| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Orman ve Su İşleri Bakanlığı b) Orman Genel Müdürlüğü c) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ç) Meteoroloji Genel Müdürlüğü d) Türkiye Su Enstitüsü |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 16 .11.2016 |
ERKAN AYDIN (Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sunumunuz için Sayın Bakana da teşekkür ederiz ayrıntılı ve detaylı sunum için.
Orman alanların giderek azaldığı, yeşilin yerini griye bıraktığı, kapitalist anlayışın doğal kaynaklarımızı yok ettiği böyle bir dönemde Bakanlık bütçesini konuşuyoruz. Keşke imkân olsaydı da böyle bir toplantıyı Uludağ'ın eteklerinde, köylerinde yapabilseydik. Sanırım bu salonda bulunan herkesin ciğeri yanardı. Mermer ocakları, taş ocakları, moloz taşıyan ağır kamyonlar, kuruyan ağaçlar, yok olan orman arazileri ve çamura dönen su kaynakları ki suyla ilgili de geniş bilgi verdiniz. Ve giderek yoksullaşan da dağ köylüleri. Korku filmine benzeyen bu tablo karşısında hepimizin tüyleri ürperdi. Ben buraya gelirken sadece İnternet'ten çıkarttığım şu fotoğrafın Uludağ'ın dağ köylerinin hemen hemen her yerinde karşınıza çıkacağını ve hem doğal yaşamı hem de insanların yaşamını çok kötü ve olumsuz şekilde etkileyeceğini de görecektiniz. Ben de bir ormancı çocuğu olarak -rahmetli babam da bir orman mühendisiydi- bu tür tablolar karşısında ormanın içinde büyümüş -ki gene dağ köylerinden birinden olarak- gerçekten ciğerim yanıyor diyebilirim. Oralarda bir sürü yetiştirilen, ağaçlandırılan ormanlar var ama bir taraftan da bu taş ocakları ve mermer ocakları yüzünden heba olan ve çölleşen bölgeler de var. Hâlen birçok sayıda taş ocağı ve mermer ocağı faaliyet gösteriyor. En büyük sıkıntı da bunların birçoğunun ruhsatsız olması, izinlerinin olmaması ve birebir araştırdığımızda da çoğunun Ankara'dan işi hallettiği ve o Bursa'nın doğal su kaynaklarına da zarar verdiğini de hep birlikte defalarca tespit ettik. Bilmiyorum bu konudan haberleriniz var mı, Hükûmette bunlarla ilgili nasıl bir takip yapılıyor? Onları da sanırım fırsat olunca açıklarsınız diye düşünüyorum.
İşletme sahipleriyle ilgili özellikle kendi köyünün içerisinde bulunan muhtarların birçok sıkıntı yaşadığı, tehditler aldığı ve en sonunda çözüm olarak da muhtarlığı bırakıp en azından tehditlerden kurtulma yoluna gittiğine de birçok defa şahit olduk. Tabii bu ocaklar sadece çevre katliamı yapmıyor, özellikle sizin sunumunuzda da yer alan Doğancı Barajı, Nilüfer Barajı gibi 3 milyonluk Bursa'nın su kaynaklarını da direkt etkiliyor. Osmangazi'ye bağlı Dağakça köyündeki bu mermer ve taş ocaklarının su kaynaklarını kirlettiği defalarca kamuoyuna yansımış olmasına rağmen, ulusal basında da çıkmış olmasına rağmen bunlarla ilgili yeteri kadar önlem alınmıyor. Bizim Orhaneli Başköy'e bağlı köylü kadınlarımızın, Başköy kadınlarının verdiği mücadele sonucunda iki tane mermer ocağı, yeraltı su kaynakları açısından da çok fazla Bursa için önemi haiz olan bölgede, yıllarca verdikleri mücadele, bütün köy dava edilerek köylü kadınların mücadelesi sonucunda en azından iki mermer ocağı kapatıldı ve bir nebze de olsa bu bölgede birazcık rahatlama sağlandı.
Sayın Bakan, bir de millî parklara getirilen bu elektronik geçiş sistemi var Uludağ'a girerken. Buranın bir otoban olmadığı, dolayısıyla insan millî parka girerken bir EGS, HGS ya da OGS'yle geçişinin doğru olmadığı konusuyla ilgili de size bir soru önergesi vermiştik ama ona da hâlen cevap alamadık. İnsanlar burada dağ köylüleri günübirlik defalarca girip çıkıp kısa sezonda, özellikle de kış sezonunda hayatlarını idame ettirebilmek adına da burada doğal olarak giderken para ödemek zorunda kalacaklar, bu da aslında çok yanlış bir sistem, umarım bu da kaldırılır.
Gene, sunumunuzda aslında toprakla ilgili erozyonun bitirildiğini ama Sayın Bekaroğlu'nun da söylediği TEMA Vakfı gibi bu konuyu yakından araştıran birçok kuruluşların da dünyada kullanılabilir arazilerin yüzde 33'ünün toprak bozulumuna uğramış olduğunu Türkiye'de ise toprak bozulum tiplerinden sadece erozyon dikkate alındığında bile topraklarımızda yüzde 86 oranında erozyon olduğu istatistiği var maalesef. O yüzden bu toprak bozulumunun da su kıtlığına, gıda güvensizliği, iklim değişikliğinde hızlanma, yoksulluk, göç, toprak ve toprağa bağlı diğer ekosistem hizmetlerinde de azalmalara yol açtığı gibi sonuçları var. Bu konunun da aslında sizin sunumunuzla bu verilerin örtüşmediğinden dolayı açıklığa kavuşturulmasında büyük fayda var diyorum.
Gene, bu sulama göletleriyle ilgili...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aydın, toparlamanız için ek süre veriyorum.
Buyurun.
ERKAN AYDIN (Bursa) - Bursa Harmancık Ballısaray Göleti yıllardır gene o bölgenin, dağ yöresi bölgesinin umudu olmasına rağmen hâlâ kullanıma açılamamış olması bölgenin de hızla göç vermesine ve bölgedeki yapılabilecek tarımın ve diğer hayvancılık faaliyetlerinin olmamasına sebebiyet veriyor diyorum.
Aslında çok konu var ama süremiz de dolduğu için tekrardan bütçenizin hayırlı olmasını diliyor saygılar sunuyorum.