KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDIN (Antalya) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, çok kıymetli Bakanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, milletvekili arkadaşlarım, çok kıymetli bürokrat arkadaşlarımız ve basınımızın seçkin temsilcileri; öncelikle hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Bilerek orman mühendisliğini tercih eden ve severek okuyan ve otuz yıl Orman Genel Müdürlüğünde çalışan bir kardeşiniz olarak bugün gerçekten çok keyif aldım. Bir hatıramı anlatarak başlayacağım. Tabii ki bugün Sayın Bakanımız otuz dakika süresinin hemen hemen tamamında ormancıkla ilgili konuştu. İlk bakan olduğu zaman, tabii, biz bürokratlar olarak taşrada eğer o gün bütçe varsa hep kilitleniriz, böyle bekleriz "Bir soru gelecek mi? Hazırlık yapacağız." diye. Sayın Bakanım çıktı, suyun uzmanı, profesörü, İSKİ'den başladı anlatmaya güzel bir şekilde, şiir gibi; arkasından Devlet Su İşlerini anlattı, hizmetleri çok güzel; biz heyecanla bekliyoruz, Orman Genel Müdürlüğüne ne zaman gelecek diye, süre son beş dakika, hızlı bir şekilde geçti, biz tüm ormancılar alındık. Bugün de baktım ki gerçekten Sayın Bakanım öyle bir başladı ki ormana girince, ormanın güzellikleri ve hizmetlerden çıkamadı.

Burada ikinci olarak şundan çok keyif aldım: Bizler buraya Plan ve Bütçe Komisyonuna seçilip geldiğimizde ilk olarak Sayın Zekeriya Temizel Bakanımız dedi ki: "Burası bir okuldur." Gerçekten burada çok güzel şeyler öğreniyoruz. Özellikle de Sayın Bakanımız her konuştuğunda ben bir ders gibi dinliyorum. Bugün Şükrü Başkanım da kesmedi, yirmi beş dakika konuştu, çok keyifliydi, bunu tespit ederek başlamak istiyorum.

Gerçekten, Orman Genel Müdürlüğü yüz yetmiş sekiz yıllık köklü bir teşkilat. Bakanım zaten sunumda gerekeni yaptı. Ben de güzel bir hazırlık yapmıştım ama fazla da uzatmadan keseceğim.

Şimdi, son yıllarda yapılan en önemli şey: Millî Ağaçlandırma Ve Erozyon Kontrol Seferberliği. 2008 ve 2012 yılları arasında yapılan çalışmada hep Bakamız anlatırken derdi ki: "Trakya büyüklüğünde, Belçika büyüklüğünde bir alandır bu." ve ben o yıllarda Muğla Orman Bölge Müdürüydüm, bizden önce de yapan ağabeyimiz İbrahim Çiftçi Bey başlamıştı fakat 2008'den sonra özellikle Aydın Bozdağda'dan başlayıp ve Nazilli, Koçarlı, Mersinbeleni, Muğla yine Yatağan, Katrancı, Milas, Medresebeleni yani Muğla Kavaklıdere'den Bafa Gölü'ne kadar olan hatta, orada biraz önce Sayın Bakanımın da anlattığı gibi biz özellikle mülkiyet programı olan yerlerde bile kepçelerle kazdık. Oradaki o yörenin fıstık çamlarından tohumlar aldık, fidan yetiştirdik ve diktik. Benim süremde bile, dört yılda, orada 10 bin hektar civarında, orman köylüyse beraber iç içe olarak fıstık çamı ormanı diktik. Ben sabahleyin gelirken merak ettim, sordum, oradaki köylülerle konuştum, diktiğimiz ilk fidanlar bu sene kozalak tutmuş, böyle bir şey yani. Benim şahsen otuz yıllık meslek hayatımda çok mutlu olduğum bir gün bugün. Yani, gerçekten, ülke ormanlarımız, dünyada ormanların sayısı azalırken arttı. Bunu herkesin kabul etmesi gerekiyor çünkü rakamlar ortada, sayılar ortada, hepsi ortada, güzel bir çalışma oldu son yıllarda.

Tabii, mülkiyet konusu da çok önemliydi. Türkiye'de 1937 yılında başlamışız, "Beş yılda orman kadastrosunu bitireceğiz." demişiz ve 2016 yılı olmuş hâlen daha tamamlamamışız ama şimdi sonuna doğru geliyoruz. Tabii ki ilk yıllarda da biraz acımasız davranmışız, bunu yaparken hem teknoloji iyi değil hem de anlayış farklılıklarından dolayı bazı yerleri de -ben bir tutucu ormancı olarak da bunu söylüyorum- ot bitmeyen yerleri bile yani maki bile olmayan yerlerin adını orman koymuşuz. Benim çalıştığım bölgelerde, Mersin ve Antalya Bölge Müdürlüğünde, Muğla ve İzmir'de ot bile bitmeyen yerlerin adını orman koymuşuz. Bu sefer ne olmuş? Birinci sınıf tarım toprakları yok olmaya başlamış. Bunun mutlaka tekrar bir değerlendirilmesi gerekiyor.

2/B konusu gerçekten tam bir kangren şeklinde. 2/B, benim yine çalıştığım bölgelerde, açık ve net söylüyorum, hiçbir yer son yıllarda yani yanıp da veyahut da ormanı açarak 2/B olan yerler yok. Genelde orman kadastrosundan hatadan gelen olaylardı. İşte, 31/12/1981 yılında orman vasfını kaybeden yerler çözüldü, şu anda insanlarımız da oraları rayiç bedelinden satın alıyor. Biraz zorlanıyor tabii oradaki orman köylülerimiz ama yapacak da bir şey yok.

Ben fazlada uzatmak istemiyorum ama orman yangılarıyla ilgili özellikle benim çalıştığım bölgeler olarak gerçekten Türkiye nereden nereye geldi. Eskiden günlerce yangınlar devam ederdi ancak mükellefle söndürülürken, bizim ilk yıllarımızda tırmık ve tahrayla söndürülürken son yıllarda, son on dört yıldır ne istediysek teknolojiyi kullanma adına, hava aracı, hava aracına uygun havuz, arazöz, kara aracı, hepsi verildi ve gerçekten de bizim çalışan mensuplarımız da bu işe kendisini çok iyi verdi ve çok başarılı olduk. İşte, Akdeniz çanağındaki ülkelere baktığımız zaman gerçekten en başarılı ülkelerden biriyiz. Bakanım da çok güzel bir şekilde sunumda verdi, tekrar o rakamları da vermek istemiyorum.

Özellikle, yine, Temizel Bakanımızın dediği gibi yani ormancılık denildiğinde ilk anda şu anlaşılıyordu: Odun ham maddesi üretmek gibi düşünülüyordu ama şimdi fonksiyonel planlar yapılıyor. Odun dışı ürünleri -aslında eskiden tali ürün diyorduk, sanki yok gibi sayıyorduk- çok önemsememiz lazım, üzerine gitmemiz lazım ve sanayi ürünü hâline getirmemiz gerekiyor.

"Sığla ormanları" dediniz Sayın Bakanım, geçen yılda söylemiştim ben o yörelerde görev yaptığım için. Gerçekten korunuyor şu anda. Belki ilk yıllarda biraz saldırılmış ama şu anda taban suyu olan yerlerde korunuyor, daha da geliştirmek de fayda var.

Biz zaten son Hükûmet programımızda da "5 bin köye 5 bin orman" diye çalışılmış, programa konuldu. Bu da çok faydalı oluyor. Yani, orman köylüsünü olduğu yerde doyurmakta fayda var. Onlar köylerden şehirlere göç ettiği zaman büyük sıkıntılara düşüyorlar. Biz köylülerle hasım değil, hısım olduk yani orman köylüleriyle daha iyi oturup anlaşabiliyoruz, görüşebiliyoruz. Bu işte "5 bin köye 5 bin orman Projesi"nin de bu dostlukları daha artıracağına inanıyoruz.

Ben bu duygu ve düşüncelerle konuşmamı bitiriyorum, hepinize saygı ve saygılar sunuyorum. Bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Gerçekten bugün şunu da gördüm yani biz Orman teşkilatı olarak yaptıklarımızı geçmiş yıllarda hiç iyi anlatamıyorduk, toplumda fazla görünmüyordu ama son yıllardaki bu çalışmalarla daha iyi görüyoruz ve ormanın faydalarını daha iyi anlatıyoruz ve "Köylümüzü de iyi bir şekilde kalkındırırsak ormanları daha iyi koruyacağız." düşüncesi var.

Hepinize saygılar sunuyorum.