KOMİSYON KONUŞMASI

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, son birkaç gündür seçim bölgemde yaptığım iştişari görüşmelerde halkın bana söylediklerinden notlar almıştım. Onları sizlerle ve arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum. Genel anlamda dış politikayla ilgili endişelerini dile getiren vatandaşlarımızın dış politika özeti bir kelimedir, o da tutarsızlıktır. Hayret ediyorum ki sıradan vatandaşlarımız dış politikayı çok yakından takip eder olmuşlar çünkü Mersin'in çiftçisi dış politikadan inanılmaz etkileniyor, narenciyesi elinde kalıyor, biberi, domatesi elinde kalıyor. Çok dikkatli bir şekilde attığınız bütün adımları izliyorlar Sayın Bakan. Bakıyorlar, Rusya'yla işler nasıl, Suriye'yle işler nasıl, Irak'la işler nasıl? Âdeta her birisi bir dış politika uzmanı olmuşlar ve bana gerçekten beni hayrete düşüren bilgiler veriyorlar. Vatandaşlarımızı bu eziyetten kurtarmanız lazım. Tutarlı dış politika izlersek eğer vatandaş şöyle söyler: "Devletim beni korur, ben ürünümü dış ülkelere rahatlıkla satarım." ama vatandaşlardaki intiba "Devletim beni koruyamıyor."

Bir başka tutarsızlık örneğini şöyle veriyorlar, diyorlar ki: "Cumhurbaşkanı diyor ki YPG'ye yardım ederek IŞİD'le savaşmak olmaz, bir terör örgütünü destekleyerek diğer terör örgütüyle savaşılmaz." Doğru mu? Doğru. Peki, diyorlar ki: "Aynı şekilde, benzer şekilde Özgür Suriye Ordusu, ne olduğu belli olmayan, şu anda 22 terör örgütünün koalisyonu olduğu iddia edilen bir yapıya silah göndermek ne kadar doğru?" Buradaki gerekçesi şuydu Sayın Cumhurbaşkanının, Cumhurbaşkanı diyor ki: "Siz YPG'ye verdiğiniz silahların PKK'ya geçtiğini bilmiyor musunuz?" Evet biliyoruz. E, aynı şekilde ÖSO'ya verilen silahlar inanın 3-5 dolara IŞİD'e veriliyor ve o IŞİD, o silahları bize doğrultmaya başlıyor.

Bir başka tutarsızlık konusu ve hakikaten garip bir konu şu ki: Biz 15 Temmuzu dünyaya anlatamıyoruz. Neden anlatamıyoruz? Birçok heyet gönderdiniz, dünyanın neredeyse her ülkesine gönderdiniz. Daha geçen hafta Cenevre'ye gitmiştik Parlamentolararası Birlik Toplantısı için, kucak dolusu paralar vererek televizyonlar kiralandı, stantlar kiralandı, kimse dönüp bakmadı bize, kimse ve biz kendimizi anlatamıyoruz dünyaya. Niye darbe oldu, bunun arkasında ne var? Kimse bize itibar etmiyor, bu bizi gerçekten çok inciten bir durum. Dünyada bir sinek uçsa herkesin haberi oluyor artık, Türkiye'de olan darbede çok ciddi soru işaretleri olduğundan bize inanılmıyor. Garip değil mi bu sizce de? Yani biz darbeyi acaba neden dünyaya anlatamıyoruz? Böyle bir saçmalık olur mu? Kendi elimizle darbe sınırına getirdiğimiz ülkede darbenin sebep sonuç ilişkisini bir türlü anlatamıyoruz, hiçbir şekilde de itibarımız kalmamış görünüyor.

Yine, diyorlar ki: "Amerika Birleşik Devletlerinin dost olmadığını artık bilmiyor musunuz?" Amerika Birleşik Devletleri Türkiye'yle dost değildir. ABD'nin sadece kendi çıkarı vardır. ABD bizi Suriye'de istiyor, Mehmetçik gitsin orada ölsün diyor ama bizi Irak'ta istemiyor. Irak'ta istemeyişini de Iraklılar aracılığıyla bize söyletiyor. Irak'taki bir aşiret reisi ya da oranın Başbakanı kalkıp diyor ki: "Biz Türkiye'yle savaşmak istemiyoruz ama gerekirse savaşırız." Bu bizim ağrımıza gidiyor Sayın Bakan. Irak'ta ne idiği belirsiz insanların Türkiye'ye meydan okumaları, bizim boynumuzu bükmeniz bizim ağrımıza gidiyor. "Bunu bize yaşatmayın." diyorlar. Haklılar mı? Vallahi bence haklılar. Bundan siz rahatsız olmalı mısınız? Bence çok ciddi şekilde olmalısınız. Dış politikayı iç politikaya alet ediyorsunuz, bu doğru bir şey değil. İç politikayı çok daha kısa sürede, kolayca düzeltiriz, yaparız bu işi ama dış politikadaki itibarımızı iç politikaya kurban ettiğinizde bunun acısını gene biz çekeceğiz, gene vatandaşlarımız çekecek ve bu tahribat uzun süre olacak.

Kıbrıs konusunda Anamurluların çok endişesi var. Pazar günü Anamur'daydım. Anamur, biliyorsunuz, 3 köyünü feda etti Kıbrıs için, 3 köyü sular altında kaldı ve oradan su gönderdi Kıbrıs'a. Çok yakından izliyorlar, baktığınız zaman karşıdan görünüyor gibi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Atıcı, lütfen toparlayınız.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Anamurlular Kıbrıs'ta ne olup bittiğini öğrenmek istiyorlar. 3 köyleri gitti, sulak arazileri bitti Anamurluların, "Kıbrıs Orta Doğu'ya feda edilemez." diyorlar. Kıbrıs'ta çözüme yaklaşmışız, ne mutlu bize, güzel ama karşılığında ne verildiğini mutlaka mutlaka bilmek istiyorlar.

Bir diğer konu, idam konusu. İdam konusunda eğer niyetiniz Avrupa Birliğinden tamamen çıkmaksa çok iyi bir strateji. Eğer Avrupa Parlamentosundan, Avrupa Komisyonundan çıkmak istiyorsak mükemmel bir enstrüman idam. Çıkın, yiğitçe, delikanlıca söyleyin, "Biz AB'den çıkıyoruz." deyin. Bir yöntem midir? Yöntemdir. Bir irade mi beyan edeceksiniz? Evet ama bunu yiğitçe söylemeniz lazım, hiç öyle kıvırmaya gerek yok. İdam demek AB'den çıkmak demektir. Çıkacaksak çıkalım AB'den yani tartışalım bu konuyu ama idamı buna bahane ederek asla bu işi yapmanız doğru değil. Bizim, Menderes'in, Deniz Gezmişlerin, Erdal Erenlerin idamlarıyla hâlâ ciğerimiz yanıyor, bunlardan ders almamız lazım.

BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız sözünüzü.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Suudi Arabistan ve İran'daki idamların her geçen gün arttığını da size tekrar hatırlatmak istiyorum.

Bakın, Sayın Bakan, bir diğer tutarsızlık, Irak diyor ki: Başika'dan çıkın kardeşim sizi burada istemiyoruz." Kimin ağzıyla konuşuyor? ABD ağzıyla konuşuyor. Cumhurbaşkanı ne diyor, mealen: "Çıkmıyoruz kardeşim, sıkıysa siz çıkarın." Siz ne dediniz geçen hafta? Geçen hafta Katar'da yine mealen Sputnik'in haberine göre de "Başika kampına ihtiyaç kalmadı."

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Öyle bir şey demedim.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Peki, öyle bir şey demediyseniz eyvallah. Benim bakanım bir şey söylüyorsa eyvallah, tartışmam, peki.

BAŞKAN - Lütfen son cümlenizi alayım.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Başika kampına ihtiyaç kalmadı diyorsak bu önemli bir şeydir ama Başika kampıyla ilgili net tavrımızın da hamasi değil akılcı olması gerektiğini söylüyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Atıcı.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Son cümlem Sayın Başkan.

Beğenmediğimiz Lozan'la çok sayıda adacık, kara parçası bize aitti. Şimdi, orada Yunan bayrakları dalgalanıyor. Bu konuda da vatandaşlarımız arasında çok ciddi bir infial var. "Bu konuda elimiz kolumuz neden bağlı, niye tatminkâr bir açıklama yok?" diye de soruyorlar.

Teşekkür ederim.