KOMİSYON KONUŞMASI

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Sayın Bakanım, Değerli Başkanım, kıymetli milletvekilleri, değerli bürokratlar, kıymetli basın mensupları; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, tabii, Ekonomi Bakanlığı bütçesini görüşüyoruz. Burada Türkiye'nin ekonomisini genelde ilgilendiren en önemli şey bence ithalat ve ihracat rakamları ve dış ticaretimizle ilgili boyutu. Tabii, esas anlatacağım şeye geçmeden önce bir konuyu ben de bir saptama yaparak değerlendirmek istiyorum.

Biraz önce Musa Bey konuşmasında D8'le ilgili söyledi. Gerçekten de Türkiye'nin ihracatının ve dış ticaretinin artması konusunda 1997 yılında, Refah-Yol Dönemi'nde rahmetli Necmettin Erbakan Hocamızın başkanlığındaki 54'üncü Hükûmet zamanında bu kurulan D8'in önemini o zaman çok fazla anlatamasak da bugün Musa Bey tarafından, bu ticaretin niye geliştirilmediği, ihracatımızın daha da fazla bu ülkelerle olması gerektiği konusundaki...

MUSA ÇAM (İzmir) - Gömleği çıkardınız ondan, gömleği çıkardınız!

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - O anlamda teşekkür ediyorum size yani yirmi yıl sonra da olsa bizi anladığınız için, hocamın fikirlerine itibar ettiğiniz için teşekkür ediyorum.

MUSA ÇAM (İzmir) - Vazgeçen sizsiniz hocam.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Yok, biz aynı şeyi savunmaya devam ediyoruz ama sizin, yirmi yıl önce bizim savunduğumuz şeyleri bugün burada savunmanıza gerçekten teşekkür ediyorum, bizim açımızdan da önemli olduğu için ifade ediyorum.

Musa Bey, tebrik ediyorum tabii sizi, teşekkür de ediyorum.

Şunu sadece ifade edeyim: O gün bu D8'e imza atan hükûmetlerin birçoğunun sonra çeşitli ayak oyunlarıyla ülkelerinde hükûmetlerden uzaklaştırılması bu kurulan D8'in aslında bölgemiz için, dünya için...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ayak oyunlarından biri de AK PARTİ.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Hâlâ ayak oyunlarına devam ediyorsunuz Mehmet Bey ama AK PARTİ hâlâ iktidarda ve devam edecek.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - AK PARTİ'nin kuruluşunu konuşuruz.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Konuşuruz tabii, konuşacak çok şey var. Siz de o zamanlar bunları savunan birisiydiniz hatırladığım kadarıyla...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hâlâ savunuyorum.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - ...ama bugün herkes doğru yola giderken siz tersine gidiyorsunuz; Musa Bey bile yirmi sene sonra bunu savunuyor, sizin biraz düşünmeniz gerekir diye düşünüyorum.

Evet, yani D8'in o günkü şartlarda eğer düşünülen şeyler gerçekleşmiş olsaydı bugün ihracatımız, ithalatımız yani dış ticaretimiz çok daha farklı bir noktada olacaktır ama Hükûmetimiz döneminde, inşallah Sayın Bakanımın da öncülüğünde, bu D8 ülkeleriyle -Musa Bey'in bu aradaki eleştirisine bu anlamda katılıyorum- Türkiye'nin çok daha fazla, burada yeni bir hikâye yazarak bu ülkelerle olan dış ticaretini geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum ve katılıyorum.

Şimdi, burada tabii, ihracatımız, ithalatımız 2002'den sonra, özellikle 1983 rahmetli Özal hükûmetlerinden sonra Türkiye'de konuşulan ve gelişen bir konu, ülkemizin ticareti ve ekonomisi açısından da çok önemli. En iyi, en öncelikli hikâye o zaman yazıldı, ondan sonraki hikâye de 2002'de, 2003 yılında yine AK PARTİ hükûmetlerimiz zamanında yazılarak 34 milyar dolar olan ihracatımız 168 milyar dolarlara, ithalatımız yine aynı şekilde 200 yani toplamda 400 milyar dolarlara yakın bir dış ticaret hacmine ulaşmış bir ülkeyiz. Bu arada tabii çeşitli sıkıntılar var, Bakanlığımız da biliyor. Özellikle Eximbankımızın burada çok daha aktif rol alması gerektiğini düşünüyorum. Ben bir bankacı olarak uygulamalarda yaşanan sıkıntılardan biraz bahsetmek istiyorum. Sayın Bakanım özellikle ihracata yeni başlayan firmalar veya kendi güçleriyle ihracat yapan firmaların daha aktif olarak desteklenmesi konusunda, özellikle ihracat yaptıklarında veya ithalat yaptıklarında ama ihracat tarafını özellikle konuşayım, ithalatla ilgili farklı bir şey ifade edeceğim. Mesela, factoring, "forfaiting" olarak yaptıkları işlemlerin, bunların direkt Eximbank tarafından ödenmesi, kırdırılması onlara finansman ihtiyaçlarında çok daha rahat sağlayacaktır. Özellikle, önceleri bankalardan bunu sağlamaya kalkmalarına hem daha yüksek fiyatlarla hem de bu kredibilitesi düşük olan firmaların bu konularda zorlandıklarına benim de dönemim de çok sıkça rastladık. Daha önceki yıllarda yine Eximbankın faiz oranları yüksek faiz dönemlerinde çok avantajlıydı ve ihracatçıya destek olarak verilen performans kredileri ve ihracat kredileri o dönemki faizlerle kıyasladığımızda çok avantajlıydı. Son dönemde tabii faizler düşünce burada ihracatçılara çok da büyük bir avantaj sağlayacak durumda değil. Bu konuda biraz daha pozitif ayrımcılık, özellikle KOBİ olan, kredibilitesi düşük, teminatta zorlanan firmalara biraz daha bu konuda pozitif ayrımcılık yapılması çok önemli. Bu firmaların hem faiz anlamında hem de teminat anlamında... Son dönemdeki çalışmanızı biliyoruz, Plan ve Bütçeye de gelmişti, tam hazırlanmamıştı ama sonra sizin açıklamalarınızdan belli bir noktaya geldiğini biliyoruz. Bu gerçekten -İhracat Kredi Garanti Fonu'ndan bahsediyorum- çok ihtiyacımız olan bir şey. Diğer ülkelerde bu çok aktif bir şekilde kullanılmasına rağmen yıllardır bizim ülkemizde bu konuda bir türlü yol alamadık. Bu, ihracata yeni başlamış firmaların ve ihracat yaparken hem maddi anlamda sıkıntı çeken hem de teminat yönü itibarıyla kredibilitesi düşük olan firmaların finansmana erişim noktasında sıkıntı yaşamalarında çok önemli bir işlev görüyor ama bunun yapısının oluşturulmasında -içeriğini bilmiyorum- diğer ülkelerle kıyaslayarak yapısının uygulanabilir olması çok önemli. Hep aynı şeyi söylüyoruz, geçen başka bir bakanlığımızda da ben yine ifade ettim; Kredi Garanti Fonu bizim kefalet sistemimiz şu an itibarıyla çok uygulanabilir, firmalara destek verecek noktada değil. Yani, bu firmalarımız eğer ihracat yapıyorlarsa, müşterilerini biliyorsak, dış ticarette, dış ülkelerdeki müşteri portföyünü biliyorsak bu firmalardan teminat isteyerek, bunlara hâlâ normal bir bankadan teminat ister gibi bu konuda zorlayarak bir noktaya varmamız mümkün değil. Mevcut sistem öyle. Yeni oluşturulan İhracat Kredi Garanti Fonu'nda bunun firmanın dış ticaret firması olup olmadığına, karşı firmaların kredibilitesine bakarak bunlara destek olunması çok önemli yani Türkiye'deki normal bir firma gibi o da teminat isterse bir yere varamıyoruz. Ya, bunu daha önceki kriz döneminde, hazine kaynaklı kredi garanti fonunda da yaşadık yani o zaman hazine bir para koydu, sıkıntıya giren firmaların teminat sorunlarının aşılarak finansmana erişimininin sağlanması noktasında ama çok fazla yol alamadık, yine ihtiyacı olan firmalar bunlardan faydalanamadı. Bunun gerçekten bu anlamdaki firmalara destek olacak şekilde düzenlenmesi çok önemli. Çünkü biz iki üç yıldır ihracatta maalesef... Bunun çeşitli nedenleri var tabii ki; Avrupa'daki kriz, Amerika'daki, dünyadaki global kriz... Ama bizim, biraz önce D8 örneği gibi, dünyanın farklı noktalarına yeni bir hikâye yazarak, yeni bir rüzgâr estirerek bu patinajdan kurtulmamız gerektiğini düşünüyorum. Burada, hem finansmana erişim noktasında hem dünyadaki müşteri noktalarına erişim anlamında Bakanlığımızın bu firmalara daha da destek olması gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi Sayın Bakan bir başka konuyu sizinle paylaşmak istiyorum. Biliyorsunuz, cari açık bizim açımızdan ülkemizde temel sorunlarımızdan bir tanesi. Bunun çok fazla tarafları var yani özellikle 2008'de global krizle beraber dünyadaki ticaretin resesyona girmesi, 2012 yılında bizim cari açığımızın çok yükselmesi bizi çeşitli tedbirler almaya; yanlış ya da doğru, işte tüketici kredilerindeki vade kısıtlanmasına, tüketimin düşürülmesine kadar cari açığın düşürülmesi için çeşitli tedbirlere yöneltti. Tabii bu tedbirleri almamız bizim, genç nüfusu olan bir ülke olarak yatırımların resmen durması...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bir iki konu ile bu önemli Sayın Başkanım, biraz süre rica ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Kavcıoğlu, lütfen toparlar mısınız?

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bu konuyu bitireyim, Bir konu var, önemli olduğunu düşünüyorum, bir paylaşayım Sayın Başkanım.

Cari açığın bu anlamda işsizliği daha da artırdığını ve artırmaya neden olduğunu, bizim gibi ülkeler yani yüzde 4-4,5'un altında bir büyümeyle işsizliğin artacağını öngörüyoruz ki burada bizim cari açığı düşürmek için bu tür kısıtlamalara gitmemiz ne kadar doğru, tartışmamız gerekiyor ki son dönemde de zaten yine sizlerin çalışmalarıyla biraz vade uzatımları, tüketimin artması noktasında çalışmalarınız var, bunun önemli olduğunu düşünüyorum.

Yine, uluslararası boyutta, işte kredi rating kuruluşlarının cari açığı bahane etmesi, bizi derecelendirme kuruluşlarının "rate" etmelerinde hem bankalarımızın sendikasyon kredilerine. Bu anlamda, çeşitli önemi var.

Şimdi, ben, bu tarafına baktığımda, Türkiye'de ithalat rakamlarının biraz yüksek hesaplandığını düşünüyorum. Böyle çeşitli sektörlerle görüştüğümde bir çalışmayı yapmaya çalıştım. Özellikle, bu makine, cıvata, ray sistemleri sektöründeki, oradaki firmalarla görüştüğümde şimdi, bu gümrük formlarında yerli üreticiyi korumak üzere uygulanan yurt içi fiyat farkı uygulaması var. Bu fiyatlar, formlara baktığımızda, bir 22'nci kutucuk var bu döviz kurlarının, bir de 46'ncı kutucuk. 22'nci kutucuk direkt yurt dışına ödenen bedeli gösteriyor. 46'ncı kutucuk bu yurt içi farklarıyla beraber ve bunların ÖTV, diğer vergileriyle beraber ödenen tutarları yazılıyor. Şimdi, bunun hangisinin ithalat rakamlarında baz alındığını sorduğumda, firma bazında aldığımda bu 46'ncı kutucuğu -yani yerli üreticiyi korumayla ilgili uygulamadaki fiyat farkı ve vergilerinin değerlendirdiği- bunu çeşitli bakanlıklara veya istatistik kurumlarına sorduğumda, mesela, Türkiye İstatistik Kurumuna sordum, şöyle diyor: "Kurumumuzda Gümrük ve Ticaret Bakanlığının ortaklaşa oluşturarak yayınladığı dış ticaret istatistiklerinde ithalat ve ihracat değerlerinin oluşturulmasında gümrük beyannamelerinin 46 no.lu alanda yer alan istatistiki kıymet değeri esas alınmaktadır." Şimdi, eğer bu böyleyse bizim ithalatımız olduğundan fazla. Bunu şöyle de yani yanılabilirim, çok net biraz üzerinde çalıştım ama: Sektörle konuştuğumda mesela, sektör 300 milyon dolar civarında -ben kendi odalarıyla konuştum- bir ithalatlarının olduğunu ama görünen ithalatlarının 9 milyon dolar civarında olduğunu... Dolayısıyla, burada bütün sektörlerde değil ama bu sektörlerde bu anlamda ciddi bir fark ortaya çıkıyor.

BAŞKAN - Sayın Kavcıoğlu, teşekkür ediyoruz.

Toparlar mısınız.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bir iki şey... Toparlıyorum.

Yine, diğer kurumlarla da paylaştığımda çok net de bilgi alamadım. Ama, yani bu konuyu da netleştirirseniz yani bakanlıklar ve kurumlar arasında bizim ithalat rakamlarımız 46'ncı kutucuk mu, 22'nci kutucuk mu yani bu farklar içinde olarak mı değerlendiriliyor? Bir iki bakanlıkta İstatistik Kurumundan 46'ncı kutucukta olduğunu, böyle olarak düşünüldüğünde bazı sektörlerde, özellikle bu farkın olduğu sektörlerde ithalatın yüksek göründüğünü, bu anlamda da bizim ülke olarak görüntümüzü olumsuz anlamda gösterdiğini paylaşmak istedim. Bu konuyu aydınlatırsanız bu anlamda da...

Teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum.