KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakanım, değerli bürokratlar ve değerli basın mensupları...

"Değerli arkadaşlarım" dedim, durdum, bütün arkadaşlar gitti, aşağıda.

BAŞKAN - Şu an aşağıda, yoklamadalar, yani şu anda destek için Genel Kuruldalar.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bütçe döneminde Genel Kurula destek olur mu Sayın Başkan?

BAŞKAN - Bizi arkadaştan saymıyorsanız yapacak bir şey yok...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Siz Başkansınız, tarafsızsınız, orada olduğunuz sürece arkadaş sayılmazsınız.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Neyse Sami Bey de geldi, yeter.

SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Sizin için geldim.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederiz.

Sayın Bakanım, göreviniz hayırlı uğurlu olsun, İçişleri Bakanı olarak ilk defa buradasınız, sizinle beraber yeni göreve başlayan arkadaşlara da hayırlı uğurlu olsun diyorum.

Konuşmalar sırasında, aslında birkaç senedir böyle, sanki İçişleri Bakanlığı terörle mücadele bakanlığıymış gibi algılanıyor ama siz de sunumunuzda belirtmişsiniz, Bakanlığın görevleri arasında öncelikle güvenlik ve asayişi sağlamak var ama onunla beraber kamu güvenliğini, kamu düzenini sağlamak, genel ahlakı tesis etmekti galiba ve Anayasa'nın verdiği hak ve hürriyetleri korumak da var. Yani aslında bir devletin fonksiyonları sizin Bakanlığınızın bünyesi içerisinde realize olmuş vaziyette; çok önemli görevler yapıyorsunuz, başarılar diliyorum. Bir devlet için, devlet hayatı için, toplum hayatı için hakikaten çok önemli görevler bunlar.

Ayrıca, suç işlenmeden önce de suç işlenmesinin önlenmesiyle ilgili olarak da görevleriniz var tabii. Yani sadece suçlar işlendikten sonra değil ya da terör ortaya çıktıktan sonra müdahale etmek değil. Dolayısıyla, bir terörle, teröristle mücadele bakanlığı değil, tam tersine huzur ve güveni devlet adına sağlama, yerine getirme bakanlığı aslında bu anlamda, Bakanlığınızın ön plana çıkması gereken hususiyeti de bu olması gerekir diye düşünüyorum.

Terörle ilgili, bu genel asayişle ilgili olarak, burası Plan ve Bütçe Komisyonu, ama parayla ilgili hiçbir konuya girmeyeceğiz, ne istiyorsanız verilmesi gerekir diye düşünüyoruz çünkü çok özellikli bir dönemdeyiz, sıkıntılı bir dönemdeyiz, Allah kolaylık versin, bizlerin de her konuda size destek olmamız gerekir.

Bununla ilgili olarak şunu söyleyeyim: Siz, bu sene, 2017 için 5,8 milyar lira talep etmişsiniz ama 2016'da ödeneğiniz 4,7 milyar lira olduğu hâlde, siz, şu anda bile 6,4 harcamışsınız. Bu talep ettiğiniz ödenek az, geçmiş yıllarda da ödeneğinizden fazla harcama yaptınız. Yani 2015'te 3,8 milyar lira ödenek talep etmişsiniz, harcamanız 7,2 milyar lira, 2 misli. 2016'da şimdiden yüzde 50 aşmışsınız, şimdi de talep ettiğiniz ödeneğin düşük olduğunu düşünüyorum, bunun artırılması gerekir.

Bizim Komisyonun böyle bir şeyi yok, iktidar milletvekillerimiz ve Başkanımız maalesef bunu yapmıyorlar ama Genel Kurulda artırım yetkisi yok, burada artırabiliriz, doğru bütçeler yapabiliriz, bu eksiklikleri giderebiliriz.

BAŞKAN - Yok, güç bizde, tabii.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hiçbir yıl İçişleri Bakanlığının talep ettiği bütçeyle yetinilmemiş, aşağı yukarı yüzde 100 artışlar söz konusu olmuş. Yine, 2016 bütçesi şimdiden yüzde 50 aşıldığı hâlde, gelecek yılla ilgili olarak çok düşük bir rakam talebi var ve onu görüşüyoruz, bence artırılması gerekir.

Aynı şey Jandarma için de geçerli, yani Jandarmanın bütçesi de düşük, onun da artırılması lazım. Sonra ödenek bazında düşük kalıyor, harcama bazında yükseliyor. Yani bunlar belki sorun olmuyordur sizler için ama şimdiden artırılması da daha uygundur, daha doğrudur, böyle yapılması lazım.

Emniyet Genel Müdürlüğü için de aynı şey söz konusu. Yani, yine Jandarma ve İçişleri Bakanlığına göre biraz daha düzgün ama böyle yapılması gerekir diye düşünüyorum.

Sayın Bakan, Bakanlık mensupları, emniyet mensupları, jandarma gerçekten fedakâr çalışıyor ama buna rağmen, ülkede yıllardan beri asayiş tesis edilemiyor, daha büyük sıkıntılar söz konusu. Neden peki?

Tabii, bunun çok farklı sebepleri var. Yani dünyada bir konjonktür var, bundan kaynaklanan sebepler var ama ben, bunları "Avrupa Birliği ülkeleri, Batı ya da dışarıdan bize müdahale ediliyor." diye şikâyet etme babında anlamıyorum, çünkü eğer biz "Halep'in güvenliği ile Diyarbakır'ın güvenliği birdir.", "Şam'ın güvenliği ile İstanbul güvenliğini ayıramazsınız." diyorsak, o zaman hiç şikâyet etmemize gerek yok. Şikâyet etmeyeceğiz, gereği neyse onu yerine getireceğiz, madem böyle bir jeopolitik, jeostratejik ülkede yaşıyoruz, bu kadar önemli bir bölgedeyiz, ne gerek varsa onun gereğini yerine getireceğiz, bize de tabii ki ellerinden gelen sıkıntıyı çektirirler.

Sizin sunumunuz sırasında şikâyet ettiğiniz o uyuşturucuyla ilgili konu, kendilerinin gereken tedbirleri almadığı, bizden, bu taraftan gidenlerle ilgili gerekenleri bize yaptırdıkları hâlde onların yapmaması. Biz şimdiye kadar onları da talep etmedik, bu konularda da eksiğimiz var maalesef, biliyorsunuz. Yani gereken müdahaleleri de yapmıyoruz, o toplantılarda da gerektiği şekilde devreye girmiyoruz, talepte bulunmuyoruz, kuralları da tam olarak bilmiyoruz, maalesef, öyle bir eksiğimiz var. Sizin tespitiniz doğru ama gerekçesi de budur.

Tabii, güvenliğin temin edilmemesiyle ilgili dışsal sebepler var -biraz önce söylediğim sebepler- bir de Türkiye'den kaynaklanan, bizden, toplumdan kaynaklanan sebepler var. Gittikçe kentleşen bir toplumuz. Kır hayatından, köyden kente eğitimsiz bir şekilde, geleneklerimizi oluşturmamış, kültürümüzü oluşturmamış bir şekilde geliyoruz, bu da büyük sıkıntılara sebep oluyor. Onun için terörde de bir artış var, asayişle ilgili problemler de bundan dolayı artıyor.

Bir de genç nüfusumuz var tabii, genç nüfus işsiz bir nüfus, istihdam edilememiş bir nüfus, çok daha büyük problemler ortaya çıkarıyor.

Bir de teknolojinin getirdiği sebepler var. Teknolojiyi eğitimsiz toplum yeterince massedemiyor, absorbe edemiyor, bundan kaynaklanan sebepler var, bunları da bilmemiz, anlamamız lazım.

Bir taraftan da küreselleşmeyle ilgili sebepler var. Yani yerel güçleniyor ama yerel duygusal bazda güçleniyor, aslında reelde küreselleşme ekonomik bazda güçleniyor, reelde küresellik daha da etkisini artırıyor, bunları da görmeniz lazım, bütün bunları da görüp, bilip, Bakanlığınızın ona göre hareket etmesi lazım.

Şimdi, siz projelerinizi saydınız Sayın Bakanım, ama suç istatistiklerini yıllardan beri yayınlamıyorsunuz. Yani Türkiye'deki suç durumu nedir, hangi bölgelerde artıyor, neden artıyor, hangi alanlarda artıyor, çok iyi bilmiyoruz bunları. Aslında, bunlar üzerinde burada konuşmanız lazımdı, projelerinizin de bu istatistiklerle bağlantılı olarak ortaya konulması gerekirdi. Yani "İstatistikler şunlar, suçlar şu bölgelerde, şu konularda daha fazla, o nedenle, biz, projelerimizi şu alanlarda, şu bölgelerde yoğunlaştırdık." diyebilmeniz lazımdı. Bundan sonraki sunumlarınızda, önümüzdeki yıllarda inşallah öyle olur, çünkü projelerin spesifik, belli konuları kapsaması lazım.

Şimdi, böyle bir konjonktürde, bir taraftan da hak ve hürriyetler konusunu söyleyeyim, Bakanlığınızın görevi olarak.

Şimdi, "Tek bayrak, tek vatan", evet, bütün bunlar çok doğru, ama "Tek bayrak, tek vatan, tek millet" dedikten sonra "Tek görüş" diyemeyiz. Yani bütün bunları, o tek vatan, tek millet, tek bayrağı tek görüşe indiremeyiz. Herkes olacak, herkesin görüşü olacak. Türkiye büyük bir ülke, büyük bir toplum, geçmişi olan, geçmişten gelen kültürü olan, kültürler olan bir bölge; böyle bir ülkede, böyle bir bölgede tabii ki farklı görüşler olacaktır, farklı şekilde düşünenler olacaktır; herkesi aynı görüş doğrultusunda tek tip, robot gibi yetiştiremeyiz, bunun olması mümkün değil. Dolayısıyla, bahçe çitini, duvarını biraz geniş tutmak gerekecektir, ne kadar dar tutarsanız o kadar büyük sıkıntı söz konusu olur, büyük problemler yaratır diye düşünüyorum.

Sayın Bakanım, bu FETÖ soruşturmalarında -arkadaşlarım da değindi- çok yanlış yapılıyor, bunlarla ilgili olarak sıkıntı var. Yani önümüzdeki yüzyıl biz bu konuyla uğraşırız, toplumda bir travma yaratırız...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, bir dakika lütfen.

Buyurunuz, toparlayınız.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Evet.

Bu FETÖ soruşturmaları önümüzdeki yıllarda, hatta yüzyıl içerisinde toplumda bir travma yaratacak ölçüde sıkıntılar getiriyor.

Sayın Cumhurbaşkanının çok doğru bir sözü var "Altı ibadet, ortası ticaret, üstü hıyanet." diyor. Hıyanet olan bölüm siyaset, ama biz, sadece -bakın, bu doğru bir tespit- ibadet kısmına ve ticaret kısmına ceza veriyoruz, onları cezalandırıyoruz. İbadet kısmıyla, ticaret kısmına, siyaset kısmı olan ihanet kısmıyla ilgili henüz doğru dürüst bir şey yapmadık, yapılanı da tam bilmiyoruz.

BAŞKAN - Sadece siyasetten mi ibaret üstat?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ticaret, ibadet, hıyanet, hepsi var, ama yapılmayan şey...

Şunu söylemek istiyorum: Bu Komisyon bir üstümüzde çalışıyor, bu Komisyon mesela henüz darbeci olduğu iddia edilen subay ve generallerle görüşmedi, görüşmeden bu olayın ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Hâlbuki bunlar yanlış. Yani sonuçta önümüzdeki yıllarla ilgili olarak büyük sıkıntı yaratacak konular bunlar, bunların düzelmesi lazım.

Sayın Bakanım, dün Adalet Bakanına da söyledik, bu FETÖ soruşturmasıyla ilgili bizim bilmediğimiz sıkıntılar mı var? Cezaevlerinin üzerine, Meclisin üzerine ya da sarayın üzerine uçaksavar koyuyoruz. Bir isyan mı var?

Adalet Bakanlığı bir genelge yayınlamış, dün Bakan Bey de doğruladı, "21, 22, 23 Kasım tarihlerinde, özellikle bu tarihlerde bir isyan girişimi olabilir, çok dikkatli olun." Şu, şu, şu, 8 madde hâlinde saymış önlemleri. Böyle bir bilgi mi var? Özellikle genelge yayınlanacak kadar bu iş ciddiye alınmış. Gerçi kendisinin de izahına göre bazı rüyalar üzerinden şey yapıldı, "Ciddiye alınmasından dolayı biz de bu tedbirleri almak zorunda kaldık." dedi ama bu açıklamayı pek anlamlı bulmadım. Siz İçişleri Bakanı olarak bu konuları daha iyi biliyorsunuzdur, böyle bir durum mu söz konusu?

Demin Mahmut Bey söyledi, hani kamu düzeninden de sorumlusunuz ya Sayın Bakan, o OHAL meselesi de... OHAL, olağanüstü hâl, adı üzerinde, kamu düzenini, toplum düzenini, devlet düzenini bozuyor Sayın Bakanım.

Bakın, dün çıkan 678 sayılı Kanun Hükmünde Kararname... 28'inci maddesi, bir maddenin yürürlüğünü -demin Mahmut Bey söyledi- on beş gün önceye alıyor. 2013'te yürürlüğe girmiş olan maddeyi -değişmiş, 2013'te yürürlüğe girmiş- on beş gün önceye alıyor ve on beş gün önceye aldıktan sonra muafiyet bölümüne ecrimisili de dâhil ediyor, kiralar vesaire haricinde, kullanma izni haricinde, irtifak hakkı tesis edilmesiyle ilgili giderleri de dâhil ediyor ve birisine bir ayrıcalık tanıyor.

Sayın Bakanım, bunlar kanun hükmünde kararnameyle yapılmaz, toplum düzenine, hak ve hürriyetlere halel getiren konular olur. Ben sizin bu konuyu bildiğinizi düşünmüyorum, ama bunların bu şekilde yapılması, gerçekten toplum düzenini bozan, genel ahlaka, adaba aykırı işlerdir. Bunlar yanlış konulardır. Bunun böyle düzenlenmemesi lazım, böyle kullanılmaması lazım diyorum.

Sizin bir de Bakanlık olarak, özellikle bundan sonraki dönemde, kamuoyu yoklamalarıyla toplumun durumunu bu dönemde -biraz önce söylediğimiz sebeplerle çok nazik bir toplum- çok iyi takip etmeniz lazım, bilmeniz lazım. Toplum ne talep ediyor? Toplum ne durumdadır? Gerçekten bölgesel farklılıklar var, Türkiye büyük bir coğrafya, bu farklılıklara göre talepler neler, sıkıntılar sorunlar neler, projeler de onlara göre geliştirilmeli o dediğim suç istatistikleriyle beraber.

Bir de bizden muhalefet olarak ya da Meclis olarak talebiniz nedir özellikle, onları da bilmek isteriz.

Sayıştay raporlarıyla ilgili konuya geleyim Sayın Bakanım. Bakanlığınıza şartlı görüş verilmiş 2015 için. 8 önemli bulgu var, 4 de denetim görüşünü etkilemeyen bulgu ama onlar arasından, önemli bulgulardan bir tanesini söylemek istiyorum: "Asilde aranan şartları taşımayan kaymakam adaylarının vekâleten görevlendirilmesi." Yani tedviren görevlendirilmeleri gerekiyor, vekâleten görevlendiriliyor, vekâlet ücretini alıyorlar. Daha görevlerinin başında buna gerek yok, onlar fedakârca çalışabilirler diye düşünüyorum.

Emniyet Genel Müdürlüğüyle ilgili olarak da şartlı görüş verilmiş. 3 artı 7 bulgu var.

Sayın Bakanım, bürokrat arkadaşlar not alabilirlerse, özellikle şu faaliyet sonuçları tablosunda, 630, güvenlik ve savunmaya yönelik mal ve hizmet alımlarının detayıyla -çünkü mühimmat ayrıca var- ilgili bilgi verebilirlerse memnun olurum.

Bir de yine, aynı tablo içerisinde hizmet alımları var, dışarıdan 407 milyon liralık da bir hizmet alımı var. Yani mevcut kadroların yapabileceği şeyler, 2015 içerisinde bu dışarıdan alınan hizmet nedir?

Jandarma Genel Komutanlığı için de 2 artı 1'lik bir şartlı görüş var. Şartlı görüş Sahil Güvenlik Komutanlığı için de var.

Özellikle bir konuyu da sormak istiyorum Sayın Bakanım. Şimdi, Jandarmanın statüsü değişti, değişiyor. Şu anda askerlik yapanların -Murat Bey muvazzaf olarak jandarma olanların askerlik durumunu sordu, ama- askerliğini er, erbaş olarak yapanların durumu ne olacak? Yani Jandarmada 139 bin personel var. Onlar, yine, aynı şekilde askerlik yapmış olarak mı sayılacaklar?

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Aynen devam...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ama statü biraz dışına çıktı, sanki orada bir boşluk var gibi bir durum var, hukuki bir boşluk var gibi...

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Onu açıklayacağım.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Evet, memnun olurum.

Yine, Sayın Bakan, Sayın Müsteşar değerli bir arkadaşımızdır, onunla ilgili bir şeyim yok ama Kamu Güvenliği Müsteşarlığının geçen yıl da bu yıl da yaptığı hiçbir şeyi bilmiyoruz. Bazı fonksiyonları icra etmek üzere kuruldu, ama ne yapıyor, anlayabilmiş değiliz. Nedir görevi, hangi fonksiyonları yerine getiriyor, hiç bilemiyoruz. Gerekiyorsa tekrar kapatılır, öyle bir durum var sanki.

Çok teşekkür ediyorum.

Bakanlığınızın ve bağlı kuruluşlarınızın bütçelerinin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.