| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b) Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı c) Emniyet Genel Müdürlüğü ç) Jandarma Genel Komutanlığı d) Sahil Güvenlik Komutanlığı e) Göç İdaresi Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 23 .11.2016 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Değerli Bakanım, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, kanun hükmünde kararnamelerin dayanağı yetki yasasında esasen, FETÖ darbe teşebbüsünden dolayı yetki verilmişti ancak bilemiyorum, Sayın Bakanın da 678 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede imzası var ancak içeriğiyle ne kadar bilgilendiler, bilemiyorum.
Madde 29'u aynen okuyorum: "Hazinenin özel mülkiyetindeki ve devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlar üzerinde tersane, tekne imal ve çekek yeri, yat çekek yeri hariç yatırım yapılmak amacıyla lehine irtifak hakkı tesis edilen veya adına kullanma izni verilen yatırımcılar tarafından Bakanlığa başvurulması hâlinde kırk dokuz yıllığına kiraya verilecek ve ücretsiz kiraya verilecek." Sadece o işletmeyi yani orayı kırk dokuz yıllığına ücretsiz olarak kiralayan firmanın elde ettiği yıllık kârın binde 1'i devlete verilecek.
Türkiye'de firmaların hepsi zarar gösteriyor maalesef. Allah'tan korkun ya! Yani bunun FETÖ terör örgütünün bitirilmesiyle alakalı ne hükmü var Sayın Bakanım? Yani bunda sizin imzanız var, sizin çoluk çocuğunuzun, torunlarınızın... Bu yetim hakkı. Hani çıkıyor da Sayın Arınç diyordu ya, parsel parsel sattınız. Artık bunu nasıl temizleyeceğiz biz? Her türlü güvenlikle ilgili konulara evet, destek verdik ama arkadaşlar, bunu kötüye kullanıyor şu anda siyasi iktidar. Kanun hükmünde kararnamelerle resmen kötüye kullanmanın belgesi, devlete ait hazine arazilerinin verilmesi. Bunun kabul edilecek bir yönü yok.
Sayın Cumhurbaşkanı geçen gün muhtarlar toplantısı yaptı. Sordular, dendi ki: "Arkadaş, bu muhtarlar geliyor ama bunun gelişi, gidişi, konaklaması, yemek parasını kim ödüyor?" "İçişleri Bakanlığı ödüyor." dedi. Doğru mu yanlış mı bilmiyorum. İçişleri Bakanlığının bütçesinde böyle bir kalemi var mı? Artı, bunu yapacaksa Cumhurbaşkanı kendi bütçesinden niçin karşılamaz? İçişleri Bakanlığının böyle bir görevi ve misyonu... Bu ne kadar para tuttu? Konaklaması, yol giderleri, vesairesi... Bunu bize açıklarlarsa sevinirim.
10 Ekim 2015 Ankara katliamında, 9 Ekimde Gaziantep'te çıkan o bombacılar Adana'da durdurulur. Önden giden keşifçi takip eder, tekrar dönüş yaptığı zaman Emniyet mensupları der ki: "Arkadaş, sen biraz önce geçtin, tekrar geldin, ne oldu?" Aramasını yaparlar, o araçta uyuşturucu madde bulunur, serbest bırakılır, gayet rahat, buradaki ifadelerinde, Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden davasında bu şekilde ifadelerde bulundu. Peki, esas bombacılar ondan sonra geliyorlar, onlar durduruldu mu? Neden? Durdurulduysa aracın arkasındaki 2 canlı bomba niçin serbest bırakıldı? Bununla ilgili açık ve net açıklama yapmalarında yarar var.
Ben eğer kaçırdıysam özür diliyorum, peşinen söylüyorum ancak sizin bu konuşma metinlerinizde IŞİD'le ilgili tek bir sayfa var ve IŞİD'le ilgili tek bir sayfada da şunu demişsiniz: Efendim, gelen yabancı uyruklu IŞİD'cilerden kaç kişi yakalamışız? 3.089 kişi gözaltına alınmış, bunun 1.381'i yabancı; 1.204'ü tutuklanmış, bunun da 618'i yabancı.
Peki, bunların evleriyle ilgili, baskınlarla ilgili... Gaziantep gayet de IŞİD yuvası hâline geldi çoğu yerlerde. Burada kaç tane dernekleri var ve geçen haftaki duruşmalarını izlediğimizde orada devam eden dernekleri isim değişikliğiyle kanun hükmünde kararnameyle kapatmadınız, bunlar hâlen devam ediyor ama geliyoruz, burada devlete ait olan hazine arazilerini şirketlere peşkeş çekiyoruz. Bunun güvenlikle alakası, ilgisi yok.
Güvenlik için her türlü desteğe evet ama güvenlikle birlikte insan hakları, ne güvenliği feda edebiliriz ne güvenliği insan haklarına feda edebiliriz, hem güvenliği isteyeceğiz hem insan haklarını. Bunu dengede tutmakta yarar var.
Tabii, içinizde hukukçu arkadaşlarımız çok, Anayasa'mızın 129'uncu maddesinin (2)'nci fıkrasını okuyorum... Gayet rahat Emniyet içerisinden çok ihraç edilen personel oldu. Anayasa'mızın 129'uncu maddesi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tanal, son cümlenizi alayım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - "...Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına -altına kalın çizgi- savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez." der. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 130'uncu maddesi bunun aynısını düzenler.
Peki, bu kadar kamu görevlisi görevden alındı, hangisine savunma hakkı verildi? Savunma hakkı en kutsal hak değil midir? Yani burada savunma hakkı verilmeden gayet rahat... Emniyet içerisinden bize gelen ihbarlarda "Arkadaş, biz FETÖ yaftasından korktuğumuz için ibadetimizi yapmaya gidemiyoruz." diyor personel. Böyle bir şey olabilir mi? Kim kime kızıyorsa... Geçmişte güneydoğuda şu yaşandı: "Bu PKK'lıdır." deniliyordu, şimdi kim kime kızıyorsa "FETÖ'dür." deniliyor, akşamüstü gayet rahat listede, ertesi gün ihraç.
Değerli arkadaşlar, burada oluşturulan komisyonlar ve bu şekilde yaftalamalar gerçekten güvenliği perişan ediyor. Bu, kabul edilebilir bir durum değil.
Son sözler şu: IŞİD terör örgütünü gecikmeli de olsa Bakanlar Kurulu kararıyla terör örgütü olarak kabul ettiniz. Peki, bunun lideri olan El Bağdadi hakkında niçin kırmızı bültenle arama kararını çıkarmıyorsunuz? Yani bu terör örgütlerinin liderleri arasında neden böyle bir şeylik olmuyor? Bu, El Bağdadi olur, onun altındaki numaralar olur, 2 numaralı, 3 numaralı, 4 numaralı... Yani bu kabul edilebilir bir durum değil. Bu açıdan, gerçekten arkadaşlarımız Emniyet mensuplarının çalışma koşullarına değindiler, Anayasa'mızın 18'inci maddesinde angarya yasaktır. Türkiye'de...
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Son cümlelerim, bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - "Angarya yasak." dediniz, o yüzden teşekkür ettim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiriyorum, özür dilerim.
Ama angaryanın ne olduğunu da açıklamak lazım. Özür...
Şimdi, Türkiye'de kamu görevlilerinden Emniyet mensuplarının çoğu -angaryanın koşullarına baktım- angarya koşullarında çalışıyor. Kamu görevlilerinin çalışma saatleri, vesairesi var.
Evet, gülüyorsunuz ama bu gülmeye tabii ki ben bir anlam veremiyorum. Acaba kendi koşullarınızın bulunduğu duruma mı gülüyorsunuz veya konuşmaları ciddiye almadığınızdan mı gülüyorsunuz? Ben ona bir şey söyleyemiyorum ama...
Burada son cümle şu: 2002 tarihinden bugüne kadar gerek Bakanlığınıza gerek Bakanlığınıza bağlı olan kurumlara hangi şirketler kaç tane araç bağışladı, hediye etti, ücretsiz verdi? Bunları da eğer açıklarsanız sevinirim.
Sabrınız için teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunarım.