| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Ekonomi Bakanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 10 .11.2016 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan ve değerli bürokratları, değerli Komisyon üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Sunumunuzu dikkatle takip ettim ben de. Sunumunuzda yapısal sorunlarımız olan azalan üretim, azalan sanayi üretimi, Türkiye'nin içinde bulunduğu sanayisizleşme süreci, orta gelir tuzağı, orta teknoloji tuzağı, katma değeri yüksek teknoloji ürünleri noktasında üreteceğimiz sektörler, ürünsel analiz, kısır döngüye dönüşmüş istihdam sorunu, genç istihdam sorunu özellikle, 20 milyona yakın olan yoksulluk sorunu, gelir adaletsizliğini azaltacak önlemler, genç işsizlik ve dahası turizm, tarım gibi stratejik sektörlerimiz, ülkemizin içinde bulunduğu refah kaybı, bunlarla ilgili hiçbir stratejik, somut açıklama maalesef göremedik bu bütçe sunuşunda ve özellikle üretim ve büyümedeki azalışı içinde bulunduğumuz küresel olumsuzluklar olarak belirttiniz. Ancak ben de buradan belirtmek istiyorum, peki, ülkemizin içinde bulunduğu içsel sorunlar, ulusal sorunlar, istikrarsızlıklar noktasında bir açıklama getirmediniz. Evet, 15 Temmuz gibi çok önemli bir darbe girişimini hep birlikte karşı duruşumuzla atlattık. Ancak Sayın Bakan, dahası, biz anlatmakta zorlandığımız bu 15 Temmuz darbe girişimi sonrası süreçte ülkemizin içinde bulunduğu OHAL sürecindeki uygulamaları, özellikle dış dünyanın bizi dikkatle izlediği hukuksal anlamdaki uygulamaları, yargısal uygulamaları, gerçekten artık amacını aşan KHK uygulamalarını ve bunların yarattığı baskıları, tutarsız ve başarısız dış politikanın sonuçlarını, Sayın Cumhurbaşkanının sürekli dış dünyaya, uluslararası kuruluşlara, birçok ülkeye, işte, son olarak Avrupa Birliğine gergin söylemlerini, tavırlarını, bu noktada Hükûmet, bakanlık ve Cumhurbaşkanının bazen farklı söylemlerde oluşu noktasındaki tutarsız duruşumuzu, güvensizlik, huzursuzluk, ülkemizin içinde bulunduğu gerçekten hepimizi kaygılandıran ortam varken biz bu ortamı dış dünyaya nasıl anlatacağız? Bu ulusal belirsizlikler noktasındaki çıkışımız nasıl olacak? Bu oldukça önemli.
Sunuşunuzla ilgili bazı teknik konulara değinecek olursam cari açık azalışını önemli bir veri olarak söylediniz. Şimdi, bakıyoruz, ihracatta biz orta ve düşük teknoloji ürünlerinde uzmanlaşmışız ve muazzam, bariz bir artış yok ihracatta. Üretim düşmüş, büyüme düşmüş, sanayi üretimi düşmüş, ithalatta kısmen bir azalma var. Peki, bu cari açığın azalışı nedir? Biz yüksek katma değerli ürünler üretip de üretim, istihdam yaratıcı bir dönüşüm sağlayamadık. Bu kaynağı belirsiz kaynak nedir, bu net hata ve noksanlardaki veriler? Ya da cari açığın azalışından biraz daha ayrıntılı bahsetmeniz gerekiyor. Hep ihracattan bahsettiniz, dikkat ettim, hiç ithalata değinmediniz. İthalatta özellikle az evvel söylediğim o içsel istikrarsızlıklar neticesinde Rusya'yla ithalatımız yüzde 30'a yakın düşmüş. Bunun ekonomide yarattığı olumsuzluklara hiç değinmediniz. Nasıl sektörleri krize soktuğunu, nasıl istihdam azalttığını, var olan genç işsizliği daha da artırdığı noktasında hiçbir veriye değinmediniz bu noktada.
Diğer bir konu yatırımlar. Dediniz ki: "En çok yatırım çeken ülke konumundayız." Ancak bize gösterdiğiniz slaytlarda durağan bir seyir izliyoruz dış yatırımlarda, ülke potansiyelinin çok çok altındayız ve son olarak da 5,9 milyar dolar gibi -neredeyse yılı tamamladık- çok düşük bir oran var. Bu noktada hangi sektörlere, hangi stratejik sektörlere yatırım çekmemiz gerektiği noktasında somut hiçbir veri yoktu. "İşte, o Türkiye algısı." dediniz. Gerçekten uluslararası kurum kuruluşların yayınları, işte, G20 inovasyon raporu yayınlandı, IMF'in raporları var ve maalesef dün Avrupa Birliği ilerleme raporu yayınlandı ve muazzam derecede tespitler ve eleştiriler var ülkemizle ilgili. Böyle bir atmosferde biz bu yapısal sorunları nasıl çözeceğiz? Sizin sorumluluğunuz çok fazla ama sizin sorumluluk alanınızın dışında söylemler var, dışında müdahaleler var. Bu noktada nasıl bir çözüm olacak ve bu süreçten nasıl çıkacağız? Bunu sormak istiyorum size.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Sürem bitti mi?
BAŞKAN - Evet.
MUSA ÇAM (İzmir) - Yedi saniye var.
BAŞKAN - Yedi saniyeyi ben iki dakika olarak veririm, ne olacak yani.
Buyurun Sibel Hanım.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Komisyon üyesi olmadığımız için süre kısıtımız var, ben de saygı duymak istiyorum.
Avrupa Birliğiyle ilgili ilişkiler bağlamında gümrük birliği anlaşmasının güncellenmesi... Sayın Bakan, bu anlaşmayı 2014 yılında gündeminize aldınız ve almanızın sebebi de Avrupa Birliğinin Amerika'yla olan o TTIP transatlantik anlaşması birden gündeme gelince bizim Avrupa Birliğiyle, gümrük birliğiyle anlaşmamızın özelliklerinin bizi ne kadar dezavantajlı duruma götürdüğü noktaları sanki yeni fark ettik gibi. Siz bu ülkeyi 2002 yılından itibaren yönetiyordunuz ve Avrupa Birliğiyle gümrük birliği anlaşmamızın uygulamasını yapıyordunuz. Burada, evet, tarım, sanayi ürünleri kapsamının genişletileceğini, tarım ve hizmetlerin alınacağını... Ama burada bir tutarsızlık görüyorum ben. Avrupa Birliği tarımı yüzde 40, yüzde 50 bütçeden fonluyor ama biz tarımı yok ediyoruz ve tarımın ısrarla bu kapsama alınması noktasında bunu bir başarı hikâyesi gibi söylüyorsunuz ama bizim içsel politika olarak tarıma verdiğimiz önem de ortada.
Daha fazla süremi aşmak istemiyorum, soru-cevap kısmında kullanacağım.