KOMİSYON KONUŞMASI

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Bakanım, Sayın Başkan, değerli hazırun; tabii, Millî Savunma Bakanlığı bütçesi diye baktığımız zaman, hele hele içinde yaşadığımız 2016 yılıyla beraber değerlendirdiğimizde, karşılaştığımız tablo hem düşünmemizi hem düşünürken doğru stratejiyle nasıl karar almamız gerektiğini hem de bundan sonraki süreçte dünyadaki gelişmelerin bize nasıl bir gelecek hazırladığını doğru keşfedip ona uygun stratejik temelli kararların alınması gerekliliğini bize hissettiriyor.

Sayın Bakanım, ben geçenlerde bir resim, fotoğraf, kayıt seyrettim. Çankırı'dan daha sıcak bölgeye aktarılan askerlerimizle ilgili bir trene binerken ki görüntü. Şimdi, bir gerçek var, hepimizin evlatları, yüzlerce can kaybı oldu. Bu çocuklarımız için biz bugün devlet, bütçe konuşuyoruz, bütçe içerisinden de baktığınızda, somun ekmeklerini torbalara koyarak o trene binen askerlerin görüntüsü benim içimi acıttı ve üzdü. Bizim o çocuklarımıza, görev yaptıkları her yerde en iyi şartları vermemiz lazım, göreve giderken de görevlerini yerine getirirken de. Bulundukları görev sırasında doğa koşulları ve mücadele koşullarında giyecekleri kıyafete kadar, yedikleri içtiklerine kadar, onların korunmasıyla ilgili çelik yeleğinden mekanizmaya ve koruyucu bütün araç ve gerece kadar ve kullandıkları ve mücadele ettikleri, karşılarındaki mühimmata kadar en iyisinin verilmesi lazım ve bu da başta siz ve kuvvet komutanlıkları olmak üzere o gençlere verilmek zorunda. Öyle bir tablo benim gerçekten içimi acıttı, gördüğüm resim, seyrettiğim haber. Bunu vurgulayarak başlamak isterim.

Sayın Bakanım, siz geçen sene Sanayi ve Teknoloji Bakanıydınız ve Ocak 2016, daha doğrusu yılbaşında -geçici bütçeydi sanırım ya da sonraki görüşmelerde- size bir soru sormuştum ve bir uyarıda bulunmuştum. Çünkü o konuda... Yani her yerde bir şeyler patlıyor "2 ton patlayıcı", "5 ton patlayıcı", "3 ton patlayıcı" diye ve dünyada da özellikle amonyum nitrat temelli patlayıcıların. Yani işte bir Oklahoma saldırısında ortaya çıkan gerçeği ve sonra alınan tedbirlerle beraber "Biz ne yapıyoruz bu konuda?" diye bir soru sordum. Siz de bana TÜBİTAK'ta bu konuyla ilgili bir çalışmanın devam ettiğini dile getirmiştiniz, ta ki mayıs-haziran aylarına geldik, bu konuyla ilgili, amonyum nitratlı gübre satışıyla ilgili yasaklama kararı çıktı.

Şimdi, o arada da pek çok patlama oldu ve ondan sonra da oluyor. Özellikle baktığınızda tabii, yaşanılan içerideki terör eylemleri ve ona bağlı gelişmelerde özellikle kullanılan patlayıcılar açısından ortaya çıkan sonuçları en azından "Kim, nereden geliyor, nasıl üretiliyor, bu kadar büyük can kaybı nasıl oluşuyor, bunun teknik gelişmeleri nasıl, üretimi nasıl, kontrolü nasıl hangi aşamalarda bu kontrol başarıyla yapılıyor, hangi aşamalarda yapılamıyor?"u gerçekten çok önemsedim ve o zaman da özellikle bu konuda dile getirdim. Ama gördüğüm, direkt, gübre satışı yasaklandı ama bu konuda nereye varıldı, ne oldu, sanırım siz daha bütünleştirici bir bilgiyle paylaşma imkânına sahip olacaksınız.

Diğer taraftan, yine haziran aylarıydı, Sayın Binali Yıldırım'ın ilk Başbakan olduğu dönemlerdeydi, yine Türkiye'deki patlayıcılarla ilgili bir soru önergesi verdim, aylar geçte hâlâ ve hâlâ cevabı gelmedi. Bunun içeriğinde de sorguladığım şuydu: Türkiye'de patlayıcı üretimi yapılmakta mı, nerelerde yapılıyor? Bunların dağıtımı, kullanım alanları ve denetimi nasıl gerçekleşiyor ve bu patlayıcı depolarıyla ilgili denetim nasıl oluyor? Patlayıcı depolarından herhangi bir şekilde çalınma veyahut ona bağlı olarak bir patlayıcı madde çalındı mı, mühimmat çalındı mı ve eğer çalındıysa bunların yaşanan terör olaylarında kullanımı söz konusu oldu mu? Ve hangi şirketler nasıl bu konuda çalışıyor bunlarla ilgili gerçek anlamda denetimin... Çünkü farklı alanlarda da patlayıcı kullanılıyor, üretim ve kullanım alanları açısından denetim, takip ve bu konuyla ilgili hukuka veya yargıya ulaşmış başlıklar var mı diye sorguladım. Ama yine maalesef bu konuda yeterli karşılığı ortaya koyan bir cevabı alamadım. Diliyorum ve umuyorum ki, önemli bulduğum böyle konularda... Yani biraz önce şunu söyledim: Türkiye'nin içinde bulunduğu bir uluslararası ortam var, yaşamış olduğu bir darbe teşebbüsü süreci ve onunla ilgili sorgulanan başlıklar var ama bundan sonra da içinde iç ve dış coğrafya açısından çok farklı boyutlarda gelişen veya gelişebilecek başlıklar var. Tüm bunlardaki detayı iyi görmemiz, iyi değerlendirmemiz ve ona göre bir süreç idaresini ortaya koymamız lazım.

Ben, diğer arkadaşlarım gibi Sayıştay raporlarını inceledim, pek çok önemli başlığı arkadaşlarım dile getirdiler. Ama benim dikkatimi çeken ve özellikle sorgulamak ihtiyacını duyduğum, Savunma Sanayi Müsteşarlığı tarafından kendi personel bütçesi açısından, personel bütçesinin yüzde 70'ine tekabül eden bir teknik personel dışarıdan kullanımını ortaya koyan tespit var.

Şimdi, baktığınızda 57 milyar 268 milyon küsurun ve bu tutar içerisinde 553 Savunma Sanayi Müsteşarlığı personeli, 158 güvenlik, temizlik, şoför ve toplam 711 personel görev yapıyor ama bu giderin içerisinde sadece STM Danışmanlığın... STM Danışmanlık kimdir diye baktığımda da, yine Sivil Savunma Müsteşarlığı, HAVELSAN ve Savronik diye bir firmanın ortaklığında bir danışmanlık firması olduğu ve buna ödenen giderin de bütçenin yüzde 70'ine tekabül ettiğini zaten Sayıştay görevlileri de tespit etmişler.

Şimdi, tabii ki, özel bilgi ve ihtisası gerektiren konularda bir sözleşmeli personel çalıştırılabilir ama bu kendi bünyesinde de çalıştırır ve özel durumlar olsa, yine özel bir projede kullanıldı diye düşünülebilir bu personel ama bakıyorsunuz özel durum değil, sürekli, aynı konuda sanki hizmeti sürekli yapan bu danışmanlık firmasıymış gibi. Bu konuda da daha önce de, daha önceki yıllarda uyarılar ve dikkati çeken başlıklar olmuş.

Ben başta "stratejik değerlendirme" dediğim zaman, yine Sayıştay raporuna bağlı kalarak da bazı tespitleri paylaşmak isterim: Burada da stratejik plandaki durumla ilgili durum analizi bölümüyle ilgili ortaya çıkan ve buradaki hazırlığın yapılmadığına dair tespitler var. Diğer taraftan, maliyetlendirme bölümüyle ilgili, yani geneliyle ilgili önemli tespitler var ve aslında çok güzel bir tanımları da var. Stratejik planlarda yer alan amaç ve hedeflere yönelik stratejiler doğrultusunda faaliyet ve projelerle ilgili kaynak ihtiyacının doğru belirlenmesi gerektiğine dair bir vurgulama var ki, ben bunun çok önemli ve doğru olduğuna inanıyorum. Çünkü pek çok projelerle ilgili gerçekten övünç duyuyoruz. Gerek Kara Kuvvetleriyle ilgili, gerek havacılıkla ilgili, gerek deniz, denizaltılarla ilgili, pek çok projeyle ilgili çalışmalar sürdürülüyor. Ancak ve ancak projeyi yapmakla beraber bizim gibi kıt kanaat içerisinde, içinde bulduğu şartlardan dolayı daha da etkin olabileceği bir süreci idare edecek bir ülkede denetimin çok çok çok önemli ve doğru tercihlerin çok çok önemli olduğuna inanıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tamaylıgil, bir dakika lütfen.

Buyurunuz.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Şimdi, Sayın Bakanım, yine geçtiğimiz haftalar içerisinde, daha doğrusu bu yılın içerisinde bizim bir tankımızla ilgili haberleri seyrediyoruz ve övünç duyuyoruz, yüksek miktarda da üretilebileceğine dair bu noktada haberler var.

Şimdi, benim bildiğim prototip üretimiyle ilgili ihalesi yapıldı, prototip üretildi, şimdi seri üretime geçilecek. Onunla ilgili de sanırım teklifler alındı ya da alınıyor. Bundan sonra üretim aşamasıyla ilgili bir kararınız oldu mu? Çünkü bir an önce başlamak üzere beyanlar var veya farklı bir ihale süreci mi işleyecek ve bu sürecin yönetimiyle ilgili düşünceleriniz nedir, bu konuda nasıl bir gerçekleşme olacaktır, onu da açıkçası sormak isterim.

Şimdi, diğer taraftan baktığımızda, özellikle içeride üretim yaparken veyahut kendi stratejik bazı malzemelerimizde problemler yaşıyoruz, bu da uluslararası ilişkilerimizle çok bağlantılı. Biz uluslararası ilişkilerimizle ilgili olarak yaşadığımız gelişmeleri kendi savunma yapımız açısından da çok iyi değerlendirmek durumunda oluyoruz. Şimdi, mesela bu insansız hava araçlarıyla ilgili bir operasyonlarda önemlilik teşkil eden optik kamera problemi olduğuna dair bir süreç var, bu süreç tamamlandı mı? Yani daha önce belli tüfeklerle ilgili problem olmuştu, o sanırım halloldu. Bu stratejik malzemelerle ilgili olarak gelişmeler nasıldır çünkü yine baktığınızda bölgesel güç ortaya koyanların bizim ve bizimle ilgili olan anlaşma ve sözleşmeler bağlamında ortaya koydukları tavır ve bu tavırlara karşı bizim alternatiflerimizin neler olacağı konusundaki yapılan çalışmalar nedir, ne olacaktır diye sormak istiyorum.

Tabii ki yaşadığımız ve toplumsal olarak baktığımızda hem toplumun kendi içindeki o güven duygusuyla ilgili büyük sorguların ortaya çıktığı bir 15 Temmuz ve arkasında can kayıplarıyla ağır bir gelişmedir. Ancak şunu çok çok iyi görmemiz, nerede eksik yapıldı, nasıl bu kadar etkin bir süreç işlendi? Ve oranları verirken de ben yüzdesel oranlara bakmakla beraber etkin konumdakilerin bulundukları konuma göre de oranlarının da iyi değerlendirilip ona göre yorumların yapılması... Ve o noktaya nasıl geldiler, yıllar içerisindeki uyarılar neydi de o uyarılar dikkate alınıp alınmadı ve ona uygun bir süreç işletilmedi, onu gerçekten merak ediyorum. Millî Güvenlik Kurulu kararlarının içerisindeki saptamalar olmasına rağmen, onları gözardı ederek bugün eyvah, nasıl olduyu sorgularken bir de ne olması gerekir diye bakmak gerektiğine inanıyorum.

Sizin kumpas mağdurlarıyla ilgili ortaya koyduğunuz iadeiitibar noktasında bir söylem vardı, bu bir ay sonrasındaydı bu yaşanan olayın. Bu konudaki gelinen aşama ve yapılacaklar nedir, onu sorgulamak isterim.

Bir de bir OYAK konusu var açıkçası. Bu OYAK'la ilgili olarak da aslında -daha detay sorgulayacağım ama- bir yönetim değişikliği oldu. Bildiğim kadar OYAK Yasası'na göre de Millî Savunma Bakanı, Maliye Bakanı, banka ve sanayici birlikleri ortak bir kurumsal genel müdür ataması yapıyor. Ben atanan kurumsal genel müdür açısından hangi liyakat ve birikime göre böyle bir değerlendirme yapıldığını da sormak isterim.

Zaman verdiğiniz için teşekkür ederim, hayırlı olsun. Savaşın olmadığı, kardeşlik ve barışın hâkim olduğu bir dünya dileğiyle hayırlı bütçeler diliyorum.