıla göre değişim oranını biz hesaplamak zorunda kalıyoruz buraya baktığımız zaman, rapora. Yani, beni çalıştırıyorsunuz, onu söylemeye çalışıyorum. Yani, şurada bir kolon açıp da bir önceki döneme göre değişim yüzdesini koyarsanız biz oradaki değişimi daha rahat fark ederiz. Evet, gerçekleşme ile ödenek arasındaki sapma çok önemli, bunu kabul ediyorum, yapılan plan programa uyma konusunda çok önemli ama bir önceki yıla göre de ne duruma geldiğimizi görmek için de önemli ama burada yüzdesel olarak bakılmıyor.
Burada çok ciddi şeyler var. İnşaat müşavirlik hizmetlerinde belki iş yükünüzün artmış olmasından kaynaklanabilir, yine mimar proje ve imar uygulama, ekspertiz ve zemin etütlerinde ciddi artışlar var. Özellikle koruma ve güvenlik işleriniz de çok artmış, halkla ilişkilerde artışlar var. Bu, personel alımı mı? Yani, bildiğim kadarıyla personel almıyorsunuz. Taşıma artmış; herhâlde ihaleden kaynaklandı, yeni bir ihaleden ama bu mazot fiyatları arttığı için mi? Çünkü sayışlar öyle yapılıyor.
BAŞKAN - Onlara bakın, evet. Onlara baksınlar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Burada aslında Sayıştaya da şeyim, bu tablonun doğru yapılması konusunda. Bunlara da dikkat ederseniz iyi olur.
Konut meselesini söyledik.
Şimdi, yine 2005'ten beri kredi açılan proje sayısını söylemişsiniz. Bu neyle ilgili?
TOKİ BAŞKANI M. ERGÜN TURAN - Restorasyonla ilgili.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Restorasyonla ilgili. Bunların birçoğu bitmemiş çok uzun yıllardır yani on yılı bulanlar var. Mesela 2005'te 16'ya 16 bitmiş, 2006'da 50'ye 48 olmuş. 2007'de 34'e 34 bitmiş. Mesela 2009'da bir eksik, 2010'da... "Bunlar niye bitmiyor, ne oldu, buradaki sıkıntı ne? Kredilerde mi problem var, müteahhitler mi kaçtı, işçiler mi kaçtı?" gibi...
BAŞKAN - Siz notunuzu alın Sayın Başkan, notunuzu alın.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sonra bunlara toptan cevap verirsiniz.
Tabii, şeyi kabul ediyorum: 2014'te 72 proje var,1 tanesi bitmiş. Belki onlar üç yıllık, beş yıllık projeler olabilir. Detayını bilmediğim için onu da soramıyorum.
Gelir grubunun dağılımlarını sormuştum.
Asıl önemlisine gidiyorum şimdi arkadaşlar, yapılan şeylerle ilgili...
Şimdi, müşavirliği konuştuk, puanlama durumunu konuştuk, burada uzun uzun yer edinmiş puanlamada. Arkadaşlar, araştırıyorum, hatırlamaya da çalışıyorum, o kadar çok şey var ki; gerçekten kurumda sıkıntı var, bu sıkıntı umarım düzeltilir. Kurumun bütün işlerinde yani örneklenen işlerinin hepsinde sıkıntı var. Şimdi, kurum müteahhitlerden araç alıyor, diyor ki: "Biz şantiyede kullanılmak üzere araç, o şey tarihi itibarıyla toplamda 165 araç, şu anda kaç tane var bilmiyorum 2016, bugün itibarıyla kaç aracınız var bilmiyorum. Mesela burada 1.500 cc araç 41 tane, 1.600 cc 61 tane, 2 bin cc araç 63 tane. Ben merak ediyorum, kurumda bu 2 bin cc araçları kimler kullanıyor? Bunlar 4x4 araçlar mıdır yani yoksa çünkü yaptığınız şey hastane, stat şehir içlerinde yerler bunlar, konut. Böyle dağ başında bir şey yapmıyoruz 4x4... Bu, 2014 itibarıyla 63 tane, bugün itibarıyla bilmiyorum. Bugün itibarıyla kaç tane 2 bin cc, modelleri nelerdir, kimler kullanıyor? Bunların görevini, makamlarını istiyorum. Bir de burada suistimale çok açık arkadaşlar, 237 sayılı Taşıt Kanunu değil mi yanılmıyorsam, bunların doğrudan bir ihale yöntemiyle temin etmenizi emrediyor. Böyle bir şey yok, size verilen bir yetki yok, sözleşmeye bir araç koyup da bu aracı kendi elemanınıza tahsisle ilgili bir kanun maddesi yok. Başka kurumlarda da var, o kurumlar bunları düzelteceklerini, hatta izleyeceklerini söylediler. Şimdi, düşünün, 2 bin cc'lik bir araç tahsis edilmiş kime tahsis edilmişse kendi özel hizmeti için kullanıyor; yakıtı, bakımı, her şeyi firmaya ait. Ya, bu firmayla ilişkileri etik değil bir defa bana göre. Benim altıma 2 bin cc bir araba veriyorsa bir -genelde Audi kullanıyorsunuz ya siz- A6, bir şey veriyorsa... Sizin için söylemiyorum, size vermiyor tabii, bunu...
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Benim 3 bin cc.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Öyle mi? Bravo. Benimki garip arabası.
2 bin cc bir arabayı birilerine veriyorsa bu arkadaşın o şirketi denetlemesi, o şirketle ilgili alınması gereken doğru kararlar alması konusunda endişelerim var, bana göre etik değil Sayın Genel Müdürüm. Para var, kazanıyorsunuz da, ihtiyacınız kadar, zaten tanımlamış 237 sayılı Kanun'da da tanımlanmış, kimlere araç verilmesi gerekiyorsa hak eden arkadaşlara kiralayın araçlarınızı verin, sizin kafanız da rahat olsun, bizim kafamız da rahat olsun. Her şeyini karşılıyor. Yani ben şimdi sorsam mazot gideri nedir bu araçların, ne kadar kullanmışlar? İnanın, size verdiği hizmetin çok üzerinde mazot kullanmıştır. Bu araçlar nerelerde geziyor diye bir tespit yapsanız taşıt takip sistemiyle, inanın tatillerde falan geziyordur, yapmayan arkadaşları suçlamıyorum ama bunu hepimiz biliyoruz arkadaşlar. Ben bunu...
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Bağcıyı dövmek değil, üzümü yemek...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ama böyle ya, şimdi, üzümün neresini yiyeceğiz şimdi?
BAŞKAN - Sayın Akar, şöyle diyelim: Böyle olabilir, ihtimal dâhilinde diyelim. Yani suçlamayalım da.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yani ben suçlamıyorum zaten yani, yapmayan arkadaşları da tebrik ediyorum eğer bunu kendi kamu hizmetinde kullanıyorsa...
BAŞKAN - Biz TOKİ'nin çok çalıştığını, arazi işlerinin olduğunu biliyoruz.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Kurumun bununla ilgili sizin bizim kadar hassasiyeti var.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ben önerilerimi söylüyorum.
BAŞKAN - Sayın Akar, kurumun çok çalıştığını biliyoruz, yani gezmeye vakit bulamadıklarını da biliyoruz. Böyle olma ihtimali olabilir diye öneride bulunuyor Sayın Akar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Zaten Sayıştay da bunları tespit etmiş arkadaşlar, Sayıştay raporlarına bakarsanız benim bu söylediklerim benim uydurduğum şeyler değil, Sayıştayın tespitleri üzerinden gidiyorum.
Şimdi, Sayıştay, yapılan işlerle ilgili süre uzatım kararlarının değerlendirilmesiyle ilgili başlıklarda, ihale başlıkları altında ne kadar süre uzatıldığı, niçin uzatıldığı şeklinde vermiş. Sonuçta da bir değerlendirme yapıyor hepsini tek tek yapmamış değerlendirmeyi yani doğru olup olmadığını, otuz günlük süreleri aşıp aşmadığını, cezayı her bir birim için, genel değerlendirmeyi söylüyorsunuz ama her biri için bu süre aşım nedenleriyle verilen cezaların tahsil edilip edilmediğini, konu başlıkları yok detayında yok. Ben şimdi sizin genel değerlendirmeniz üzerine söylemeyeceğim, binde 5 ceza uygulanması gerekiyor -Ömer de söyledi bunu- binde 5'in yüzde 1'i, en maksimum yüzde 10'u oluyor ve 2 liralık, 3 liralık, 5 liralık cezalara tekabül ediyor. Bu çok ilginç, gerçi öyle şey var, yönetmelikte öyle var binde 5'i idarenin tespit edeceği oran doğrultusunda kullanılır da niye müteahhidin lehine kullanıyorsunuz bunu onu anlayamadım. Yani gecikmeler; bir gecikmiş, iki gecikmiş, üç gecikmiş siz bu kadar gecikme süre verme yetkisine sahip değilken bu riski göze alıp süre veriyorsunuz ama onun da cezalandırılmasına karşı çıkılıyor kurum tarafından. Bu cezalarla ilgili bunun düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Hiç karışmasak Haydar Ağabey, herhâlde var ya Sayıştayın üzerinden komple gideceksin yani.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Evet, evet.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Tek tek gidiyorsun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Önemli şeyler var.
Acelen ne ya, nereye gidiyorsun? Burada ne güzel konuşuyoruz.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Genel Kurul var. Senle biz konuşuruz milleti yollayalım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Peki, diğer arkadaşlarım da söyledi, ben hadi sizi kırmayayım bu sefer. Sayın Başkan'a da nasıl olsa dedik ki bir dahaki dönem önemli bir şey atlamayayım diye bakıyorum da 2015'i daha detaylı söyleyeceğim ama...
Gerçekten tek tek konu başlıkları incelendiğinde büyük eksiklikler görülüyor, büyük eksiklikler var. Size tavsiyem, bilmiyorum okudunuz mu? Bu 2014 raporunu baştan sona, siz teknik adamsınız, benden daha iyi anlarsınız, şimdi, Sayıştayın tespit etmiş, şu poz şu kadar olması gerekiyor, bu poz bu kadar yapılmış." diyor. "Şu poz şu kadar olması gerekiyor..." E, tamam olması gerekiyor da burada kamu zararı ne kadar? Sonuçta bunu söylememiş. Biz anlamakta zorluk çekiyoruz, inşaat mühendisi değilim, mimar değilim. Pozun nasıl kullanıldığını da bilmem. Ama orada tespitler yapmış, ciddi tespitler var. Çok detay yazmamış ama bu tespitler sonucu bir zararın oluştuğu bir dikkatsizliğin, bir verimsizliğin olduğu bir kesin. Bunları düzelteceğinizi umuyorum.
Ve, bağlayacağım ama şunu da söyledim, atladığım bir konu olmasın. Hah, çok önemli, bizim Kocaeli'de Kirazpınar mevkisi var 3 etap yapılmış, 4'üncü etaba gidiyorsunuz. Orada bir dava açıyor vatandaşlar. Orada yerler istimlak edilirken toplu konut alanı için, vatandaşlara orada yer verilmemiş, onlar başka alana kaydırılmış, Kirazpınar mevkisi. Bunlar dava açmışlar, davayı kazanmışlar. Yani siz yere el koymuşsunuz, konutları yapmışsınız. Konutları yaptıktan sonra bu vatandaşlara başka yerler gösterilmiş, davayı kazanmışlar. "Bu davayı kazandı, tamam." denmiş. Bu sefer tekrar yer gösterilmiş. Bu sefer yerler de yeşil alanlardan gösterilmiş vatandaşlara. TOKİ gerçekten Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, Başbakanlığın, TOKİ'nin büyük etkileri var imar tadilatları konusunda her şey yapılabiliyor. Bu işler yapılırken vatandaş mağdur edilmeden, hani söylediniz ya sunumun başında, kentsel dönüşümün yerinde yapılması konusu. İşte bu vatandaşlar mağdur edilmeden yapılmalı. Bu konuyu özellikle incelemenizi rica ediyorum. Orada yapılabilecek bir şey varsa vatandaşlar lehine, mağdur olan vatandaş lehine bunları yapmanızı rica ediyorum.
Bu kentsel dönüşüme gelince. Bir yanlışlık var kentsel dönüşümde. Yanlışı biz yapıyoruz, o yapıyor, bunu tartışmıyorum. Parsel bazında kentsel dönüşüm yapılıyor. Şimdi, Kozyatağı'na gidiyorum, inanın, o 5 katlı, 4 binalar yerine 10 katlı, 15 katlı, 20 katlı binalar yapılıyor. Yola bakıyorum, iki şerit yol, hâlen yol yerinde duruyor iki şerit. Altyapıya bakıyorsunuz oradaki 3 bin nüfus için dizayn edilmiş bir altyapı. Onun için de bu kentsel dönüşümün parsel bazında değil, ada bazında yapılması, bir bölgenin tamamını kapsaması, o bölgenin tamamını kapsamadan izin verilmemesi... Bakın, bu kentsel dönüşüm sonucunda o bölgelerde, birçok bölgede yeniden konut sıfır alandan inşa edilmiyorsa ve yıkıp yerlerine yapılıyorsa çok daha büyük problemler yaşayacağız, gelecekte altyapı problemleri yaşayacağız, yol problemleri yaşayacağız, su problemi yaşayacağız, birçok problem yaşayacağız. Buna dikkat edilmesi, bu şekilde teşvik edilmesi gerektiğini söylüyorum.
Son olarak da, bir arkadaşla konuşmuştum, müteahhit elemanları iki bayram para alamamıştı. Sizin kimle, Fatih miydi adı? Genel Başkan Yardımcıları arkadaşlardan biriyle konuşmuştum ama arkadaşlar bu müteahhitler -işte zaman zaman bırakıyor, sizin de başınıza bela oluyor, dert oluyor- vatandaşların, orada çalıştıkları alt taşeronların paraları ödemiyorlar. Yazık günah, bunlar doğudan geliyor, güneydoğudan geliyor. Bu işte üç ay çalışıyor, beş ay çalışıyor, cebine parayı koyuyor ailesine gidiyor, çocuğunu okutuyor. Bu paraları alamıyor. Üst yüklenici olarak aslında TOKİ sorumlu bu işten. Bununla ilgili cezai yaptırımlar da uygulanıyor da bu paralar ödenmeden bu hak edişlerle ilgili bir çalışma yapılması gerekiyor yani eğer sen işçinin parasını ödemişsen ve alacağı yoksa hak edişi ödenmeli diye düşünüyorum. Biz özel sektörde böyle yapıyorduk ya, böyle çözdük bu işi. Çünkü esas işveren mahkemelerde sorumlu tutuluyor. Alt yükleniciler parasını ödemediği zaman, sigortasını ödemediği zaman üst işveren mahkemelerde daha çok ceza ödemek zorunda kalıyor parasıyla birlikte. O zaman o hak edişlerden işveren ödenecek SGK primi, bilmem ne primi bakar ödememişse keserdi öyle öderdi parasını. Bu konuya dikkat etmenizi... Bu konuda çok talep geliyor bize, şikâyet geliyor.
Başarılar diliyorum. Teşekkür ediyorum. 2015 daha zor geçecek diyorum. Onun için eksiklikler belli aslında, bunlar giderilirse TOKİ de gerçekten amacına uygun hizmetler etmiş olur diyorum.
Teşekkür ediyorum.