| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı b) Mesleki Yeterlilik Kurumu c) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, ç) Devlet Personel Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 21 .11.2016 |
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, öncelikle, konuşmanızın sonunda, son cümlenizde şehitler arasında yaptığınız ayrım nedeniyle üzüntülerimi dile getirmek istiyorum ve bir hekim olarak size yakışmadığını düşünüyorum. Ama bu durum sadece sizin sözle belirttiğiniz bir durum değil, Hükûmetinizin yaptığı uygulamalarla da gündeme getirdiği ve ortaya koyduğu bir durum.
Bir örnekle sadece bunu açıklayacağım: Örneğin, terör şehitlerimize 87.850 lira nakdî tazminat verirken Hükûmetiniz, 15 Temmuz şehitlerine 101.028 lira nakdî tazminat vermektedir. Sayın Bakan, şehitler arasında böyle bir ayrımcılığın yapılması bütün şehitlerimize yapılan saygısızlıktır en hafif tabiriyle. Ama AKP Hükûmeti, ölüler arasındaki ayrımı çeşitli temellerde yapmaya devam etmektedir. Nasıl ki Hatay'da 54 Sünni vatandaşın öldüğünü belirterek Sünniler üzerinden mezhep tartışması, ölüler üzerinden mezhep tartışması yaptıysanız şimdi de maden şehitleri arasında da yine ayrım yapmaya devam ediyorsunuz.
Bu vesileyle, Siirt'in Şirvan ilçesinde yaşanan katliamda, iş cinayetinde hayatını kaybeden 16 işçimizin ailelerine başsağlığı diliyorum, bütün ülkeye başsağlığı diliyorum.
Ancak, bu ölümler, maalesef, bize, özellikle AKP Hükûmetine ders vermiyor. Soma katliamından sonra hep birlikte bu sorunun sadece Soma'yla ilgili olmadığını söyledik. Her an diğer büyük kazaların da olabileceğini söyledik. Ancak denetim eksiklikleri giderilemedi. Hemen arkasından, Ermenek'te 18 işçimizi de kurban verdik ve madenlerde o tarihten bu yana 200 arkadaşımız can verdi Sayın Bakan. Yine, 2015 yılında 67 işçi cinayete kurban gitti. Kasım başı itibarıyla, 2016 yılında 45 işçi hayatını kaybetti.
Sayın Bakan, bunlar sadece rakam değil, bunlar insan, bunlar ölen insanlar ve siz de çok iyi biliyorsunuz ki bunlar önlenebilir durumlardan hayatını kaybediyorlar ve gerçekten, 2002'den bu yana -siz hep onu mukayese ediyorsunuz- 18.100 işçi hayatını kaybetti. Her geçen gün iş cinayetlerinden ölenlerin sayısı artıyor Sayın Bakan. Bakın, rakamları vereyim: 2012'de 59, 2013'te 74, 2014'te 122, 2015'te 140, 2016'da 157 işçi iş cinayetlerinden dolayı hayatını kaybetmiş durumda. Bu nedenle, oturup ciddi bir öz eleştiri yapmanız ve hatalarınızı görmeniz gerekiyor.
Bir yandan da işsizlik can almaya devam ediyor. Yani, işçiler işe girse de ölüyorlar, işe girmese de işsizlik nedeniyle açlıktan ölüyorlar. Bakın, Türkiye'nin en önemli sorunu işsizlik. Öyle, Türkiye'nin önemli sorunu rejim değişikliği, başkanlık falan değil Sayın Bakan, milletin canını yakan işsizliktir ve bu işsizlik sizin rakamlarınıza göre yüzde 11,3. Kentteki işsizliğe baktığınız zaman, yüzde 13,7; gençlerde ise yüzde 20'yi geçen bir işsizlik söz konusu. Son bir yılda 435 bin yeni işsiz var ülkemde Sayın Bakan. Geniş tanımlı işsiz sayısı 6,5 milyonu geçti. Bunun da daha kötüsü var mı? Var. Kadınlar arasındaki işsizlik yüzde 15,1'i, genç kadınlarda ise yüzde 25'i geçmiş durumda. Bu konuda da oturup ciddi bir öz eleştiri yapmak gerekiyor.
Kayıt dışılıktan bahsettiniz Sayın Bakan, dediniz ki: "Biz kayıt dışılığı azaltacağız." Ve sizin verdiğiniz rakam, Türkiye'de çalışan nüfusun yüzde 34,6'sı hâlen kayıt dışı. Geçen yıl sizin yerinizde oturan Sayın Bakan da bu rakamın geçen yıl için yüzde 33,6 olduğunu ve süratle azaltılacağını söyledi ama tam tersi, rakamın giderek yükseldiğini görüyoruz. Yani, siz ancak lafta mücadele ediyorsunuz ama rakamlar bu şekilde sizi yanıltıyor ya da siz halkı bilerek, isteyerek yanıltıyorsunuz.
Kayıt dışılıkta Suriye'den gelen sığınmacıların sorunu da son derece önemli. Bunların kaçak ve ucuz iş gücüyle çalışmasına bilerek, isteyerek göz yumuyorsunuz. Bu da bizim kendi işçilerimizin haklarını gasbetmek oluyor.
Bakın, demin size dedim ki...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Atıcı, bir dakika ek süre veriyorum.
Buyurun.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - İnsanlar işe girince de ölüyorlar. Bakın, TÜRK-İŞ. TÜRK-İŞ size yakın oldu maalesef, tarafsız olması gereken bir sendika AKP'nin yanı başında yer alıyor. Onlar bile diyorlar ki: "Açlık sınırı 1.405 Türk lirasıdır benim ülkemde, 4 kişilik bir aile için." Ama siz asgari ücreti 1.300 lira yaparak milyonlarca insanı açlığa mahkûm ettiniz. Allah aşkına, bana dünyada ikinci bir ülke gösterin ki çalışanların yarısından fazlası asgari ücretle yaşamını sürdürmeye çalışsın ya da açlıktan ölmeye devam etsin.
Hangi birisini söyleyeyim? Taşeronlaştırma dediniz, Türkiye'yi bir taşeron cenneti hâline getirdiniz. 360 bin olan taşeron işçi sayısı sizin döneminizde 2 milyonu aştı. Utanç verici bir şey. Kamudaki taşeron işçi sayısı 1,2 milyonu aştı Sayın Bakan.
Örgütlenme hakkı ve sendikalardan bahsetsek daha da rezil bir durum da ortaya çıkıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Atıcı, son cümlelerinizi alayım lütfen.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - 2003 yılında yüzde 57,5 olan sendikalaşma oranı bugün yüzde 11,5 işçiler arasında. Allah aşkına, ne yaptınız siz bunlara? Bu işçileri korkutarak, "Sakın sendikalaşmayın, sizi işten çıkarırız." diyerek bunların oranlarını net bir şekilde azalttınız Sayın Bakan.
İŞKUR'dan bahsettiniz. İŞKUR bir utanç kurumu hâline geldi neredeyse, âdeta iktidarın seçimler zamanında kullandığı bir meta hâline geldi. AKP'den getirdiği bir belge varsa elinde İŞKUR'dan faydalanıyor, değilse bundan faydalanması mümkün değil.
Son olarak da Sayıştay raporundan bir cümle okuyacağım size ve bütün durumu size izah edecek. Sayıştay raporunun denetim görüşü diyor ki: "SGK 2015 yılına ilişkin mali rapor ve tablolarının denetim görüşünün dayanakları bölümünde açıklanan nedenlerden dolayı doğru ve güvenilir bilgi içermediği kanaatine varıldı." Bu ayıp da yeter. Yani daha başka hiçbir şey söylemeye gerek yok Sayın Bakan.