| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Ekonomi Bakanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 10 .11.2016 |
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri, Sayın Bakan, değerli bürokrat arkadaşlarım, değerli basın mensupları; sekiz yıl geçti, küresel ekonomi içine düştüğü krizden hâlâ çıkamadı. Milyonların mevcut düzene karşı tepkisi artıyor. Uluslararası Para Fonu bile son otuz yıla damga vuran neoliberal politikaları eleştiriyor. Oysa son on dört yılda, bizim de aynı ligde olduğumuz gelişmekte olan ekonomiler, daha önce dünya tarihinde olmadığı kadar elverişli bir finansal iklim yaşadı. Bol ve ucuz dolarlar bu ekonomilere aktı. Bazı ülkeler bu dönemi iyi değerlendirdi. Kalıcı, sürdürülebilir yüksek kalkınma hızlarını yakaladı, rekabet gücünü artırdı, vatandaşlarını vasatlık tuzağından ve yoksulluktan çekip çıkardı. Son on yılda Çin'de 367 milyon, Hindistan'da 181 milyon insan mutlak yoksulluktan kurtuldu. Bazıları ise bu dönemi değerlendiremedi. Üretimi, aşı, işi, ekonominin yarışma gücünü artıramadı. Mutlu bir azınlık servetine servet katarken geniş kitleler borca battı. Bu elverişli dönemi kötü değerlendiren ülkelerden birisi de maalesef Türkiye oldu. AKP yönetimi vatandaşını, şirketini borca batırdı, hazmetme kapasitesinin üzerinde döviz girişinin ülkenin rekabet gücünü bitirmesine göz yumdu. Oysa 2001 krizinden sonra gerçekleştirilen reformlar, Avrupa Birliği üyeliği çabası ve olumlu küresel rüzgârların da desteğiyle 2007'ye kadar Türkiye iyi kötü bir büyüme performansı yakalamıştı, rakiplerimizin çok gerisine düşmemiştik. Bu büyüme ve Türk lirasının değerlenmesiyle dolar cinsinden kişi başına gelir 2008'de 10 bin dolar seviyesine gelmişte. Ancak, 2008'den sonra tüm ekonomiler yavaşladı ama Türkiye onlardan daha hızlı yavaşladı. 2008-2016 arasında benzer ekonomiler ortalama yüzde 5 büyüdü, Türkiye ise yüzde 3,3 büyüdü. Özel yatırımlar durdu. 2016'da 2011 seviyesinin altında özel kesim yatırım yaptı. Rakiplerimizle aradaki makas sürekli açıldı. Kişi başına gelir 2015'te 9.261 dolara düştü. 2017 bütçesine esas teşkil eden orta vadeli programa göre ise 2016 yılında kişi başına gelir 9.242 dolar olacak. Bu, dokuz yıl öncesinin seviyesinin de altında Sayın Bakanım. Sanayi üretiminde üçüncü çeyrekte görülen şiddetli daralma ve Türk lirasındaki hızlı değer kaybından sonra korkarım bu tahmine dahi ulaşmakta zorlanacağız.
IMF verilerine göre 2002'de 186 ülke arasında dünyada en yüksek cari açık sıralamasında 39'uncu olan Türkiye, aynı ligde 2007'de 6'ncı, 2011'de de 4'üncü sıraya yükseldi. 2016'da düşen büyüme, düşen petrol ve emtia fiyatlarına rağmen, Türkiye'nin dünyada en çok cari açık veren 6'ncı ekonomi olması bekleniyor. Cari açık yüksek, kısa vadeli borç yüksek. Bunun sonucunda ekonomiyi döndürmek için her yıl 200 milyar dolar bulmaya ihtiyacımız var.
Şu teşhisi yapmak zorundayız: Orta teknoloji tuzağından çıkmadan, orta gelir tuzağından ve borç tuzağından çıkamayız. AKP ekonomide bu dönüşümü yapacak adımları atmadı, hatta hukuk devletinde, eğitimde, kamu kesiminin organizasyonunda ciddi geri adımlar attı. 2002'de yüksek teknolojili ürünlerin toplam ihracat içindeki payı yüzde 6,2 iken, bu yılın ilk dokuz ayı itibarıyla aynı ürünlerin toplam ihracat içindeki payı yüzde 3,4'e geriledi. İşin kötüsü, iktidarda geçen on dört yıla rağmen AKP hâlâ çözümün nerede olduğunu kavrayamadı. Geçen gün Sayın Cumhurbaşkanı cari açığı düşürmek için yerli kömür kaynaklarını kullanmaktan bahsediyordu. Cari açık yerli kömürle değil, inovasyonla, ürettiğimiz ürünlerde bilgi ve teknolojinin payını artırmakla, dünya piyasalarındaki yarışma gücünü artırarak kapanır. Örnek mi istiyorsunuz? Güney Kore'ye bakın. Dünya Bankası verilerine göre 2015'te Güney Kore kullandığı enerjinin yüzde 82'sini, Türkiye ise yüzde 74'ünü ithal etmiş. Aynı yıl Güney Kore yüzde 6 cari işlemler dengesinde fazla verirken Türkiye yüzde 4,5 açık vermiş. Demek ki enerji faturasıyla ilgili değil bu iş.
Son olarak orta vadeli programdaki bir tutarsızlığa da değinmek isterim. Petrolün varili 52,5 dolarken 2015'te Türkiye yüzde 4 büyümüş ve 37,8 milyar dolarlık enerji ithal etmiş. 2017 öngörülerinde ülkenin nüfusu 2015'e göre 1,6 milyon kişi artıyor. Petrol fiyatları da kabaca 2015 seviyelerinde. Hedeflenen büyüme hızı ise yüzde 4,4'e çıkıyor ama nasıl oluyorsa oluyor, enerji ithalat faturası 32 milyar dolara düşüyor. Enerji ithalatında iki yılda 6 milyar dolarlık gerilemeyi bu Hükûmet nasıl başaracak, hangi politikalarla başaracak, gerçekten çok merak ediyorum. Bunun cevabını bizlere verirseniz çok sevinirim.
Sözlerimi tamamlarken Ekonomi Bakanlığı bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, emeği geçen bürokrat arkadaşlarımıza da tekrar teşekkür ediyorum.