KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Sayın Başbuğ, hoş geldiniz. Verdiğiniz değerli bilgiler için teşekkür ediyorum.

GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI İLKER BAŞBUĞ - Ben teşekkür ederim.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Ben de Komisyon üyesi değilim ama yaşanmışlıkları bizzat yaşadığımız için sizinle samimi olarak paylaşmak istiyorum ve tabii ki soracağım konular da var.

Sözünüzün başında mahkeme kararına atıfta bulunarak, konuşmanızın başında "Bu kararda laikliği bertaraf edip dinî bir örgütlenmeyle devlet düzenini tesis edeceği vurgusu yapılmaktadır." diye bir ibare vardı mahkeme kararında. Yalnız takdir edersiniz ki bu FETÖ terör örgütü insanların din duygularını kullanarak, takiye yaparak bu süreçte bir din devleti kurma arzusunda değildi, bilakis kendi emellerini gerçekleştirmek için böyle bir yol izledi. Bunu aslında mahkeme kararının, savcının eğer mütalaası böyleyse orada da bir muhafazakâr insanlara haksızlık edildiğini düşünüyorum.

İkincisi, MİT'le ilgili tabii ki müsteşar yardımcılığı görevi olsaydı diye bir isteğiniz olmuş zamanında ama o dönemde müsteşar yardımcısı askeriyeden olsaydı bile belki de o da doğru bilgiler vermeyecekti. Şu dönemdeki işte, yaverler, özel kalemler vesairede olduğu gibi.

DURSUN ÇİÇEK (İstanbul) - Cevaba cevap hakkı yani.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Aslında hepimiz çok -Allah korusun- kötü bir tablonun içinden bugünlere geldik.

Yine, 2002 ve 2010 döneminde siz MİT'ten gelen, bu yapıyla ilgili hiçbir ihraç kararı olmadığını söylediniz. Ama biz biliyoruz ki hep MGK kararlarında işte basında kelime olarak "irtica" kullanılıyordu ama sizin biraz önce de belirttiğiniz gibi "Disiplinsizlik diye biz atıyorduk." dediniz. Burada aslında belki de onlar yine bir takiye uyguladılar, kendi yaşamlarında dinî bir görüntü sergilemediler. İşte, hanımlarının fiziki görünüşlerini değiştirdiklerini, efendim yine evlerindeki dinî vesaireye ait olan birtakım nesneleri evlerden uzaklaştırdıklarını bizzat biz yani yakınımızdaki, işte çevremizdeki olan insanlardan görerek biliyoruz ki bugünlere hazırlık yapıyorlarmış. Aslında, o dönemde atılanların, işte ihraç edilenlerin gerçekten samimi insanlar olduğunu belki de düşünmek gerekir diye yani samimi bir şekilde soruyorum bunu çünkü onlar bunları da eleyerek o dini, samimi Müslümanları o yerlerden uzaklaştırarak kendilerine generalliğe giden, orgeneralliğe giden kapıları açılsın diye kullanmışlar.

BAŞKAN - Toparlayalım Hüsnüye Hanım. Biz milletvekillerimize ikişer dakika...

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Ayrıca, Yüzüncü Yılla ilgili yine bir sözünüz oldu. Ben de o dönemde bir akademisyen eşi olarak oradaydım.

GENELKURMAY ESKİ BAŞKANI İLKER BAŞBUĞ - Van'da mı?

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Van'daydım.

Yalnız sadece bu davanın bu süreci kullanmak için yapıldığını, açıldığını ben düşünmüyorum çünkü ben eşimin üzerinden yeşil pasaport alacakken fişlendiğimizi ve rektör beyin çekmecesinden benim pasaporttaki resmimin, o sayfanın fotokopisi çıktığını da söylemek istiyorum. Tabii, bu, kafamızda zihnimizde nasıl bir soru işareti bırakır, bunu da takdirlerinize bırakıyorum.

Yine, 28 Şubat 1997 kararlarında belki de samimi insanları incitecek derecede alınan kararların bu kişilerin bugünlere gelmesinde önemli bir karar olarak... Şimdi, onu görüyoruz açıkçası yani o dönemde alınan kararlarda insanlar kendilerini sakladılar, samimi olarak samimi duygularını bir tarafa bıraktılar, samimi insanlar göz önünde kaldı ve onlar bertaraf edildi.

Ben biraz de öz eleştiri noktasında belki bunları söyledim. Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.