| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733) ve Sayıştay tezkereleri a) Sağlık Bakanlığı b) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c) Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu d) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu e) Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 14 .11.2016 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakanım, değerli bürokratlar ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, yeni dönem de hayırlı uğurlu olsun, Baha Bey'e de başarılar diliyorum, tekrar görmekten mutluluk duyuyoruz tabii.
Sayın Bakanım, şöyle: Siz dediniz ya "Ben on üç yıldır burada sunum yapıyorum." diye, ben on üçünü tabii izlemedim ama birçok sunumunuzu izledim. En iddiasız sunumunuz bu sunumunuzdu Plan ve Bütçe Komisyonuna. En fazla açığınız olan, eleştiri yapabileceğimiz bütçeniz de bu bütçeniz oldu. Özellikle 2010 sonrası Sağlık Bakanlığıyla ilgili, sağlıkla ilgili birçok değerimiz, tespitimiz olumsuza doğru gidiyor, en azından olumlu olanlar... Olmayanlar da var bu arada. Bunu dikkate almamız lazım.
Şöyle çok kısaca değinmek istiyorum. 2002'de cepten yapılan sağlık harcamalarının toplam sağlık harcaması içerisindeki payı 19.8,8; 2009'da bu 14,1'e kadar düşüyor, sonra 2014'te tekrar -sizin rakamınız- 17,8 oluyor. Bugünlerde 19'u, 20'yi buluyor olması lazım, tahminim.
Anne ölüm oranı 2011'de 15,5'e kadar düşüp tekrar 2015'te 14,7'lerde paralel seyrediyor keskin bir düşüşten sonra.
Hasta memnuniyeti 2011'de yüzde 76'yken 2015'te 72,3'e düşmüş durumda. Orada da bir tıkanıklık var. Biz ekonomide "gelir tuzağı" deriz, sizde de böyle bir durgunluk dönemi söz konusu oldu, bütün bunlarla ilgili olarak bir nihai noktaya gelmiş gibisiniz.
Kamu sağlık harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıladaki payı 2002'de 3,8'ken 2008'de 4,4, 2014'te 4,2. Şimdi muhtemelen daha da düşük. Yani paralel seyir, hatta 2010'a, 2008'e göre bir düşük seyir izliyor.
Kişi başı sağlık harcaması, satın alma gücü paritesiyle 2002'de 328 dolar, 2008'de 846 dolar, 2014'te -sizin verdiğiniz rakam- 821 dolar, muhtemelen bu sene için 800 doların da altında olacak bu kurla. Yani, bir farklılaşma söz konusu, buna dikkatinizi çekmek istiyorum, sizin de, konuyu izleyen değerli izleyenlerin de dikkatini çekmek istiyorum yani sağlık harcamalarımız farklı bir döneme girmiş vaziyette. Dolayısıyla, "ikinci faz" dediğiniz bu çalışmayı yaparken bunu da dikkate almanız gerekiyor.
Ama, bana göre dikkate alınması gereken çok çok önemli bir konu var Sayın Bakanım. Siz Kamu Hastaneleri Kurumunu ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumunu çok iddialı bir şekilde kurdunuz. Bende geçmiş dönem sunumlarınız da var, 2012'den itibaren olan bütün sunumlarınız var. Onlara bakıyorum, çok iddialı bir şekilde Kamu Hastaneleri Kurumuyla ilgili görüşler belirtmiştiniz.
Şimdi, elimizde... Siz 2015 harcamalarınızla ilgili olarak bize hiç bilgi vermediniz ama şöyle bir şey var: 2015'le ilgili Sayıştayın raporları var, güzel raporlar yazmış Sayıştay denetçisi arkadalar. Kamu Hastaneleri Kurumundan başlayacağım. Şartlı görüş vermişler Kamu Hastaneleri Kurumu için, önemli tespitler yapmışlar. Ama, özellikle döner sermaye işletmesinden başlamak istiyorum müsaade ederseniz.
Şimdi, buradan anladığıma göre, hizmet üretim giderlerinin önemli bir bölümü, 6,3 milyar liralık bir kısmı dışarıdan satın alınan hizmetlerden oluşuyor; bir.
İkincisi: Kamu Hastaneleri Kurumunu kuruyoruz ama dışarıdan hizmet almayı da terk etmiyoruz, hatta yaygınlaştırıyoruz.
Sayın Bakanım, bu raporun özellikle 7'nci maddesine bakarsanız, "denetim görüşünü etkilemeyenler"in 7'nci maddesi -hepsi önemli ama- şöyle diyor: "Türkiye Kamu Hastanelerine bağlı olarak kurulan döner sermaye işletmelerinin bütçe hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi." Tarihsel sürecini alıyor, güncel mevzuatı alıyor, kamu mali yönetimiyle uyumsuzlukları alıyor, şu tespitleri yapıyor: "Aynı kamu görevlisinin genel bütçede ayrı, döner sermaye bütçesinde ayrı sorumluluğa sahip olduğu durumlar yaşanabiliyor. Sağlık tesisleri bir alım yaparken her iki bütçede yer alan ödenek tutarlarını birleştirerek ihaleye çıkmakta, bu ihale neticesinde yapılacak hak ediş ödemelerinin hangi muhasebe birimi tarafından ödeneceği de tartışmaya sebep olmaktadır." Yani bir karmaşa var Kurum içerisinde burada. "İki bütçe kullanımı sağlık hizmetlerinin maliyetini hesaplamaya engel teşkil etmektedir. Döner sermayeyle ilgili olmayan ödemelerin genel bütçeden, genel bütçeyle ilgisi olmayan ödemelerin döner sermaye bütçesinden yapılmasına sebep olmaktadır." diyor Sayın Bakan. Bunlar önemli konular.
Bir de 11'inci maddede "Sağlık tesislerinin finansal sürdürülebilirliklerinin olmaması" diye bir eleştiri var. Yani Kamu Hastaneleri Kurumu oluştuktan sonra artık sağlık tesislerimizin, hastanelerimizin sürdürülebilirliklerinin olmaması durumu söz konusu. Çok nemli bir konu. Sayıştay raporunda geçiyor bu. Bu tespiti çok ciddiye almamız lazım, sizin de -tabii öncelikle sizin- bizim de ciddiye almamız lazım. Bununla ilgili oran yöntemiyle analiz yapılmış, hastanelerin mali açıdan ödeme gücünün yetersiz olduğu saptanmış, sağlık tesislerinin likit durumlarının yetersiz olduğu görülmüş, faaliyet durumu açısından etkin olmadıkları tespiti var ve sağlık tesislerinizin, hastanelerinizin çoğu zarar etmektedir. Üniversite hastanelerini eleştiriyorsunuz, "Üniversite kamu hastanelerini ben işleteyim, madem zarar ediyorlar." diyorsunuz sizinkiler daha da zarar ediyor. Sonuçta ne kadar zararlı biliyor musunuz? Bununla ilgili olarak kurumunuzun verdiği cevap ne biliyor musunuz Sayın Bakanım? "Haklısınız." diyor. Çok güzel eleştiriler var, bakın, sağlık tesislerinin brüt satışları artmakla birlikte, brüt satış yani ciroyu artırdığınızda, ciro arttığında kâr azalıyor. Epey güzel bir değerlendirmeden sonra "Öz sermayenin yıllar itibarıyla erimesi gibi risklerin genel bütçeden döner sermayeye aktarılan paylarla birlikte ele alınmasından, döner sermaye olarak faaliyet gösteren sağlık tesisleri için esasen ortada döndürülen bir sermaye olmadığı değerlendirilerek, sağlık giderleri için döner sermaye bütçesine gerek olup olmadığı hususunun tartışılması gerektiği kanaat ve sonucuna ulaşılmıştır." diyor. Çok önemli bir bulgu, bilmiyorum tartıştınız mı, gördünüz mü bu raporları ama bunlar çok önemli konular. Eğer bizim mevzuatımız el verse biz kesin hesabı ayrı bir komisyon olarak değerlendirseydik bunları tek tek sizinle tartışmak isterdim, çok önemli bulgular, çok önemli konular bunlar. Kamu Hastaneleri Kurumunun etkin çalışmadığını -daha dönem başında- gösteren çok önemli konular.
Bakın, yine son bölümde tablolar var, 2014'te 538 milyon lira zarar etmiş Kamu Hastaneleri Kurumu, 2015'te 1 milyar 826 milyon lira zarar etmiş, 3 kat, 4 kat artmış neredeyse. Bilmiyorum 2016'da durum nedir ama bunun devam etmemesi lazım. Sonuç olarak, Sağlık Bakanlığı tabii ki hastane işletecek ama bunun makul bir şekilde yapılması, zararının, sebeplerinin araştırılması lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - SUT rakamları çok düşük ben de kabul ediyorum ama bu, üniversite hastaneleri için de düşük, sizin için de düşük, onların da düzeltilmesi lazım. Onları da dikkate almamız lazım yani "Bu rakamlarla ne olursa olsun zarar edilir." diyebilirsiniz, haklı da olabilirsiniz ama o da sizin dillendirmeniz gereken, beraber çözüm bulmamız gereken bir konu.
Yine, bu mali tablolarla ilgili olarak da sormam gereken epey konu var, bunları da ayrıca gündeme getirmek isterdim eğer fırsat olabilseydi.
Yine, performans denetim raporunda da 8 bulgu var, bunları da dikkate alın lütfen. Halk Sağlık Kurumuyla ilgili olarak da şartlı görüş yok orada, uygun görüş verilmiş ama döner sermaye işletmesiyle ilgili olarak şartlı görüş var ve 2+2 yani bir tanesi denetim görüşünü etkileyen diğeri etkilemeyen toplam 4 tespit var ve 4'ü de çok önemli, çok güzel tespitler Sayın Bakanım, bunların da değerlendirilmesi lazım. Dediğim gibi, bir kesin hesap komisyonumuz olsaydı sizinle beraber bunları çok ayrıntılı olarak tartışmak isterdim, herhâlde burada hastane tecrübesi olan arkadaşlarımız da katılırlardı düzgün bir çalışma yapmış olurduk. Mesela "Türkiye Halk Sağlığı Kurumu hizmetlerinden doğan alacaklarını takip ve tahsil işlemlerinin yapılamaması..." Daha yeni kuruldu bu kurumlar ve otomasyon ortamında faaliyet gösteriyorlar, her şeyleri yeni, bu alacağının takibinin yapılamamasını anlamam mümkün değil.
663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereği yani kuruluşları gereği kuruma devri gereken alacakların devir işlemlerinin yapılmaması, tabip dışı personele yapılan ödemelerin hatalı olması.
Yine, bulgu 2'de döner sermaye işletmelerinin bütçe hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi var, denetim görüşünü etkilemeyen 2'nci bulgu. Çok güzel bir değerlendirme var orada da uzun uzadıya sorunları, sıkıntıları anlatıyor.
Sonuç olarak, "Bütçelerin ait olduğu yıl başlamadan önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi veya yetkili organlarca kabul edilmedikçe veya onaylanmadıkça uygulanamayacağı, kamu idarelerinin tüm gelir ve giderlerinin bütçelerinde gösterileceği ilkesine de aykırılık teşkil etmektedir durumları." diyor. Yine burada bu bazı harcamaların genel bütçeden yapılması gerekirken döner sermaye bütçesinden yapılıyor.
Sağlık Bakanlığıyla ilgili olarak da bayağı bir eleştiri var, buna girmeyeyim ama şöyle bir konuya değinmek istiyorum Sayın Bakanım: Şimdi, siz sunumunuzda bazı konuları ön plana çıkardınız ama şöyle bir şey var: Dünyada bana örnek verebilir misiniz sıhhiye sınıfı olmayan bir ordu olsun? Yok öyle bir şey yani hangi ordu varsa hepsinin sıhhiyesi var, Türkiye'de de olması lazım. Türk ordusunun bin yıllık bir geleneği var. Sıhhiye sınıfının olmadığı bir Türk Silahlı Kuvvetleri düşünülemez ve bu konuyla ilgili olarak da epey sıkıntı var, şikâyet var. Siz her ne kadar size devredildikten sonra yatak doluluk oranının arttığını vesaire söylüyorsunuz da orada amaç daha farklı tabii ki. Cenevre Sözleşmesi'ne göre cephede muhakkak ki sivil olmaması gerekiyor, askerî hekim olması gerekiyor cephede olanların, ayrıca özellikle savaş cerrahisinde uzmanlaşmış kişiler olmaları gerekiyor yani bu konuların yabana atılmaması lazım, dikkate alınması lazım. Bütün ordularda olduğu gibi Türk Silahlı Kuvvetlerinde de sıhhiye sınıfına ihtiyaç vardır. Bu yanlışın çok fazla devam ettirilmemesi lazım çünkü bir süre sonra mevcut askerî hekimler tükendiğinde Deniz Kuvvetlerinde veya diğer birimlerinde, özellikle doğu ve güneydoğuda problemler yaşanacaktır. Bu konu tartışılmadan kanun hükmünde kararnameyle biliyorsunuz değiştirildi, bu da bir yanlıştır, oturup bu konunun da tartışılması lazımdı şimdiye kadar.
Birçok konum var, bazılarını da sormak istiyorum ama süremi de epey aştım.
Çok teşekkür ediyorum.
Hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.