KOMİSYON KONUŞMASI

KADİM DURMAZ (Tokat) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, çok değerli milletvekillerimiz, Sayın Bakanım, kıymetli bürokratlarımız, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyor, 2017 bütçesinin ülkemize özlenen hedeflerini gerçekleştirmiş bir bütçe olmasını diliyorum.

Değerli arkadaşlar, kültür ve turizm, bir ülkenin ekonomisinin, gelenek ve geleceğinin temelidir. Sanatını, kültür mirasını koruyamayan bir ülkede ekonominin de, özgürlüklerin de gelişmesini asla bekleyemeyiz. Sanat ve sanatçılar tarihten bugüne daima iktidarların, krallıkların karşısında eleştirel duruşlarını, sanatsal yetenekleriyle sergilemişlerdir. Bu yüzden iktidarlar en çok sanatın eleştirilerine katlanamazlar, en çok sanatı ve sanatçıyı susturmak isterler çünkü sanat, inceden, kimsenin yapamadığı eleştirileri yapar ve gerçeği korkusuzca yansıtır. Bu yüzdendir ki sanat, yaptıklarının doğru olmadığını bilen iktidarların en birinci hedefidir. Tıpkı bizim ülkemizde bugün örneklerini gördüğümüz gibi. "Ucube" sözcüğü bir sanat eserinin bizzat devlet yetkilisi tarafından tanımlamasıyla lügatimize girmiştir. Yine bir heykelden korku duyulduğu, heykel için davaların açıldığı bir ülke olmuşuz. Heykel hikâyesiyle başlayan serüven son bulmadı; karikatürlere davalar açıldı, konserler yasaklandı, dizi oyuncuları hedef gösterildi, diziler gösterimden kaldırıldı, "Gezi direnişini anlatıyor." diye resim sergileri yasaklandı, sanatçılar, tiyatrocular bizzat iktidar tarafından hedef hâline geldi. İktidarın dünya görüşüne uymayan oyunlar repertuardan çıkarıldı, içeriklere müdahale edildi, iktidarın siyasi anlayışıyla örtüşmeyen tiyatrolara yardım ve destek kesildi. Muhalif duruşlu sanatçıların sahne almaları dahi devlet eliyle engellendi, hatta bazıları ülkeyi terk etmek zorunda bırakıldı.

Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Kültür Sanat Platformu 2015 Yılı Raporu'nda, sanat ve kültür alanında 104 ayrı ihlal tespit etti. 94 gazetecinin sürekli basın kartlarının iptal edilmesi, İstanbul Film Festivali'nde Bakur belgeselinin sansürlenmesi, Levent Üzümcü'nün Şehir Tiyatrolarından ihraç edilmesi gibi olaylar rapora yansıdı. 2016 OHAL sürecinde yaşanan ihraçlar, engellenen oyunlar, kapatılan sergileri de sayarsak liste oldukça kabarmaktadır.

Sayın Bakanım, Devlet Opera ve Balesinin özelleştirilmesi için çeşitli çalışmalar yapıldığını geçtiğimiz günlerde basınla paylaşmıştınız. Net bilgi vermediniz. "Özelleştirme durumu belli değil ama çalışma yapılıyor." demiştiniz. Bu, Devlet Opera ve Balesinin önümüzdeki süreçlerde özelleştirileceğinin bir sinyali midir? Bu konuda netlik istiyoruz. Neden çok değerli kültür varlıklarımızı özel sektöre terk ediyorsunuz? Sanatı, sanatçıyı yaşatmak, herkesin sanata erişim hakkını sağlamak ve kolaylaştırmak devletimizin en asli görevidir. Devlet Opera ve Balesine, Devlet Tiyatrolarına ait sahneler var, çok değerli tarihî yerlerimiz de var. Buralar rant kapısı değil, devletin ve halkın sosyal bir sanatsal hizmet kapısıdır. Bu değerler devlet korumasında olmalı, sübvanse edilmeli, özel sektöre açılıp bir rant kapısı olmaktan çıkarılmalıdır. Gerçi şu anda Devlet Opera ve Balesi, bir genel müdür eliyle, ona kaynak temin eden yarı özelleşmiş bir kurum gibi de bir görüntüyü resmen vermektedir.

Değerli milletvekilleri ve Sayın Bakanım; tarihî yapıtları, kültür varlıklarıyla değerli bir mirası yaşatmaya çalışıyoruz. Ama ne yazık ki, yok olmaya terk edilmiş, korunmayan, doğru planlama yapılmayan birçok değerimiz yok olmakta.

Ulus, Tarihî Bir Kent Merkezi Projesi kapsamında çeşitli restorasyon çalışmaları yapılan bir alan. Peki, bu çalışmalar yapılırken kentin tarihi dokusu gözetiliyor mu? Yani amaç yeni binalar dikmek değil, var olanın dokusuna uygun bir tarihî tadilat ve restorasyon yapmak olmalıdır. Kültür Bakanlığımızın bu konuda daha cesur, daha da ülkemiz tarihî dokusunu koruyucu hamleler yapması lazım.

Yine Ulus'ta, beş yüz yıllık tarihe sahip ve devamında cumhuriyetle yaşıt mahallelerde dönüşüm yapılırken çok değerli tarihî binalar yıkılmış, Kültür Bakanlığının bu konuda denetim mekanizması da yeteri kadar çalışmamıştır.

Yine Ulus'ta, âdeta cumhuriyetin simgesi niteliğinde Atatürk Heykeli var. Bu heykelin bakım ve onarımının neden gerçekleştirilmediğini bir türlü anlamakta zorlanıyoruz. Burayı, mimarlar odası ve sivil toplum örgütleri güncel bakımını yapıp olması gerektiği şekilde restorasyonunu düşündükleri hâlde Bakanlığın izin vermeyişini de anlamış değiliz.

Kültür varlıklarımızla ilgili vakıalar bitmiyor. Yine Çorlu'da, Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yaptırılan ve sekiz yıl önce tamamlanan ama bir türlü açılamayan kültür merkezi açılmayı bekliyor.

Sayın Bakanım, devletimizin 7 milyon 372 bin 868 lira harcadığı bu güzel hizmet neden insanların kullanımına sunulmuyor?

Yine ASOS, Behramkale Antik Kenti'nin girişinde yer alan ve tahrip edildikten sonra yerine konmayan Aristo heykeliyle ilgili ne yapmayı düşünüyorsunuz? Bu eser neden yerine konmamıştır?

2016 yılı, ülkemizde, yüzlerce insanımızı terör saldırılarında kaybettiğimiz; en büyük turistik merkezlerimizde, meydanlarda, başkentlerde patlamalar yaşanan, hiç de arzu etmediğimiz bir yıl oldu. Turizm potansiyelimizi oluşturan ülkeler, yurttaşlarına, "Türkiye'ye gitmeyin." çağrısı yaptı. Turistik bölgeler boş kaldı, oteller kapasite daralttı ve sonuç, ülke ekonomisinde ve itibarında büyük kayıplar. Turistler düşünüyor tabii, "Bu ülke kendi yurttaşını koruyamıyor, bizi nasıl korusun?" diyor. Ülke IŞİD teröristlerinin örgütlenme yeri olmuş ve bu ülkeye turistin gelmesi oldukça zorlaşıyor ve bu arada, tabii ki, PKK terörü zaten insanların canını yakmakta, bu anlamda da turistlerin gelmesi biraz hayal gibi görünüyor.

Değerli milletvekilleri, turizmdeki kayıplar 2017'de de devam edecek gibi gözüküyor. OHAL süreci, ülkede devam eden kaos süreci bunu göstermekte. Antalya, İstanbul, İzmir ve Muğla'da sekiz ayda 7 milyon turist kaybını hepimiz biliyoruz, değerli arkadaşlarımız söyledi. Ekim ayında başlayan 2017 rezervasyonlarında da büyük risk görünüyor. Bu konuda bilmediğimiz bilgiler varsa bizleri de bilgilendirirseniz seviniriz.

Turizmdeki bu gerileme, çalışmalara işsizlik, bölge halkına ve esnafa, yatırımcıya da büyük zarar olarak geri dönmüştür. Temmuz-ağustos döneminde o bölgede 500 bini aşkın, yine Kapadokya'da da 45 bin civarında işsizliğin olduğunu herkes bilmektedir.

Sayın Bakanım, turizm cenneti olan ülkemizin bu durumdan kurtulması için nasıl bir planınız var? Ülkenin genel durumunda düzelme olmadan turizm tek başına düzelir veya düzeltebilir miyiz? İşsiz kalan turizm çalışanları için ne yapacaksınız? Kredi taksitlerini ödeyemeyen, birçoğunun da bankalara geçeceği endişesi taşıyan otel mülkleriyle özel bir planınız var mı? Bu faturayı kim ödeyecek? Turizmde 2016 manzarasını tekrar yaşamamak için OHAL'in kalkması gerekiyor. Bu konuda da Turizm Bakanı olarak bir talepte bulunmayı düşünüyor musunuz?

Tokat milletvekili olarak birazcık da yöremden Sayın Bakanımı ve değerli heyeti bilgilendireyim.

Tokat, tarımdan sonra, kalkınma alanı, biz de Antalya, Ege ve Akdeniz'e özendik, turizm olarak bir beklenti içerisine koyduk. Bu doğru bir hedef. Klişe bir laf gibi de geliyor ama Tokat'ın da başka bir çaresi yok. Tokat bugün bir kültür merkezi. On beş yıldır da iktidar partisine sizin beklentilerinizin üzerinde de oy vermiş bir il. Ama bakıyorum, birçok ilçelere kültür merkezi yaparken ilimizin adının geçmemesi bir Tokatlı olarak beni üzmekte.

Yine, bir ara sözünün de edildiği turizm konseyleri, her nedense, yasal bir statüye kavuşturulup Türkiye'de tüm illerde bir eylem planına dönüştürülemedi. Ama bazı iller; Kahramanmaraş, Muğla, Antalya, Bolu, Kırşehir, Çanakkale, Yozgat, Ankara ve bazen de küçük ilçeler -Salihli dahi- bunu gerçekleştirdi ama biz Tokat'ta gerçekleştiremedik çünkü her gelen valimiz kendi alanına yönelik ve yeni...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Durmaz, lütfen toparlar mısınız?

KADİM DURMAZ (Tokat) - Toparlıyorum.

...planlar yapmaktalar, bu yüzden de ivme kazanamıyoruz. Ve diyorum ki: Turizm, tarım ya da farklı sektörlerde destek alıp kalkınmayı hedefleyen illere, lütfen, atıyorum, Antalya'ya bir tane turizmden anlayan, yetişmiş, kendini kanıtlamış bir vali yardımcısı görevlendirin, Hükûmetin işini de kolaylaştırsın, sektörel bazda çalışanları da. Tokat'ta "hayvancılık" diyorum, bir veteriner hekim ya da bu dalda özel master yapmış yüksek lisansı olan böyle birileri gibi ülkeye bu şekilde riskleri yayabiliriz.

Sulusaray'da bizim yedi bin yıllık antik bir kentimiz var, gün ışığına çıkarılmasını bekliyor. Kazı işleri iğneyle kuyu kazmak demiyorum, kazı zaten öyle yapılıyor ama hiçbir şey yapılmıyor. Yine Tokat'ta Niksar Ballıca Mağarası, Tokat'ın ayrıca "Veni Vidi Vici" diye Sezar'ın "Geldim, gördüm, yendim." dediği Zile Kalesi'nin tarihî taşları artık düşerek evlerde can ve mal kaybına neden olacak bir noktaya gelmektedir. Bu anlamda, bizim Zile ilçemizde, Sayın Bakanım ve değerli hazirun heyetine söylüyorum, Safranbolu, artı, Beypazarı, çarpıyorsunuz 10'la, 3.400 tane Bakanlığınızın tescillediği konut var, bunların birçoğu yıkılmak üzere. Eğer biz bunlara miras diyorsak, yapılacak, hiç değilse, Amasya'ya gelen 1 milyon hedeflenen turistin bir bölümü Ballıca Mağarası'na Zile üzerinden geliyor. Amasya yolunda 90 tane evimizin cephelerinin aslına uygun orijinal restorasyonu noktasında Bakanlığımızın dikkatini çekmek istiyorum.

Yine Almus'ta kaymakamlık ve belediyemizin ortaklaşa bir projesi var. Almus Baraj Gölü'nde yüzer restoran ve kütük evler. Bu konuda da desteklerinizi esirgemezseniz sevinirim diyorum.

Son, toparlıyorum.

Sayın Bakanım, dünyada turizmden pay alan ülkeler farklı yöntemleri deniyorlar. Mesela, bizler, dünyaya çok turistik gezi yapan ülkelerde birer tane lobi restoranlar açabilir miyiz? Çok düzgün, otantik Türk yemeklerini yapan iyi firmalarla düzgün taahhütler imzalayıp dünya merkezi olan kentlerde bunu yapabiliriz. Bu ilk etapta meyvesini vermeyebilir ama uzun vadede ülkemize ciddi katkısının olacağına yürekten inanıyorum.

Yine, ülkelerin sembolü başkentler. Ne acı ki, dünyada bizim başkentimiz, tarihle, kültürle, sanatla, heykelle ilgisi olmadığı için ilk 100 kentin arasında da yok. Ama burada övünçle isimlerini sayabileceğimiz illerimiz buna girmişlerdir.

BAŞKAN - Sayın Durmaz...

KADİM DURMAZ (Tokat) - 10 milyonun üzerinde olan kentlerde bizim ilk 3'te İstanbul'umuz var ama bir başkentimiz yok. Bu anlamda da başkente biraz daha yatırım yapıp başkenti yöneten erkin de sanat merkezli düşünmesini ancak Bakanlık eliyle sağlayabiliriz. Aksi hâlde, moda oldu, hemen "sandık" deniyor, "millet" deniyor ama ben tarihin, kültürün, mirasın çok önemli olduğuna inanıyorum.

Yine bizim yöremiz Alevi Türkmen, Bektaşi, Sirac kültürünün, Balkan Türklerinin, Gürcistan'dan gelen yurttaşlarımızın, Kafkasya'dan gelen yurttaşlarımızın, birçoğunun olduğu bir mozaik. Ama sizin programlarınızda bu yönde de bizim o noktayı inceleyip bu değerin ülkemize katkı sunması bakımından da bir şeyini görmedim programınızda. Lütfeder bu konuda da bir çalışma yaptırırsanız sevinirim diyorum.

Tekrar, şahsınızda, ülkemize tüm ekibinizle birlikte katkı sunacağınız bir 2017 olsun diyorum. Hayırlı, uğurlu olsun.