KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Bakanlığımızın ve kurumlarımızın değerli temsilcileri, değerli basın mensupları; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

15 Temmuz darbe girişimini bir kez daha nefretle ve şiddetle lanetleyerek sözlerime başlıyorum. Milletimizi, Meclisimizi, millî kurum ve kuruluşlarımızı bombalayıp kurşunlayacak kadar gözü dönmüş FETÖ'cü canilerin darbe girişimi hamdolsun akamete uğramış, vatanı, milleti ve mukaddesatı için canını ortaya koyan kahraman askerlerimiz, polislerimiz topyekûn milletimiz tarafından püskürtülmüştür. Gerek 15 Temmuz darbe girişiminde gerekse de terörle mücadelede şehit olan kahramanlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum, minnet ve şükranlarımı sunuyorum, gazilerimize de sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum.

Sayın Bakanım, 15 Temmuzu hiçbir zaman unutmamalı ve unutturmamalıyız. Hükûmetten isteğimiz ve beklentimiz bölücülerden, hainlerden, emperyalist güçlerin uşaklarından gereken hesabın sorulması, FETÖ'nün de PKK'nın da, IŞİD'in de kökünün kazınmasıdır. Buna Türk milletinin desteği tamdır, baştan beri ifade ettiğimiz gibi biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak yanınızdayız.

Bizim iki konuda hassasiyetimiz var, bunları da ifade edeceğim Sayın Bakanım. Birincisi: Peygamber ocağı olarak bildiğimiz Türk Silahlı Kuvvetlerinin yıpratılmasına, gücünün ve itibarının azaltılmasına asla fırsat vermeyelim, asla müsaade etmeyelim. İkinci konu da suçluyla suçsuzun ayrımı iyi yapılmalı, masum insanlar mağdur edilmemeli, bu konudaki inceleme ve soruşturma hızla bitirilmeli, hiçbir suçu olmayan, dosyası boş olan varsa bunlar daha fazla mağdur edilmeden hızla görevine döndürülmeli, hakları verilmelidir.

Sayın Bakanım, 15 Temmuz şehit ve gazileriyle ilgili yaptığınız düzenlemeden şikâyetçiyiz. Aile Bakanlığı bütçesinde dile getirdik, doğrudan sorumlu olduğu için Sayın Aile Bakanımız ama sizin de alanınız, sizin en azından müdahalenizi beklerdik. Şu tespiti yapayım önce, şehitlik ve gaziliğin bizim inancımızdaki yeri bellidir. Hiç kimsenin, hiçbir kurumun bu konuda farklı hüküm vermeye, bunlar arasında sınıflandırma, farklılaştırma yapmaya hakkı da yoktur, haddi de değildir Sayın Bakanım. Bakınız, KHK'yla yaptığınız düzenleme sonucu bu 15 Temmuz melun darbe girişiminde şehit düşen ve malul olan kardeşlerimizle terörle mücadelede şehit ve malul olan kardeşlerimize bağlanan aylıklar ve ödenen tazminatlar arasında çok ciddi farklar var. Bir defa Türk milleti için şehitler nurlanmış, gaziler onurlanmış kahramanlardır. Ben size soruyorum Sayın Bakanım: Cudi Dağı'nda şehit düşen asker Mehmet ile 15 Temmuz Ankara'da şehit düşen Mehmet arasında sizce bir fark mı var? Aynı şekilde gazilerimiz arasında bir fark mı var? Biz millet olarak Türk milleti onları yüce makama, Peygamber Efendimiz'e komşu diye uğurlama anlayışına sahibiz yani böyle bir yanlış neden yapıldı, anlamak mümkün değil yani bu gönülleri yaraladı Sayın Bakanım. Yani mektuplar var bize gelen, kısaca birini okuyayım bakın. Diyor ki: "Vatan hainleri tankların önüne çıkan yüzlerce insanı ezdi, örgütün askeriyedeki uzantıları vatandaşa kurşun yağdırdı, o gece şehitlerimiz var, Hükûmet darbe şehitlerinin aileleri ve gazileri için yasa çıkardı. Yasada şu haklar yer aldı: 15 Temmuz gazileri için yüzde 40 iş göremezlik şartı aranmayacak. 15 Temmuz gazileri tüm gazilik haklarından yararlanacaklar. Şehit yakınlarına 2 istihdam, gazilerimize 1 istihdam hakkı verildi. Yapılacak yeni düzenlemeyle şehit yakınlarına tazminat hakkı da eklenecek, maaş ise 3.200 lira olarak açıklandı, aynı zamanda tazminat ve maaşlara icra ve benzeri yaptırımlar uygulanmayacak. Şehit yakınları faizsiz konut kredilerinden de faydalanabilecek, şehir içi ulaşım ve burs avantajlarından yararlanabilecek." Diyor ki: "Gazilere verilen değer budur. Bizler başka bir ülke için mi yaralandık, sakatlandık! Bu ayrımcılıkları yapanlara hakkımı helal etmiyorum." diyor gazimiz. "Gazi bir gecede olundu, bizlerin dağlarda anamız ağladı, Hükûmetin gazileri bizden daha değerli oldu." diyor. Yani bunları söyletmemeniz lazımdı gerçekten Sayın Bakanım. Yani bunun düzeltilmesi lazım, unutmayın o KHK'nın altında sizin de imzanız var.

Savunma sanayisiyle ilgili olarak özellikle memleketimle ilgili birkaç hususu ifade edeceğim. Savunma sanayisi açısından önce şu tespiti yapayım, gerçekten güzel gelişmeler var, önemli gelişmeler var, özellikle yerli üretimle ilgili önemli mesafe katedildi. Bu anlamda da savunma sanayisi açısından Konya'nın yüksek potansiyeli var, görüşmeler yapılıyor, girişimler var, sizlere de iletildi, bunu biliyorum, gerçekten bu potansiyel değerlendirilmeli. Yine, Beyşehir ilçemizde mazisi yüz yılı aşan bir silah sanayimiz var, bu Huğlu ve Üzümlü kasabalarında üretilen tüfekler Türk malı olarak tüm dünyaya ihraç ediliyor. Tecrübeli ustalarımız var, atölyeler var, fabrikalar var yani Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacı olan silahları üretebilecek kabiliyet ve imkân var. Savunma Sanayii Müsteşarlığımızın Türk Savunma Sanayi Kataloğu'nun hafif silahlar bölümünde yer alan birçok silahını, yine modern piyade tüfeğinin, yine modern makineli tüfek parçalarının üretimine yetişmiş insan gücümüzle ve makine ekipman ve donanımımızla katkı verme durumumuz var. Yani yerinde de bilmiyorum görme imkânınız oldu Sayın Bakanım, gerçekten orada bir değer var, yüz yıldır da orada önemli mesafe katettiler, ustalarımız var. Bunu değerlendirmeliyiz hem bölgeye hem de ülke açısından çok önemli.

Sayın Bakanım, son KHK'da önemli düzenlemeler yapıldı. Tabii keşke bazıları Meclise gelseydi, bizler de katkı verebilseydik. Özellikle Millî Savunma Bakanlığıyla ilgili, çalışanlarla ilgili bizce önemli... Ki birçoğunda iyileştirmeler söz konusu. Kısaca bunlara bakarsak. İşte, bu uzman erbaşlarda 45 yaş sınırı 52'ye çıkarıldı, iki yıl çalışıp ayrılan uzman erbaşlara işte yaş şartı var, 35'in altındaysa infaz koruma memuru imkânı getirildi. Tabii, bunlar yapılması gereken düzenlemeler ancak yine de uzman erbaşlar çok sıkıntıda Sayın Bakanım. Yani bunlar güzel düzenlemeler ama bu arkadaşlarımızın özlük hakları çok yetersiz, apoleti yok, görev tabancası yok, zor alım hakkı yok, orduevlerine, kamplara, gazinolara giremiyor, hasta olmaları bile yasak, doksan günden fazla hasta olurlarsa meslekten atılıyorlar yani bunların kıdemine münasip maaş artışları yok yani on beş yıldır uzman erbaş olanla yeni giren uzman erbaş arasında çok önemli bir maaş farkı yok.

Tabii, askerliğin temeli disiplin elbette disiplini bozucu davranışlar cezalandırılmalı ama hürriyeti bağlayıcı cezalar hâkim kararı olmadan verilmemesi gerekir, bu hukuk dışıdır. Muhakemesiz, şahsi hürriyeti kısıtlayan ceza sistemi kaldırılmalıdır. Şu anda kanunda var diye biliyorum....

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Yok, hâkim kararı olmayınca hürriyeti kısıtlamıyoruz.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Bu beyaz saray dedikleri efendim yani birliklerde hapis cezaları oluyor.

MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Kaldırıldı o, tamamen kaldırıldı.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Özellikle bu uzman erbaşların sorunlarının çözümü için -yirmi yılın üzerinde benim bildiğim kanunları- 3269 sayılı Kanun'u baştan sona gözden geçirip günün şartlarına göre yeniden düzenlememiz gerekiyor.

Yine, astsubaylarımızla ilgili de sorunlar var. Yıllardır bekledikleri intibak sorunu önemli boyutta çözüldü, belki bir kademeyle ilgili arkadaşlarımızın talepleri var, bir kademe eksik yapıldı diye bize başvuruyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

(Oturum Başkanlığına Kâtip Emine Nur Günay geçti)

BAŞKAN - Ek süre veriyorum.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Tamam.

Emsallerine göre aynı duruma getirmek için o bir kademenin daha verilmesi uygun olacak. Bir de bu uygulama başladığından beri makam ve görev tazminatı alamıyorlar, o da emekli olduklarında maaşlarının önemli oranda düşmesinin nedeni. Bu makam ve görev tazminatı konusunda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından uygulamanın adil olmadığı gerekçesiyle iptal kararı verilmiş ama 2008 yılında çıkarılan yeni düzenlemeyle aynı durum devam ettirilmiş, bunun düzeltilmesi lazım. Astsubaylarımızın da görevlerine mütenasip makam ve görev tazminatı alabilmeleri sağlanmalı.

Bu OYAK konusunu ben de ifade edeceğim yani bu OYAK yönetimindeki temsil yıllardır tartışılıyor, uygulama hukuka uygun hâle getirilmeli, bu kapsamda da OYAK ve iştiraklerinin yönetim ve denetim kurullarında OYAK iştirakçisi herkesin iştirakçiliği oranında temsil edilmeleri sağlanmalı.

Ben, Bakanlığımızın ve kurumlarımızın bütçelerinin hayırlı sonuçlar getirmesini diliyorum, saygılar sunuyorum.