KOMİSYON KONUŞMASI

KADİM DURMAZ (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Çok değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanım, kıymetli bürokratlarımız, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, 2017 bütçemizin ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Tabii, ülkemizde küresel güçler birçok kararları seri seri aldırdılar arkadaşlar. 1990'lı yılların ortasında bu Bakanlığın ismi "Gümrük ve Tekel Bakanlığı" idi biliyorsunuz. TEKEL'i elimizden kademe kademe kaybettik. Tabii, "TEKEL" deyince ilk akla gelenlerden biri sigara, diğeri de içki grubu idi. Sigaranın satışı nasıldı? Bir bakkal, market, bir işletmeci sigara alacağı zaman önce TEKEL'in veznesine -sizin tabirinizle- "cash" parayı yatırıyor, sonra da gidip depodan çuvalla ya da arabayla alıp götürüyor idi. Biz böyle bir kaynağı göremedik, elimizden gitti. Tabii, bu da yetmedi, yüz binlerce üreticiyi de beraberinde kaybettik.

Şimdi bakıyorum, gelinen nokta nedir? Sayın Bakanım, bilmiyorum, hiç böyle yaya yürüme fırsatınız oluyor mu? Anadolu'daki illerde şöyle 50-100 metrede bir tane kapısı kadar olan bir dükkân, içeride envaiçeşit kaçak tütün, kaçak kâğıt; bunlar gümbür gümbür satılıyor. Yine, yerli içkilerin sürekli ÖTV'sine yapılan zamlarla çok tercih edilmeyen yabancı içecekler hızla marketlerin reyonunda yerini aldı, müthiş bir satışa da devam ediyor. Şöyle bir algı da var: Yani Hükûmet içkinin içilmesini istemeyebilir ama bunun yolu eğitimdir. Yasaklamalarla geçmişte de hiçbir yere gidilmemiş. Bu kararların çok ciddi bir gözden geçirilmesinde yarar var diyorum.

Denetleme noktasında da bu kaçak tütünleri, kâğıtlar ne yapılıyor bilemiyoruz. Eskiden TEKEL'in, inhisarın kolcuları vardı böyle, kahvelerden tabaka şey yapar, ona bir ceza yazar, böyle bir sistem vardı ama şu anda aleni satılıyor. Ruhsatlarına baktım bir iki tanesinin "Neyi satıyor bunlar, ne diye almışlar?" diye. Yani dükkânların belediyeden aldığı ruhsatlarında o işlerle ilgili bir şey yok.

Tabii, bu arada, girişimcilik -sunumunuzda gördüm kitapçıkta- ekosistem iyileştirmesinde odaların etkinliği artırma... Buna Sayın Bakanım, bir de sivil toplum örgütlerini, gönüllü çevreci kuruluşları, doğa kuruluşlarını da katalım, biraz daha çeşitlenirse çok daha iyi olacağı görüşündeyim.

Tüketicileri denetleme noktasında birkaç bakanlık denetliyor ancak o bakanlıkların yaptığı çalışmalarda -geçen sunumlarda da mesela Bilim ve Teknoloji Bakanlığında da tartıştık- 114 bin ürün denetleniyor, 38 bin kalemi üretimden kaldırılıp ceza yazılıyor. Ülkemizde çok ciddi bir denetimsizlik ve üretilen ürünlerde kalite altı üretim var. Bu anlamda bu kurulun biraz daha aktif olup diğer bakanlıklarla eş güdüm hâlinde insan sağlığına, çevreye, doğaya zarar veren üretimlerle ciddi bir şekilde mücadele etmesinde yarar var diyorum.

Tabii, Ahilik bizim Anadolu'da iyi bir kültür, iyi bir gelenek. Bilemiyorum, Bakanlığınızın hiç böyle bir çalışması var mı? Geriye doğru, böyle, tarihten gelen Ahilik mesleki şecereleri...

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Tabii tabii, çıkardık.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Yani bunları böyle bir toparlayıp... Yani biz de bilgi sahibi olalım, bilgilendirilirsek seviniriz çünkü çok önemli bir kültür.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Davet edelim inşallah, hatta Bakanlığımızda bir çayımızı için, size hediye edelim, hem de konuşmuş oluruz.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Evet evet. Yani bunlar Anadolu'nun önemli şeyleri.

Kooperatifler her nedense ülkemizde çok fazla karşılık görmüyor. Bunun da temel nedeni, "üretim ve kooperatif" deyince merkezî hükûmetler hep bu olaya ön yargılı bakıyor. "Kooperatif" deyince, dağılan Sovyet Bloku ve benzeri şeyleri çağrıştırıyor. 1970'li yıllarda da kooperatiflere böyle bir karşı çıkış vardı ama gelişen dünyada ve modern toplumlarda merkezî hükûmetlerin sorumluluklarını azaltma noktasında... Bu kooperatifler ve üretici birlikleri şimdi yeni yeni ülkemizde canlanıyor, can suyu gibi de katkı sunuyor hükûmetler. Doğru bir davranış olarak görüyoruz. Dilerim, hedeflerine ulaşmada mesafe alırız.

Gümrük idareleri gerek ekonomik gerekse güvenlik açısından bir ülkenin en önemli kurumlarındandır. Bu sebeple çok iyi yönetilmeleri gerekmektedir. Maalesef hükûmetler tarafından, özellikle de Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında, on dört yıldır tek başına bir iktidar tarafından bunu başarıp belli bir standardı imrenilecek bir noktaya da taşımış değiliz. Her geçen gün yeni vaatler, yeni projeler, yeni araştırmalar ama ortada somut bir sonuç yok.

Yanlış dış politikalar sebebiyle sınır kapılarımız âdeta kevgire dönmüş, güney sınırlarımızda güvenlik olmadığı gibi, kimin girdiği çıktığı da belli değil. Bu ortamda sağlıklı ve şeffaf bir ticaret anlayışıyla işleri yürütmek de mümkün değil.

Akaryakıt istasyonlarında rastgele fiyatlar ve gördüğümüz rakamlar bu ülkede hâlâ bu sektörün yeteri kadar kontrol edilip denetlenemediği ya da gümrük kapılarımızın devletimizin hâkimiyetinde olduğu konusunda ciddi kuşku ve endişeler yaratmaktadır. Ülkemizde yaşanan kaos ortamı, sınır komşularımızdaki olaylar, istikrarsız Hükûmet politikaları, ülkenin gelişmesine ve uluslararası rekabette ilerlemesine engel teşkil ediyor. Rekabet edemeyen, büyüme sağlayamayan, işsizlikle mücadele eden bir ülkede ticaret de yeteri kadar gelişmiyor.

Değerli milletvekilleri, Dünya Ekonomik Forumunun Küresel Rekabet Endeksi'nde de Türkiye oldukça geriye düştü. Bu Forum 2015-2016 Küresel Rekabet Raporu'nu açıkladı. Türkiye makroekonomik ortam ve kurumsal yapılanmadaki bozulma sonucu 140 ülke arasında 6 basamak gerileyerek 51'inci sırayı aldı. Yine bu kurulun raporuna göre, ülkeler global büyümedeki yavaşlama ve yüksek işsizlikle mücadele etmek için verimliliklerini artırmak zorunda. Rekabet gücünü artırmadaki başarısızlık, durgunluk ve diğer şoklara karşı dayanıklılığı da tehlikeye sokmaktadır. Türkiye, kurumsal yapılanma ve makroekonomik ortam bileşenlerinde de zayıfladı.

Yine, raporda Türkiye ile ilgili değerlendirmeye gelince; Türkiye'nin 2014 itibarıyla satın alma gücü paritesine göre kişi başına düşen hedef olan 10.482 ABD dolarlık bir gelire ilave bir şey yapamadık. 2015-2016 dönemi Küresel Rekabetçilik Endeksi hesaplarına göre de Türkiye bir önceki yıl 144 ülke arasında 45'inci, ondan önceki yılda da 148 ülke arasında 44'üncü sırada konumlanıyordu. Hassas siyasi dönem ve jeopolitik çatışmaların birleşmesi sonucuna oluşan belirsizlik ortamı Türkiye'nin kalkınmasında ciddi rolü olan özel sektör yatırımlarının ve özellikle uluslararası yatırımların yavaşlamasına ve ülkemizden kaçmasına sebep oldu. Rapora göre, yatırımların yavaşlamasında yüksek enflasyonun yarattığı belirsizlik ve yerel finansal sektöre duyulan güven ile bu sektörün etkinliğindeki düşüş de rol oynadı. Türkiye'nin, rekabetçilik sıralamasında yaşadığı düşüşte makroekonomik ortamın bozulması da önemli bir rol oynamış gözüküyor. Mantar gibi çoğalan, köylere, kasabalara kadar inen AVM ve süpermarketler küçük esnafı, bakkalı, manavı da bitirdi, kalana da can çekiştiriyor. Küçük esnaflar yok olmaya başlayınca AVM'lerin gerçek yüzü de ortaya çıkmaya başladı. Ülke nüfusu 79 milyonlar seviyesine çıkmışken esnaf ve sanatkârın sayısının artmaması düşündürücü ve üzücü değil mi? Yüz binlerce iş yeri olması gerekirken esnaf her geçen gün bir bir yok olmakta. İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Birliğinin son araştırması AVM'lerin yaygınlaştığı son beş yılda iş yerlerinin kapanış işlemlerini resmî olarak gerçekleştirenlerin sayısının 55 bini aştığını ifade etmektedir. Resmî olmayanlarla birlikte kapanan küçük esnaf sayısının 200 bine yaklaştığı iddia edilmektedir. Sonraki yıllarda bu grafik devam etti, AVM'ler büyüdükçe esnaf kepenk kapatmaya devam etti, küçük esnafın dev sermayelerle rekabet edecek gücü, takati de kalmadı. Küçük kârlarla çalışan esnafın bu giderleri ve zararları telafi etmesi mümkün değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Ek süre veriyorum.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

Özellikle de sokak aralarına kadar giren dev marketlerle rekabet etmesi imkânsız gibi. Oysa, sık sık söylediğimiz, bu yasanın bir an önce, küçük esnafı kollayacak, her biri, daha sıcak ilişkiyi, kaynaşmayı, sohbeti pekiştirecek, kültürümüzün devamını sağlayacak küçük esnafın özellikle korunarak piyasanın çıkarması lazım. Devlet yasalarla esnafı koruyup kollamalı, yok olmasına da izin vermemelidir. Üretici esnaf lehine bu konuda getireceğiniz düzenlemelere de muhalefet olarak gerekli desteğe hazır olduğumuzu da belirtmek isterim.

Yine, Sayın Bakanım, ESDES sistemi güzel bir sistem ancak bu sistemle ilgili 2016 rakamlarını almak istiyoruz. Türkiye'de kaç ilde ne kadar esnafa bütçe ayrıldı, verildi, bunu öğrenmek istiyoruz.

Bir de gümrük kapılarında çok yoğun bir şekilde yapılan organizasyon ve çalışmalardan söz ettiniz Sayın Bakanım. Bu gümrük kapılarımız artık ne zaman güvenilir bir noktaya ulaşacak? Bunun dışındaki alanlardaki geçişlere yönelik önlemleriniz nedir? Hâlâ kaçak sigaralar satılmakta, kaçak oyuncaklar satılmakta, sağlıksız gıdalar satılmakta ve bunu da ülkemiz insanı çaresiz almak durumunda.

Ben, tekrar, 2017 bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını diliyor, başarılar diliyorum.