| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri e) Dışişleri Bakanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 08 .11.2016 |
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok kıymetli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde ve dünyada önemli gelişmeler oluyor. Ülkemizde 15 Temmuz gecesinde hain FETÖ terör örgütünün bir darbe girişimi yaşandı ve burada 246 şehidimiz var. Hepsine Allah'tan rahmet diliyorum, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.
Ayrıca, Ermeni çetelerce şehit edilen tüm Dışişleri mensuplarımızı da rahmetle anıyorum.
15 Temmuz sonrası müttefikimiz dediğimiz birçok devletin ikiyüzlülüğüyle karşı karşıya kaldık. Yurt dışında ülkemiz ve kurucu Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili olumsuz imaj algıları hem dış hainler hem de onların içerideki maşaları tarafından oluşturulmaya çalışıldı ve hâlen oluşturulmaya çalışılıyor.
Dışişleri Bakanlığımız, özellikle FETÖ terör örgütüyle kol kola girdikleri, diğer terör örgütlerinin algı çalışmalarına yönelik çalışmalarını ve FETÖ, PKK, DHKP-C, PYD, YPG, DAEŞ gibi terör örgütleriyle her alandaki mücadelesini Dışişlerimizin takdirle karşılıyoruz.
Bizim coğrafyamızda yangın var, bizim binlerce kilometre öteden bu coğrafyaya gelmiş bir ülke olmadığımızı hepimiz biliyoruz. Biz bu coğrafyada 1040 Dandanakan, 1048 Pasinler, 1055 yılında Tuğrul Bey'in Bağdat'ı fethiyle buralardayız. Biz büyük Selçuklular ile Irak Selçukluları ile Karakoyunlular ile cihanşümul Osmanlı Devleti'yle buradayız. Biz 1071 Malazgirt Zaferi'yle buradayız. Bu yangını ne dün ne de bugün başlatan biz değiliz. Bu yangın yeni başlamadı, bu yangının altyapısı yüzyılı aşkın bir süredir medeni dünya temsilcileri tarafından hazırlanıyor. Bizim coğrafyamızda dünyanın birçok ülkesinde Müslümanlara karşı bir nefret uyandırma çalışması var ve bu devam ediyor, bunun adına da "İslamofobi" deniliyor. "Radikal İslam" dedikleri ve bugün dünyanın başına musallat edilen tüm yapıların ortaya çıkmasında yabancı istihbarat kurumlarının parmağının olmadığını inkâr etmek mümkün değil. IŞİD ile El Kaide'yi kim kurdu? Kaddafi'yi, Saddam'ı kim önce kahraman hâline getirdi? Kim daha sonra hazin sonlarını hazırladı? Acaba Birinci Dünya Savaşı'ndan çok önce Orta Doğu'da hangi devletler, neyi amaçlıyordu? Durup dururken mi Orta Doğu coğrafyası bir ilgi odağı oldu? Mesela, bu coğrafya İngiltere için, Hindistan hâkimiyetini sağlamak için, sağlama almak için hem bir araç hem de zenginlikleriyle bir alternatif olabilir mi? Mesela, bu coğrafya 3 dinin çıkış noktası olarak bir inanç merkezi olabilir mi? Mesela, bu coğrafya Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla Avrupa ile Hindistan arasındaki mesafeyi 7 bin kilometre kısaltarak Ümit Burnu'nun azalan önemi karşısında, Orta Doğu'yu yeniden stratejik konumu itibarıyla bir ilgi odağı hâline getirmiş olabilir mi? Mesela, bu coğrafya önemli yer altı zenginlikleriyle enerji savaşları veren, küresel güçlerin mücadele alanı hâline gelen bir coğrafya olabilir mi? Acaba yerküreyi hâkimiyeti altına almak isteyen güçler, bu coğrafyaya demokrasi, özgürlük, barış ve adaleti getirmek için mi, bunu tesis etmek için mi bu coğrafyaya ilgi duyuyorlar ya da bu küresel güçler bu coğrafyanın insanlarını çok seviyorlar da hastalanmasınlar, ölmesinler mi istiyorlar?
Aslında bütün bu "mesela"lar ve "acaba"ların cevaplarını birçoğumuz biliyoruz. Peki, Türkiye bu durumda nasıl bir konum almalı? Elbette ki Türkiye hem tarihin kendisine yüklediği sorumlulukla hem de bu coğrafyanın kadim bir medeniyetinin temsilcisi olarak hareket etmektedir. Bu sorumluluğun gereğidir ki Türkiye, ülkemiz için tehdit hâline gelen, 911 kilometre sınırımızın olduğu ve...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakika...
Lütfen toparlar mısınız.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - ...PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG'nin IŞİD'le göstermelik mücadelesini de görerek sınırlarımızda oluşturulmaya çalışılan koridora müsaade etmemiş ve Fırat Kalkanı harekâtıyla ülkemiz için bir tehdidi ortadan kaldırma iradesini tereddütsüz göstermiştir. Coğrafyamız kaderiyle asla baş başa bırakılamaz. Irak'ta, özellikle Musul, Kerkük ve birçok kentte oynanan tehlikeli oyunları elbette Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Hükûmeti görmekte ve 384 kilometre sınırımız olan Irak'tan Türkiye'nin tehdit edilmesine yönelik tehditleri bertaraf edecek tedbirleri de alacaktır.
Ben, Dışişleri Bakanlığımızın 2017 bütçesinin Bakanlığımıza, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını yüce Allah'tan niyaz ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.