| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Sağlık Bakanlığı b) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu d) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu e) Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 14 .11.2016 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, değerli basın mensupları, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Tabii, Sayın Bakanın sunuş konuşmasını dinlerken ve içeriğinde de organ bağışıyla ilgili sarf ettiği cümlelere baktığımız zaman 24'üncü Dönemde dile getirdik, şu anda 26'ncı Dönemde de organ bağışıyla ilgili... Organ bekleyen hakikaten çok insanımız var, hasta var. Bununla ilgili gerek Belçika örneği, gerek İran örneği... Yani kişi akli melekeleri yerindeyse, 18 yaşına gelmişse organlarının bağışını yasaklamamışsa bağışlamış farz edilir. Eğer 24'üncü Dönemde bu kanun geçmiş olsaydı organ bağışı sıkıntısı çekmemiş olacaktık. Benim sizden istirhamım: Bu kanun teklifini vermişim, Türkiye Büyük Millet Meclisinde. Eğer Cumhuriyet Halk Partisi verdi diye kanunlaştırmıyorsanız ben geri çekeyim siz yapın. Yani bu iyiliği halka yapalım Sayın Bakan. Yani gerçekten burada büyük bir eksiklik var.
Gelelim ikinci bir konu: Evet, çocukların korunmasıyla ilgili, gerek uyuşturucuyla ilgili, kötü alışkanlıklarla ilgili üniversitelerimizin ve hastanelerimizin çocuk koruma merkezleri ve çocuk izleme kurulları var. Şimdi, bu çocuk koruma merkezleri ve izleme kurullarına baktığımız zaman... Gerek Birleşmiş Milletler Çocuk Sözleşmesi gerek bizim Çocuk Koruma Kanunu'muza göre gerek Medeni Kanun'umuza göre gerek mevcut olan Türk Ceza Kanunu'na göre "18 yaşına kadar olan herkes çocuktur." diyoruz ancak geçen hafta Adalet Komisyonunda görüşülen Türk Ceza Kanunu 103'üncü maddesi uyarınca bu rıza onam olayı 18 yaştan 15 yaşa indiriliyor. Ne demek? Yani 15 yaşa o rızanın tanınması, onamın verilmesi artık 18 yaşından küçük çocuklara yönelik tecavüz suçları bir yönden af kapsamına girmiş oluyor yani onamına izin veriliyor. Siz hekim olduğunuz için, ayrıca çocuk hekimi olduğunuz için şimdi, bir, çelişkiye bakın, eğer şey yapabiliyorsak: 18 yaşına kadar olan çocuk, siz 15'e indireceksiniz Ceza Kanunu cinsel suçlar açısından ama bir: 15 yaşındaki çocuğun rızasına hukuki meşruiyet tanıyoruz, bu çocuğa diyoruz ki: "Sen gidip bakkalda sigara alamazsın." 18 yaşından küçük alamıyor ama 15 yaşındaki çocuğa cinsel anlamda 15 yaşı onay veriyoruz.
İki: "Sen ehliyet alamazsın 18 yaşı bitirmeden." diyoruz.
Üç: "Sen oy kullanamazsın, seçme ve seçilme hakkını kullanamıyorsun." Kanun koyucu absürt şeylerle uğraşmaz arkadaşlar. Kanun bir bütündür. Sen Türk Ceza Kanunu 103'üncü maddesine ilişkin cinsel suçlarla ilgili 15 yaşındaki çocuğun rızasını hukuken tanıyacaksın, kabul edeceksin ama diğer tarafta, uyuşturucuyla ilgili, sigara almayla ilgili, ehliyet almayla ilgili, seçme ve seçilme hakkıyla ilgili tanımayacaksın. Benim sizden istirhamım, yani eğer bir çocuğun akli melekeleri gelişmişse siz 15 yaşındaki çocuğa evlilikle ilgili rıza gösteriyorsanız cinsel ilişkiyle ilgili, neden bu konularda tanımıyorsunuz? Bu da ayrı bir çelişki. Bu doğru değil, 15 yaş doğru değil. Bizim tarafı olmuş olduğumuz Uluslararası Çocuk Koruma Sözleşmesi "18 yaş" diyor, 18 yaştan aşağı indirmeyin. Bu ekonomik anlamda az gelişmiş olan ülkelerin indirdiği yaştır. İki, doğu ülkelerinin indirdiği yaştır. Eğer bizim hedefimiz çağdaş uygarlık düzeyine çıkmaksa, o ülkelerse 18 yaşından indirilmemesi gerekir. Bu konuda gereken ağırlığınızı koyun çünkü Anayasa'mızın 41'inci maddesi diyor ki: "Devlet, her türlü istismar ve şiddete karşı çocukları koruyucu önlem alır." Eğer 15 yaşa indirirseniz çocuklara karşı istismar vesaireyi önleyemeyiz.
Geliyoruz burada tıpla ilgili bir: Çifte vatandaş olan vatandaşlarımızla ilgili... Çifte vatandaş kişi üniversite sınavına giriyor, tıp fakültesine girerken aynı puan, daha düşük puanla alan çifte vatandaş olarak geldiği zaman yabancı kontenjanından kayıt yapılıyor. Bu Anayasa'nın 10'uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı ve daha başarılı olan öğrencilerin alınmasını engelliyor. Aynı uygulama TUS, uzmanlık sınavında da aynı şey söz konusu. Yine çifte vatandaş olan tıp fakültesini bitiriyor, uzmanlık sınavına girerken yabancıların kontenjanından dolayı burada da bir eşitsizlik var.
Benim sizden ricam, bu organ bağışıyla ilgili -ben tüm organlarımı, bundan aşağı yukarı on beş yıl öncesi bağışlamış durumdayım, bilemiyorum, inşallah siz de bağışlamışsınız- en azından topluma bir şey açısından böyle bir kampanya başlatmamızda yarar var veya spot olarak televizyonlarda böyle bir program yapmakta yarar var.
Gelelim... Sürem de bitmek üzere, ben sabrınız için teşekkür ediyorum...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitmedi, özür diliyorum az kaldı ama...
BAŞKAN - Ama süreniz bitti. Sözünüz bitmemiş olabilir ama süre bitti.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Bakanım, bakın, bana gelen bir mektup "Şanlıurfa'da hastanedeki sorunları saymakla bitiremeyiz." diyor. Ancak açıklayacağımız vahim örnek aynı zamanda bedenini teslim eden hasta vatandaşları da yakında ilgilendirmekte olup suç unsuru teşkil etmektedir. Şöyle ki: Üniversite hastanesinde çalışan hemşirelerin neredeyse yarısı, maalesef, hemşire diploması olan kişiler değil. Henüz hemşirelik bölümünde okuyan 2'nci ve 3'ncü sınıf öğrencilerini temizlik firması üzerinden hizmet alım yoluyla ve asgari ücretin yüzde 50 fazlası maaşla çalıştırıyorlar. Düşünebiliyor musunuz henüz cerrahi ve kadın doğum derslerini bile almamış ve çalışmaları yasak olan öğrenciler Urfalı insanların hayatlarını tehlikeye atarak çalıştırılıyor. Bu hastanede bu sebeple hastanedeki ölüm oranına bir bakmanızı rica edeceğiz. Birçok hasta bu sebepten öldü. Daha geçen yıl babası vefat eden bir aile bundan dolayı hastanede servis bastı ve bugünkü mesaide çalışan öğrenci kaçarak gizlendi. Ayrıca ispatlamak isterseniz hemşirelik bölümünde okuyan öğrencilerin kaçının bu hastanede çalıştığını öğrenmek için Sosyal Güvenlik Kurumundan sorgulama yapabilirsiniz.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiyor. Özür dilerim Sayın... Ne olur, çok önemli bir şey, hayati mesele değerli Başkanım, ben anlayışınız için...
BAŞKAN - Hepsi hayati, onda bir sıkıntı yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bu öğrencilerin kaç aydır bu hastanede çalıştığını görürsünüz. Hem hemşirelik mesleğine hem de Urfalılara ihanet ediliyor. Ayrıca, bu öğrenciler staj yapıyorlar diye gösteriyorlar, mesai çizelgesini kadrolu personele göre doldurup o mesaide bu öğrencileri çalıştırıyorlar. Bu kapsamda hastanede meydana gelen ihmallere bağlı bedensel zararlardan kimler sorumlu tutulacak? Sizden istirham ediyorum, bu konuya eğilmenizi arz ediyorum, saygılarımı sunuyorum.