KOMİSYON KONUŞMASI

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Plan Bütçe Komisyonumuzun çok Değerli Başkanı ve üyeleri; Bakanlığımızın bütçesini Komisyonumuza arz ettiğim bu anlamlı günde cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü vefatının 78'inci yıl dönümünde rahmet ve minnetle anarak sözlerime başlamak istiyorum.

Bugün onun kurduğu cumhuriyet her türlü alçakça saldırıya ve tehdit unsuruna rağmen kudretinden bir şey yitirmemiştir. Bu duruşunu ilelebet sürdürmesini sağlamak da bu Meclisin çatısı altında bulunan bizlerin ve bu milletin, bu aziz milletin evlatlarının boynunun borcudur. Ben de sözlerimin başında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün o yokluk günlerinde bir kibrite, bir kefen bezine, şekere, tuza, her şeye muhtaç olunan o günlerde ortaya konulan o destansı ekonomi ve sanayileşme devriminin altını çizmek istiyorum.

Türkiye olarak hakikaten yedi düvelin saldırısından zaferle çıkmış, genç nüfusunun birçoğunu cephelerde kaybetmiş, hemen hemen sıfır seviyesinde sermaye birikiminde olan bir ülkenin, sanayileşme anlamında, demir çelikte, ulaşımda, demir yollarında, gıdada, tekstilde, savunmada, birçok alanda öncelikli olarak devlet yatırımlarıyla, millî yatırımlarla Türkiye'nin sanayileşmesini başlatması -ancak ve ancak belki 1950'lerde o kuruluşların belirli bir seviyeye gelmesi- onların oluşturduğu o kümelenmeyle, onların oluşturduğu o uygun iklimin oluşmasıyla özel sektörün doğmasının da temelleri o dönemde atılmıştır.

Ben ayrıca konuşmamamın başında bu yorucu bütçe sürecinde Plan ve Bütçe Komisyonumuzun özverili çalışmalarından dolayı Sayın Başkan ile sayın üyelere ayrıca derin şükranlarımı sunuyorum, kolaylıklar diliyorum.

Kısaca dünya ve Türkiye ekonomisindeki genel görünüme değinip ardından Bakanlığımızın çalışma alanları ve projelerinden bahsedeceğim.

Önce, 15 Temmuzda gerek millî iradeyi gerekse ekonomimizi hedef alan menfur darbe girişimini ve ekonomimizin bu girişim karşısındaki güçlü duruşundan bahsetmek istiyorum. Tabii ki 15 Temmuz destanını, 15 Temmuz Türk demokrasi destanını, 15 Temmuz Türk demokrasi devrimini yazan aziz milletimizi buradan minnet ve şükranla selamlıyor, şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimize de acil şifalar temenni ediyorum.

15 Temmuzda yaşanan başarısız darbe teşebbüsü sonrası Türk tarihinde altın harflerle bir demokrasi zaferi yazıldı, aynı zamanda altın harflerle de bir ekonomi destanı yazıldı. Bu menfur girişimin sadece siyasi birliğimizi değil, ekonomimizi de hedef aldığı ortadadır ancak biz Hükûmet olarak ekonomimize duyulan güven ortamını daha da kuvvetlendirecek piyasa dostu uygulamalarımızı destekleyecek adımlar atmayı sürdürdük. 18 Temmuz Pazartesi günü borsamız açılarak küresel piyasalarla entegre şekilde işlem görmeye başladı. Bankalarımız ve finans kuruluşlarımız normal çalışma rutinlerine devam etti. Reel sektörümüzün iş ve yatırım kararlarını etkileyecek hiçbir olumsuzluk vuku bulmadı. 15 Temmuz gecesi hain ihanet saldırısı devam ederken, Türkiye'nin her yerindeki özel sektör ve kamu kurumlarına ait olan hiçbir vardiya hemen hemen ertelenmedi. Bütün vardiyalar, saat 08.00 vardiyalarının tamamı saat 12.00'de işbaşı yaptı.

15 Temmuz sonrası ilk haftada yabancıların 524 milyon dolarlık net varlık çıkışı yaptığını gördük, ilk bir aylık süre zarfındaysa toplamda 259 milyon dolar net menkul kıymet çıkışı oldu. Bugün geldiğimiz noktada ise, 15 Temmuzdan bu yana ekim sonu itibarıyla yabancıların net çıkışı 112 milyon dolarla sınırlı kaldı ama diğer taraftan, Borsa İstanbuldan aldığımız bilgiye göre de 15 Temmuzdan sonra Borsa İstanbula giren yabancı net girişi 1 milyar doların üzerinde. Darbe girişimi sonrası başladığımız ve tüm hızıyla devam ettirdiğimiz uluslararası platformlardaki gayretlerimizi güçlendireceğiz. İlerleyen süreçte devam ettireceğimiz diyalog çalışmalarıyla ve son sürat sürdüreceğimiz reform politikalarımızla beraber makro göstergelerde daha iyi bir konuma erişeceğiz.

Değerli üyeler, dünyanın önemli coğrafyalarındaki siyasi ve ekonomik değişimlerin sancıları hâlen sürüyor. Örnek verecek olursak, en önemli ticaret ortağımız olan Avrupa Birliğindeki toparlanma hâlâ istenen seviyede değil. ABD'nin para politikasındaki belirsizlikler ve Çin başta olmak üzere gelişme yolundaki ülkelerin yapısal sorunları küresel ekonomimizdeki olumsuz atmosfere doğrudan katkı veriyor.

Tüm bu gelişmeler küresel bazdaki dış ticaret canlılığını da zayıflatıyor, yatırım iştahını düşürüyor. Çevre coğrafyamızdaki siyasi problemleri de dikkate alırsak bilhassa dış ticaret rakamlarımızı da özellikle gözlemleyebiliyoruz.

Son otuz yılda küresel ticaretteki büyümenin küresel hasıladaki büyümeden daha yüksek seyrettiğini gördük ama son zamanlarda, özellikle 2016, 2015 ve 2016 yılında çok tehlikeli bir gelişmeye şahit oluyoruz yani küresel ticaret küresel büyümenin altında bir rakam ortaya koymaya başladı yani ticaretin öncü olarak artması, küresel büyümeden fazla artması, küresel büyümeyi yukarı doğru çekmesi beklenirken, küresel ticaret şu anda küresel büyümenin altında bir seyirle küresel büyümeyi maalesef aşağı doğru çekiyor.

Küresel ekonomideki önemli oyunculardan biri olarak Türkiye ekonomisinin de küresel gelişmelerden bağımsız olduğunu varsaymak yanlış olur. Tüm bu olumsuz tabloya rağmen, Türkiye 2015 yılında yüzde 4 büyüdü, 2016'nın ilk yarısında yüzde 3,9 seviyesinde büyüyecek. Türkiye, son global krizden sonra 27 çeyrekten bu yana ortalama olarak yüzde 5 büyümeyi başardı. Orta vadeli programımızda açıkladığımız gibi Türkiye 2016 yılı sonu itibarıyla yüzde 3,2 büyümeyi hedefledi.

Ekonomimiz son üç yıldır cari açıkla da başarılı bir şekilde mücadele ediyor. 2015'te senelik olarak yüzde 26,1 cari açığımız geriledi; 32,2 milyar dolara düştü. 2016'da bu ivme devam etti, 2016 yılında da şu ana kadar cari açığımız yüzde 4,9 gerileyerek 23,5 milyar dolara düştü ve 2016 sonu itibarıyla cari açığımızın yüzde 4,3 olmasını öngörüyoruz.

2015'te avro/dolar paritesindeki düşüş, emtia fiyatlarındaki gerileme ve jeopolitik etkenlerin de etkisiyle dış ticaret hacmimizde daralma yaşadık. Dış ticaretimizin bu yılki girişimine bakacak olursak ilk dokuz aylık dönemde ihracat ve ithalat anlamında daha ufak bir gerileme görüyoruz. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre 2016'nın ilgili döneminde yüzde 2,7'lik bir azalma var ihracatımızda, ithalatımızda ise daha fazla bir azalma var, yüzde 6,5 seviyesinde bir azalma var. 2016 yılında miktar bazında ihracatımız 2015 yılının aynı dönemine göre yüzde 4,3 oranında artış kaydetti.

Tabii, ülkemizin dış ticaret rakamlarını değerlendirirken daha geniş kapsamlı bir değerlendirme yapmaya da bizim artık... Çünkü, bunu önceki Bakanlık dönemlerimizde yine Plan ve Bütçe Komisyonumuza bütçemizi arz ederken o dönemde de değerlendirmiştik yani bizim ihracatımız 2015 yılı itibarıyla 143 milyar dolar seviyesindeydi, bunun üzerine ödemeler dengesi istatistiklerinde açıklanan bavul ticaretini de eklediğimiz zaman 154,6 milyar, ayrıca aynı şekilde mal ithalatımıza da baktığımız zaman da 205,8 milyar dolara çıkıyor. Bu ihracat ve ithalat değerlerine yaklaşık olarak 46,3 milyar dolar seviyesindeki hizmet ihracatımızı da eklediğimizde ve 22,2 milyar dolara ulaşan hizmet ithalatımızı da eklersek eğer, 2015 yılında toplam mal ve hizmet ihracatımızın 200,9 milyar, ithalatımızın ise 228 milyar dolar olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla, Türkiye'nin dış ticaret hacminin yaklaşık olarak 450 milyar dolarlar seviyesine doğru yaklaştığını görüyoruz ve bu yaklaşımla ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 88 seviyelerine gelmiş oluyor. 2016 sonu itibarıyla da serbest bölgeler net ihracatı, bavul ticareti ve hizmet ihracatımızın da eklenmesiyle şu an itibarıyla ihracatımızın ithalatı karşılama oranımız yüzde 89 seviyesinde.

Dış ticaretimizi sektörler özelinde ve kısaca değerlendirmek de istiyorum bu arada. Tarım ürünlerinde tekstil ve hazır giyimde otomotiv sektörlerinde dış ticaret fazlası verdik. Fiyat seviyelerindeki gerilemenin etkisiyle demir çelik, kimya ve enerji sektörlerinde dış ticaret açığımız geriledi. Tüm sektörlerde yerli katkıyı artırmak için Hükûmet olarak politika araçlarımızı en etkin şekilde kullanıyoruz.

Bildiğiniz üzere, artık dünyanın her noktasına ihracatı artırmayı hedefleyen bir Türkiye var. Ülke gruplarına göre 2016 yılının ilk dokuz ayında yüzde 48,5 payla en fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz grup Avrupa Birliği. Avrupa Birliğine ihracatımızı 2016 yılı ilgili döneminde yüzde 8,2 oranında artırmayı başardık. Dünyanın en önemli pazarlarından biri olan Avrupa Birliğinde yaşanacak ekonomik canlanmayla ihracatımızın çok daha üst düzeyde artacağını öngörüyoruz. Avrupa Birliğine olan ihracatımızın 2016 yılı dokuz ayında dolar bazında yüzde 8,2, euro bazında yüzde 8,1 artmış olmasının sebeplerine, biraz da oraya değinmek istiyorum ama bu arada en fazla ihracat yaptığımız ilk 10 ülke arasında Almanya, İngiltere, İran'a yaptığımız ihracat sırasıyla yüzde 5,3; yüzde 13,1; İran'a olan ihracatımız yüzde 43,1 arttı.

Bu arada Avrupa Birliğine olan ihracatımızın Türkiye'nin en büyük jeopolitik avantajı Türkiye'nin sanayileşmede, Türkiye'nin "know-how"da, tasarımda, dizaynda, lojistikte ve serviste gelmiş olduğumuz noktanın avantajıdır. Aslında Avrupa toplam ithalatında daralmaya giderken, toplam tüketiminde daralmaya giderken Türkiye'den ithalatını artırdı, bunun sebebi de şu: Türk firmaları... Yani Avrupa artık önceki gibi milyon adetlik siparişlerini vermiyor, önceki gibi altı ay önceden, bir yıl önceden siparişlerini vermiyor. Stok maliyetini hemen hemen sıfır seviyesine çekmek, stok riskini de hemen hemen yine aynı seviyelere çekmek istiyor. Bunu dünyada yapabileceği tek bir ülke var yani çok nadir ülkelerden biri Türkiye. Çok kısa bir sürede bin adetlik siparişler yaklaşık iki hafta içinde teslim ve dolayısıyla stok maliyetini ve riskini de Türkiye, Türk firmaları çok başarılı bir şekilde üstlenebiliyor; en önemli avantajımız bu. Bu avantajımız, ileride Avrupa Birliği canlansa dahi Avrupa Birliği için yeni bir gelenek olduğu için, yeni bir alışkanlık hâline geldiği için de Türkiye'nin avantajına olacaktır.

Burada ithalatımızla ilgili rakamları size dağıtmış olduğumuz kitapçıkta detaylı bir şekilde de görüyoruz. İller bazında bizi sevindiren bir husus da, 2002 yılında Türkiye ihracatından oldukça düşük oranlarda pay alan illerimiz ihracat paylarını da yükselttiler. 2002 yılında İstanbul'un haricinde sadece 8 ilimiz Türkiye'nin ihracatının içindeki payı yüzde 1'in üzerindeyken 2015 yılına gelindiğinde bu sayı 13'e yükseldi. 2002 yılındaki o dönemdeki ihracatımız da zaten düşük olduğu için pek bunu dikkate almak istemiyorum.

Bilindiği üzere, Türkiye hizmet ticaretinde küresel ölçekte son derece rekabetçi bir ülke hâline geldi. Özellikle turizm ve müteahhitlik sektörlerimizin küresel arenada ön plana çıktığını görüyoruz. Bu kapsamda, Ekonomi Bakanlığı olarak mal ticaretinin yanı sıra hizmet ticaretini de destekliyoruz. 1984 yılından bu yana hizmet ticaretinde satın alındığından daha fazlasını yurt dışına satan ülkemiz hizmet ticaretinde hemen hemen yüzde 50 oranında net fazla veriyor.

Ticari hizmet ihracatında Avrupa Birliğini eğer tek bir blok olarak kabul edersek 2015 yılında dünyada 15'inci sıradayız. En çok turist sayısı sıralamasında Avrupa'da 4'üncü, dünyada 6'ncı sıradayız.

Taşımacılık sektöründe ihracat gelirlerimiz dünyada 15'inci sırada. Küresel alanda ön plana çıktığımız hizmet sektörlerinin başında müteahhitlik hizmetleri geliyor. Şu an itibarıyla müteahhitlik hizmetlerinde dünyadaki ilk 250 firma arasında 40 firmayla dünyada 2'nci sıradayız ve şu an itibarıyla dünyada 333 milyar dolarlık üstlenilmiş olan ve birçoğu tamamlanmış olan projeler var.

Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok değerli üyeleri; Türkiye olarak ithalatta bağımlılığımızı azaltmak, ülkemizdeki katma değeri ve teknoloji altyapısını yükseltmek zorundayız. Ekonomi Bakanlığı olarak bu amaçla bir yandan üretim, ihracat ve yatırımları artırmaya dönük çalışmalarımızı sürdürüyor, ithalatı yöneten politikalarımızı da titizlikle de oluşturuyoruz. Bu eksende, Bakanlık olarak başlıca önceliklerimiz: Yatırım, üretim, istihdam, ihracat zincirini kuvvetlendirmek; ihracatımızın yapısal dönüşümünü hızlandırmak, ticari markalarımızın gücünü ve bilinirliğini artırmak, yatırım ortamını iyileştirip nitelikli doğrudan yabancı yatırımları teşvik etmek, ülkemizde daha çok katma değer yaratıp net ihracatımızın büyümeye katkısını artırmak, AR-GE, inovasyona ağırlık veren yüksek teknoloji alanlarına ağırlık vermek, mal ve hizmetlerimizin uluslararası piyasalarda e-ihracat yoluyla da artık yer almasını sağlamak, Türkiye'yi dünya genelinde hizmet sunan bir e-ticaret merkezi hâline getirmek, bu anlamda ithalat politikalarımızda yerli üretim ve sanayiye ağırlık vermek, Türk lirasıyla ticaretimizi artırmak, tüm illerin üretim potansiyelini harekete geçirecek bölgesel kalkınmışlık farkını gidermek, kültür coğrafyamız ile ekonomik ve ticari ilişkilerimizi geliştirip bu ülkelerde daha etkin çalışmak, ihracatçı sayısını artırmak, mevcut ihracatçılarımızı daha kurumsal hâle getirmek; ihracata yeni başlayan firmalara yol haritası çizmek, pazara giriş faaliyetlerini kolaylaştırmak, desteklemek, inovasyonu, markalaşmayı ve tasarımı desteklemek amacıyla Bakanlık olarak ihracatçılarımızın devamlı olarak yanlarındayız.

Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la son üç yılda ortalama ihracat tutarı Bakanlar Kurulunun belirleyeceği değerin üzerinde olan firma ve yetkililerine yeşil pasaport vermekle ilgili çalışmalarımızda son aşamaya geldik, bununla ilgili kriterleri belirledik. Çok kısa bir süre içinde ihracatçılarımıza yeşil pasaport vermeye başlayacağız.

Yurt dışında düzenlenen ve ülkemiz açısından önem arz eden fuarlara millî düzeyde ya da bireysel olarak iştirak eden firmalarımızı destekliyoruz. Ayrıca, bu sene itibarıyla, Türkiye'deki şu an itibarıyla 22 fuarı, uluslararası nitelikte, yabancıların ziyaretçi olarak veyahut da stant kiralayarak katıldıkları fuarları da aynı yurt dışında vermiş olduğumuz destekler gibi destekliyoruz. 2016 yılında şu ana kadar bahsettiğim destekler kapsamında firmalarımıza 1 milyar 94 milyon TL ödedik.

Yurt dışı dağıtım kanallarında tek başına var olmakta zorlanan firmalar için geliştirdiğimiz Türkiye ticaret merkezleri projemizi başlattık. Bunun için de şu an itibarıyla 8, 2017 itibarıyla da 20'ye ulaşmaya çalıştığımız Türkiye ticaret merkezlerinin ilkini Tahran'da, Tahran'ın en prestijli yerinde... Ve belki Tahran'ın ticaretle ilgili en güzel merkezlerinden biri, binası bitti. 160 firmanın yer alacağı, devamlı olarak kendi ürünlerini sergileyecekleri, büro olarak kullanacakları o ticaret merkezine Ekonomi Bakanlığı olarak yani millet olarak 3 milyon dolarlık bir desteği her yıl vereceğiz. Ardından, ikincisi New York'ta, üçüncüsü de Dubai'de ve devam edecek bu şekilde.

İhracat hedeflerimiz doğrultusunda yüksek katma değerli ihracat, inovasyon, markalaşma ve tasarım en önem verdiğimiz kavramlar. Bu bağlamda, ülkemizin farkındalığını artırmak için sanayiciler, akademisyenler ve üniversite öğrencilerinin katılımıyla inovasyon haftaları, tasarım ve dizayn haftaları düzenliyoruz ve her yıl buralarda dereceye girmiş olan 100 tasarımcı veya öğrencinin yurt dışında bir yıllık eğitim için bütün maliyetlerini karşılıyoruz. Ayrıca, Bakanlık olarak markalaşma desteklerimiz için en önemli, en başarılı projelerimizden bir tanesi TURQUALITY. TURQUALITY'de şu anda gelmiş olduğumuz noktada Türkiye'nin ortalama ihraç fiyatının minimum 3 katı fiyatla ürün satan firmalarımız artık uluslararası arenada çok daha fazla şekilde görülmeye başladılar.

Öte yandan, her ölçekte her firmamızın ihtiyacına göre yürüttüğümüz mevcut desteklerimizi de güçlendiriyoruz. Bu kapsamda, mevcut kararlarda değişiklik ve yeni kararlar olmak üzere 11 kararımız imza sürecinde; bunları çok kısa bir sürede sonuçlandıracağız. Yine, ihracat destekleri çalışmalarımız kapsamında orta yüksek teknolojili ürünlerinin üretimi ve ihracatın artırılması için yeni mekanizmalar oluşturuyoruz.

İhracatımızın global e-ticaret sitelerinin toplu üyeliklerini teşvik edeceğiz. Bununla ilgili bir rakamı ben sizlerle paylaşmak istiyorum. Şu anda dünyada ülkelerin ticaretlerine baktığımız zaman e-ticaretin ülkelerdeki payları gelişmekte olan ülkelerde yüzde 7'ler seviyesinde, gelişmiş ülkelerde yüzde 11-12'ler seviyesinde. Bu, Çin'de inanılmaz bir hızla artarak devam ettiği için şu an itibarıyla yüzde 17'ler seviyesinde, kişi başına düşen -en çok cep telefonunun olduğu Türkiye'de, dünyada hemen hemen burada birinci, ikinciyiz- cep telefonunun bu kadar çok olduğu Türkiye'nin ticareti içindeki e-ticaretin payı yüzde 1,5'lar seviyesinde ve önümüzdeki süreçte göreceğiz ki dünya ihracatının da önemli bir rakamı e-ticaret vasıtasıyla yapılmaya başlanacak. Onun için, Bakanlık olarak almış olduğumuz yeni kararlarla da Türkiye'deki tüm ihracatçılarımızın dünyadaki büyük e-ticaret sitelerine kayıtlarının yapılması, bunların desteklenmesi kararını aldık.

Ayrıca, küresel tedarik zincirinde yer alma potansiyelini haiz ihracatçılarımızın donanım, patent, tescil ve giderlerinin proje bazlı olarak desteklenmesini de bu arada sağlayacağız. 2017'de mevcut yeni desteklerimizle birlikte ihracatçılarımıza sunduğumuz ödemelerde büyük bir artış gerçekleştireceğiz ve Komisyonumuzun da tasvipleriyle 2017 yılında ihracatımıza vermiş olduğumuz destekleri 3 milyar TL'ler seviyesine çıkaracağız.

Az önce saydığım desteklere ilaveten finansman ve ihracat sigortası kolaylığı sağlayan KOBİ'lerimizin finansmana erişim noktalarını iyileştiren bir mekanizma üzerinde de çalışıyoruz. Bu doğrultuda, Eximbankı elini taşın altına koyan bir anlayışa getireceğiz. Ayrıca, Merkez Bankamızı da, en son yapmış olduğumuz düzenlemelerle de Merkez Bankası Kanunu'ndaki yaptığımız değişiklikle üç imza şartı uygulamasından iki imzaya düşürerek, burada Eximbankı daha çok risk alan -daha çok derken kontrollü tabii ki- daha çok elini taşın altına koyan noktaya getireceğiz.

Bizim diğer bir sorunumuz da, küçük ihracatçılarımızın yani 500 bin dolar, 1 milyon dolar, 2 milyon dolar ihracat yapan KOBİ seviyesindeki ihracatçılarımızın finans durumlarında bir kötü veyahut da zor durumda kaldıkları için değil, avantajlı ihracat kredilerimize ulaşmakla ilgili, teminat göstermekle ilgili problemleri vardı. Burada Eximbanktaki yapmış olduğumuz düzenlemeyle, Kredi Garanti Fonu'ndaki yeni buraya vereceğimiz desteklerde, Eximbank yüzde 100 teminatını karşılayarak, kefaletlerini karşılayarak da kredi imkânlarını açacak.

Ekonomi Bakanlığı olarak ülkemizin EXPO'lara katılımlarını da başarıyla sürdürüyoruz. 1 Mayıs-31 Ekim 2015 arasında Milano'da düzenlenen EXPO'da en prestijli stantlardan, en büyük stantlardan bir tanesi, beşincisi Türkiye'ydi, en çok ziyaret edilen yani toplam 20 milyon kişinin ziyaret ettiği Milano EXPO'da 5 milyonun üzerinde ziyaretçi Türk standını ziyaret etti ve 10 Haziran-10 Eylül 2017 tarihlerinde Astana'da düzenlenecek olan Sürdürülebilir Enerji İçin Küresel Sinerji EXPO'suna da Türkiye'mizin katılımının organizasyonunu yapıyoruz.

Sayın Başkan, saygıdeğer üyeler; genel stratejilerimizin yanında yeni bir anlayışla, yaklaşımla da ortaya koyduğumuz ülke hedeflerimizin çerçevesinde ülke spesifik eylem planları stratejilerini de oluşturuyoruz. Onun için, şu anda, 2017'den itibaren de artık çok daha daraltılmış, hedef ülkeleri çok daha daraltarak, böyle 15 ülke değil, 3-4 ülke üzerinde çok yoğunlaşacağız, öncelikli ülkeleri de daraltarak 2017'den itibaren farklı bir konsepte geçeceğiz.

Bunlara ilaveten firmalarımızın ihracat pazarlarımız hakkında doğru ve güncel bilgiler elde etmesi için Ekonomi Bakanlığı olarak 7/24 onların hizmetindeyiz.

2023 ihracat hedeflerimizi 12 Haziran 2012 tarihinde Resmî Gazete'de yayınladığımızda ülkemizin dünya ihracatından aldığı pay 0,84 yani yüzde 1'in altındaydı. Bugün itibarıyla ülkemizin dünya ihracatından aldığı payı 0,9'a çıkardık yani yaklaşık olarak yüzde 5 oranında iyileştirdik. 2023 yılındaki hedefimiz ise payımızı yüzde 1,5 seviyesine çıkarmak.

Bakanlığımız tarafından yürütülen 2023 ihracat stratejisinde 2016-2019 yıllarını kapsayan yeni döneme başlamış bulunuyoruz. Bu yeni dönem için stratejide eylemlerden sorumlu ve ilgili kuruluşlarımızla iş birliği içinde yeni eylemler belirledik ve bunlarla ilgili çalışmalarımızı hızla devam ettiriyoruz. 2023 yılında 150 milyar dolarlık hizmet ihracatına ulaşma hedefimiz kapsamında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sağlık turizminden ulaştırmaya, yazılımdan gastronomiye, dizi ve eğitim sektörlerine kadar ülkemizin öncü hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren markalaşma ihracat potansiyeline sahip tüm kuruluşlar Bakanlığımız destek ve programlarından da yararlanabilmekte. Bunun yanı sıra, 2017 yılında yürürlüğe konulacak olan 2023 hizmet ihracatı stratejisiyle hizmet sektörlerimizin uluslararası rekabet gücünde artış sağlayacak tüm tedbirleri kamu ve özel sektör iş birliğiyle de oluşturulan bu yol haritası çerçevesinde uygulamaya koyacağız.

Bakanlığımızın diğer önemli görevlerinden bir tanesi de serbest bölgeler. Serbest bölgelerde ülkemiz, şu anda 18 serbest bölgemizde yaklaşık olarak 2.100 civarındaki firma 20 milyar doların üzerindeki bir ticaret hacmiyle 63 bin-64 bin civarında çalışanla çok önemli bir ticari ve ekonomik faaliyeti, dış ticaret hizmetini veriyorlar. Ama gelmiş olduğumuz noktada dünyada serbest bölgelerle ilgili dünyanın birçok yerinde çok başarılı örnekler var. Biz, serbest bölgelerde maalesef 2000'lerin başında yani 2004'ler, 2005'ler sıralarında biz Avrupa Birliğiyle ilgili, "Nasıl olsa Avrupa Birliğine giriyoruz, Avrupa Birliğinde serbest bölgeler yok, onun için serbest bölgelerden vazgeçelim, bunları bırakalım." gibi bir yaklaşımla serbest bölgeleri ihmal etmişiz. O anlamda, dünya serbest bölgelerde üçüncü, dördüncü nesil serbest bölgelere gelirken biz hâlâ birinci nesil serbest bölgelerle yolumuza devam ediyoruz.

Ben, Komisyonumuza, geçtiğimiz hafta acil ihtiyacımız olan iki maddeyi torba kanun içinde değerlendirerek serbest bölgelerimizdeki 2 tane sıkıntının giderilmesine katkı verdikleri için çok teşekkür ediyorum ama diğer taraftan, Sanayi ve Ticaret Komisyonumuzda bekleyen Serbest Bölgeler Kanunu'muzun yenilenmesiyle ilgili çalışmalarımızı da en kısa sürede tamamlamak, Türkiye'nin serbest bölgelerde avantajlı, güçlü ülkelerden biri olması için de gayret gösteriyoruz.

Ekonomi Bakanlığı olarak ülkemizin dış ticaret hacminin artırılmasına yönelik çalışmalarımız yanı sıra lojistiğe ilişkin sorunların takibi ve çözümlenmesi için de çalışıyoruz. İhracatçılarımız için lojistiğin, lojistik maliyetlerinin, taşıma maliyetlerinin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Bunun için de güzergâhlar ayrıca ihracatçılarımıza taşıma giderlerine katkı vermek anlamında da 1990'ların başında bırakılmış olan bir desteği de kapsama almakla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Bununla ilgili de, Sayın Başkanımızın müsaadeleriyle, ayrıca özel bir bilgi vermek de isterim biraz sonra.

Gelişen ve büyüyen Türkiye için önemli konulardan biri de yurt dışı yatırımlar. Ülkemiz, biraz önce Saygıdeğer Bakanımız Sayın Temizel'in de bahsettiği gibi bir zamanlar kendi ülkesinde toplu iğneyi yapamazken, kendi ülkesinde gazı, şekeri, bezi yapamazken, bugün gelmiş olduğu noktadan sonraki artık bundan on sene, on beş sene önce olsaydı "Türk yatırımları, Türkiye'deki sermaye yurt dışına kaçıyor." gibi negatif anlamda yorumlanabilecek olan şeyler artık övünülebilecek hâle geldi. Dünyanın her yerinde çok güçlü Türk sermayesi oralarda stratejik noktalarda sürdürülebilir bir şekilde ham madde, ara mal ve enerji dağıtım ve tüketim kanallarının kontrolü anlamındaki teknolojinin ele geçirilmesi anlamındaki yatırımlarını yapıyor ve biz de bunları destekliyoruz.

Bakanlık olarak ülkemizin ihtiyaçlarını karşılayacak doğru ve cazip teşvik politikalarını oluşturmaya da önemle gayret gösteriyoruz. Bu doğrultuda 2016 yılı içerisinde imalat sanayimizin içinde yer alan orta yüksek teknolojili sektörlere rekabet avantajı kazandırmak ve bu sektörleri net ihracatçı konumuna getirmek amacıyla seçilmiş konularda yapılacak orta yüksek teknolojili yatırımların desteklerden daha fazla yararlanmalarını sağladık. Geçen ay yaptığımız düzenlemelerle OECD teknoloji yoğunluk tanımına göre orta yüksek teknoloji sanayi sınıfında yer alan ürünlerin üretimine yönelik yatırımlarda birinci, ikinci, üçüncü bölgelerde yer alsalar dahi tüm yatırımları dördüncü bölge desteklerinden yararlanmalarını sağladık. Yine, aynı düzenlememiz kapsamında avantajlı vergi indirimi oranlarıyla sigorta primi işveren hissesi desteği 2016 sonu itibarıyla bitecekti, bunları da artık kalıcı hâle getirdik, devamlı hâle getirdik. Ayrıca, bu yeni düzenlemelerle yatırıma katkı tutarlarının yatırım döneminde diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara uygulanacak oranın tüm bölgelerde yüzde 80'e çıkardık. Yani önceden vermiş olduğumuz yani önceki yatırım teşviklerinin indirimiyle ilgili yatırımcıların en büyük şikâyeti yatırım indirimlerinin on yıl, on beş yıl gibi sürelere dayandığını söylüyorlardı. Burada yapmış olduğumuz uygulamalarla yatırımcılar diyelim ki Antalya'ya yaptığı bir yatırımı eğer İzmir'deki bir şirket üzerinden yaptıysa İzmir'deki şirketin diğer faaliyetlerinden doğrudan indirebildiği için çok kısa bir sürede yani iki, üç yıl gibi bir sürede yapmış olduğu yatırımı indirime tabi tutarak bundan yararlanacak.

Tabii, biraz önce -yine ben Sayın Bakanımız Temizel'e teşekkür ediyorum- cumhuriyetimizin ilk yıllarında o sanayinin teşvikiyle ilgili kanundan esinlenerek, ondan referans alarak dünyada şu anda gündemde olan en, belki bazı ülkelerde parça bazlı vardır ama en iddialı yatırım teşvik sistemini Türkiye'de şu anda uygulamaya koyuyoruz. Kendi devlerimizi yaratmak, kendi geleceğimizi garanti altına almak gibi, yine bu Komisyondan geçen bir maddeyle, Hükûmet olarak çok esnek bir teşvik sisteminin yetkisini aldık ve bunu da uygulamaya koyuyoruz. Hedefimiz, orta teknoloji üreten bir ülkeden yüksek teknoloji üreten ülkeler arasına girmemizi sağlayacak, yeni teknolojik dönüşümü hızlandıracak, ülkemizin mevcut ve gelecekte ortaya çıkabilecek ihtiyaçlarını karşılayacak, arz güvenliğini sağlayacak, dışa bağımlılığını azaltacak, AR-GE yoğun ve katma değeri yüksek yatırımların özendirilmesidir. Bu yeni uygulamamız kapsamında yatırım projelerine sağlanacak olan farklı desteklerimiz, şu anda arkadaşlarımız ekrana koyarlarsa, inşallah, orada yer alacak. Hakikaten burada çok iddialı teşviklerimiz var. Bunu, isterseniz, biraz sonra, sanırım, soru-cevaplarla o bölümlere çok daha detaylı bir şekilde gireriz.

Bu çalışmalarımızın somut göstergesi olan bir kısım istatistiklerimizi de sizlerle paylaşmak istiyorum. 2016 yılı Ocak-Ekim döneminde sabit yatırım tutarı 72,1 milyar TL olan toplam 4.192 adet yatırım teşvik belgesi düzenlendi. Bu yatırımlar gerçekleştiğinde toplam 113.237 kişilik ilave istihdam imkânı sağlanmış olacak. Bu dönem düzenlenen teşvik belgelerinde bir önceki yılın aynı dönemine göre adet bazında yüzde 16'lık, istihdamda yüzde 4'lük bir artış olurken sabit yatırım tutarında yüzde 12'lik bir azalış olduğunu görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, süreniz doldu. İlave süre vereyim. On dakikada toparlayabilir miyiz?

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Sayın Başkan, gayret göstereceğim, hızlanıyorum.

Öncelikli amaçlarımızdan birisi bölgesel gelişmişlik farklılıklarının azaltılması olan teşvik sistemimizde bölgeler itibarıyla, 2016 yılı itibarıyla istatistikleri de sizlerle hem kitabımızda hem de slaytlarda paylaşıyorum.

Hükûmetimizin son üç yıllık dönem içerisinde yürüttüğü istikrarlı öngörülebilir politikalar sayesinde ekonomide güven ortamı oluşmuş ve uluslararası doğrudan yatırım girişleri ülkemizde kayda değer şekilde artmıştır. Şu an itibarıyla 2003 yılından bugüne kadar 171, önceki dönemlerle de üzerine koyacak olursak yaklaşık olarak 180-190 milyar dolar civarında bir doğrudan yabancı sermaye girişi var ama 2016 yılının ilk sekiz ayına baktığımız zaman ülkemize giren doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının düştüğünü, 5,9 milyar dolar seviyesinde olduğunu görüyoruz.

Tüm bu destekleri sağlarken yatırım ortamı açısından önem taşıyan pek çok mevzuat öncelikli yatırım ortamının iyileştirme koordinasyon kurulu, kamu ve özel sektör temsilcileriyle birlikte ele alınarak şekillendirilmektedir.

Sayın Başkan, saygıdeğer üyeler; ülkemizin geleceğinin tespitinde birçok kurumla, birçok kuruluşla, uluslararası kuruluşlarla istişarelerimizi sürdürüyoruz. Sayın Başbakanımızın başkanlığında Dünya Bankası Başkan Yardımcısı ve çok uluslu şirketlerin üst düzey yöneticilerinin katılımıyla Yatırım Danışma Konseyinin 9'uncusunu da geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdik.

Öte yandan, ülkemizin yatırım çeken ülke olmasının yanı sıra son yıllarda sermaye ihraç eden bir ülke konumuna da ulaşması sebebiyle gerek ülkemize gelen uluslararası yatırımcılar gerekse yurt dışında yatırım yapan Türk firmalarını korumak için, sağlam bir altyapının da oluşturulması için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bu kapsamda, yatırımların desteklenmesi veyahut da yatırımların karşılıklı korunması ve teşviki anlaşmalarıyla şu ana kadar 98 ülkeyle bu kapsamda anlaşmalar imzaladık.

Tüm bu çalışmaları göz önünde bulundurarak yapısal reformları hızlandırmak ve yatırımlara kaynak oluşturmak adına Türkiye Varlık Fonu AŞ.'yi de yine Komisyonumuzun katkılarıyla geçtiğimiz günlerde kurduk. İhracatımızda pazar çeşitlendirmesini sağlamak, mevcut pazarlarda derinleşmek ve yeni pazar giriş olanaklarını ortaya çıkarmak için ticaret diplomasimizin gücünü etkin bir şekilde kullanıyoruz. Bu doğrultuda, hem çoklu hem de ikili ticari ilişkilerde kararlı adımlar attığımızı da belirtmek istiyorum ve bu kapsamda da dünyanın birçok yerinde 350 civarındaki ticaret müşavirliğimizle de ülkemizin ticaretinin, ülkemizin ihracatçılarının ve ekonomisinin hizmetindeyiz.

Son dönemde, Türkiye'nin belki bu yoğun gündem arasında belki gelişmelerinden pek fark edemediğimiz, bizim anlatamadığımız, Türkiye'nin belki yeterince farkındalığını yaratamadığımız gümrük birliğinin güncellenmesi. Yine, Komisyonumuza geçtiğimiz seneki konuşmalarımızda da arz ettiğimi hatırlıyorum. 2014 yılının başından itibaren Avrupa Birliği ile gümrük birliği ilişkimizi yani 1995 yılında imzalanıp 1996 yılından, bugün itibarıyla yirmi yıldan beri gündemde olan gümrük birliğimizin güncellenmesiyle ilgili çok önemli gelişmeler sağladık. En son bir ay önceki Brüksel ziyaretimizde son gözden geçirmemizde gördük ki geldiğimiz noktada negatif anlamda hiçbir şey yok. Yani 2017 başı itibarıyla ilk teknik görüşmelerimizi, resmî görüşmelerimizi başlatacağımız Avrupa Birliği ile gümrük birliğinin güncellenmesi gerçekleşirse eğer, Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle ekonomik anlamda entegrasyonu tam anlamıyla gerçekleşmiş olacak. Bu nasıl olacak? Şu anda gümrük birliğimizin kapsamında olan sadece sanayi ürünlerinin kapsamı, hizmetleri, gıda tarımı ve kamu alımları dâhil olmak üzere tam anlamıyla bütün alanları kapsayıcı bir şekilde genişlemiş olacak. Ayrıca, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile gümrük birliği ilişkilerinde karar alma mekanizmalarında yer alması, diğer önemli bir madde de Avrupa Birliğinin üçüncü ülkelerle imzalayacağı serbest ticaret anlaşması ve benzerlerinin Türkiye'nin otomatik olarak taraf olması da bu kapsamda sağlanmış olacak. 2010 yılı sonu itibarıyla önemli gelişmeler elde edeceğimizi düşünüyorum.

Bu kapsamda, Türkiye olarak bütün dünyada önemli ekonomilerle serbest ticaret anlaşmaları imzalamak için de özel gayret gösteriyoruz. Şu an itibarıyla 23 ülkeyle serbest ticaret anlaşmamız var. Ve biraz önce ihracatla ilgili rakamlarımızı verirken İran'la yüzde 43 oranındaki ihracatımızı artırdığımız 2016 yılının ilgili dönemindeki rakamı size verdiğimizde belki dikkatinizi çekmiştir, İran da bizim tercihli ticaret anlaşması imzaladığımız 2015 yılının ocağında yürürlüğe giren ülkelerden bir tanesi. Geçen hafta İran'a yapmış olduğumuz ziyarette şu anda iki ülke arasındaki 265 ürünü kapsayan tercihli ticaret anlaşması kapsamımızı 400 ürüne 2016'nın sonuna kadar çıkarmak için özel gayret gösteriyoruz. Ayrıca, yine İngiltere'yle yapmış olduğumuz görüşmelerde Brexit ile ilgili çok önemli kararlar aldık ve şu anda resmî, teknik görüşmelerimizi başlattık. İngiltere, Avrupa Birliğinden ayrıldığı anda Türkiye ile İngiltere arasında Avrupa Birliğiyle olan Gümrük Birliği Anlaşmamızın kapsamında minimum olmak üzere ki hedefimiz sanayi, hizmetler, kamu alımları ve gıda ve tarımı kapsamak kaydıyla İngiltere'yle çok geniş kapsamlı bir serbest ticaret anlaşmasının aynı gün devreye girmesinin üzerinde de anlaştık. Bu kapsamda, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı'nın yani TTIP'in sürecini de çok yakından takip ediyoruz. Avrupa Birliği ile gümrük birliğinin güncellenmesinin TTIP üzerinde önemli etkilerinin olacağı sizlerin de malumudur.

Bu kapsamda, karma ekonomi komisyonu ve ekonomik ve ticari işbirliği komiteleriyle ilgili de birçok ülkeyle, çok önemli görüşmelerimiz var. Bakanlığımız önümüzdeki beş yıl içerisinde ortaya konulacak politikalarına kılavuzluk etmesi amacıyla hazırladığımız ülke bazlı stratejik eylem planlarının yanı sıra, ayrıca bölge bazlı eylem planlarımız da gündemdedir. Bunun için Asya Altyapı Yatırım Bankasıyla, Avrupa Ekonomik Topluluğuyla, Avrasya Ekonomik Birliğiyle, Doğu Afrika Ekonomik Birliğiyle, Batı Afrika gibi birliklerle de ilişkilerimizi güçlü bir şekilde sürdürüyoruz.

Burada değerli Komisyonumuza bir önemli bilgiyi daha arz etmek istiyorum: 2009 yılında görüşmeleri durdurulmuş olan Körfez İşbirliği Konseyiyle serbest ticaret anlaşması görüşmelerimize çok hızlı ve güçlü bir şekilde başladık. Suudi Arabistan liderliğinde diğer 6 ülkeyi de kapsayan Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyiyle inşallah 2017 yılı içinde serbest ticaret anlaşmamızı da tamamlamak istiyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımızın 27 Haziran 2016 tarihli, Rusya Devlet Başkanı Putin'le başlattığı yeni süreçle ilgili de önemli gelişmeler var şu anda. Ortak Yatırım Fonu'nun kurulması, ayrıca, Türk-Rus Karma Ekonomik Komisyonunun 14'üncü Dönem Toplantısı'nın yapılması ve orta vadeli 2017-2020 programının hayata geçirilmesiyle ilgili anlaşmanın imzalanması. Ve tarihî bir süreç de başlattık, Rusya'yla hizmetler ve yatırımları kapsayan serbest ticaret anlaşmasıyla ilgili üçüncü tur görüşmelerimizi tamamladık. 2017 yılı sonu itibarıyla burada da önemli bir noktaya gelmek istiyoruz. Ayrıca, ABD ve Avrupa Birliği gibi önemli ticaret ortaklarımızın da dâhil olduğu 23 Dünya Ticaret Örgütü üyesinin taraf olduğu TİSA, çoklu Hizmet Ticareti Anlaşması'yla ile ilgili de 2016 yılı sonunda tamamlanması gibi bir hedefimiz var.

Bildiğiniz gibi G20 dönem başkanlığını 2016 yılı için Çin'e devretmiştik, 9 Temmuz 2016 tarihinde Şanghay'da gerçekleştirilen Ekonomi Bakanlığı Zirvesi ve sonrasında Cumhurbaşkanımızın da katılımıyla liderler zirvesiyle orada çok önemli görüşmeler yaptık ve ayrıca 2016 yılı 1 Temmuzu itibarıyla D8 ülkeleriyle, tercihli ticaret anlaşmasının hizmete açılması yani uygulamaya konmasını da gerçekleştirmiş olduk. Önümüzdeki dönemde D8 ülkeleriyle bu kapsamda ilişkilerimiz veyahut da görüşmelerimiz yoğunlaşacaktır.

Afrika'yla ortaklık stratejisinde çok iddialı bir ülkeyiz şu anda. Bu çerçevede Türk ve Afrikalı iş çevrelerini bir araya getirmek üzere 2-3 Kasım tarihlerinde Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde ve Sayın Başbakanımızın da katılımlarıyla geniş kapsamlı bir Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu İstanbul'da düzenlendi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, lütfen.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Üç dört dakika içinde toparlamak istiyorum müsaadenizle.

Çok başarılı bir organizasyon gerçekleştirdik. 1.500 civarında Afrikalı iş adamı, 27 bakan, 4 uluslararası kuruluşun başkanı, genel sekreteri, 1 başbakan ve 1 cumhurbaşkanının katılımıyla çok önemli bir gelişme oldu. Bizim inancımız şudur ki: Önümüzdeki on yıllarda Afrika, dünya ekonomisinin gelişme motoru hâline gelecektir. Türkiye olarak da şu anda Afrika'da en çok büyükelçiliği olan ikinci ülkeyiz. Türk Hava Yolları, Afrika'da en çok noktaya uçan bir numaralı havayolu hâline geldi ve 4 milyar dolar civarındaki dış ticaret hacmimizden 20 milyar dolar seviyesindeki dış ticaret hacmimize on yıl içinde geldik.

Saygıdeğer üyeler, Değerli Başkanım; burada tabii ki çok önemli bir diğer faaliyetimiz veya görevimiz olan ithalat politikalarımızla ilgili rakamları da sizlerle sürem el verdiğince paylaşmak istiyorum. Bu kapsamda, Türkiye olarak Türk ekonomisine, sanayisine, üretimine zarar verici hiçbir adıma müsaade etmiyoruz. Bunun için de sizlere bilgilerimi çok detaylı bir şekilde paylaştığımız önlemleri alıyoruz. Bu önlemler, Türkiye'de yeterli kapasitesi olan, Türkiye'de üretimi olan, Türkiye'de donanımı, Türkiye'de birikimi olan sanayi tesislerimizi koruyoruz. Bunun için de çok önemli başarılar da elde ettik. Ayakkabı sektöründen mobilya sektörüne, beyaz eşyadan demir çeliğe kadar birçok alanda milyarlarca dolarlık ülkemize yani ülke sanayimize, üretimimize yeni üretim alanları ve kapasiteler sağladık ve bunun için de on binlerce yeni vatandaşımıza iş imkânını sağladık diye düşünüyoruz ve bunun için de tabii ki bütçemize de çok önemli katkılar da sağlıyoruz. İşte en son almış olduğumuz kararlardan bir tanesi de Türkiye'de yeterli kapasitenin, kurulu kapasitenin olduğuna inandığımız ama maalesef, son dönemlerde ithalata doğru büyük bir kaymanın olduğuna inandığımız lastik, yani otomotiv, iş makinaları lastikleriyle ilgili de almış olduğumuz en son karar. Bu kapsamda, Dünya Ticaret Örgütünün verilerine göre dünyada bu anlamda en çok tedbir alan ilk 10 içindeki ülkelerden birisiyiz.

Yerli ve millî kömürün kullanılmasıyla ilgili de almış olduğumuz tedbirler var. Bunlar da hem yerli, millî kömürü korumak hem de Türkiye'ye gelen ithal kömür üzerinden almış olduğumuz bu payı yerli kömürü kullananları da bir noktada teşvik etmekle ilgili de desteklerimiz var. Tekstil ve konfeksiyon ithalatına, ayakkabı ithalatına, mobilya ithalatına, beyaz eşyaya, el aletlerine, aydınlatma ürünlerine... Mesela birkaç örneği sizlerle paylaşmak istiyorum: Mobilya ithalatında almış olduğumuz tedbirlerle 2016'nın ilk dokuz ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 69 oranında bir azalma, 253 milyondan 70 milyon dolara; aynı şekilde, aydınlatma ürünlerinde 2016 ilk dokuz ayında yüzde 44 oranında bir azalma, 250 milyondan 140 milyon dolara... Ayakkabı ithalatında hakeza Türkiye 1 milyar dolar ayakkabı ithal eden bir ülkeydi. Önce ayakkabıyı, şimdi yarı bitmiş ayakkabı ürünleriyle ilgili tedbirler aldık, bunda da çok önemli sonuçlarımız oldu. 2016'da yine tekstil, konfeksiyon ithalatında önemli bir, 2,8 milyar dolardan 1,2 milyar dolara bir yıl içinde gerileten tedbirleri de almaktan çekinmedik.

Sayın Başkan, saygıdeğer Komisyon üyeleri; Ekonomi Bakanlığı olarak ihracatta ve ithalatta ürünlerin denetimini yapma ve yaptırma, ayrıca yurt dışında piyasa gözetimi ve denetimi uygulanması, koordinasyonu görevimizi de başarıyla sürdürüyoruz. Bununla ilgili de tabii ki Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi (TAREKS) üzerinden ithalatta ürün güvenliği denetimlerini Bakanlığımız tarafından sürdürüyoruz ve bununla ilgili de istatistikler sizlere dağıtmış olduğumuz kitapçıkta çok daha detaylı bir şekilde var.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, toparlarsak sevinirim.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Son üç sayfam kaldı Sayın Başkanım. Biliyorum sabrınızı da fazla...

BAŞKAN - Ne kadar dediniz?

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Üç sayfam kaldı. Çok önemli konulara geldim, onun için de kusura bakmayın, belki planlayamadım ama affedin.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - İktidar dinlemiyor ama muhalefet dinliyor Sayın Bakanım.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Teşekkür ediyorum, ben de dikkat ederseniz size doğru konuşuyorum.

Bakın, burada boynunda sakatlığıyla, ağrısıyla, sızısıyla sayın milletvekilimiz de burada, teşekkür ediyorum.

Türkiye ekonomisinin 2017 yılı, makroekonomik göstergeler açısından da çok daha iyi bir yıl olacağına inanıyoruz. Çünkü 2016 yılında başımıza gelmedik kalmadı, yaşamadığımız kalmadı. Sayın Başkan, saygıdeğer üyeler; ben sizlerle bir konuda hakikaten bir tespitimi paylaşmak istiyorum. Aramızda belki teknik arkadaşlarımız vardır, mühendis arkadaşlarımız vardır, bir yerde bir tesisat veyahut da bir yerde teknik bir donanım kurduğunuz zaman kurduğunuz donanımı bir kapasiteye göre kurarsınız. Diyelim ki bu doğal gaz tesisatı, su tesisatı gibi bir tesisatsa, dersiniz ki: Bu tesisat 20 barlık bir basınca dayalı yapılır. Ve bunu hizmete alırken de 25 barla, 30 barla bir test edersiniz. Problem yoksa işletmeye, hizmete alırsınız. Türk ekonomisi 15 Temmuz günü 20 barlık kapasitesiyle 25-30 barla test edilmedi, 200 barla test edildi ve bu ülke, bu ekonomi bu testten çok başarılıyla çıktı. Dünyanın hiçbir ekonomisi, böyle bir stres testinden geçmedi. Onun için, Türk ekonomisinin 2017 yılında çok daha fazla iyiliklerle karşılaşacağına inanıyoruz. Bu amaçla bir yandan dış ticaretimizle ilgili geliştirici önlemler alırken bir yandan da üretim kapasitemiz ve rekabetçilik gücümüzü artırmak için de olağanüstü gayret göstereceğiz. Daha çok üretmek, daha çok ihracat yapmak, bir önceki günden daha fazla üretmek ve bunu özellikle ve özellikle özel sektör eliyle yapmak... Özel sektör eliyle daha çok sanayi üretimini destekler noktada olacağız. İhracatımızda katma değerli, AR-GE, inovasyon ve tasarım içeren ürünlerin artırılmasına da özel önem vereceğiz.

Bakanlık olarak önümüzdeki dönemde mevcut çalışmalarımıza ilave yeni adımlar da atacağız fakat sözlerime başlamadan önce belirtmek isterim ki birazdan bahsedeceğim bazı hususların gizlilik arz etmesi sebebiyle bu konuşmamın, Saygıdeğer Başkanım, sizlerin müsaadesiyle sonra tutanaklardan çıkarılmasını istiyorum ve basın mensubu arkadaşlarımızın da bu konuda kayıt almamalarını özellikle rica ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, böyle bir şansımız yok çünkü aldığımız karar var, tam tutanak tutuluyor, kameralar burada.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Peki.

Sayın Bakanım da gayet iyi bilir, sizler de iyi bilirsiniz, bizim gizli teşviklerimiz var, onlarla ilgili bölümü ben özel bir bölümde isterseniz arz edeyim.

BAŞKAN - Görüşmeler esnasında kapalı bir bölüm yapabiliriz.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Son bölümde kapalı bölüm yapalım.

BAŞKAN - Yaparız.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Onu o zaman orada değerlendirmek istiyorum sizlerle, onun için o bölümü de komple geçeceğim ama Eximbankla ilgili son dönemde Eximbanka vermiş olduğumuz çok özel, önemli destekler var. Artık yurt dışındaki gibi, diğer ülkeler gibi, Alman Eximbankı gibi, Amerikan Eximbankı gibi, Türk üreticilerin yurt dışına ihraç ettiği tüm ihraç ürünlerinde -makine, teçhizat, tekstil, tarım- her alandaki tüm ihraçlarında Eximbank olarak oradaki satın alıcıya kredi açıyoruz. Bu krediyi açarken, tabii, Türkiye olarak da OECD'nin belirlemiş olduğu kriterlere göre bizim Eximbankın verebilmiş olduğu bir faiz oranı var, ondan aşağı inemiyoruz. Eximbanka Hükûmet olarak diyoruz ki: İn, rakip ülkeler ne faiz oranı veriyorsa sen de aynısını ver, aradaki farkı biz sana vereceğiz. Onun desteğini veriyoruz. Bunların detaylarını isterseniz biraz sonra daha... Sigorta yani sigortalama... Bir ihracatçımızın yurt dışına yapmış olduğu ihracatı Eximbanktan kredi kullanmak için verdiğinde Eximbank oluşturduğu portföy çerçevesinde diyor ki: "Bu ihracatını ben en fazla yüzde 60 oranında sigortalarım." Biz ona diyoruz ki: Biz sana -örnek olarak söylüyorum- 100 milyon dolarlık bir limit açıyoruz, sen bu sigortalama oranını genişlet. İnanıyoruz ki o rakam kullanılmayacak çünkü bu anlamda ihracatımızın yaşadığı sorunlar veyahut da sıkıntılara bakacak olursak bu anlamda gayet başarılı örneklerimiz var.

Saygıdeğer Başkanım, bununla ilgili de dediğim gibi özel bölümde çok daha farklı açıklamalarda inşallah beraber olalım diye düşünüyorum.

İthalat bazında tabii ki başta Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız olmak üzere tüm bakanlıklarımızla iş birliği içinde ithalatın her aşamasını yakından takip ederek gerekli önlemleri alıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, son on saniyeye girdik.

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Bu kapsamda tabii ki özellikle ithalat bağımlılığını kapsayacak yatırımlarla ilgili, ben bakıyorum, bu bölümlerle ilgili, müteahhitlik alanında verdiğimiz destekleri özel bölüme girdiğimizde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Son on beş saniye daha alarak...

Tüm bu amaçlar ve faaliyetler doğrultusunda kullanılmak üzere Ekonomi Bakanlığının 2017 yılı bütçesi toplam 3 milyar 948 milyon 832 TL'dir. Bütçemizin hangi kalemlerden oluştuğu yansıda detaylı, size dağıtmış olduğumuz kitapçıkta detaylı bir şekilde vardır.

Bütçemizin yüzde 90'ını yani 3 milyar 585 milyonunu cari transferlere yani ihracatçı ve yatırımcılarımızın desteklenmesi için ayrılmıştır. Yalnız, yatırımcılara vermiş olduğumuz desteği bununla sınırlamayın. Yatırım teşvik sistemimiz, vermiş olduğumuz tüm muafiyetler, destekler, dâhilde işleme izin belgesi kapsamındaki desteklerimiz çok daha başkadır, çok daha başka rakamlara tabidir.

Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.