| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı b) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu c) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü ç) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu d) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 08 .11.2016 |
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Sayın Bakanım, Sayın Başkanım, çok değerli milletvekillerimiz, değerli bürokratlar, kıymetli basın mensupları; ben de öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, 23'üncü Dünya Enerji Kongresi'nin Türkiye'de bu dönemde çok güzel bir organizasyonla, çok büyük bir özgüvenle gerçekleşmiş olması hepimizi gururlandırdı, bundan dolayı Sayın Bakanıma ve Bakanlığına teşekkür ediyorum.
Hepimizin bildiği gibi Türkiye bulunduğu coğrafya itibarıyla bugüne kadar yürütülen enerji projelerine güven veren bir partner olmuştur. Özellikle Orta Doğu ve Avrasya'daki kaynakların dünya pazarlarıyla buluşması için önemli bir konumdayız. Türkiye'nin bu konudaki paradigması "Barış için paylaş." mottosunun bir zamanlar kan, gözyaşı ve savaşlarla birlikte anılan enerji kaynaklarına hâkim olma çabası yerine, enerjinin üretimi, dağıtımı ve paylaşımı noktasında bölgesel ittifakların kurulmasında itici bir güç olacağı görülmektedir. Bulunduğumuz coğrafya malum; dünya enerji kaynaklarının yüzde 60'ının bulunduğu ve belki de bu yüzden dünyadaki huzursuzluğun temelinin çıktığı bölgedeyiz. İşte, bu bölgede barışın, istikrarın adresi olmayı sözde değil icraatta göstererek son dönemdeki -özellikle 15 Temmuzdan sonra- hain FETÖ darbe girişimleriyle terörle kanlı bir ülke, oynadıkları piyasa oyunlarıyla yaralı bir ekonomi gibi göstermeye çalıştıkları Türkiye bir kez daha ringde barış için yumruklarını dünyaya göstermiştir.
Değerli Bakanım, bu enerji konusunun önemi özellikle son dönemde kendisini -biraz önce de ifade ettiğim gibi- daha fazla göstermektedir. Çünkü Türkiye gelişen bir ekonomi ve büyüyen bir ekonomi. Tabii, bu gelişimiyle, büyümesiyle enerjiye olan ihtiyacı da gittikçe artmaktadır. Tabii, burada enerjiye olan ihtiyaç arttıkça da ithalatımıza bir baskı oluşturmakta ve cari açığımızın önemli bir unsuru hâline gelmektedir.
Şöyle bir baktığımızda, 2013 yılında 250 milyar dolar olan ithalatımızın yaklaşık 50 milyar doları enerji ithalatımızdan ki bu da toplam içerisinde yüzde 22'ye tekabül etmektedir. 2015 yılına geldiğimizde 207 milyar dolar olan ithalatımızın 37,8 milyar doları enerji ithalatı olarak yüzde 18'lere indiğini, 2016 yılında da bu oranın yüzde 13'lere indiğini görüyoruz. Tabii, burada bu toplam içerisindeki ithalatın, enerji payının rakamsal olarak düşüşünde 110 dolarlardan 30 dolarlara inmiş petrol varil fiyatının ve yine Bakanlığımız sayesinde son dönemlerde görüşmeler yapılarak doğal gazda yapılan fiyat indirimlerinin önemli bir etkisi olmuştur.
Tabii, bunun dışında da özellikle bugün gündemimizde çeşitli defalar arkadaşların konuştukları yenilenebilir enerjiye son yıllarda, AK PARTİ hükûmetleri döneminde verilen önem nedeniyle yenilenebilir enerji kaynaklarımızın toplam içerisinde payının artması, ithalat içerisindeki payının da azalmasına etken olmuştur.
Hepimizin malumu bizim bu petrol, doğal gaz ve kömür gibi rezervlerimiz hem yoktur hem de kısmen azdır. Bunların dünyada ömürlerine baktığımızda, petrolün kırk yıl içerisinde, doğal gazın ortalama yüz yıl içerisinde, yine kömür rezervlerinin de yüz yıl içerisinde biteceğini düşündüğümüzde yenilenebilir enerji kaynakları açısından dünyadaki en potansiyel ülkelerden biri olan Türkiye'nin önümüzdeki yüz yılda parlayan bir ülke olacağı çok açık gözükmektedir. Burada biz özellikle 2002 yılındaki rakamlarla kıyasladığımızda, 129 milyar kilovatsaat olan elektrik üretimimizin 2015 yılında 261 milyar kilovatsaate yükselmesi biraz önce ifade ettiğim ekonomik gelişimimizle paralel olarak tüketimi de aynı şekilde -çok büyük artışı- tetiklemektedir. Ama, burada bunun içerisindeki dağılıma baktığımızda, 2016 yılında toplam enerji üretimimizin yüzde 34'ünün yenilenebilir enerjiyle karşılandığını görmekteyiz. Yenilenebilir enerji içerisinde, şöyle çok kısa olarak bahsettiğimizde, güneş enerjisinin Türkiye'de çok potansiyeli bulunduğunu görüyoruz, ortalama 7,2-8 saate yakın bir süreyle günlük dünyada güneş enerjisi potansiyeli en fazla olan ülkelerden. Son dönemde yine Bakanlığımızın bu konudaki önemli değişiklikleriyle güneş enerjisi konusundaki yapılan yatırımları gözlemekteyiz. Burada, tabii, güneş enerjisinin bir diğer avantajı da -hem öneri olarak hem de bu yönde gelişmesi açısından daha faydalı olur- özellikle güneş enerjisinin kurulum yerlerinin tarıma dayalı arazilerden imtina edilerek daha çok göllerin, stadyumların, otobanların, farklı yerlerde bunların üzerinde kurulması bu tür maliyetlerin azalmasına hem de tarım alanlarının daha efektif kullanılmasına neden olacaktır.
Yine, RES'lere baktığımız zaman, Türkiye'nin dünyanın en potansiyel ülkelerinden biri olduğunu görüyoruz. Özellikle Avrupa ülkeleriyle kıyaslayacak olduğumuzda, mesela Almanya'nın kurulum potansiyel gücü bizim yedide 1 oranımızda olduğu hâlde enerji kurulum gücü bizim yaklaşık 20 katımızdır. Son yıllarda yine Türkiye'de -özellikle son üç dört yılda- bin megavattan bugün 5.300 megavata yükselmiş olması, yine Bakanlığımızın bu anlamda da bu rüzgâr enerjisine verdiği önemi görüyoruz ki bu önemin son yıllarda fark edilmiş olması biraz önce verdiğimiz ithalat rakamlarının Türkiye'de ekonomiye çok büyük destek ve katkısı olacağını göstermektedir.
Yine, jeotermal anlamında, jeotermal kaynaklar açısından da Türkiye dünyada 5'inci, Avrupa'da da 1'inci enerji kaynaklarına sahip ülkelerden bir tanesidir. Bunun da potansiyel olarak değerlendirilmesi ki Türkiye'de yaklaşık 15 şehrimizin çok büyük jeotermal kaynaklara sahip olduğunu ve buralarda enerji anlamında bu saydığımız yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde şu ana kadar en az yatırım yapılan veya teşvik verilen kaynaklardan bir tanesidir ki jeotermal kaynakların da bu anlamda geliştirilerek, desteklenerek en azından Türkiye'nin büyük bir bölümünde aktif olarak kullanılmasının çok önemli olduğunu düşünmekteyiz.
Yine, bir diğeri nükleer enerji konusu ki nükleer enerjiyle ilgili tabii muhalefetten geçen seneki bütçemizde de çok büyük tepki alıyoruz. Bunu anlamakta gerçekten zorlanıyoruz. Yani, nükleer enerjinin dünyadaki yapısına baktığımızda...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hangi muhalefet olduğunu söylerseniz...
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bakışlarınızdan sizin olmadığınızı anladım Mehmet Bey.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Siz muhalefet değilsiniz artık Mehmet Bey, siz muhalefet değilsiniz ki.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, benim söylediğim bir şey yoktu da onun için biliyorum, ne diyor acaba diye merak ettim.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Şimdi, tabii, yani şöyle...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - HDP'ye mi söyledi, MHP'ye mi, CHP'ye mi söyledi?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Cumhuriyet Halk Partisi, HDP, daha önceki şeylerde sizden duymadım ama zannedersem Erhan Usta da geçen dönem birkaç şey söylemişti, tam hatırlamıyorum ama MHP'yi bunun dışında tutuyorum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, cevap hakkı istiyoruz.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Özellikle CHP ve HDP'deki muhalif arkadaşlarım bu konuda, biraz önceki konuşmalarda da yani diğer tarafa gitmeye gerek yok...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Başkanım, cevap hakkı...
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Yani, şöyle: Tabii ki her şeyin eksi ve artısı var ama nükleer enerji dünyada bu kadar yaygınken yani dünyanın en önemli ülkeleri bu kaynağı kullanırken, bugün 439 tane nükleer reaktör çalışıyorken, hatta bu patlamalardan sonra; hem Çernobil'de hem Japonya'daki patlamalardan sonra 100'ün üzerinde nükleer santraller kurulurken...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen, toparlar mısınız.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Süre rica edeyim, birkaç şey daha söyleyeceğim çünkü Başkanım.
Yani, Fransa enerjisinin yüzde 70'ini -herkesin bildiği bir şey- nükleer enerjiden karşılıyor. Yani, bakıyoruz, hepimiz okuyoruz, hepimiz dünyayı takip ediyoruz, nükleer enerjinin en önemli özelliği çevreci olması. İkinci en önemli özelliği, güvenilir olması. Yani, muhalefetteki veya buna karşı çıkan arkadaşların tezleri ilk başta burada çürüyor. Yani, nükleer enerjinin en önemli özellikleri bunlarken neye dayanarak buna karşı çıkılıyor, anlamakta güçlük çekiyoruz. Yani, kaza olduğunda... Bugüne kadar elli beş yıllık süre içerisinde, nükleer santraller kurulduğundan bu tarafa 2 defa kaza olmuş. Dolayısıyla, Türkiye bu nükleer enerji konusunda yatırım yaparken hem deprem bölgesi olarak yani bizim 6,8'in üzerinde bugüne kadar deprem görülmemiş, 7-8'in üzerinde bir sağlamlıkta bu nükleer enerji santralleri kuruluyor. Tüm riskler göz önünde tutularak kurulan bu nükleer santrallerin bizim önemli bir enerji açığımızı karşılayacağı apaçık ortada. Buna niye karşı çıkıldığını şuradan da görüyoruz: Bugüne kadar Türkiye 100 milyon dolar bu konuda, bu işlerin fizibilitesi için para harcadığı hâlde böyle gizli bir el bu işi hep ötelemiş. Dünya bu kadar, özellikle Avrupa ülkeleri, yaygın bir şekilde bu enerji kaynağını kullanırken Türkiye mesela yapmak istememiş değil, Türkiye bunu yapmak için uğraşmış, 100 milyon dolar masraf yapmış. Yıllardır bu diğer hükûmetler zamanında da yani karşı oldukları bir şey değil, beceremedikleri ya da gizli bir elin bunu hep ötelediği, Türkiye bu kaynaktan faydalanmasın, yararlanmasın amacıyla yapılan bir şey olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla, nükleer enerji ve kurulacak bu santrallerle Türkiye'nin önümüzdeki dönemde enerji kaynaklarına çok büyük bir ivme katacağı apaçık ortadır. Bu anlamda da nükleer enerjinin ülkemizde, diğer ülkelerle kıyasladığımızda, potansiyel olarak bize önemli bir ekonomik değer katacağını düşünmekteyim.
MUSA ÇAM (İzmir) - Bayburt'a ister misiniz bir nükleer santral Sayın Kavcıoğlu?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Kesinlikle isterim, kesinlikle.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, cevap hakkı...
MUSA ÇAM (İzmir) - Bir kanun teklifi verin, destekleyelim hemen.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Mesele Bayburt ya da başka bir yer değil. Bakın, ortaya koyduğumuz tezlerle sizin neye karşı çıktığınızı anlamakta güçlük çekiyoruz. Yani, dünya...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir dakika... Neye karşı çıkıyoruz? Sayın Başkanım, bize cevap hakkı verecek misiniz?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Cevap hakkını kullanırsın, şu an ben konuşuyorum Mehmet Bey. Ama, tezlerinizi dayandıracağınız şeyler biraz realiteyle örtüşürse daha çok memnun oluruz. Çünkü biraz sizin konuşmanızı biliyorum, daha önceki tezinizi de biliyorum. Çevreci ve güvenilirlik açısından dünyada nükleer enerji bu anlamda en güçlü enerji kaynağı.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Almanya niye vazgeçti?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Almanya'da da yüzde 15'i nükleer enerji kullanıyor.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Kaldırıyor, kaldırıyor.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Kaldırıyor olmasının nedenine bakmak lazım.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Bakın o zaman, öyle değerlendirin.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bunların ömrü elli yıl, bunlar elli yıl önce bunları kurmuşlar, bugün başka alternatiflere bakıyorlar, bulamazlarsa Japonya gibi tekrar nükleer enerjiye dönecekler. Yani, burada bulamamalarının ya da kaldırmamalarının nedeni sizin savunduğunuz tezler değil, kendi içerisindeki alternatif enerji kaynaklarına yönelmekten kaynaklanmaktadır, bunu da göz ardı etmeyelim.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Biz ne savunuyoruz?
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Şimdi, ben, tabii, genel enerji politikalarıyla ilgili bu görüşlerimi paylaştıktan sonra, Sayın Bakanım, Bayburt'a dönüyorum. Bayburt'la ilgili Musa Bey söyledi, nükleer enerji tabii ki Bayburt'a kurmanızı isterim ama kurmuyorsunuz. Öncellikle, Bayburt Organize Sanayiye doğal gazı getirdiğiniz için size teşekkür ediyorum, Bakanlığınıza teşekkür ediyorum.
Başkanım, biraz insicamım bozuluyor, son toparlayacağım müsaade ederseniz. Ama, benim hakkımı hep Mehmet Bey ile Musa Bey aldı, onun için bir iki dakika bir müsaade edin bana toparlıyorum.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Hakkını iade edin Başkan. Kimsenin kimseye hakkı geçmesin, kul hakkıyla yaşamayalım.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Şimdi, Sayın Bakanım konuşuyordu, Bayburt Organize Sanayiye doğal gazı getirdiğiniz için teşekkür ediyorum. Bayburt için çok önemliydi. Yine, Bayburt, yaklaşık beş yıl oldu, doğal gaza kavuştuğu için teşekkür ediyorum Bakanlığınıza.
Yalnız bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum, bu önemli. Biz Aksaray Gümüşhane ve Bayburt olarak doğal gaz kullanıyoruz. Tabii, orada bir Sayın Başkanımla da paylaşmıştım daha önce, bize göre ters bir durum var. Yani, doğal gaz kullanımı az olan yerlerde fiyat daha yüksek. Dolayısıyla, burada ilçelere doğal gaz gitmediği için... Bizim oralardaki nüfus probleminden kaynaklı hem Gümüşhane'nin hem Bayburt'un ilçelerinde doğal gaz yok. Dolayısıyla, sadece merkezde doğal gaz olunca kullanım oranı düşük olmakta. Kullanım oranı düşük olduğunda da biz doğal gaza çevremizdeki şehirlerden daha fazla ödüyoruz. Burada birinci tercihimiz, sizden ricamız, hem Gümüşhane hem Bayburt'un ilçelerine doğal gaz istiyoruz. Dolayısıyla, burada kullanımı, tüketimi artırmak açısından önemli. Nüfusa bakarsanız, o zaman bizim bunu elde etme şansımız yok. Biraz buralara pozitif ayrımcılık yaparak... Çünkü nüfusu orada tutmamız, nüfusu geliştirmemiz için oraların yaşam şartlarını iyileştirmemiz lazım ki o nüfus orada kalsın, geriye göçü de teşvik edelim. Bu anlamda sizden gerçekten pozitif ayrımcılık istiyoruz. Bayburt gibi yerde, Gümüşhane gibi yerde, herkes 0,15 kuruşla doğal gaz kullanırken biz 0,32'yle doğal gaz kullanıyoruz ki bu çok pahalı gelmektedir.
Burada yine, bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Bence -benim fikrim- bir şeyin tüketimi arttıkça fiyatının artması, kullanım azaldıkça düşmesi... Niye bunu söylüyorum? Şimdi, Bayburt Hükûmetimizin çıkardığı 23 ilin, Güneydoğu ve Doğu Anadolu ekonomik paketi içerisinde. Şimdi, yatırımcı gelecek bizim şehrimize. Bir sürü teşvik veriyoruz ama enerjiyi en pahalısından kullanırsa orada tereddüt ediyor ve gelmemesi konusunda önemli bir olumsuz etken oluyor. Yani en azından Doğu ve Güneydoğu paketi içerisinde bu şehirlerde bu ölçünün kaldırılarak yani daha düşük, teşvikli bir şekilde doğal gaz tüketiminin sağlanması bizim oraya gelecek yatırımcılar ve nüfus açısından çok önemli. Mesela organize sanayiye doğal gazı getirmemiz gerçekten çok önemli bizim için ama orada yatırımcının bunu daha iyi bir fiyatla kullanması da bizim kendi açımızdan çok önemli. Bu konuda bir düzenleme ve ayrımcılık istiyoruz.
Bir diğer önerim de Sayın Bakanım, şimdi, genel olarak bu enerji yatırımlarıyla ilgili. Özellikle HES, RES, GES, biliyorsunuz, çok pahalı yatırımlar olduğu için, bankacılar bu anlamdaki krediler de uzun vadeli olduğu için imtina ediyorlar. Şu konuda bir önerim olacak: Bankacı olarak bu krediler kullandırılırken -çünkü bildiğiniz için- sitüasyon hesabıyla bu krediler ödendiği zaman zaten yatırım bitene kadar para da ödendiği için paranın o anlamda bir riski söz konusu değil. Uzun vadeli kullandırılan bir kredi.
BAŞKAN - Sayın Kavcıoğlu, lütfen toparlayın.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Toparlıyorum.
Aynen hazine garantisi gibi satım garantisi olduğu için de bu kredilerin riskli krediler içerisinde değerlendirmeden, bankacılar açısından hem karşılıklar kararnamesinde hem teminat risk dengesinde değerlendirilerek bankacılara daha cazip bir kredi türü hâline getirilip avantajlı bir şekilde yatırımcılara sunulması bu GES, HES, RES gibi yatırımların artmasında önemli bir etken olacaktır. Çünkü şu an pahalı olması nedeniyle toparlayan en önemli bacaklarından bir tanesi finansman tarafı. Bu hazine garantili gibi bir şey, bunu o baza sokup -hazine garantili gibi, satım garantisi var, paranın geri ödenme garantisi var- bunun bu şekilde değerlendirilmesi, bankaların bu tür kredilere pozitif ayrımcılık yaparak daha düşük bazda ve cazip bir şekilde yönlendirilmesi bu yenilenebilir enerjinin artmasında da önemli etkenlerden biri olacaktır.
Özellikle son dönemde yapılan 23'üncü Dünya Enerji Kongresindeki Türkiye'nin görünümü ve sizin orada özgüvenle Türkiye'yi bu dönemde dünyaya sunuşunuz gerçekten bir Türk olarak beni gururlandırdı. İnşallah, bu, diğer organizasyonlarla Türkiye'yi istediğimiz yere getirecektir. Ben bu anlamda tekrar teşekkür ediyorum.