KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Bakanlık ve kurumlarımızın değerli temsilcileri, değerli basın mensupları; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, yeni bakanlığınız hayırlı olsun. Ayrıca, Bakanlık ve kurumlarınızın bütçeleri inşallah hayırlı sonuçlar getirir.

Hükûmet çalışma hayatıyla ilgili yapısal sorunlara duyarsız kalmakta, sömürü ve kölelik düzeninden bir türlü vazgeçmemektedir. Toplumun tüm kesimlerine insana yaraşır iş fırsatlarının sunulduğu, iş gücünün niteliğinin yükseltilip etkin kullanıldığı, çalışma şartlarının iyileştirildiği, ücret-verimlilik ilişkisinin güçlendirildiği, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlandığı bir çalışma hayatı ve iş gücü piyasasının oluşturulması için gerekli yapısal reform ivedilikle yapılmalı ve tedbirler alınmalıdır.

Sayın Bakanım, 2017 bütçesi maalesef asgari ücretliler, memurlar, sözleşmeliler, işçiler, tüm çalışanlar ve emeklilere bir umut vadetmemektedir. Asgari ücretle ilgili çalışmalar sürüyor. Baktığımız zaman, sendikalar 1.500-1.600 lira isterken Hükûmet sanki 100 liralık bir artışa sıcak bakıyor gibi, yapılan açıklamalardan gördüğümüz. Sayın Bakanım, çok yetersiz. Bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak görüşümüz, net asgari ücretin açlık sınırının üzerine çıkarılması, asgari ücretlilere büyük şehirlerde ulaşım desteği verilmesi, asgari ücretten vergi alınmaması ve ücretlilerin asgari ücret kadar gelirinin vergi dışı bırakılmasıdır. Asgari ücretin vergi dışı bırakılması prim matrahını da düşüreceğinden, işveren maliyetinde de azalmaya yol açacaktır. Asgari ücret üzerinden yapılan vergi, sigorta, fon gibi kesintiler çalışanların net ücretini azaltırken işverenlerin de maliyetini artırmakta ve kayıt dışı istihdama zemin hazırlamaktadır. Asgari ücret ile kayıt dışı istihdam ilişkisinin niteliği asgari ücretin yüksek olmasından daha ziyade, kesintilerin fazlalığı nedeniyledir. Yalnızca çalışanların ihtiyaçları dikkate alınarak belirlenmiş bir ücretin doğrudan vergilendirilmesi sosyal devlet anlayışıyla da bağdaşmamaktadır. Bu nedenle asgari ücretin vergi yükünün kaldırılması sosyal ve ekonomik bir mecburiyettir.

Biliyorsunuz, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ne göre, çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı bulunuyor. Yine, Anayasa'mızın 55'inci maddesinde asgari ücretin tespitinde, çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumunun göz önünde bulundurulması öngörülmektedir. Asgari ücret yönetmeliğine göre de asgari ücret işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün şartlarına göre asgari düzeyde karşılamaya yönelik ücrettir ancak asgari ücret belirlenirken maalesef anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri göz ardı edilmekte, TÜİK tarafından hesaplanan bir işçinin geçim şartları için gerekli harcama tutarı da dikkate alınmamaktadır. Bugünkü asgari ücret, her zaman söylediğimiz gibi, sefalet ücretidir. TÜRK-İŞ'in ekim ayı itibarıyla 4 kişilik bir ailenin yapması gereken gıda harcaması -sadece gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı- 1.405 lira. Buna göre, mevcut asgari ücret çalışanların gıda harcamasını bile karşılamıyor. Zaten çalışanlar şiddetli geçim sıkıntısı çektiğinden, geçimini borçla karşılayabilmekte, borç batağına girmiş durumdadır. Sayın Bakanım, ben size sorayım, asgari ücretle geçinmek mümkün müdür?

Memur maaşlarıyla ilgili de, biliyorsunuz, bütçeyle ya da programla değil, toplu sözleşmeyle belirlenen oranlar uygulanmakta. Buna göre de 2017 Ocak ayında yüzde 3, Temmuz ayında yüzde 4 bir artış yapılması söz konusu. Yani, güya toplu sözleşmeyle belirliyoruz Sayın Bakanım ama toplu sözleşme adı altında da bir gölge oyunu oynanıyor. Hükûmet ve yandaş sendikanın hazırladığı senaryoya göre roller paylaşılıyor, toplu sözleşme masası dışında verilen kararlar kamu çalışanlarına dayatılıyor.

Emeklilerde de biliyorsunuz, Emekli Sandığı emeklileri dediğimiz emekliler memur maaşı kat sayısına göre emekli maaşında bir artış alıyor. Diğer emekliler, SSK, BAĞ-KUR'lu dediğimiz emekliler de son altı aylık yani temmuz-aralık fiyat artışı enflasyonu kadar bir maaş alabilecek. Bu oranlara da baktığımız zaman, gerçekten, çok yetersiz artışlar söz konusu. Baştan dediğim gibi, 2017 yılı çalışanlar ve emekliler için sıkıntılı bir yıl olacak.

Emeklilerimizin yıllarca hizmet verdikten sonra geçim kaygısı duymadan, onuruna yaraşır bir hayat sürmesini temin etmek devletin önemli ve öncelikli görevidir. Bugün emekliler aldığı aylıkla ay sonunu getiremiyor. Birçoğu borç batağına girmiş, geçim sıkıntısı çekiyor. Kendi geçinemediği gibi bir de işsiz kalan çocuklarına bakmak zorunda kalıyor. Emekli aylığı bugün milyonlarca kişinin tek gelir kaynağı. Bu parayla geçinmek mümkün mü Sayın Bakanım? Emekli aylıkları arasındaki eşitsizliklerin giderileceği sözü verildi ama maalesef bu yapılmadı. 2000 öncesi SSK emeklileriyle ilgili kısmi bir iyileştirme yapıldı. Ne BAĞ-KUR ne diğer emeklilerle ilgili bir intibak düzenlemesi verilen söze rağmen yapılmadı. Tam tersine, emekli aylıklarındaki eşitsizlik özellikle 2008 yılında çıkarılan kanundan sonra iyice arttı, daha da eşitsiz hâle geldi. Her geçen gün bağlanan aylıklarda bu eşitsizliği net olarak görebiliyoruz.

Sunumunuzda da söylediniz yani emeklilerin enflasyona ezdirilmediği söylense de halkın gerçek enflasyonu yansıtan gıda, kira, ulaşım, su, elektrik ve gaz gibi temel harcama kalemleri üzerinden hesaplama yapıldığında, durumun söylendiği gibi olmadığı anlaşılacaktır. Bugün elektrik, gaz ve su faturaları ile sağlık kesintilerine baktığımız zaman, sadece bunlar emekli aylığının önemli bir kısmını alıp götürmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak emekli aylıkları arasındaki farklılıkların giderilmesi, emekli aylıklarının artışında büyümeden pay verilmesi, emeklilere "emekli destek ödeneği" altında yılda 2 kez net asgari ücret tutarında ikramiye ödenmesi için gerekli düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz, bu çağrıda bulunuyoruz.

Sayın Bakanım, sunumunuzda dediniz ki: "Vaatlerimizi gerçekleştirdik, gerçekleştiriyoruz." Bir önceki Hükûmetin eylem planında ortaya konulan vaatler burada benim elimde, sadece birkaç tanesini söyleyeyim: Taşeron işçilikle ilgili konu hâlen çözümsüz bir şekilde bekliyor, kıdem tazminatıyla ilgili konu hakeza, bu promosyon konusuyla ilgili Sayın Bakanım dediniz ki: "Bir ay konuşmayalım." ama bir ayı geçti, onun için konuşacağım Sayın Bakanım. 13 Ekimde, bu İslam Dünyasında Sendikacılık Sempozyumu'nda öyle bir ifadeniz olmuş, basından gördüm; 13 Ekimden bu yana bir ay geçtiğine göre konuşabiliriz. Sizin daha önce basına yansıyan şekliyle "Bizim böyle bir taahhüdümüz yok." gibi de bir açıklamanız oldu. Yani, aslında şunu hatırlatmak istiyorum: Bir önceki Başbakan Sayın Davutoğlu 21 Ekim 2015 tarihinde emeklilerin huzurunda "Bankalarla anlaşmalar yapıyoruz. Emeklilerimiz böylece yılda en az 300 lira promosyon almaya başlayacaklar." demişti. Ne zaman? 21 Ekim 2015 tarihinde. Peş peşe bakanlar değişti, çalışma bakanları; hep umut verildi ama emekliler bugüne kadar promosyon değil hava aldı Sayın Bakanım. Yani, bu konu niye bu kadar uzatıldı? Sekiz yıldır milletvekilleri dâhil çalışanlar alıyor ama emeklilere maalesef üvey evlat muamelesi yapılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kalaycı, lütfen toparlar mısınız.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Bugün, bildiğim kadarıyla aylık 15 milyar liraya varan emekli maaşı ödemesi var yani yılda 180 milyara karşılık geliyor. Yani, bu kadar ödeme karşılığında bankalardan niye bu promosyon alınamıyor, anlamak mümkün değil. Bu sorunun bir an önce çözülmesini bekliyoruz.

Çalışma hayatında en önemli sorun, biliyorsunuz, taşeronlaşma. Sayın Bakanım, bugün taşeron işçiler aşağılanıyor, taşeron işçiler küçümseniyor, taşeron işçiler eziliyor. Soruyorum: Bu, insan ticareti değil de ne? Yani, bu çağda böyle bir uygulama olabilir mi? Bu kölelik sistemi değil mi? Bunun hangi kitapta yeri var? Yıllardır oyalıyorsunuz taşeron işçileri, yıllardır da -bunu üzülerek söylüyorum- aldatıyorsunuz. 2014 yılında 6552 sayılı Kanun çıktı, burada "Görevlendirildikleri hizmetler dışında başka görevlerde çalışmayacak." dendi, sonra uygulamayı ertelediniz. Yani, Hükûmet, devletin hangi hizmetlerinin asıl iş, hangi hizmetlerinin yardımcı iş olduğunu dahi bugüne kadar belirleyemedi. Seçimler öncesi "kadro" dendi, 64'üncü Hükûmetin Eylem Planı'nda "Alt iş planı çerçevesinde asıl işlerde çalışanların kamuda istihdam edilmesine yönelik düzenleme yapılacak." denildi, kapsam daraltıldı. Daha sonra, yine, kadro müjdesi verildi, bizzat Başbakan tarafından "müjde" dendi ama taşeron işçiler önce sevindi, sonra ayrıntıları görünce hayal kırıklığına uğradı yani kadroya değil, sözleşmeli olarak kamuya alınacakları açıklandı. O konuda da bugüne kadar hiçbir şey yapılmadı. En son, Sayın Başbakan geçtiğimiz günlerde "Taşeronlarla ilgili konuyu biliyoruz, hem onları memnun edecek hem de kamuyu memnun edecek bir müjdeyi açıklayacağız, hiç merak etmesinler." dedi ama bugüne kadar bir açıklama da yok, bir müjde de yok. Zaten kaç senedir müjde veren sayın bakanlar ve sayın başbakanlar sizlersiniz Sayın Bakanım. Ama, ortada bir gerçek var ki taşeron işçilerden siyasi rant sağlıyorsunuz, o nedenle bir türlü vazgeçemiyorsunuz. Taşeron işçilerin tamamı partiniz kanalıyla, referansıyla işe alınıyor, işten çıkarma tehdidiyle oy kullanmaya zorlanıyor, siyasi mitinglerde kadrolu eleman gibi kullanılıyor. Yani, bu sistem bir an önce kaldırılmalı, bu kölelik sistemine, sömürü düzenine son verilmeli.

Kısa kısa birkaç konuya değineceğim Başkanım. Bir diğer konu, bu toplum yararına çalıştırma meselesi Sayın Bakanım. Yani, kamu mevzuatında olmayan yeni bir istihdam modeli açıkçası uydurdunuz. "Toplum Yararına Programlar" adı altında dokuz aya kadar varan süreyle kamuda eleman çalıştırıyorsunuz, buna "İŞKUR elemanları" deniyor ama çalıştırdıkları işe baktığın zaman kamunun işleri yani zaten Millî Eğitime, Ormana, belediyelere alınıyor. Şunu söyleyeyim: 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinin yapıldığı 2015 yılında 523 bin kişi bu şekilde işe alınmış Sayın Bakanım. Yani, bakıyorsunuz, Ormana sezonda şu dönemde eleman alınıyor, belediyelere tıka basa adam dolduruluyor. Bu uygulama mutlaka gözden geçirilmeli, insanların emeği sömürülmemeli. Siyasi amaçla bu şekilde bir uygulama hem Anayasa'ya hem kamu mevzuatına aykırı, bu uygulamadan vazgeçmeliyiz.

İŞKUR mayıstan beri istatistik yayınlamıyor, benim sürekli takip ettiğim bir istatistik. Nedeni nedir, bilmiyorum. Özellikle İşsizlik Ödeneği'nde ilk beş ayda patlama vardı, sonrasında ne oldu sayıları bilmiyorum. Eğer 2016'da İşsizlik Ödeneği'ne başvurular ve bağlanan ödeneklerle ilgili sayısal bilgileri alabilirsek memnun olacağım.

Sayın Başkanım, çok konu var.

BAŞKAN - İşte, süre de kısıtlı.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Süre de kısıtlı.

Bu geçici mevsimlik işçiler kadro bekliyor Sayın Bakanım. Yani, bunlarla ilgili verilen sözler de var. 30 Mayıs 2015 tarihli Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü imza töreninde, o günkü Başbakan "Kişi, beş ay yirmi dokuz gün çalışıyor, ara veriyor. Bu, iş üretkenliğini, verimliliğini negatif etkiliyor." diyerek geçici işçilerin çalışma sınırının kalkacağını müjdelemiş, protokolün 9'uncu maddesine de bu amaçla madde konulmuştur. Ama, bugüne kadar yapılan bir şey yok. Bir önceki Çalışma Bakanı Faruk Çelik Bey "Hızlı bir şekilde bu konuyu yasalaştıracağız." demişti. Yani, hızınıza da yetişilmiyor. Aradan bir sene geçti.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum, evet.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Bakanım, bu, emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili biz diyoruz ki hiç olmazsa bu işsiz kalanlardan gene sağlık sigortası primi alınmasın, hatta bunlara, işsiz kalanlara, emeklilikte yaşa takılıp işsiz kalanlara İşsizlik Ödeneği verilmesi suretiyle hiç olmazsa evine giren bir gelir sağlayalım, bunların mağduriyetine hiç olmazsa bu şekilde çözüm bulalım.

Yine, kadınlara sigortalılık öncesi doğumlarını borçlandırma hakkı verilmesi lazım. Yine, çok yoğun talep var ve bence büyük haksızlık olan bu çıraklık ve staj sürelerinin boşa gitmesi. Bunların hizmetten sayılması için, işe giriş, başlangıç tarihi olarak esas alınması için gerekli düzenleme de mutlaka yapılmalı, Anayasa gereği yapılmalı diyorum.

Daha konu çok ama başka zeminlerde...

Ben tekrar bütçelerimizin hayırlı olmasını diliyorum.