ERKAN AYDIN (Bursa) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan; hepinizi bir kez daha, ilerleyen bu saatte selamlıyorum.

Sayın Bakanım, siz İletişim Profesörüsünüz ve bu alanda kitaplarınız var. Çalışmalarınıza baktığımızda Bakanlığınızın ve bütçe sunumlarının daha fazla turizm alanıyla olduğunu görüyoruz, rakamlardan ve planlardan. Kültür ve sanattan biraz uzak durduğunuzu görüyorum. Üzgünüm ki sizin güler yüzünüzden aydınlar, sanatçılar, yazarlar pek nasibini alamıyor. Oysa, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ülkemizde kültür ve sanat alanında çok büyük değişimler oldu; sanatçılar, yazarlar, gazeteciler hapishanelerde. Şu yaşananlara bir baksanıza. FETÖ soruşturmaları kapsamında gazeteciler ve sanatçılar kelepçelenip gözaltına alındılar. İstanbul Şehir Tiyatrosundan bazı sanatçıların sözleşmeleri feshedildi, işlerine son verildi, bir süre sonra bazıları geri alındı.

Kurumlar arasında Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi gibi birçok kurumun yapıları değiştirilerek taşınmazlarının satılacağına dair torba yasayla da önümüze Mecliste kanunlar geldi. Peki, bunlar satıldığı zaman kütüphaneleri, arşivleri ne olacak, uzmanları nerelerde sığınıp çalışacak? Bu ve benzeri soruların muhatabı ve cevabı hâlâ yok.

Devlet Tiyatrolarının yerli oyunlarla mevsimi açma konusu ise bir yılan hikâyesine döndü; yayınlanan bildiriler, açıklamalar, yalanlamalar bir arada yazılırsa bir mizah hikayesi olur. Ayrıca Başbakanımız bir kabine toplantısı sonucu bu konuyu bir müjde olarak duyurdu. Peki, dünya klasiklerini ne yapacağız, artık onları toplumumuzdan gizleyecek miyiz? Shakespeare'i, Gogol'u, Çehov gibi yazarları yok mu sayacağız? Gerçekten trajik bir durum değil mi sizce de?

Ayrıca, son döneme baktığımızda oyun yazarı yetişmediğini de görüyoruz. Örneğin Tuncer Cücenoğlu gibi bir oyun yazarı oyunlarını artık geri çekti ve Devlet Tiyatrolarının mahalle tiyatrosuna dönüştüğünü söyledi.

Öte yandan, birçok sahnenin hemen hemen hepsinde sözleşmeli genç oyuncular rol almakta, hepsi de çok başarılı ancak durumları taşeronlar işçilerden beter, günlük yevmiyelerle çalışıyorlar, karın tokluğuna çalışıyorlar ve yaz aylarında da iş olmadığı için de perişan hâldeler; özlük hakları ve güvenceleri, iş güvenlikleri yok, kadrolu sanatçılar ile aldıkları ücret arasında da dağlar kadar fark var. Bunların da özlük haklarıyla ilgili bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

Gene Avusturya Arkeoloji Enstitüsünün yüz yılı aşkın bir süredir Efes'te sürdürdüğü çalışmaları Avusturya'da bir pano krizinden dolayı durdurdunuz ve iki ay kala çalışmaların bitmesine tebliği göndererek bunun sonlandırılmasını istediniz. Peki, Osmangazi Köprüsü'nü yapan Japonlarla aramız bozulursa "Köprüyü söküp götürün." mü diyeceğiz ya da nükleer santral yapım işini vermeyi planladığımız Ruslarla aramız bozulursa "Santralinizi alın gidin." mi diyeceğiz? Bu tür konulara da birazcık daha açıklık getirirsek faydalı olur sanıyorum çünkü bu konuda listeyi uzatmak mümkün.

Diğer yandan, seçim bölgem Bursa'ya gelirsek, Bursa hem denizi olan hem dağı olan ve Osmanlı'ya ve cumhuriyete başkentlik yapmış ve kültür hazinesinin birçok bölümünü barındıran bir kentimiz ancak turist konusunda fakir olan bir kentimiz. Eskiden Arap turistin, Orta Doğu'dan gelen turistlerin çok olduğu ama 2016 yılında bu kaybın da en fazla yaşandığı illerden bir tanesi. Özellikle kış turizmi ve termal turizminde 1980'li yıllarda en çok misafir ağırlayan kent iken bugün adı dahi geçmiyor. Sizin de gene bütçenizde Türkiye'de 5 bölgede kış turizmini ve sağlık turizmini canlandırma projesi yazmışsınız, bunlar: Afyonkarahisar, Ankara Haymana, Yalova, Yenişehir ve Eskişehir. Ama maalesef bunların arasında Bursa yok ki termal konusunda Türkiye'nin en eski... Ki gençlik yıllarınızda sizler de mutlaka gelmişsinizdir Çekirge'deki termal kaplıcalara ama görüyoruz ki bu da Bakanlığınız tarafından herhangi bir kapsam dâhiline alınmamış, bunun da alınmasını talep ediyoruz.

Gene turizm konusunda en önemli noktalardan biri de havaalanı ulaşımı. Bu konuda da Bursa Yenişehir Havaalanı'nın çok güdük kaldığını, ulaşım...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet Sayın Aydın, teşekkür ediyorum.

ERKAN AYDIN (Bursa) - Hemen toparlıyorum.

BAŞKAN - Toparlamayın, son cümlenizi alayım.

ERKAN AYDIN (Bursa) - Son cümlemi söyleyeyim: Bu konuda da çalışmalarınızı bekliyoruz diyorum.

Sayın Başkan da hem üç saat bekletti hem de bir cümle bile söyletmedi!

Teşekkür ediyorum, iyi akşamlar diliyorum.